A’dan Z’ye Lozan rehberi
Türkiye’nin kurucu anlaşması sayılan ve bugünkü sınırların büyük oranda belirlendiği Lozan Antlaşması Türkiye ile Yunanistan arasında Ege ve azınlıklar konusunda kilit konumda. Anlaşmayla ilgili BBC geniş bir dosya hazırladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’a yaptığı tarihi ziyarete damga vuran Lozan Antlaşması yeniden gündeme oturdu. Erdoğan’ın iki ülke lehine antlaşmanın ‘güncellenmesi’ talebini Yunanistan liderleri kabul etmiyor. BBC, anlaşmaya dair konu başlıklarını ayrıntılarıyla derledi. Haberde özetle şu bilgiler yer aldı:
1924’te yürürlüğe girdi
- Ne zaman ve kimler tarafından imzalandı?
Kurtuluş Savaşı’nın sonrası TBMM hükümeti ile İngiltere, Fransa ve İtalya’nın imza koyduğu Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın ardından Ankara hükümeti, Ekim 1922’de toplanacak olan barış konferansına davet edildi. Yazılan mektupta, Lozan’da toplanacak olan konferansın amacı “Doğu’da savaşa son verecek bir antlaşmanın” yapılması olarak tanımlandı. Ankara hükümeti Lozan’a İsmet İnönü önderliğindeki heyetle katıldı. 24 Temmuz 1923 tarihinde antlaşma imzalandı.
Antlaşmaya TBMM hükümetinin yanı sıra İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve ilerleyen yıllarda kurulacak olan Yugoslavya’nın temelini oluşturan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı imza attı. 6 Ağustos 1924’te yürürlüğe giren Lozan, kalıcı uluslararası anlaşmalar arasında yer alıyor.
- Antlaşmanın önemi ne?
Lozan, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İstanbul’daki Osmanlı yönetiminden bağımsız olarak Ankara’da kurulan hükümetin uluslararası meşruiyet kazandığı antlaşma olarak görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşması olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin bugünkü sınırlarının büyük oranda çizildiği antlaşmayla Batılı devletlere tanınmış ekonomik imtiyazlar da kaldırıldı.
Antlaşmayla Türkiye’deki gayrimüslimler ile Batı Trakya’daki Türk toplumu ‘azınlık’ statüsüne alındı.
Lozan’ın bir diğer önemli sonucu da Ege Denizi ve buradaki adaların aidiyeti ile ilgili yapılan düzenlemeler oldu. Yunanistan için Lozan, sınırlar konusundaki mevcut statükonun korunmasının anahtarını elinde tutuyor.
150 bin Türk yaşıyor
- Türkiye’nin Batı Trakya ile ilgili talebi ne?
Batı Trakya olarak adlandırılan bölge, Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç şehirlerini kapsıyor. Burada yaklaşık 150 bin civarında Müslüman Türk azınlık yaşıyor. Türkiye, Batı Trakya’da başmüftünün seçimle değil, atanarak gelmesine tepki gösteriyor. Türkiye, Lozan da dahil bu konuyu içeren uluslararası antlaşmalara göre başmüftünün yetki alanı içindeki Müslümanların oylarıyla seçilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak, Yunanistan 1985 yılına kadar seçim sistemini uygulamış olsa da bu tarihten sonra başmüftüyü atamaya başladı.
Türkiye neden güncelleme istiyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan Antlaşması’nın bazı şartlarıyla ilgili rahatsızlığını bir süredir dile getiriyor. Eylül 2016’da yaptığı konuşmada, “1923’te Lozan’ı bize razı ettiler. Birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Her şey ortada. Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik” dedi. Erdoğan, bu hafta içinde Yunanistan’a gitmeden önce ise “Zaman zaman bakıyorsunuz bir adadan dolayı hemen ortalığı karıştırıyorlar. Bunların aşılması lazım diye düşünüyorum. Güncelleme derken, A’dan Z’ye bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Yunanistan’ın da rahatsız olduğu bazı madde başlıkları olabilir. Bunlar oturulup konuşulur. Bir Kardak Krizi var, hâlâ çözülemiyor” diye konuştu. Atina’da ise Erdoğan, “Peki, Lozan sadece Ege’yi mi kapsıyor? Ege’nin dışında Lozan’la ilgili hiçbir şey yok mu? Batı Trakya’daki azınlıkların hukuku yok mu? Şimdi buradaki azınlıkların hukukunu bu anlaşmayla biz nasıl teminat altına alacağız?” dedi.
Yunanistan’ın görüşü nedir?
Yunan hükümeti, sınırlardaki mevcut durumun teminatı olarak gördüğü bu antlaşmayı “müzakere edilemez” olarak görüyor. Aynı zamanda ülkesinin önde gelen uluslararası hukuk uzmanlarından olan Yunan Cumhurbaşkanı Pavlopoulos, Lozan’ın yalnızca Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınırı değil, Avrupa Birliği’nin de sınırını belirlediğini söyledi. Yunanistan, Türkiye’yi 50 yıla yakın bir zamandır sınırları değiştirmek istemekle suçluyor. Yunanistan, Ege Denizi ile kıta sahanlığı sorununun başta deniz hukuku olmak üzere uluslararası düzenlemelere uygun bir şekilde çözülmesi gerektiğini söylüyor. Azınlıklarla ilgili olarak ise Yunan Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde şu bilgi notu bulunuyor: Türkiye’deki Rum azınlık ve Ekümenik Patrikhane ile ilgili son zamanlarda doğru yönde atılmış olan adımlara rağmen, hâlâ Ankara çağdışı kalan karşılıklılık mantığına göre davranmaktadır. Türkiye, özellikle insan hakları ve dini özgürlükler (Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması gibi) konusundaki yükümlülüklerini yanlış bir yaklaşımla Batı Trakya’daki Yunan vatandaşı Müslümanlara yönelik politikasıyla ilişkilendirmeye devam etmektedir.