Gazete Vatan Logo

Ahlaki fişleme

Yeni Türk Ceza Kanunu tasarısı, devletin kişileri ahlaki eğilim, cinsel yaşam ve sendikal bağlantılarına göre fişlemesine olanak tanıyor

Yeni TCK Tasarısı'nda, kişilerin ahlaki eğilim ve cinsel yaşamlarına göre fişlenmelerine yol açabilecek bir düzenleme olduğu ortaya çıktı. Tasarının "kişisel verilerin kaydedilmesini" düzenleyen 135. maddesi ve gerekçesindeki "fişleme skandalı'na göre devlet, hukuksal düzenlemeler yapılarak kişilerin "ahlaki eğilim, cinsel yaşam, sağlık durumu ve sendikal bağlantılarına" ilişkin fişleme yapılabilecek.

Madde ne diyor?
Meclis Genel Kurulu'nda yarın görüşülmeye başlanacak olan tasarının "Kişisel Verilerin Kaydedilmesi" başlıklı 135. maddesi şöyle:

MADDE 135- (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlakî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Gerekçede ne var?
Gerekçede, kişisel verilerin neler olduğu şöyle açıklanıyor: "Hastanelerde hastalara, sigorta şirketlerinde sigortalılara, bankaların ve kredili alışveriş yapılan mağazaların müşterilerine ilişkin kayıtlar, böylece tutulmaktadır. Bu bilgilerin amaçları dışında kullanılmasından veya herhangi bir şekilde üçüncü şahısların eline geçerek hukuka aykırı olarak yararlanılmasından dolayı hakkında bilgi toplanan kişiler zararlara uğrayabilmektedirler. Kişilerle ilgili bilgilerin hukuka aykırı olarak kayda alınması suç olarak tanımlanmıştır.

Ahlak fişlemesi
Gerekçede, bu madde ile Türkiye'nin 1981'de imzalayarak taraf olduğu "Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme"ye uyumun sağlandığı savunuluyor. Ve gerekçede devletin ahlaki eğilim, cinsel yaşam sağlık durumu ve sendikal bağlantılara ilişkin fişleme yapabileceği şöyle ifade ediliyor: "Kişilerin ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin kayda alınmasına kanunlarda özellikle suçlulukla mücadele bağlamında, suç ve suçluların ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla belli ölçüde izin verilebilir. Bu durumlarda söz konusu suç (kişisel verilerin kaydedilmesi suçu) oluşmayacaktır."

Böyle madde dinsel hukuk sisteminde görülür
* Çağdaş Hukukçular Derneği MYK üyesi ve TCK Tasarısı Çalışma Grubu üyesi Selçuk Kozağaçlı: "Tasarının 135. maddesi, gerekçesiyle birlikte okunduğunda hukuk dışı fişlemeye olanak sağlandığı ortaya çıkıyor. Bir sendikanın üyelerinin, bir hastalık grubunun üyelerinin toplu olarak kaydedilmesi, fişlenmesi evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Sendikal bağlantıların kaydedilmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin örgütlenme hakkına ilişkin hükümlerine, sağlık durumuna ilişkin verilerin kaydedilmesi ise hasta haklarına aykırıdır. Ahlaki eğilim ve cinsel yaşam kavramlarının çağdaş ceza hukukunda işi yoktur. Türkiye'de bu anlamda Hıfzısıhha Kanunu ve Fuhuşla Mücadele Tüzüğü'nde genelevde çalışan kadınlara vesika verilmesi, bir meslek grubu üyelerinin "sağlık koşulları" açısından düzenlenmiştir. Ama şimdi ilk defa ceza kanununa ahlaki eğilim ve cinsel yaşam kelimeleri sokuluyor. Ahlaki eğilime ve cinsel yaşama ilişkin verilerin kaydedilebilmesi özel hayatın dokunulmazlığının ihlalidir. Ahlak normlarıyla hukuk normlarının karıştırılması ancak dinsel hukuk sistemlerinde mevcuttur. Burada özellikle eşcinsellere yönelik bir tehlike söz konusu."

Haberin Devamı