İşte o hikaye...
Bir gün, sevimli Golden Retriever Max, bahçede oynarken komşunun kedisi Pufi'yi gördü. Pufi, zarif adımlarla yürüyen ve her zaman soğukkanlı olan bir kediydi. Max, Pufi'yi her gördüğünde hep aynı şeyi düşünürdü: "Bu tüy yumağı neden bu kadar ciddiye alıyor kendini?"
Max, Pufi'ye yaklaşarak neşeli bir şekilde havladı. "Hey Pufi! Oynamak ister misin?" diye sordu. Pufi ise, gözlerini hafifçe aralayarak, "Oyuncak farelerimle bile oynamıyorum, seninle mi oynayacağım?" der gibi bir bakış attı.
Max biraz hayal kırıklığına uğradı ama hemen toparlandı. "Peki, sen neden hep tüylerini yalıyorsun? Sadece temizlenmek için mi?" diye sordu. Pufi, tüylerini parlatırken, "Elbette! Zarafet ve temizlik her şeydir," diye cevap verdi.
Max, biraz düşündü ve sonra parlak bir fikirle gülümsedi. "Belki de bir gün seninle yarış yaparız, kim daha hızlı koşuyor görürüz," dedi. Pufi, bu teklife sadece kibar bir kedi gülüşüyle karşılık verdi. "Sevgili Max, hız sadece koşmakla değil, plan yapmakla da ilgilidir," dedi.
Max, Pufi'nin söylediklerinden pek bir şey anlamadı ama onun karmaşık cümlelerinden her zaman bir şeyler öğrenirdi. Sonuçta, Pufi ile dost olmanın en iyi yanı, onun kurnazlığı ve Max'in saf neşesi arasındaki o tatlı dengedeydi. Belki de kediler ve köpekler bu yüzden iyi arkadaş olamazlardı ama birbirlerini her zaman ilginç bulurlardı.