5 Ocak Adana'nın Kurtuluşu mesajı ve sözleri! Adana'nın Kurtuluşu ne zaman oldu? Adana'nın Kurtuluşu ile ilgili sözler, mesajlar, görseller ADANA İLE İLGİLİ SÖZLER
Adana'nın kurtuluşunun yıl dönümü, coşkuyla hatırlanmaya devam ediyor. Özellikle Adana şehri olmak üzere, 5 Ocak'ta kutlanan bu anlamlı gün, şehrin düşman işgalinden kurtuluşunu onurlandırmak amacıyla coşkuyla karşılanıyor. Peki, Adana'nın Kurtuluşu ne zaman oldu, nasıl gerçekleşti? 5 Ocak Adana'nın Kurtuluşu mesajı ve sözleri…
Şehrin surları içinde yankı bulan kahramanlık destanı, 5 Ocak'ta Adana'nın tarih sahnesine çıkarak, direniş ve özgürlük mücadelesini temsil ediyor. Adana'nın kurtuluş günü, sadece bir zaferin değil, aynı zamanda bir milletin birlik ve beraberliğinin simgesi olarak kutlanıyor. Her yıl, 5 Ocak'ta yaşanan coşku ve heyecan, şehrin köklerine olan bağlılığını ve tarihine duyulan derin sevgiyi bir araya getirerek, Adanalıları bir kez daha bir araya getiriyor. Peki, Adana'nın Kurtuluşu ne zaman oldu? İşte 5 Ocak Adana'nın Kurtuluşu mesajı ve sözleri…
ADANA’NIN KURTULUŞU MESAJLARI VE SÖZLERİ
Adana'nın kurtuluşu kutlu olsun! 5 Ocak'ta, geçmişteki kahramanlık ve direnişi anıyor, bugünü birlik ve beraberlikle kutluyoruz.
Adana'nın bağımsızlık günü olan 5 Ocak'ı coşkuyla kutluyor, geçmişteki mücadeleci ruhu bugün de yaşatmanın gururunu yaşıyoruz.
Adana'nın kurtuluşu, milletimizin birlik ve beraberlik içindeki gücünü simgeliyor. 5 Ocak'ta tüm Adanalılara kutlu olsun!
Adana'nın tarihine ışık tutan 5 Ocak, kahramanlık destanının yazıldığı gündür. Kurtuluşumuzun yıldönümünde gururla anıyor, geleceğe umutla bakıyoruz.
5 Ocak, Adana'nın bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembolüdür. Bu özel günü kutlayarak, geçmişteki direnişi geleceğe taşımanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Adana'nın kurtuluşu, 5 Ocak'ta yazılmış bir destanın adıdır. Bugün, o destanın kahramanlarını anarak, birlik ve beraberlik içinde geleceğe yürüyoruz.
Adana'nın 5 Ocak'taki kurtuluşu, tarihimizin altın sayfalarından biridir. Bu özel günü coşku ve gurur içinde kutluyor, kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz.
Adana'nın bağımsızlık mücadelesi, 5 Ocak'ta zaferle sona erdi. Bu önemli günü kutlayarak, geçmişimizin mirasını gelecek nesillere aktarmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Adana'nın kurtuluşu, milletimizin birlik ve dirliğinin en güzel örneklerinden biridir. 5 Ocak'ta, bu birlikteliği daha da güçlendirmek için bir araya geliyor, geleceğe umutla bakıyoruz.
Adana'nın kurtuluşunu kutlamak, geçmişe saygı göstermek ve geleceğe umutla bakmak demektir. 5 Ocak'ta, bu anlamlı günü coşkuyla kutluyor, Adanalı hemşehrilerime sevgi ve saygıyla selamlarımı iletiyorum.
ADANA'NIN KURTULUŞU NE ZAMAN OLDU?
Büyük kayıplara sebep olan I. Dünya Savaşı, siyasi ve ekonomik üstünlük için birbirleri ile mücadeleye girişen Avrupa Devletleri arasında ve Avrupa’da çıkmıştır.
Kısa zamanda mücadele bütün kıtalara yayılmış ve Osmanlı İmparatorluğu da bu savaşın içine sürüklenmiştir. Sonunda imparatorluk çökmüş, topraklan parçalanmış, anayurt bile düşman istilası altında kalmıştır.
Beş cephede birden ve pek çok devlete karsı savaşmak zorunda bırakılan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması ile imparatorluk topraklarının pek çoğunu düşmana bırakarak çekilmiştir. İşte bu dönemde Suriye cephesinde kalan Türk Birliği, o cephede Yıldırım Orduları Komutanı olarak bulunan Mustafa Kemal idaresinde Halep’e çekilerek, tamamen yok edilmekten kurtarılmıştır.
Zamanın sadrazamı İzzet Paşa tarafından, o sırada grup komutanı Liman Von Sanders’ten (Alman komutanı) elindeki tüm grup komuta ve koordinasyon yetkisini Mustafa Kemal Paşa’ya devretmesi bildirilmiş ve bu devir-teslim işlerini gerçekleştirmek için 31 Ekim 1918’de Mustafa Kemal Paşa Adana’ya gelmiştir.
Liman Von Sanders Paşa’nın “Yenildik. .. bizim için her şey bitti” sözüne karşılık, yetkiyi teslim alan Mustafa Kemal Paşa “Savaş müttefikler için bitmiş olabilir ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı, ancak simdi başlıyor.” karşılığını vermiştir.
İste bu sözlerin özetlediği ve vurguladığı mücadele yılları 1922’ye hatta politik anlaşmaların bitimine kadar yani 1923’e kadar sürmüştür.
Mustafa Kemal Paşa 31 Ekim 1918’de geldiği Adana’da 11 gün kalmış, etrafın ve halkın durumunu inceleyerek bunu Genel Kurmay Başkanlığı’na bildirmiştir.
Bu telgraflarda sadece mevcut durum değil, ileriye dönük düşünce ve uyarılar da yer almıştır.
İskenderun’a asker çıkararak işgal teşebbüsünde bulunulursa İngilizlere ateş açılacağını zamanın hükümet ve başbakanına telgrafla bildiren Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda kendine bağlı kumandanlara da benzer bir emir vermiştir.
Tarihi açıdan bakılacak olursa, Adana’dan verilen bu ilk emir Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilk emridir. Nitekim, 15 Mart 1923’te Adana’ya tekrar gelen Mustafa Kemal Paşa bu durumu şu sözleriyle toplum ve tarih önünde kanıtlamıştır: “Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur.”
Adana’dan İstanbul’a gönderilen telgrafların hiçbir olumlu etkisi olmadığı gibi, kısa bir süre sonra Yıldırım Orduları Grubu ve 7. Ordu Karargâhı lağvedilmiş ve Mustafa Kemal Pasa İstanbul’a çağrılmıştır.
Adanalılar, İstanbul Hükümetinin 23 Kasım 1918 tarihli, Adana ve dolaylarının boşaltılmasını zorunlu kılan kararını büyük tepki ile karşılamışlardır. Durumu protesto eden, böyle bir harekâtın yaratacağı vahim hadiseleri vurgulayan bir telgraf dönemin İçişleri Bakanına yollanmıştır.
Kısa bir süre sonra işgal kuvvetleri Mersin Limanından Çukurova’ya girmiş, tüm kilit noktaları kontrol altına almış ve sonra Adana’yı işgal etmişlerdir. Bu işgal sırasında Türklere ait bütün sembol, arma, işaret ve levhalar yok edilmiş ve sistemli şekilde Türk Halkının soykırımı yoluna gidilmiştir.
Fransız işgal kuvvetleri tarafından yine çok planlı ve kati bir şekilde uygulanan diğer bir işlem de Adana, Çukurova ve civarı bölgelere Ermenilerin yerleştirilmesi olmuştur. 1915 yıllarında yani I. Dünya Savaşı sırasında Anadolu’nun Doğu yöresinde isyan eden Türk Halkını öldürüp, işkence eden ve Ruslara yardım ederek ülke içinde 5. kol olarak çalışan Ermenilerin 1915 tarihli Tehcir Kanunu ile Suriye’ye zorunlu göçleri sağlanmıştır.1918’de Adana ve Çukurova’yı işgal eden Fransızlar kendi birlikleri içinde özellikle Ermeni askerleri getirdikleri gibi, Suriye’den 70 bin Ermeni’yi Adana’ya, 12 binini Dörtyol’a, 8 binini Saimbeyli’ye yerleştirmişlerdir. Hatta Antep ve Maraş çevresine de 50 binden fazla Ermeni getirilmiştir. Bütün bu gayretler adeta I. Haçlı Seferi sırasında olduğu gibi yine Avrupa devletlerine bu bölgede “ileri karakol" görevim görecek bir Ermeni Krallığının yeniden oluşturulması içindi.
1918-1919 yıllarında Adana’da tam bir terör ve cinayet dönemi yaşanmıştır. Bunlar arasında Abdiağa çiftliği olayları, şehir içi cinayetleri, Taşköprü’de Türklerin çarmıha gerilişi ve kırbaçlanarak işkence yapılması gibi olaylar toplum şuurundan ve hatırasından çıkmayacak olaylar haline gelmiştir.
Bunca terör ve baskı arasında Adana ve yöredeki Türkler, örgütlenerek Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatını oluşturmuşlardır.
Çukurova, bölgelere ayrılarak, her bölgeye milis kuvvetleri ve komutanı atanmış ve tüm yöre bu milli direnme ve mücadele teşkilatının denetimine girmiştir.
Şubat 1920’den itibaren milli kuvvetler düşmana karşı zaferler kazanmaya başlamış ve her zafer daha iyi bir örgütlenme ve daha yüksek bir moral kuvveti sağlamıştır.1920’de Toroslar’dan Fransızlara saldırı başlatılmıştır. Sonuçta 27 Mayıs 1920’de Fransız orduları komutanı Mehil, milli kuvvetler tarafından esir alınmıştır. “Karboğazı Olayı??? olarak bilinen olay, Kuvay-ı Milliye’nin ilk siyasi zaferidir. Bunu takiben 28 Mayıs 1920’de Fransızlar Mersin-Adana hattına çekilmişler ve kuzey Çukurova (Kozan ve diğer dağlık bölgeler) tamamen kurtarılmıştır. Düzlük, ovalık yörelerde Ermeniler zulüm ve şiddeti arttırmışlar ve sayısız cinayetleri işlemişlerdir.
10 Temmuz 1920’de Ermeniler tarafından Türklere karşı büyük bir şiddet ve soykırım harekatına girişilmiş ve bu harekat sonucu onbinlerce Türk Toroslar’a doğru kaçmıştır. Dört gün süren bu hareket tarihte “Kaç Kaç” olayı olarak isimlendirilmiştir.
5 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Bey (Çakmak) ve Milletvekilleri Pozantı’ya gelmiş ve orayı il haline getirerek Pozantı Kongresini yapmışlardır. Daha büyük direnişe geçen Türkler çok büyük kayıplar vermişlerdir. Buna rağmen Kasım 1920 sonlarında Fransızları ağır yenilgiye uğratmayı başarmışlardır. Sonuç olarak Fransa, TBMM hükümetini resmen tanıyarak barış yoluna gitmiştir.
Türk-Fransız Barış Antlaşması, 20 Ekim 1921’de Ankara’da yapılmıştır.Bu antlaşma gereğince 5 Ocak 1922’de Fransızlar Çukurova’dan tamamen (getirdikleri Ermenileri de beraberinde götürerek) çekilmişlerdir. Fransızlarla gidemeyen veya yerli olan Ermeniler de bölgeden kaçmışlardır. Bunlardan 120 bini tekrar Suriye’ye, 30 bini Kıbrıs veya İstanbul’a gitmişlerdir.
5 Ocak 1922 kurtuluşunu kutlama amacı ile Büyük Saat ile Ulu Camii arasına çok büyük bir bayrak çekilmiş ve daha sonra bu bayrak çekilmesi olayı il’in kurtuluş günlerinde tekrarlanmıştır. Bayrak Adana’nın simgesi haline gelmiştir.
Şehir şehir gezeriz Adana gibi güzelini bulamayız.
Nerelisin dedikleri zaman Adanalıyık deriz.
Adanalıyık, Allah’ın adamıyık, şalgam içer bici bici yerik.
Şafak olmuş Adana doğan güneş özgürlüktür bu adama.
Sadece yaşamaksa niyetin sana Adana yeter.
Yazın Adana sıcağında yanarsın, kışın kuru soğuğunda donarsın.
Adana’nın baharı başka güzel, yazı bambaşka güzel… Her mevsimi güzel, her ayı kendine özel…
1 çiçekle bahar gelmez ama 01 çiçekle ömür geçer.