Akademisyenler, asistanlarının yayınlarına böyle çöküyor!
Kısa yoldan yükselmek isteyen bazı akademisyenler, hiçbir katkı sunmamalarına rağmen asistanlarının yayınlarına ismini yazar olarak ekletiyor. Kimi ise ‘sen benim ismimi yaz ben de senin ismini yazarım’ diyerek ‘makale kardeşliği’ yapıyor...
Akademik teşvik sistemine göre akademisyenler, yayın yaptıkça ve atıf aldıkça puan alıyor, bu puanla da maaşları artıyor.
Hızlı şekilde yükselmek isteyen bazı öğretim üyeleri ise çözümü hiçbir katkısı olmamasına rağmen asistanlarının yayınlarına yazar olarak ismini yazdırmakta buluyor. Bazıları da ‘sen benim ismimi yaz ben de senin ismini makaleme yazarım’ diyerek birbirleriyle ‘makale kardeşliği’ yapıyor. Bu nedenle hak etmediği, hiçbir emek harcamadığı halde haksız yere yazar olan yüzlerce akademisyen var.
Milliyet'ten Ozan Ömer Kadüker'in haberine göre;20 yıldır akademik etik dersleri veren Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Kantarcı konuyla ilgili şunları söyledi: “Asistanlarının yayınlarına kendileri yazmış gibi isimlerini ekletiyorlar. Yani adeta çöküyorlar. Asistanlar ise Yeterlilik Sınavı’nı geçemem, tezimi bitirtmezler korkusuyla kabul etmek zorunda kalıyor. Bu durum özellikle Sosyal Bilimler alanında yaygın. Bunu yaparak bölüm başkanlığına, dekanlığa hatta rektörlüğe ulaşan akademisyenler bile var.”
Konuyu Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nden Kürşad Yılmaz, “Bilimsel Araştırmalarda Haksız Yazarlık ile İlgili Nitel Bir Araştırma” başlıklı çalışmayla ele aldı. Yılmaz’ın görüştüğü 49 akademisyenden 16’sı, hak etmediği halde herhangi birini yayınlarına yazar olarak eklediğini belirtti. 5 akademisyen ise hak etmediği halde bir yayına ismini eklendiğini kaydetti.
Araştırması hakkında bilgi veren Yılmaz, “Akademisyenlerin yarısına göre alanlarında haksız yazarlık uygulamaları yaygın olarak yaşanmakta. En sık yaşanan haksız yazarlık biçimleri karşılıklı yazarlık, armağan/konuk yazarlık, onursal yazarlık ve hayali yazarlık’ biçimleridir. Bazı alanlarda tez danışmanını, bölüm başkanını vb. makaleye eklemek bir kültür haline gelmiş. Bunu yapmayanlar tabi ki mobbinge uğrayabiliyor” diye konuştu.
Akademik teşvik sisteminin nitelikten çok niceliği öncelediğini aktaran Yılmaz, “Akademik teşvik sisteminde, akademisyenler atıflardan 30 puan alabiliyorlar ve karşılığında belirli bir ücret alınıyor. Araştırmamda da akademik teşvik sistemi, haksız yazarlığın sebeplerinden biri olduğu ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
HUKUKA AYKIRI, 2 YILA KADAR HAPİS CEZASI VAR
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Aras Türay ise şu bilgileri verdi: “Çalışmaya herhangi bir katkı sağlamayan akademisyenin eserin yazarlarından biriymiş gibi adını eklemesi hukuka aykırı. Yasada suç olarak düzenlenmiş, karşılığında 6 ay ilâ 2 yıl hapis cezası öngörülmüştür. Maddi ve manevi tazminat davası açma imkânı da mevcut. Mağdur olan kişinin, 6 ay içinde şikâyetçi olması gerekmekte. Emek hırsızlığının temelindeki bu ahlaki yozlaşmayı yaygın ve bir anlamda doğal hale getiren cezasızlık olgusudur. Başkasının eserine adlarını ekleyenler, aslında kendisinden güçsüz ve güvencesiz konumda bulunan meslektaşlarının herhangi bir başvuru yapmayacağına güvenmektedir.”
MOBBİNG KORKUSU
Yayınlarına başkasının ismini yazmak zorunda kalanlar ise şunları söyledi:
Doktora öğrencisiyim, hocam makale yazıp bana verirsen seni geçireceğim dedi. Mecburen verdim. Ancak beni dersten geçirmedi. Neden geçmediğimi sorduğumda ise “Bir tane daha yaz ver, dersi geçersin” dedi.
■ Sosyal bilimler alanındayım. Danışman hocaların bazıları, öğrencilerine baskı kurarak makaleye ismini yazdırıyor. Bunu yapmazsanız mobbinge uğrayabilirsiniz.
■ Araştırma görevlisiyim. Hocam çalışmama katkı sağlamadı ama eklemek zorunda kaldım. Kariyerine yeni başlayan akademisyenler için bu konularda seçim şansı olmuyor.
■ Bazı hocaları tanınırlıkları bulunduğu için çalışmalara ekleyenler de var. Böylelikle makale kabulünde zorluk yaşamayacaklarını düşünüyorlar.