"CAM GİYDİRME GÖKDELENLER, MERCEK GÖREVİ GÖRÜYOR"
Gökdelenleri 'Rüzgar kapanı' olarak adlandıran meteoroloji mühendisi Köse, "İstanbul'un hakim rüzgar yönü yüzde 70 poyrazdır. Biz gökdelenleri İstanbul'un hakim rüzgar aldığı alanlara diktik ve aralarında boşluk bırakmadığımız için rüzgar bir taraftan geliyor, diğer taraftan çıkamıyor. Çıkamadığı için o gökdelenlerin arka tarafında kalanlar yaklaşık bunun 50 katı mesafede rüzgarsız kalıyor. Rüzgarsız kalmak ne demek? Hava sirkülasyonu olmaması, hava kirliliğinin artması anlamına geliyor. Gökdelenin diğer tarafında kalanlar ise bu defa türbülans sebebiyle başta kulak rahatsızlıkları olmak üzere çok ciddi sinir harbine neden olan hastalıklara maruz kalmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla biz bir şeyler yaparken, bir şeyleri göz ardı ediyoruz. Mesela gökdelenler, tamam cam giydirme binalar çok şık duruyor. Gece gündüz siz arka taraftakini göremiyorsunuz, işiniz gidiyor. Ancak diğer taraftan baktığınız zaman gelen ışığın bir kısmını gökdelenler geri yansıtıyor. Bu da mercek görevi görüyor. Hatta İngiltere' de bir vaka var. Aynı yere park eden bir vatandaş belli bir süre sonra bakıyor ki arabası o mercek görevi sebebiyle boyası yanmış ve dava açıyor. Bunun gibi olayları artık gelecekte de sık sık biz görmeye başlayacağız. Öncelikle meteorolojik etki değerlendirme dediğimiz bir hadise var. Bir yörenin şehirleşme yapılırken meteorolojik hadiselere, parametrelere bakılması gerekiyor. O yörenin suyu yetecek mi, insanlara havası yeterli mi, yeterince temiz mi? Ya da biz dere boyunca, mesela Büyükdere Caddesi diyoruz. Derenin haberi yok bundan. Her tarafa plazalar dikmişiz. İki damla yağmur düştüğü zaman buralarda sel ve su baskınları yaşanıyor ve sonrasında bütün suçu iklim değişikliğine bağlıyoruz" diye konuştu.