1 milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürt'ü kestik mi?
Orhan Pamuk'un İsviçre'de yayınlanan Tagesanzeiger gazetesinin Das Magazin isimli kültür ekine yaptığı "30 bin Kürt'ü ve bir milyon Ermeni'yi öldürdük, Türkiye'de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum" açıklaması epey yankı buldu. Tarihçilere Pamuk'un sözlerine katılıp kaltılmadıklarını sorduk. İşte yorumları
Anlamsız bir açıklama tarih böyle yorumlanamaz
* Prof. Dr. Toktamış ATEŞ (İstanbul Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi Öğr. Üys.): Bu büyük bir kusur...! Bu arada Fatih zamanında İstanbul alınırken binlerce Rum'u, Balkanlar'ın ve Rumeli'nin fethi sırasında on binlerce Sırp, Bulgar ve Yunanlıyı Kıbrıs'ın fethi sırasında binlerce Venedikli'yi öldürdük. Preveze deniz savaşında da bunlardan binlercesini telef eyledik. Ben de itiraf ediyorum... Şaka bir yana bu açıklamaların fazla bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Pamuk, Amerika'nın yeniden keşfinin peşinde. Tarihte yaşanan bazı acılar, böylesine ulu orta dile getirilmemeli.
Entelektüellik özgürlük bu değil
* Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız (Türk Sosyal Tarihçisi): Entelektüel insan elbette tarihle de sosyolojiyle de ilgilenir. Ancak bu konularda söz söylemek için ciddi araştırmaları okumak gerekir. Pamuk'un açıklamalarına katılmak mümkün değildir. Dünyanın hangi ülkesinde bir grup isyan ederse egemen devlet bunu bastırmak için müdahale eder. Dünyanın önde gelen Osmanlı tarihçileri bin yıl Ermeni, Kürt ve Türkler'in barış içinde yaşamalarını dile getirirken bu tür açıklamaları özgürlüğün ifadesi olarak değerlendirmediğimi söylemek isterim.
'1 milyon Ermeni kestik' büyük bir yalandır
* Prof. Dr. Hikmet Özdemir (Türk Tarih Kurumu Ermeni Kürsü Başkanı): Ben kamuoyunun Orhan Pamuk'un bu cümleleri üzerine düşünmeye çağırıyorum. Herkesin fikrini özgürce ifade etmesini, insanların fikir ve gerçek niyetlerinin de açık açık ortada olması gerektiğini düşünüyorum. Üç yıldır günde 16 saatten az olmamak üzere Ermeni olayı üzerine çalışıyorum. Pamuk'un bu açıklamalarına zamanı gelince yanıtımızı bilimsel belgelerle vereceğiz ve gerçekten çok mahçup olacaklar. İddiayı bir bilimadamı olarak kesinlikle ciddiye almıyorum. Sadece 1 milyon sayısının büyük bir yalan olduğunu söyleyebilirim.
Edebiyatçılık başka tarihçilik başkadır
* Prof. Dr. Halil İNALCIK (Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğr. Üyesi): Edebiyat başka tarihçilik başkadır. Pamuk, yalnız Türkiye'de değil dünyaca tanınmış, iftihar ettiğimiz bir yazar. Ancak tarihi açıklamalar fantezi, hayaller ya da ön yargılarla değil belgeler ortaya konarak yapılır. Ben kendisine bu şekilde Türk devleti ve milletini suçlayan sorumsuz açıklamaları yakıştıramıyorum. Bir romanında Beyoğlu'nda şahit olduğu 5-6 Eylül olaylarını 1453'te İstanbul'un alınması sırasında yaşanan yağmaya benzetmiş ki bunu da kendisine yakıştıramadığını belirtmeliyim.
Pamuk namuslu bir aydın ve gerçeği söylüyor
* Doç. Dr. Halil Berktay (Sabancı Üniversitesi Tarih Programı Öğt. Üys): Orhan Pamuk'un çıkışını entellektüel, namus ve cesaret bakımından fevkalade önemli görüyorum. Biz Türkiye'de gerçekleri söylemeye cesaret edemeyen, gerçekler etrafında Orwell'in 1984 romanındaki "İkili düşün" ve "ikili konuş" (double sing-double speak) kavramlarını anımsatan bir iki yüzlülük içinde yaşıyor ve yaşatılıyoruz. Dünyanın bildiği ile bizim toplumumuzun bilmesine izin verilenler arasında muazzam uçurumlar var. Halkımız, aydınlarımız son derece otoriter, neredeyse totaliter bir "milli çıkar" kavramı doğrultusunda sürekli itaatte. Resmi çizgiden dışarı çıkmamaya, kendi kendisiyle ve gerçeklerle yüzyüze gelmemeye, bir fanusta yaşamaya alıştırılmak isteniyor. Son zamanlarda Türkiye, Avrupalılaşmak için gerekli demokratik kurumlar açısından çok yol aldı. Fakat bu gelişme daha ziyade kurumsal planıda oldu; demokratik kültür alanına henüz çok sirayet etmedi. Oysa gerçek anlamıyla bir demokrasinin varolabilmesi için aykırı görüşlerin de rahatlıkla içinde barındığı bir çok sesliliği herkesin içine sindirmesi lazım. Belki 800 bin belki 1 milyon Ermeni 1915-1916 yıllarında öldürülmüştür. Bunu geçmişte ben de bir tarihçi olarak söylediğimde aynen bugün Pamuk'a yöneltilenler gibi bağnaz milliyetçi saldırılara maruz kaldım. PKK ayrılıkçılığı yüzünden Güneydoğu'da tam olarak kaç kürdün öldürüldüğünü bilmiyorum ama rahatlıkla 30 bin kürt vatandaşımız ölmüş olabilir. Bana birisinin çıkıp bunu netlikle söylemesi isterim. Savaşın asıl bedelini kimlerin ödediğini gözardı ederek yıllardır tekrarlanan genellemelerden çok daha sağlıklı, çok daha gerçekçi. Önemli olan şu ki böyle her namuslu aydın çıkışından sonra kopartılmak istenen yaygaraya karşı Türkiye toplumunun demokratikleşmesi sürüyor ve sürecektir.