12 Eylül öncesi gibi!
80 darbesinin mimarlarının yargılandığı tarihi davanın ikinci gününde sağ-sol kavgası çıktı. Davaya müdahil olmak isteyen Maraş katliamı sanığı Ökkeş Şendiller’e Devrimci 78’liler Federasyonu’ndan Cumhur Yavuz “Katil” diye bağırınca ortalık gerildi. ‘İşbirlikçilik’ tartışması da üzerine tuz biber ekti
06.04.2012 - 03:17 | | Kemal Göktaş
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün başlayan 12 Eylül davasına dün de devam edildi. Önceki günkü izdihamın aksine duruşmayı izlemeye gelenlerin sayısının önemli ölçüde azaldığı görüldü. Duruşmada, önceki gün başlayan müdahale talebinde bulunmak isteyenlerin beyanlarının alınmasına devam edildi. Duruşmaya sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya dün de katılmadı. Dünkü davanın ana konusu Çorum, Maraş ve Sivas olayları oldu. Darbe döneminde CHP Sivas Milletvekili olan Azimet Köylüoğlu, 1978’de Sivas’ta 11 kişinin öldürüldüğü katliam nedeniyle müdahil olmak istediğini söyledi.
‘İç savaş provası’
Bu katliamın, öncesinde Sivas’tan Ankara’ya yazılı olarak bildirildiğini, ancak devletin hiçbir önlem almadığını anlatan Köylüoğlu, “Orada iç savaş provası yapıldı. Sadece Evren ve Şahinkaya değil, dönemin sıkı yönetim komutanları, valiler, cezaevi yöneticileri de sorumlu tutulmalı. Yoksa ahı gitmiş vahı kalmış sanıklarla benim işim yok. Onlar tarihin çöp sepetinde yerini almış, Pinochet’nin yanında esas duruşta beklemektedir” dedi.
‘Maraş önlenseydi...’
Dönemin Maraş milletvekili Hüseyin Doğan da Maraş katliamının Sivas ve Çorum olayları gibi 12 Eylül darbesine giden en önemli hazırlıklardan, en önemli kilometre taşlarından biri olduğunu söyledi. Katliamda 112 kişinin öldürüldüğünü ve binlerce vatandaşın sürüldüğünü anlatan Doğan, “Bu olaylar 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında, tam bir hafta sürdü. Milletvekili olduğum için emniyete, jandarmaya, valiye yaptığımız başvurular yerine getirilmedi. Sayısı 50’yi geçmeyen güçlerle müdahale edilmeye çalışıldı. İnsanlar diri diri yakıldı. Bu olay önlenseydi, 12 Eylül olmayacaktı” dedi.
‘Nerede bu asker...’
Maraş katliamı sanığı eski Milletvekili Ökkeş Şendiller de müdahil olmak için başvurdu. Şendiller, Maraş, Sivas, Çorum katliamlarının 12 Eylül’ün kilometre taşlarından olduğunu belirterek, “Maraş olaylarının perdesinin inmediğini düşünüyorum. 12 Eylül darbesi, bu olayları çıkartarak günde 10 kişinin ölmesinin yetmediğini, kitlelerin öldürülmesiyle halkın ‘Nerede bu asker’ demesi için yapılmıştır” dedi. Bu sırada Devrimci 78’liler Federasyonu’ndan Cumhur Yavuz, Şendiller’e, “Katil” diye bağırdı.
‘Evet, katil dedim’
Şendiller’in bu sözün tutanağa geçmesini istemesi üzerine Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, Yavuz’a, ne dediğini sordu. Yavuz da “Katil dedim” diye karşılık verdi. “Katil” sözü bunun üzerine tutanağa geçirildi. Bir sağ-sol tartışması da ‘işbirlikçilik’ konusunda çıktı. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Avukat İrfan Sönmez, darbenin topyekün Türk milletini hedef aldığını savunarak, “Ben orak çekice tapmadım. Sadece ay yıldızlı bayrağa taptım. İşbirliği ise Türk milletiyle işbirliği yaptım” dedi. Sönmez’in bu sözleri diğer müdahillerin tepkisine neden olurken, Başkan İnce devreye girerek, “Lütfen nezaket sınırları içinde konuşun” uyarısı yaptı.
‘Erdoğan olmasaydı...’
Devrimci Yol yöneticileri Oğuzhan Müftüoğlu, Bülent Forta, Tayfun Mater ve Melih Pekdemir’in avukatı Sabri Kuşkonmaz, Başbakan Erdoğan’ın anayasaya “Evet” demeyi müdahilliğin ön koşulu saymaya çalıştığını söyledi ve “Sayın Başbakan bu davayı kirli politikasına alet etmektedir. Hukukla arasında mesafe vardır. Bu mesafeyi bugünkü beyanları ile dile getirmiştir” dedi. Bu sözlere Başbakanlık adına davayı takip eden Avukat Arslan, “32 yıl sonra bu yargılamayı yapıyorsak, bunu hükümete borçluyuz” diye cevap verdi.
‘İdam edilsinler’
Milliyetçi Türkiye Partisi Genel Başkanı Yılmaz Büyükekmekçi, sanıkların suçlarının açık olduğunu, ispata ihtiyaç olmadığı için tutuklanmaları gerektiğini söyledi. Başkan Büyükekmekçi, “İnsanlığa karşı suç işledikleri için de gerekirse idam edilmeleri gerekir. Netekim asmayalım da besleyelim mi?” diye konuştu.
‘Erdal Eren’den önce ben asılırdım’
Ökkeş Şendiller adliye çıkışında gazetecilerin, salonda kendisine “katil” diye bağırıldığını hatırlatmaları üzerine şunları söyledi: “Ben 12 Eylül’den önce biten davada beraat ettim. Yargılandığım mahkeme İstiklal Mahkemesi gibi hepsi özel atanmış hakimlerden oluşuyordu. O hakimlerden biri televizyona çıktı ve bana ‘Tarafsız olsaydık sen beraat edemezdin’ dedi. Benim hakkımda bir tek delil bulsalardı, Erdal Eren’den önce asılacak olan bendim.”
‘Sonuna kadar buradayım!’
Duruşmanın görüldüğü Ankara Adliyesi önünde ilk günkü kalabalık yaşanmadı. Az sayıda vatandaş ise dava süresince beklemeyi sürdürdü. Elif Torun Öneren, 32 yıl önce kaybolan kardeşinin fotoğrafını taşıyarak adliye önünden ayrılmadı. Hak aradığını dile getiren Öneren, Evren ve Şahinkaya’nın yargılanmasıyla 12 Eylül’ün ‘aklanamayacağını’, duruşmalar bitene kadar bekleyişini sürdüreceğini söyledi.
İşkence anıları ürpertti
Dünkü duruşma, darbe mağdurlarının işkence anlatımlarına da sahne oldu. Davaya sosyalist ve feminist kimliğiyle katıldığını söyleyen Nimet Tanrıkulu, Diyarbakır Cezaevi’nde tanık olduğu korkunç bir olayı anlattı: “Diyarbakır Cezaevi’nde Esat Oktay Yıldıran ve şürekasının tecavüzlerine uğrayan bir kadın hamile kaldı ve çocuğunu doğurmak zorunda kaldı. O çocuğunu sonra evlatlık verdi. O kadın yaşayan bir ölü. Ben de Gayrettepe’de 45 gün boyunca işkence gördüm. Çırılçıplak soyuyorlardı ve elleri vücudumuzda geziyordu. Ben gözaltındayken, cesedi bulunmadığı için adı hala kayıplar arasında olan Nurettin Yedigöl’ü koridorda cansız yatarken gördüm. Kafasından çivileyip öldürmüşlerdi. Orada gördüğü işkenceler sonucu bağırsakları bir torba içinde yaşamaya çalışan İbrahim Bingöl’ü de gördüm.”
‘Nazi davaları örnek olsun’
Taraf yazarı Orhan Miroğlu, Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkenceleri anlattı ve mahkemenin Alman Nazilerin yargılandığı Nürnberg mahkemelerinden öğreneceği çok şey olduğunu ifade ederek, Diyarbakır Cezaevi’ndeki insanlığa karşı işlenen suçların ancak savaş hukukula açıklanabileceğini söyledi.
‘12 Eylül’le mi hesaplaşacaksınız ülkücülere mi saldıracaksınız!’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Eylül davasında yaşanan tartışmalara dikkat çekti: “12 Eylül’ün hesabının görülecek olduğu bir mahkeme alanında bir şov yapma ve oraya müdahil olarak gelenler arasında 30 yılın hesabını yeniden görme ihtiyacıyla bir müdahale yapılması gibi bir yanlışın içerisine girilmiştir. Şimdi herkes açıkça kararını verecektir; 12 Eylül ile mi hesaplaşacaksınız yoksa 30 yıl öncesinden başlayan bir sosyal şiddetin yarıda kaldığına inanarak ülkücülere saldırıyı sürdürecek misiniz? Buna bütün sol gruplar karar vermeli, bütün devrimciler karar vermeli ve oyuna gelmemelidir. Bugünkü AKP Türkiye’de her şeyi kaşıyor. 12 Eylül ile hesaplaşmayı, yeniden bir kaşınmaya fırsat verebilecek bir hatayı tahrik eden unsur olarak görmeli... ‘12 Eylül ile hesaplaşacağım’ diyerek oraya gelmiş, pankartlar açmış, fotoğraflarla süslenmiş olan bir zihniyet, tekrar karşısına milliyetçi, ülkücü hareketi almak istiyorsa, bu onların bileceği iş.”
Haberin Devamı