AB Zirvesi ne zaman? AB Liderler Zirvesi'nde gündem Türkiye!
AB liderler zirvesi öncesinde AB dışişleri bakanları dün Brüksel’de toplandı. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilerin görüşüldüğü toplantıda tüm gelişmeler dışişleri bakanları düzeyinde ele alındı. Pek çok kişi de AB Liderler Zirvesi'ni araştırıyor. Peki, AB Zirvesi ne zaman? İşte AB Liderler Zirvesi ile ilgili detaylar...
AB liderler zirvesi öncesinde AB dışişleri bakanları dün Brüksel’de toplandı. Toplamtıda Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkileri görüşüldü. Dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleştirilen toplantıda ele alınan konuların başında Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler yer aldı. Peki, AB Liderler Zirvesi ne zaman? İşte AB Zirvesi ile ilgili tüm detaylar...
AB LİDERLER ZİRVESİ NE ZAMAN?
AB Liderler Zirvesi 10-11 Aralık'ta Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenecek.
AB'NİN TÜRKİYE GÜNDEMİ
AB dışişleri bakanları dün Brüksel’de toplandı. Türkiye’ye sert yaptırım uygulanması talebi AB’yi ikiye böldü. Toplantıda, Ankara’nın 1 Ekim’de kendisine sunulan pozitif gündemin zemin kazanmasını sağlayacak adımlar atmadığı görüşü öne çıktı. Ancak Türkiye’ye karşı benimsenecek tavır konusunda ise görüş ayrılıkları sürüyor.
AB Dönem Başkanı Almanya’nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Türkiye ile diyalog zemini oluşturmak için ülkesinin olağanüstü çaba gösterdiğini ancak sonuç alamadığını belirtti. “Ne yazık ki Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki gerilimler nedeniyle doğrudan diyaloğun başlatılması mümkün olmadı. Çok sayıda provokasyon oldu” diyen Maas, yine de, AB’nin Türkiye ile diyaloğu sürdürmesinden yana olduklarını kaydetti. Türkiye’nin stratejik önemi ve ekonomik ilişkilerinin yoğunluğu aşırı talepleri frenleyici etki yaratırken, zirvede net bir tavır belirlenmesi yönünde baskı oluşmuş durumda.
İKİ AYRI TÜRKİYE GÖRÜŞÜ
Hürriyet'ten Güven Özalp'in haberine göre; özellikle göç konusunda Ankara’nın rolünü öne çıkaran Almanya, Türkiye’ye sert yaptırım uygulanmasından yana değil. İspanya, İtalya, Malta, Macaristan ve Polonya da benzer çizgide. Karşı kampın başını ise sert yaptırım isteyen Fransa çekiyor. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avusturya, Hollanda, Slovenya, Slovakya, Lüksemburg bu grupta. Atina, AB Zirvesi’ne silah ambargosundan Türkiye’ye katılım öncesi fonların kesilmesine kadar uzanan geniş bir talep listesiyle gitme hazırlığında. Üye ülkeler arasındaki görüş ayrılıklarının giderilebileceğine yönelik sinyallerin düşüklüğü, “Türkiye’ye yeniden süre verilir mi” sorusunu gündeme taşıyor. Türkiye konusunu kucağında bulmak istemeyen bir sonraki Dönem Başkanı Portekiz’in de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke ise şimdilik bu fikre oldukça mesafeli.
'AB'DEN STRATEJİK VE AKLISELİM DAVRANMASINI BEKLİYORUZ'
Türkiye'ye yaptırım uygulanacağı tartışmaları üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank AB Liderler Zirvesi öncesi açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, "AB'den her zaman stratejik ve aklıselim davranmasını bekliyoruz. Var olan sorunların çözümüne de katkı sağlamasını isteriz. Bunun için AB'nin dürüst bir arabulucu rolünü üstlenmesi lazım" dedi.
Çavuşoğlu, "Yarın başlayacak zirve hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Macaristan, Türkiye'nin AB üyeliğine ve Türkiye-AB ilişkilerinin düzelmesine katkı sağlayan dost bir ülkedir. Haksızlıklara karşı da açıkça tavrını ortaya koyan bir ülke. Biz de Macaristan'a karşı izlenen iki yüzlülüğü hiçbir zaman olumlu karşılamadık, bunları da net bir şekilde söylüyoruz. İşbirliği pozitif bir zeminde artar. Bu zemini oluşturmak için negatif unsurlardan uzaklaşıp pozitif adımlar atmak lazım. Biz de bu anlayışla AB ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Yarın zirve var, gündemde yaptırım konuları var ya da konuşuluyor diye söylemiyoruz, her zaman bunu söylüyoruz. Türkiye olarak tam üyelik perspektifi ile ilişkilerimizi geliştirmek istedik. Bu böyle oldu mu, olmadı. İnişler, çıkışlar oldu. Bazen bizden kaynaklanan, bazen AB'den kaynaklı olmuştur" dedi.
Bakan Çavuşoğlu, ilişkileri iyi noktaya götürmek için pozitif atmosfere odaklanmak gerektiğine dikkat çekerek, "Üye ülkeler ikili sorunlarını ya da Türkiye ile olan meselelerini AB'ye ithal ediyorlar. AB de dayanışma anlayışı ile haklı da olsa haksız da olsa üye ülkeleri destekleme eğilimi gösteriyor. Bu son derece yanlıştır. Biz de müzakere eden bir ülkeyiz, üye ülke ile müzakere eden ülke arasında ayrım yapmak yanlıştır. Doğrular üzerinden gitmek lazım. Avrupa'yı birleştiren ortak değerler etrafında bizim bunları değerlendirmemiz lazım. Öyle olunca da çifte standart ve diğer politikalardan da uzaklaşmış oluruz. Avrupa ve dünya zor bir süreçten geçiyor. Bu süreç bize bir kere daha gösterdi ki her zamankinden daha fazla işbirliğine ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Umarım AB'de de bu aklıselim hakim olur" diye konuştu.
'AB'NİN DÜRÜST BİR ARABULUCU ROLÜNÜ ÜSTLENMESİ LAZIM'
Bakan Çavuşoğlu, yarın yapılacak AB Liderler Zirvesi'ne ilişkin, "Sadece yarın ki zirvede değil, AB'den her zaman stratejik ve aklıselim davranmasını bekliyoruz. Var olan sorunların çözümüne de katkı sağlamasını isteriz. Bunun için AB'nin dürüst bir arabulucu rolünü üstlenmesi lazım" dedi.
BAKAN VARANK: 'TEHDİT DİLİ PROBLEMLERİ DERİNLEŞTİRİR'
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AB Liderler Zirvesi öncesi açıklamalarda bulundu.
Bakan Varank, "Türkiye, bölgede yaptıklarıyla; gerilimden değil barıştan yana olduğunu, tek taraflı adımları değil iş birliğini tercih ettiğini her seferinde göstermiştir. Ama Türkiye'nin dostluk eli her defasında havada bırakılmıştır. Türkiye'yi dışlayıcı tavrını sürdüren kimi Avrupa Birliği liderlerinin, Türkiye düşmanlığını İslam düşmanlığına çevirdiğini üzülerek izliyoruz. Yaptırım ve tehdit dili, problemleri çözmek yerine daha da derinleştirecektir. Türkiye olarak; Avrupa Birliği ülkelerinin, Birliğin geleceğini bu adaletsiz tavra feda etmeyeceklerine inanıyoruz" dedi.
UZMANLARA GÖRE AB TÜRKİYE'YE SERT YAPTIRIMLAR UYGULAYAMAYACAK
Uzmanlar, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde diyalog ve müzakere yollarının ön planda tutulması gerektiğini belirterek, 10-11 Aralık'ta gerçekleştirilecek AB Liderler Zirvesi'nde, Türkiye'ye yönelik sert yaptırımlar beklemediklerini ifade etti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Gönen, AB içinde dış siyaset konusunda ortak görüşün hiçbir zaman olmadığını hatırlatarak, üye ülkelerin Türk dış siyasetine karşı bir araya getirebilecek hamleler konusunda dikkatli olması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin, AB ile hala müzakere sürecinde olduğunu hatırlatan Gönen, "Hepsinden önemlisi biz bir NATO ülkesiyiz. Türkiye gibi NATO'nun Doğu Akdeniz'deki kalesi konumunda olan bir ülkenin bu konumunu muhafaza etmesi gerekiyor." dedi.
Gönen, AB ile ilişkilerde Doğu Akdeniz meselesine de değinerek, "Türkiye, Doğu Akdeniz'de meşru haklarını koruyor, bu doğru ama bu konuyu sağlam argümanlar üretmek suretiyle belli bir tartışma zeminine oturmamız lazım. Gerginliğin daha da tırmanması durumunda AB'nin çözüm üretecek kapasitesi yok." diye konuştu.
10-11 Aralık'ta Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi'nde Türkiye'ye yaptırım uygulanmasının düşük ihtimal olduğunu ifade eden Gönen şunları kaydetti:
"AB'nin yaptırım uygulayacak çok fazla enstrümanı yok. Şu ana kadar Türkiye'nin üstüne maksimalist politikalarla gittiler ve günün sonunda ellerinde çok koz kalmadı ancak sembolik ağırlığı olan şeyler yapabilirler, müzakere sürecinin rafa kaldırılması gibi. Tabii bu durum Türkiye için nahoş bir durum olur. Biz uluslararası platformda saygınlığımızı artırmaya çalışan bir ülkeyiz. Paraya ve yatırıma da ihtiyacımız var. Bunun için de uluslararası desteğe ihtiyacımız var. Her şeye rağmen her iki taraf için de aklı selimin galip geleceğini düşünüyorum."
Gönen, son dönemde AB temsilcileriyle ABD temsilcilerinin ortak hareket etmeye başladığına dikkati çekerek, "Bu durum bizim adımıza nahoş bir durum. İlerleyen dönemde Türkiye'nin müzakereleri ve diplomatik girişimleri öne çıkaracak tavır alması lazım." ifadesini kullandı.
Azerbaycan-Ermenistan çatışmaları sürecinde Ermeni lider Nikol Paşinyan'ın dış basında Türkiye'yi saldırgan bir ülke gibi göstermek için çalışmalar yürüttüğüne değinen Gönen, "Bu konuda Paşinyan'ın tuzağına düşülmemesi gerekiyor. Paşinyan'ın hiçbir delile dayanmayan savları manşet olurken, Batı medyasında kimse Türkiye'den yapılan açıklamaları dikkate almıyor. Bu konuda dikkatli olmamız gerekiyor." diye konuştu.
Gönen, Türkiye'nin dış politika açısından çok önemli dönüm noktasında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Türkiye bu coğrafyada herkes için önemli bir ülke. Türkiye'nin istikrar ihraç etme kapasitesi var. Bu Türkiye'nin en büyük yumuşak gücüdür. Tabii Türkiye'nin önemli bir askeri gücü de var, ancak küresel anlamda etkin olabilmek için askeri güç kadar yumuşak gücü kullanabilmek de önemli. Bu noktada gücümüzü nereye yerleştireceğimizi iyi tayin etmemiz gerekiyor. Türkiye'nin kendisini hem ekonomik, hem siyasi, hem de askeri olarak çevresindeki ittifaklar anlamında iyi konumlandırması gerekiyor."
ZİRVEDEN SERT YAPTIRIM ÇIKMAYACAKTIR
Türk-Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Demirtaş da AB Liderler Zirvesi öncesi Türkiye konusunda Birlik içindeki dengeleri yorumlayarak şunları söyledi:
"10-11 Aralık'ta düzenlenecek AB Konseyi Zirvesi, Türkiye ile ilişkiler konusunda iki farklı görüşü savunan ülkelerin müzakerelerine sahne olacak gibi gözükmektedir. Zirvede bir yandan, Türkiye'ye sert yaptırımlar talep eden Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Avusturya'nın yaklaşımları ile Ankara'yla her koşulda diyaloğun devamını savunan ve ipleri fazla germemeyi arzu eden Almanya'nın Türkiye politikaları arasında uzlaşıya varılmaya çalışılacak."
Son yıllarda Türkiye ile AB arasında pozitif gündemlerden krizlere savrulan zikzaklı ilişkilerin üç temel nedeni olduğunu ifade eden Demirtaş, şunları dile getirdi:
"Bu nedenlerden ilki, Kıbrıslı Rumlarının Annan Planı'nı reddetmelerine rağmen AB'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni üyeliğe kabul etmesidir. AB, Kıbrıs sorununun çözümünde oynayabileceği katalizör rolünü elinden kaçırmıştır. Kıbrıs Rum Kesimi'nin tam üyeliği, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni zorluklara neden olmuştur. İkinci olarak, Kafkaslardan Orta Doğu'ya kadar bölgesel pek çok konuda Ankara ve Brüksel'in temel yaklaşımlarının farklı olmasıdır. Üçüncü olarak norm ve değerler konusunda yaşanan uzaklaşmalardır."
Demirtaş, gelinen noktada Türkiye'nin tam üyelik sürecinin pratikte donduğunu ifade ederek, "Mevcut süreçte ilişkilerin artık 'öteki' olarak görülen bir ülkeyle nasıl yürütüleceği önem kazanmaktadır." dedi.
Zirveden sert yaptırım kararı çıkmasını düşük ihtimal olarak değerlendiren Demirtaş, "Zirveden muhtemelen sert yaptırım kararı çıkmayacaktır. Zira AB'nin Türkiye ile ilişkilerindeki ekonomik çıkarları, mültecilerin Avrupa sınırlarına dayanmaması için Ankara'yla 2016'da varılan mutabakatın devam etmesine duyulan ihtiyaç ve Türkiye'nin tamamen AB yörüngesinden çıkması kaygısı, muhtemelen Zirve kararını etkileyecek ve Zirve öncesindeki sert söylemlerin sert yaptırımlara dönüşmesini engelleyecektir." diye konuştu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, iklim değişikliği, aşırı sağın yükselmesi gibi farklı güvenlik tehditlerinin sadece Avrupa'yı değil, tüm küresel siyaseti etkilediğini ifade eden Demirtaş, "Böyle bir dönemde Türkiye ve AB'nin bu sorunlara yönelik ortak çözümler geliştirip geliştiremeyeceği esas meseledir." dedi.
Demirtaş, küresel siyasetin yeni ve hayati tehditlerle karşı karşıya olduğunun altını çizerek, "Hem bölgesel güvenlik konularında hem de yeni tehditlere yönelik olarak Ankara ve Brüksel'in birlikte çalışabilecekleri parametreleri oluşturmaları, sadece kendi aralarındaki ilişkileri iyileştirmeyecek, aynı zamanda küresel sorunların çözümüne de katkı sağlayacaktır." ifadesini kullandı.