Akar’ın emir subayından şok sözler: ‘Dört yıl böcek koydum’
Darbe girişiminin ardından tutuklanan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar’ın emir subayı Levent Türkkan’ın ifadesi ortaya çıktı. Türkkan ifadesinde, darbeyi 94 mezunu 25-30 kurmay albayın yaptığını iddia etti ve ‘Akın Öztürk Paşa darbede sadece kuklaydı’ dedi.
15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklanarak ordudan ihraç edilen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan, darbenin planlamasını 25-30 kişiden oluşan hepsi 94’ler mezunu kurmay albayların yaptığını iddia etti. Genelkurmay imamının kod adının “Adil” olduğunu belirten Türkkan, Genelkurmay’daki J başkanlıklarının bir imama bağlı olduğunu, tayin dairesinin tümümün paralelci olduğunu anlattı.
İfadesinde Genelkurmay Başkanı’nın odasına konulan böceği “Adil” kod adlı kişiden aldığını söyleyen Türkkan, bu kişinin ismini bilmediğini, ancak paralel yapıda Genelkurmay Başkanı ayarında olduğunu kaydetti. Adil adlı kişiyle görüştükleri evi gösteren Türkkan’ın ifadesinden sonra eve baskın yapıldığı, ancak kimsenin bulunamadığı öğrenildi. Savcılık, FETÖ’nün Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz’den sonra “Adil” kod adlı imamı da aramaya başladı.
Darbe soruşturması kapsamında tutuklanan Türkkan’ın, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği’nde sesli ve görüntülü sistemle alınan ifadesinin çözüm tutanaklarında çok çarpıcı bilgiler yer aldı.
‘Pişmanlık’ indirimi
Cemaat yapılanmasını detaylarıyla anlatan Türkkan’ın, “pişmanlık” gösterdiği gerekçesiyle cezasının azaltılmasını talep edeceği belirtiliyor. Türkkan, ifadesinde “gariban köylü Mehmet Ağa’nın oğlu” olduğunu, küçüklükten bu yana subay olmak istediğini, Bursa’da orta 1’nci sınıftayken cemaatle tanıştığını söyledi. Cumhuriyet lisesinin parasız yatılı pansiyonuna abilerin gelip gittiğini anlatan Türkkan, 1989’da Bursa Askeri Lisesi sınavlarına girmeden önce abilerin evinde soruların kendisine ezberletildiğini söyledi. Soruları aldığı abinin kod adının “Serdar” olduğunu belirten Türkkan, “Veteriner fakültesinde okuyordu” dedi.
Kendi devrelerinin en az yüzde 60-70’inin cemaatten olduğunu söyleyen Türkkan, “Bursa’da Serdar abi ev imamıydı” dedi. Askeri lisenin son 2 yılında Serdar’ın kendisini kod adı Musa olan abiye emanet ettiğini anlatan Türkkan, Musa’nın askeri liseden sonra girdiği Harp Okulu’nda devam ettiğini kaydetti. Musa’nın Bursa’dan Ankara’ya gelip gittiğini söyleyen Türkkan, teğmen olduktan sonra Tuzla Piyade Okulu’na gittiğini söyledi.
‘Ona Mehdi deniliyordu’
Askeriyeden herkesin sivil bir abiye bağlı olduğunu, abilerin komutan olmadığını, bir abinin en az iki kişinin abiliğini üstlendiğini anlatan Türkkan, Tuzla’dan sonra Trabzon’daki 48. Mekanize Tugay Komutanlığı’na gittiğini söyledi. Burada 2 yıl kaldığını belirten Türkkan, geçici görevle Tunceli’ye geldiğini söyledi. Türkkan, “Abiler devir-teslim yapıyordu. Mesela Ankara’ya gittiysen, Trabzon’daki abi Ankara’ya gelir. Üç kişi buluşuruz ve devir-teslim yapılır” dedi.
Abilerle ayda bir veya iki ayda bir görüştüklerini belirten Levent Türkkan, “Sohbetlerde Bediüzzaman kitapları okunur, işte bilmem ne çocuğu Fetullah’ın kitapları okunur. Sohbetlerde ondan ‘mehdi’ diye sözedilir” dedi. Sonraki dönemlerde eski abilerden hiçbiri ile iletişime geçmediğini savunan Türkkan, “Hakkını helal et güle güle der, ayrılırlardı” dedi.
‘Yüzde 10’u himmet’
Trabzon’dan Edirne Uzunköprü’ye, Kıbrıs’a, Mardin Kızıltepe’ye, Genelkurmay’a gelmeden önce de yurtdışı görevi için Kosova’ya gittiğini belirten Türkkan, bir tek Kosova’da abi olmadığını belirterek “Abiler kod ismi kullanırdı. Abilerin gerçek isimlerini sorgulamak mümkün değil” dedi. Mütemadiyen maaşının yüzde 10’u oranında himmet ödediğini, bu parayı bağlı olduğu abiye verdiğini kaydeden Türkkan, abilerin himmetlerin aksatıldığı dönemde, “Allah rızası için bir sürü yere okul açılıyor. Hz. Ömer malının tamamını bağışladı” diyerek tekrar himmetleri aldıklarını anlattı.
Abi dışında tanıdığı cemaat mensubu olmadığını kaydeden Türkkan, “Askeriyede birebirdir. İki kişilik gruplardır. Sadece o iki kişi birbirini ve abiyi bilir. Polisler daha rahatmış. Böyle 9-10 kişi kendi içlerinde konuşuyorlarmış. Askeriyede böyle bir şey yok. Üç kişi asla bir araya gelmez. Genelde devre olarak ayarlıyorlar. Problem olmasın diye. Demek ki bugünlere hazırlanmışlar. Bunun başka Türkçesi yok” dedi.
‘Tayin dairesi paralelci’
Kızıltepe’den sonra 2010’da Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Hizmet Taburu S3’e tayin olduğunu anlatan Türkkan, Genelkurmay’daki J başkanlıklarının da bir imama bağlı olduğunu belirterek, “Genelkurmay tayin dairedeki astsubayından subayına generaline kadar orada paralelci olmayan bir Allah’ın kulu yoktur” dedi.
Sonra Genelkurmay karargâhı kantin başkanı olduğunu söyleyen Türkkan, “Abim Recai’ydi. Özel Paşa’nın emir subayı Şevket Albay’dı. Beni beğenmiş. Şevket Albay paralelci değildi. Emir subay yardımcılığı teklif etti. Recai’ye söyledim, üzerine atladı, ‘kabul et’ dedi” diye konuştu.
‘Dört yıl böcek koydum’
2011’de Özel’in emir subay yardımcısı olarak göreve başladığını anlatan Türkkan, “Sonra abiler bana orada dönen olayları bilip ona göre reaksiyon göstermemiz gerektiğini söyledi. Bir tane böcek verdiler” dedi. Recai’nin kendisini daha üst birimlerine abileriyle tanıştırdığını anlatan Türkkan, “Kod adı Selahattin’di. Benim kod adım da Ahmet’ti. Paralelcilerin çoğunun çocukları iki isimlidir. Biri Pensilvanya’dan gelir birini siz koyarsınız. İki isim olur yani” dedi.
Selahattin’in bir üst biriminin abisinin “Adil” olduğunu kaydeden Türkkan, “Recai’den sonra Murat abi oldu. Bir tek onun ismini öğrenebildim. Adı Muhammet Uslu. Başbakanlık’ta çalışıyormuş” dedi.
‘Böceği bana Adil verdi’
Bir anda abi sayısının birden iki, üç, dörde çıktığını belirten Türkkan, “Böcek cihazını bana Adil verdi. Cihazları ben Murat’a ve Recai’ye götürdüm. 4 yıl devam etti. 2011-2015 yılına kadar devam etti. Sabah koydum akşam aldım cihazı. Cihazın pilini değiştirdiğiniz sürece 3-4 defa kullanabiliyorsunuz. Yani 400-500 saat pilini değiştirdiğiniz sürece. Sabah komutandan önce odasına girip çekmecesine koyuyordu. Sinyal vermiyordu. Konuşulanları kaydediyordu” diye konuştu.
Özel’in emir subayı Şevket Albay’ın emekli olmasından sonra emir subayı olduğunu kaydeden Türkkan, “Komutanın sürekli yanında olduğumdan bıraktım. Sonra Mart 2015’te Hulusi Akar’ın emir subaylığına devam ettim. Sürekli beraber olduğumuz için yapmadım. İki tane emir astsubayları ve başçavuşlar yapmış. Mehmet Akkurt, Gökhan Eski, 2. Başkan’ın emir subayı Fatih Kılıç, Genelkurmay Başkanı emir astsubayları Şener başçavuş, Serhat başçavuş, sivildekiler de Murat, Recai, Adil, Selahattin bu işe bulaşanlar” dedi.
Türkkan, “Abiler Hulusi Akar’ı seviyordu. Bu darbe yapılırken bile yani ben şimdi anlıyorum. Akar’ın bunu kabul edeceğini zannediyorlardı. Darbe bildirisini imzalayacağını ve onun yöneteceğine inanıyorlardı” ifadesini kullandı.
‘Bence 94’lerin Konseyi’
Türkkan, “Ben o esnada anlamaya başladım. Yani bu planlayıcı safhası 94 mezunu subaylar gibi geldi bana. Çünkü 94 mezunu subaylar silahlı kuvvetlerde gerçekten çok. Tamamına yakını kurmaydır. Her tarafta sonuçta devre arkadaşı. Birbirlerini daha iyi biliyorlar, daha iyi telefonlaşabiliyorlar. İşin başında mesela Akın Öztürk paşa olduğuna inanmıyorum. Akın Öztürk paşa sadace orada şey kukla. Kullanılan birisi. Yani mutlaka o da içindedir planlamıştır şudur budur ama icraatı yöneteni o değil yani öyle diyeyim. Yani o işte o helikopter kalksın o uçak gitsin. İşte bir numara yok bence bu 94’lerin konseyi. Bence 94’lerin konseyi kendi kanaatim. 25-30 kişi vardı. Hani hepsi kurmay albay ve denizci bir tane Sürer amiralim vardı” dedi.
Adliyedeki o görüntüye ‘asfaltta oldu’ açıklaması
Levent Türkkan’ın sorgu için emniyetten Ankara Adliyesi’ne getirildiğinde elleri ve kollarının sargılı olduğu görülmüştü. Türkkan ifadesinde, “Ellerimde yara var, yüzümde de şurada yanıklar var. Hani işte ben eziyet gördüm, dövüldüm, sövüldüm de işte konuşturuldum da bilmem ne falan böyle bir şey yok. Bu normal, klasik yani olan. İlk gözaltı esnasında yapılan bir işlem. Yere yatırıldığımda asfalt sıcaktı. Ellerim, yüzüm bundan dolayı yandı. Hiç problem yok yani. Bir darp görmedim. Herhangi bir sorguya çekilmedim. Herhangi bir şekilde kimse bana hadi gel bakalım seni sorgulayacağız demedi. Sırada bekliyorduk” dedi.
‘Fidan çıkınca girdiler’
15’i öğleden sonra 4-5 civarı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Akar’ın yanına geldiğini, Fidan çıktıktan iki dakika sonra bir anda özel kuvvetlerin tam teçhizatlı geldiğini anlatan Türkkan, darbecilerin Fidan’ın odadan çıkmasını beklemediklerini, bu durumun tamamen tesadüf olduğunu, MİT Müsteşarı o sırada orada olsa belki onun da alınacağını, zaten Fidan’ı ele geçirmek istediklerini kaydetti. Hâkimin “Bir taşla iki kuş” sözleri üzerine Türkkan, “Tabii tabii, aklın yolu bir. Yani şu anda ben o mantığımla hareket edip söylüyorum bunu” dedi.
Türkkan, Fidan’ın odadan çıkmasından sonra Orhan Yıkılkan ve Mehmet Dişli’nin gelerek “faaliyet başlıyor, gece 3’ten şimdiye alındı” dediğini kaydetti. Odaya giren Dişli’nin Akar’ı ikna edemediğini, bunu Dişli’nin çağırması üzerine odaya girdiği sırada Akar’ın “yanlış yapıyorsunuz” demesinden anladığını belirten Türkkan, Dişli’nin Akar’ı helikopterle Akıncı Üssü’ne götürdüğünü söyledi.
‘Abiler Öztürk’ü istiyordu’
Abilerin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in 2. Ordu Komutanı olmasını istediğini, darbe soruşturması kapsamında tutuklanan ve ordudan ihraç edilen eski Genelkurmay Harekât Başkanı, eski 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Erdal Öztürk’ün ise Genelkurmay 2. Başkanı olmasını istediklerini anlatan Türkkan, abilerin Öztürk Paşa için “o iyi bir paşa vatanını milletini seven güzel insan o da ikinci başkan olsun ki devlet için daha iyi işler yapsın diye onu da ikinci başkanlığa tavsiye et” dediğini söyledi.
“Adil abi benimle çoğu zaman görüşür. Yani Adil abi denilen kişi öyle herkesle görüşmez. Genelkurmay Başkanı seviyesinde hani cemaatin Genelkurmay Başkanı seviyesinde, herkesle görüşmez” diyen Türkkan, 13 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan’ın Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı’nın evini bilip bilmediğini sorduğunu, kendisinin de bildiğini söylediğini anlattı. Bir-iki saat sonra Yıkılkan’ın “Bir şeyler olabilir. Sen bir şey bilme bir şey düşünme ama yarına bir hazırlık yap istersen hani yanında kimler olsun nasıl olsun” dediğini söyleyen Türkkan, “Perşembe günü bana fiilen yarın 03.00’te bütün kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar işte bir sürü 100 bürokrat sen onlara kafanı yorma herkes kimi alacağını biliyor ve darbe yaşanacak dedi” diye konuştu.
Kaynak: Milliyet