Abdülkadir Selvi hangi vekillerin dokunulmazlığının kaldırılacağını açıkladı
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, "Edindiğim izlenim birkaç milletvekiline dokunulacağı yönünde. Aracında patlayıcı taşıyan ya da canlı bombanın evine taziye ziyaretinde bulunan isimlere dokunulacak." diye belirtti.
HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 5 HDP'li milletvekilinin fezlikleri Meclis'e gönderildi. Bütçe görüşmeleri sonrasında TBMM'de fezlekeler görüşülecek.
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, bugün köşesinde canlı bombanın taziyesine giden HDP'li vekil Tuğba Hezer'in dokunulmazlığının kaldırabileceğini belirtti.
İşte Selvi'nin o yazısı:
HDP'lilerin dokunulmazlıklarıyla ilgili fezlekeler dün Meclis'e geldi. Bir an 2 Mart 1994 tarihine, Leyla Zana, Hatip Dicle, Sırrı Sakık ve Ahmet Türk'ün dokunulmazlıklarının kaldırıldığı geceye gittim.
O gün sadece DEP'lilerin dokunulmazlıkları kaldırılmamış, Hasan Mezarcı dokunulmazlığı kaldırılmadan evindeyken gözaltına alınmıştı.
O gün Meclis ablukaya alınmış, bir DGM darbesi yaşanmıştı. Türkiye, 90'lı yılların Türkiye'si değil.
Bugün HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının Kürt sorununun çözümüne etkisinin ne olacağını düşünen kadrolar işbaşında.
HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının terörle mücadeleyi siyasi zemine taşıyıp, HDP'lilere can suyu olup olmayacağının iyice tartışılması gerekiyor.
HDP'lilere, haksızken haklı zemine kavuşmalarına imkan verilmemeli.
CANLI BOMBA TAZİYESİNE GİDEN VEKİLE DOKUNULACAK
Meclis'in ablukaya alınması, Meclis'in kapısında kafasına bastırılarak milletvekilinin gözaltına alınması, polisin Meclis'in içine girip, milletvekillerini gözaltına alması söz konusu olamaz. Edindiğim izlenim birkaç milletvekiline dokunulacağı yönünde. Aracında patlayıcı taşıyan ya da canlı bombanın evine taziye ziyaretinde bulunan isimlere dokunulacak.
Ama tutuklanması değil, tutuksuz olarak yargılama süreci yaşanabilir.
2 MART 1994 GÜNÜ YAŞANANLAR
2 Mart 1994 günü sadece DEP'lilerin dokunulmazlığı kaldırılmadı, Türkiye 90'lı yılların cehennemine itildi. Ama milletvekillerine dokunulmak suretiyle PKK'nın büyüme sürecine girmesine ve Kürt sorununu dünyaya mal olmasına fırsat verildi.
HDP'lilerin dokunulmazlıkları tartışılırken, Meclis tutanaklarından o geceyi hatırlatmak istedim.
DEP milletvekillerinin fezlekeleri 150. sıradayken öne alınmış, ilk aşamada Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Sırrı Sakık ve Ahmet Türk'ün dokunulmazlığı kaldırılmıştı.
Ancak bir milletvekili hakkında birkaç fezleke vardı. Orhan Doğan ve Hatip Dicle'yle ilgili ikinci dokunulmazlık dosyasının görüşülmesine sıra gelmişti. Ancak Orhan Doğan başına bastırılarak bindirildiği polis aracıyla Ankara Emniyete götürülmüştü. Meclis'te kıyamet koptu.
ANAP Grup Başkanvekili Hasan Korkmazcan- Gözaltına alınan şahısların hakkında birden fazla dosya var. İkinci, üçüncü dosyalar şu oturumda görüşülecek. Anayasa'ya göre savunma hakları var. İkincisi dokunulmazlığın kaldırılması kararının yürürlüğe girmesi için Resmi Gazete'de yayınlanması lazım.
Başkan- Meclis Kanunlar ve Kararlar Dairesi'nden aldığım bilgiye göre Meclis Başkanlığı'ndan Başbakanlığa bir yazı yazılmış değil.
İçişleri Bakanı Nahit Menteşe- Başbakanlığa herhangi bir talimat ulaşmamıştır. DGM savcılarının emriyle polis gözaltına almıştır.
Sedat Yurttaş- Orhan Doğan'ın başka dosyalarda dokunulmazlığının kaldırılması söz konusu olduğu için burada savunma yapması gerekiyordu. Savunma hakkını kullanmaktan mahrum bırakıldı.
Başkan- Aynı endişe içindeyiz. Milletvekili savunma yapmak isterse, savcılık kanalıyla kendisinin burada savunma yapmasını talep edeceğiz.
Meclis'te bu tartışmalar yaşanırken sıra Orhan Doğan ve Hatip Dicle'nin arasında yer aldığı 14 DEP milletvekili hakkındaki 3/789 sayılı karma komisyon raporuna geldi. Meclis Başkanvekili Mustafa Kalemli, Doğan ve Dicle hakkında savunma yapacak kimse olmayınca oturuma 15 dakika ara verdi.
Oturum açıldı ama Doğan ve Dicle yoktu. DEP milletvekilleri adına Sedat Yurttaş söz aldı.
“Hatip Dicle ve Orhan Doğan'ın dosyalarına savunma yapamamaları durumunda bundan sonraki görüşmelere katılmıyoruz” dedi. DEP'liler, salonu terk ederken, Refah Partisi Milletvekili Mukadder Başeğmez söz istedi.
Mukadder Başeğmez- Hasan Mezarcı'nın saat 21.00'de telsiz emriyle dokunulmazlığının kaldırıldığını öğrendik diyerek İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı tarafından evinden alınmıştır. Ülkede Olağanüstü Hal mi var?
Abdüllatif Şener- Sayın milletvekili henüz Meclis'te dokunulmazlığı kaldırılmadan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı tarafından evinden alınarak tutuklanmıştır. Meclis'in üzerinde bir irade mi var?
Hasan Korkmazcan- Bir üyesi dokunulmazlığı kaldırılmadan tutuklanan bir Meclis görev yapamaz
Bu tartışmalardan sonra oturuma ara verildi. DGM harekete geçmiş dokunulmazlığının kaldırılmasını beklemeden Hasan Mezarcı'yı tutuklamıştı. Meclis, Mezarcı tartışmasıyla yeniden açıldı.
Abdüllatif Şener- Saat 20.30'da emniyet görevlileri evine gelmişler, içeri girmişler, aramışlar, silahını teslim almışlar ve Mecidiyeköy kKarakolu'na götürmüşler, yani tutuklamışlar. Bakanın müdahalesi üzerine bırakılmıştır. Burada Meclis'in kendisine saygı duyması lazımdır.
Merve Kavakçı olayında da benzer bir durum yaşanmış, DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel henüz milletvekili olan Kavakçı'nın kapısına dayanmıştı. Bir kez ellerine fırsat geçmeye görsündü.
Bu kez sorun Meclis'ti. SHP Milletvekili Ercan Karakaş, Meclis'in Çankaya ve Dikmen kapılarına gitmiş, Milletvekili Lojmanları'ndan gelen milletvekilleri aynı haberi vermişti.
SHP Grup adına Ercan Karakaş ise, Meclis'in kapılarının ve Milletvekili Lojmanları'nın sivil polisler tarafından kontrol altına alındığını anlatıp, ”Meclis adeta ablukaya alınmış biçimdeydi” diye bitirmişti.
İş, DEP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması olayından çıkmış, Meclis iradesinin hiçe sayılması noktasına ulaşmıştı.
DYP'nin şahin milletvekillerinden Coşkun Kırca dahi bu duruma isyan ediyor, “Dokunulmazlığı kaldırılmamış bir milletvekilinin üstünün ve evinin aranması, eşyasının müsadere edilmesi ve kendisinin karakola götürülmesi bir hatadan ibaret değildir, bir suçtur” diyordu.
Rejimin kaderi DGM'nin ellerine teslim edilmişti.
İstemihan Talay, ”TBMM'nin etrafı sivil polislerle sarılmış vaziyettedir” dedikten sonra sordu; “Nusret Demiral telefon açarak Meclis'in içine polis göndereceğini dokunulmazlıkları kalkmış diğer milletvekillerini götüreceğini söylemiş midir”
İçişleri Bakanı Nahit Menteşe tekrar kürsüye geldi. DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın gönderdiği yazıyı okudu. Nusret Demiral, dokunulmazlığı kaldırıldığı anda 8 milletvekiline yurtdışına çıkış yasağı konulmasını istiyordu.
Hasan Korkmazcan söz aldı. ”Aralarında dokunulmazlığı kaldırılmayan Hasan Mezarcı ve Selim Sadak var. Milletvekili oldukları halde yurtdışına çıkış yasağı koyuyor DGM Başsavcısı. Bu Aanayasal suçtur” dedi.
O gece sadece DEP'lilerin dokunulmazlığı kaldırılmamış, Meclis'in dokunulmazlığına dokunulmuştu.
Meclis'te oturum üstüne oturum yapmasına rağmen DGM Başsavcısı Nusret Demiral tutuklattığı iki milletvekilini Meclis'e göndermemiş, İstanbul polisi dokunulmazlığı kaldırılmadan Hasan Mezarcı'yı gözaltına almış, darbe dönemlerinde askerin yaptığını polis yapmış, Meclis ablukaya alınmıştı.
Dokunulmazlıklar kalkmış, Meclis iradesini DGM Başsavcısı Nusret Demiral'a teslim etmişti.
Aslında kaldırılan DEP'lilerin dokunulmazlığı değil, Meclis'in dokunulmazlığı olmuştu.