Açlık grevinde arabulucular devrede!
1996 ve 2000 yılındaki açlık grevlerinde arabuluculuk yapan aydınlar yine devreye giriyor
Aralarında Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal ve Vedat Türkali gibi isimlerin de olduğu çok sayıda aydın bugün basın açıklaması yapacak
12 Eylül’den bu yana 65 cezaevinde 663 tutuklu ve hükümlünün sürdürdüğü süresiz açlık grevinde bugün 51’inci güne girildi. Ancak hükümetle tutuklular arasında bir uzlaşmaya varılması çok zor görünüyor. İşte bu noktada devreye Türkiye’nin aydın yüzleri giriyor. 1996 ve 2000 yılındaki açlık grevi ve ölüm oruçlarını sonlandırmak için de aydınlar, arabuluculuk görevi üstlenmişti. Bugün de aralarında Yaşar Kemal, Vedat Türkali, Zülfü Livaneli, Oya Baydar, Murathan Mungan, Mehmet Bekaroğlu, Gençay Gürsoy, Aydın Engin, Yıldız Ramazanoğlu, Erol Katırcıoğlu, Fatma Gök, Adalet Ağaoğlu ve Özdemir Aktan’ın da aralarında olduğu arabulucu grup çözüm arayacak. Aydınlar bugün saat 12’de Taksim Hill Oteli’nde bir basın toplantısı düzenleyecek. Aydınlar hükümete ve açlık grevini sürdüren hükümlülere ölümler başlamadan bir an önce eylemi sonlandırma ve müzakerelere başlama çağrısında bulunacak.
‘Bir an önce bitmeli’
Yazar ve müzik adamı Zülfü Livaneli 1996 ve 2000’deki iki büyük açlık grevinde arabulucu heyeti içindeydi. Livaneli, o dönemki deneyimlerini şöyle anlattı: “1996 yılında arabulucu olarak katıldığım ölüm oruçlarında epey gün geçmişti ve Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 kişi ölmüştü. Koğuşlara girdiğimizde ölüm kol geziyordu. Bazıları görme yetisini kaybetmişti, geri dönülmez noktaya gelmişlerdi, hayaller görüyorlardı. Sonunda Erbakan talepleri kabul etti. Olay çözüldü. 2000’deki ölüm da oruçlarında bize talep geldi. Biz gittik görüştük ama talepler kabul edilmedi. O sırada anladık ki, operasyon hazırmış bizim girip çıkmamızın bir manası da yokmuş. Sonrasında ‘Hayata Dönüş’ denilen o feci operasyon yapıldı. Şu anki açlık grevleri de bir an önce bitmesi lazım. Biz insan hayatından daha değerli bir şey yoktur diyoruz. Biz aydınlar olarak acı çekiyoruz. Bu açlık grevleri bitsin bir diyalog başlatılsın. Adalet Bakanı ‘Sesiniz duyuldu’ dedi. Biz bundan umutlandık. Bu olay bir an önce bitmeli ve ölüm orucuna girişilmeden diyalog yollarının açılmalı. Burada önemli olan sadece insan hayatı.”
‘Bu bir intihar’
1996’daki ölüm oruçları sırasında arabuluculuk yapan yazar Adalet Ağaoğlu da şunları söyledi: “Açlık grevi ister istemez duygusal bir baskıdır oluşturuyor ve bu da ikilemlerle dolu bir baskı. Ne ‘vazgeç’ demek, ne de ‘vazgeçme’ demek doğru. Aslında çağrı devlete ve hükümete yapılmalıdır. İstedikleri yapılmayacak şeyler değil. Ben kendi adıma iktidar partisi isterse olur diye düşünüyorum. Bu bir ‘ölmeye yatmak’ değildir, keşke açlık grevininden kalksalar ve ‘dar zamanlar’la hesaplaşsalar. Bu bir intihardır, ama intihar etmek topluca yapılmaz ve çok kişiseldir.”
‘Bu kez taraf PKK’
1996 ve 2000’de arabuluculuk yapan siyasetçi Mehmet Bekâroğlu ise “1996 ve 2000’den farklı bir durum var. Talepler siyasi, cezaevi koşullarıyla ilgili değil. Bu sefer bir tarafta örgüt diğer tarafta hükümet var. Siyasi taleplerle ilgili söyleyecek fazla söz bulunmuyor. Ama artık iş ölümlerin beklendiği günlere geldi. Netice olarak hükümete ve örgüte çağrı yapılacak. Cezaevinden tabut çıkması herkesi etkiler” dedi.