Gazete Vatan Logo

14 Aralık Operasyonu’nda 4 tutuklama

‘Karaca örgüt yöneticisi polis müdürleri üyesi!’

Medya ve polise yönelik 14 Aralık’ta yapılan operasyonda gözaltına alınan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca “terör örgütü yöneticiliği”, emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Mustafa Kılıçaslan ve Ertan Erçıktı “terör örgütüne üye olma” suçundan tutuklandı. Gazeteci Ekrem Dumanlı ise serbest bırakıldı.

Paralel yapıya yönelik operasyonda gözaltına alınan ve aralarında Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Mustafa Kılıçarsan ve Ertan Erçıktı’nın da bulunduğu 12 kişi hakkında karar açıklandı. Mahkeme terör örgütü üyeliğiyle suçlanan Dumanlı’yı yurt dışı çıkış yasağı koyarak serbest bırakırken, Karaca’yı terör örgütü yöneticiliğinden, polis müdürleri Ergüder, Kılıçaslan ve Erçıktı’yı ‘terör örgütüne üye olmak’ suçlarından tutuklanmasına karar verdi. Diğer yedi şüpheli de serbest bırakıldı.

Karar 14 saat sonra...

Geçtiğimiz pazar günü gözaltına alınan ve perşembe sabah saatlerinde Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen şüphelilerin sorgusu gece 23.30’da bitti. Ancak İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun kararını dün 14.00’te açıkladı. Kararda Hakim Bekir Altun dikkat çekici tespitler yaptı. Hakim Altun değerlendirmeler yaptığı bölümde, Fethullah Gülen için “şüpheli” olarak sıfatını kullandı.

Haberin Devamı

‘İstihbarat teyit edilmedi’

Hakim Altun, 22 Temmuz operasyonunda tutuklanan Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in Tahşiye grubu ile ilgili 3 Aralık 2008 tarihli istihbarat notu hazırladığı ardından da gazete ve televizyonda bu yönde haberler yapıldığını belirtti. Kararda, 29 Nisan 2009’da 20 kişi hakkında Erol Demirhan imzasıyla Ertan Erçıktı adına İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden TEM Şube Müdürlüğü’ne yazı yazıldığı ve bu yazıda radikal Tahşiye grubu hakkında ihbarda bulunulduğu belirtildi. Ancak istihbari bilgilerin adli soruşturmada teyit edilmeden kullanılamayacağı kararının ihlal edildiğini belirten Hakim Altun, daha sonra 4 Mayıs 2009’da TEM Şube Müdür Vekili Ertan Erçıktı’nın imzasıyla soruşturma talep edildiği ve böylece soruşturmanın başladığı anlatıldı.

Haberin Devamı

Bombalarda parmak izleri çıkan polisler yargılanmadı

‘Tahşiyeciler’ adlı dini gruba yönelik dosyada en çarpıcı gelişme, yargılama sırasında yaşandı. Sanıkların talebi üzerine dini grubun kullandığı bir evde bulunan el bombaları ve silahlar üzerinde parmak izi incelemesi yapıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şubesi’nin 17 Mart 2010 tarihli yazısıyla mukayeseye elverişli dokuz parmak izinin üç polise ait olduğu anlaşıldı. Üç polis bu durumu, “kullandıkları ameliyat eldivenlerinin yıpranmış” olmaları ile açıkladı. Ama haklarında dava bile açılmadı.

Üç telefon görüşmesi

Öte yandan dosyada Fethullah Gülen ile Hidayet Karacan’ın yaptığı üç telefon görüşmesi de yer aldı. Tahşiyeciler soruşturmasıyla ilgili yapılan bu görüşmelerin ise dinleme kararı olmamasına rağmen soruşturma dosyasına girdiği öne sürüldü.

DUMANLI’YA YURT DIŞI YASAĞI

‘Suçluysam yeni doğan bebeğimi görmeyeceğim’

Hakim Altun, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın üzerine atılı suçu işlediği yönünde bu aşamada tutuklamayı gerektirecek ölçüde kuvvetli suç şüphesine dayalı somut deliller bulunmadığını belirterek, yurt dışı yasağı koydu ve serbest bıraktı. 6 kişi daha yurt dışığı yasağı konarak serbest bırakıldı.

Haberin Devamı

‘Delil dedikleri...’

Dumanlı, İstanbul Adalet Sarayı önünde konuştu: “Falan yazar şunu yazmış, talimat verdiniz mi? Bizde kiralık kalem yok, satılık kalem yok. Bir tane haber; herkül.com’dan aynen alınmış bir yazı ve iki tane köşe yazısı. 6 gündür çektiğimiz ızdırabın nedeni. Serbest bırakıldım. Delil dedikleri ’Bu haberi niye yaptın?’, ’ Bu yazıyı niye yazdın?’ Biz kimseden talimat almayız. Talimat alanlar şimdi purolarını içiyorlar.”

‘Hidayet’in suçu ne?’

Dumanlı, mahkemenin sonuçlarını beklediği sırada bir kızı dünyaya geldi. Dumanlı ailesinin dördüncü çocuğu olan bebeğe Saadet adı verildi. Mahkeme sırasında bebeği olduğunu öğrenen Ekrem Dumanlı ile hakim arasında ilginç bir diyalog geçti. Dumanlı, kalabalığa seslenirken bu detayı şöyle anlattı: “Biz talimatla yazı yazmayız. Talimatla konuşmayız. Sayın hakim beye de söyledim: Bir suçum varsa bebeğimi görmek istemiyorum dedim. Serbestsin dediler. Bebeğini göreceksin mutlu musun? Saadet duyar mısın? Duymam. İçimde bir burukluk var. Hidayet’in suçu nedir?”

Haberin Devamı

İftiradan tutuklama yok

Hakim Altun, tüm şüphelilerin iftira suçundan tutuklanma taleplerini reddetti. Hakim, şüphelilerden Ali Cihan’ın “Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan tutuklanma talebini de kabul etmedi. Kararda, örgütün niteliği değerlendirildiğinde, genel itibariyle Emniyet Müdürlüğü ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde istihbarat ve TEM Şube Müdürlüklerinde görev yapan şüphelilerin devletin hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturarak yasa dışı örgütlenme oluşturdukları belirtildi.

‘Kadrolaşacaklardı’

Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal, ekonomik, askeri ve idari mekanizmasına yön veren kadroların ele geçirilerek etkisiz hale getirilmenin amaçlandığının ifade edildiği kararda, bugüne kadar cebir ve şiddet içeren eylem ve işlemleri tespit edilmemiş olsa da, mahiyeti gereği silahlı olarak Emniyet Müdürlüğü bünyesinde oluşan bu birimin ‘terör örgütleri ile mücadele’ adı altında yetkilerini görevlerinin gereklerine aykırı kullandıklarına dikkat çekildi. Bu birimin amaca ulaşmak için toplum üzerinde baskı, korkutma, yıldırma ve sindirme yöntemi kullanarak işlemler yaptıkları anlatılan kararda, Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi anayasal düzene karşı işlenen suçlarda manevi cebrin de yeterli olacağının öngörüldüğü vurgusu yapıldı.

‘Kaçma ve delil karartma’

Kararda, şüphelilerden Hidayet Karaca’nın örgütün yayın politikasına uygun yayınlar yaparak örgüt yöneticisi olduğu ifade edildi. Şüpheliler Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan’ın ise emniyet teşkilatı içerisinde var olan örgütlenmenin içinde yer aldıkları yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu anlatıldı. Ayrıca, almaları muhtemel ceza göz önüne alındığında kaçma şüphelerinin bulunduğu ifade edildi. Soruşturmanın henüz tamamlanmamış olması nedeniyle şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu kaydedildi.