Servetleri dudak uçuklatıyor! Fenomenleri korku saldı, tek tek siliyorlar! Radara takılanlar: Şule Kayatürk, Selin Ciğerci ve Özlem Lina Öz ve eşi Tayyar Öz
Lüks yaşamlarını sosyal medyada sergilemekten çekinmeyen fenomen isimler dikkatleri üzerlerine çekiyor. Dilan Polat soruşturmasının ardından benzer paylaşımlar yapan ve genç yaşta sahip oldukları servetleri sosyal medya kullanıcılarının radarına girdi. Tayyar-Özlem Öz ve Şule-Yasin Kayatürk çiftlerinin servetleri inceleniyor. Bu iki çift de kara para aklamak suçundan tutuklanan Dilan-Engin Polat çifti gibi güzellik merkezi işletiyor ve kozmetik malzeme ticareti yapıyor. Bazı fenomenlerin paylaşım sayıları azalırken, bazılarının geçmiş paylaşımlarını sildikleri dikkat çekiyor.

Dilan Polat ve Eşi Engin Polat’ın gösteriş merakının cezaevinde bitmesinin ardından diğer sosyal medya fenomenlerini korku saldı. Bazı fenomenlerin paylaşım sayıları azalırken, bazılarının geçmiş paylaşımlarını sildikleri dikkat çekiyor.

Dilan Polat’ın arkadaşlarından Şule Kayatürk, “Sulemsi” adıyla tanınıyor. Kayatürk’ün 26 yaşında sahip olduğu servet ise dudak uçuklatıyor.

Instagram'da 'Şulemsi' hesabıyla paylaşım yapan 26 yaşındaki Şule Kayatürk'ün 16 lüks villa, 28 daire, 1 helikopter, 173 işyeri, 1 yat ve milyonlarca liralık banka hesapları olduğu iddia ediliyor.

HELİKOPTERİ VARMIŞ
Kayatürk’ün tespit edilebilen mal varlığına 16 villa, 28 daire, bir helikopter, 173 iş yeri ve bir yat sığdırdığı iddia ediliyor. Kayatürk’ün sadece önünde poz verdiği arabaları değil, lüks çantaları ve kıyafetleri de dikkat çekiyor.

Kayatürk, güzellik merkezi işletmesinin yanı sıra TikTok ve Instagram’da yaptığı paylaşımlarla da dikkat çekiyor. Kayatürk’ün genç yaşında sahip olduğu servetin kaynağı ise merak konusu oldu.

Kayatürk’ün, Dilan Polat ile birlikte sosyal medyada ünlü olduğu iddia edildi. Kayatürk, Dilan Polat’ın tutuklanmasının ardından sosyal medya hesaplarında herhangi bir paylaşım yapmadı.

YETKİLİLERE VERGİ ÇAĞRISI
Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın, fenomenlerle ilgili yaptığı paylaşım gündem oldu. Prof. Dr. Demirtaş, “Sulemsi” için yetkililere çağrı yaptı. Demirtaş, Sulemsi’nin sahip olduğu belirtilen servetin miktarı için şöyle bir hesaplama yaptı: “16 villa tanesi 20 milyondan 320 milyon, 28 daire tanesi 10 milyondan 280 milyon, 1 basitinden helikopter 60 milyon, 173 işyeri tanesi 5 milyondan 865 milyon, 1 küçük yat 30 milyon. Toplam; 1 Milyar 555 milyon TL.”

Demirtaş paylaşımında fenomen ismin vermesi gereken miktarına dikkat çekip “Eğer 1 milyar TL’den az vergi verdilerse yetkililer bir bakarsa iyi olur” ifadelerini kullandı.

Ortopedist Dr. Tayyar Öz ile eşi Özlem Alina Öz'ün satışını yaptığı kozmetik ve takviye gıda gibi malzemelerin sağlıksız üretildiği iddiası var.

BAKANLIK CEZA KESTİ
Hatta tarihi geçmiş ürünlere yeni etiketler yapıştırarak piyasaya sürdükleri belirtiliyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı'nın 340 bin lira ceza kestiği söyleniyor.

Avukat Feyza Altun önce, “Bu Tayyargiller sürekli sağlık beyanında bulunuyor. Adam ortopedistmiş ama gece gündüz krem ve içinde bal olan bir ürünü 1 yaş altında çocuklara öneriyor. Daha önce sağlık beyanından 340 bin TL ceza yemişler” dedi.

Ardından çiftin videosunu paylaşarak, “Bu Tayyargiller size tanıdık geliyor mu? Dandik kremler ve bebekler için macun satarak havuzlu villalarda yaşıyor, Range’lere biniyorlar” diye yazdı.

SERVETLERİNE MASAK TAKİBİ
Dilan-Engin Polat olayında olduğu gibi 'Şulemsiler' ve 'Tayyargiller' mercek altına alındı. MASAK, bu iki çiftle birlikte henüz ismi açıklanmayan birçok fenomenin gelirlerini inceliyor. Vergi dairelerinin de ayrı bir inceleme yaptığı belirtiliyor.

Güzellik merkezlerinden ve satılan ürünlerden elde edilen gelirler ile vergi matrahları karşılaştırılıyor. Kara para, vergi kaçırma gibi işlemler tespit edilirse mali polisin operasyon düğmesine basması bekleniyor.

MASAK’ın sosyal medya fenomenlerinden Selin Ciğerci’yi de incelemeye aldığı ortaya çıktı. Selin Ciğerci’ye ait bir milyon sermayeli “Selin Ciğerci Kozmetik Organizasyon” isimli şirket üç yıl önce kuruldu. Şirkete bağlı Türkiye genelinde 32 güzellik merkezi bulunuyor.

Kara para aklama, vergi kaçırma ve bahis oynatma suçlamasıyla tutuklanan Dilan Polat, emniyette önüne suç dosyaları konulduğunda oldukça şaşkındı. Günlerdir uykusuz ve yorgun olduğu gözlerinden okunuyordu. Polisler ilk olarak kendisine “Etkin pişmanlıktan faydalanmak ister misin?” diye sordu. Dilan Polat bu soruya, “Herhangi bir suçumun olduğunu düşünmüyorum” diye yanıt verdi.

‘ÖZ SERMAYESİNİ HATIRLAMIYORUM’
Polisler Dilan Polat’tan iş yaşantısını anlatmasını istedi. Polat şunları söyledi: “2007 yılına kadar hiç çalışmadım. Geçimime evlenene kadar dayımlar maddi olarak yardım ediyordu. 2007 yılında evlendim. 2014 yılında doğum fotoğrafçılığıyla ve ticaretle uğraşmaya başladım. Aylık gelirim bazen 6 - 7 bin TL ile 10 bin TL arası değişebiliyordu bazen 15 bin civarında gelebiliyordu.

Aynı zamanda bu dönemde birçok ünlü ismin doğumunu çektim ve bu sayede sosyal medya platformlarında tanınır oldum. Bu şekilde gelirim de arttı. Kadınların doğumlarını çektiğim için vücutlarını güzelleştirmek istedim ve 2016 yılında Dilan Polat Güzellik Merkezi’ni açtım.

Öz sermayesini hatırlamıyorum. İlk açıldığında 4 çalışanım vardı. Muhasebeci kimdi hatırlamıyorum. Bu firmanın aylık gelirini ne kadar olduğunu bilmiyordum. Bu işlerle eşim Engin Polat ilgileniyordu. Bu güzellik merkezini açtıktan 6 ay sonra çok talep olduğundan yerimi büyütmek zorunda kaldım. O dönemde Instagram’da takipçi sayım 5-6 milyonlara ulaştı. Bu şekilde büyüdüm.”

‘ORTAK OLDUĞUMU BİLMİYORDUM’
Geçim kaynağı ve mal varlığının sorulması üzerine Dilan Polat, “Güzellik merkezim var. Bunun yanı sıra şahsımın isim hakkı gelirleri ile 130 şubem mevcuttur. Bunlardan isim hakkı olarak kira almaktayım. Aylık bir rakam söyleyemiyorum. Şahsıma ait kayıtlı mal varlığı olup olmadığını bilmiyorum” dedi. 2 şirketin kendisine ait olduğunu belirten Polat’a mal varlığı listesi gösterildi. 6 tarla, 2 konut ve 4 de işyeri yer alan liste için Polat, “Sadece Çekmeköy’de ikamet ettiğim ev, Mercedes, Ferrari ve Porsche araçları biliyorum. Diğerlerinin kime kayıtlı olduğunu bilmiyorum. Bu şirkete ortak olduğumu bilmiyordum” diye karşılık verdi.

MALİ SORULARA ‘BİLGİM YOK’ DEDİ
Dilan Polat, MASAK raporu doğrultusunda sahte belge ve fatura düzenlenerek banka hareketleri bulunmayan bir şirket ile kendi şirketi arasında 3 milyon ve 15 milyon lira arasında değişik miktarlarda gerçek bir mal alışverişi olmayan sahte faturalar hakkında da bilgisinin olmadığını söyledi. Polat, MASAK raporu doğrultusunda sahte fatura düzenlenerek yüksek miktarlardaki para transferleri hakkında sorulan diğer tüm sorulara ise “Bilgim yoktur” cevabını verdi.

‘BENİ SEVEN MİLYONLAR VAR’
Dilan Polat ifadesinin sonunda şunları söyledi: “Biz çalışarak bugünlere geldik. Aileyiz, örgüt değiliz. Sosyal medyada erişmiş olduğum takipçi kitlesi dolayısıyla ticaretimiz büyüdü ve bu günlere geldi. Sosyal medyada hakkımda geçen medya baskısı dolayısıyla iftiralar, yanlış beyanlar yapıldı. Tamamen ticaretimizi yapıp bunu da yasal şekilde faturalandırıyoruz. Her şey kayıtlı, sosyal medya baskısından ötürü atılan iftiraları, kara para aklama, bahis, örgüt, yasaklı maddeler gibi suçları reddediyorum. Ben böyle bir suç oluşumunun içinde olmadım. Gelirim tamamen yasaldır. Beni seven milyonlarca insan vardır. Herhangi bir kampanya yaptığım zaman şubelerim ve kendi merkezim de tabiri caizse iğne atacak yer olmuyor. Bunu tamamen sosyal medyadaki gücümden almaktayım. Ben tüm mal varlığımı bu şekilde elde ettim. Herhangi bir açılışa gittiğimde bile bütün sokaklar sevenlerimle doluyor, fotoğraf çektirmekten insanlarla tanışmaktan yemek bile yiyemiyorum.”

Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz'ın haberine göre; lüks yaşantısıyla dikkat çeken ve çok hızlı zenginleşen sosyal medya fenomenlerinin hayatı birçok insan için rol modele dönüşüyor.Özellikle sosyal medyayı daha çok kullanan gençlerin artık kolay ve hızlı zenginleşme dürtüsüne kapıldığını kaydeden uzmanlar, sosyal medyadaki şatafatlı hayatlarla emeğin değersizleşmesine tanıklık ettiğimizi ve perde arkasında suçun yeraldığı ışıltılı dünyanın gençler için tuzağa dönüştüğüne dikkat çekiyor.!

Tutuklanan güzellik merkezi sahibi Dilan ve Engin Polat çifti, lüks yaşamlarına dair ayrıntıları sosyal medyada sık sık paylaşarak hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaştı. Kısa sürede sosyal medya fenomenine dönüşen çiftin, zenginlik algısına yönelik para odaklı paylaşımları, ‘kolay yoldan, hızlı zenginleşme’ tartışamalarını da berberinde getirdi. Tabii sadece Polat çifti de değil. Benzer şekilde ünlü ünsüz onlarca sosyal medya fenomeni, kısa süre lüks bir yaşamın parçası haline dönüşerek, villalar, son model araçlar, lüks tatiller paylaşır oldu. Bu paylaşımaların yarattığı toplumsal etkiyi, psikolog ve sosyologlarla konuştuk.

KOLAY ZENGİN OLUNMUYOR
*Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan: “Bu profiller çalışmadan çok kolay zengin oluyor algısı yaratıyor. İnsanlar da buna özendiriliyorlar. Bu insanların arkasında da büyük çalışmalar olduğunu bir kısmın kara para aklamak için alet edildiği Dilan Polat olayı bize gösterdi. Refah içinde yaşamak sanıldığı kadar da kolay değil ve kolay yollarla olmuyor. Sosyal medya bir illüzyon dünyası. Özellikle gençler, bunları rol model alarak, kısa yoldan zengin olabilmenin hayallerine kapılıyor. Hâlbuki çok kolay zengin olunmuyor, arkasında farklı oyunlar var ama diğer insanlar bu kısmını görmüyor.”

*Sabancı Üniversitesi Politikalar Merkezi Araştırmacı Sosyolog Prof. Dr. Demet Lüküslü, “Sistemsel bir sorun var. Bir yandan içinde yaşadığımız tüketim toplumu üzerinden aşırı gösterişi ve tüketime özendirme varken diğer taraftan da, emeğiyle para kazanmayı kıt kanaat geçinmeyi, mütevazı bir hayatı değersizleştiriyor.

Böyle kolay zenginleşen tipleri görenler, kendi yaşadıkları hayatla sosyal medyada gördükleri arasında bir uçurum olduğuna bakıp, sürekli bir göreceli yoksunluk yaşamaya başlıyorlar. Bu tip insanları takip edenlerde, ‘hayat çok değersiz emek verip hayatımı çürütmeye değmez. Bak ne hayatlar var’ algısı oluşuyor. Sonra diyorlar ki, ‘Ben de influencer olursam, ben de böyle hayat yaşarım’. Sosyal medya bazılarımıza, hayatlarında daha önce hiç duyumsamadığımız lüks tatil, lüks eğlence, milyonluk takıların eksikliği yaşatıyor.”

‘SONU NE YAZIK Kİ TEHLİKELİ’
*Uzman Psikolog Alanur Özalp: “Bu tiplerin topluma verdiği olumsuz mesajdan en fazla gençler etkileniyor. Çünkü, hiçbir emek sarf etmeden sadece güzellikle ya da vücuduyla büyük bir servetin içerisine girebileceklerini sanıyorlar. Oysa bu doğru bir şey değil. Ancak bireyler bu yaşamları gördüğünde hem psikolojik olarak dibe doğru çöküyorlar hem de ‘Ben de yapabilirim’ diye doğru olmayan bir hayal alemine giriyorlar. O hayal alemine girmenin sonu ne yazık ki tehlikeli. Gençler, ‘Üniversite okuyup da ne olacağım. Bunlar okumuş mu? Ben de bunlar gibi olabilirim’ diye bir düşünceye de kapılabilir.”

‘ÖZENDİRİCİ OLDU’
*Uzman Klinik Psikolog Gözem Kıray Kaş: “Dilan Polat ve Engin Polat’tan önce bu işler, Instagram fenomenleriyle başladı. Instagram fenomenleri hiçbir şey yapmadan sadece 1-2 dakikalık ürün tanıtımlarıyla çok yüksek paralar kazandığından bahsettiler. Bu durumda ergen yaştaki ve yeni iş hayatına atılanlar için özendirici oldu. ‘Çok fazla uğraşmadan nasıl para kazanırız’ derdine düştüler fakat işin kötü tarafı sadece yetişkinler değil ilkokul 3 ve 4 sınıf çocukları da bunu istiyor. Para kazanmamış ya para kazanmak isteyenler, ‘Hiçbir şey yapmayayım ama çok param olsun’ fikrine düştüler.”
TOPLUM İÇİN BİR YARA
*Uzman Psikolog Cem Kaya: “Toplumda bu tip insanlar aslında hep oldu fakat farklı beceri ve yetenekleri ile gündeme geldiler ve hızlı paralar kazandılar. Gençler yetenekleri becerileri taklit ederek örnek alarak aynısını yapmaya çalışır. Gençlerimiz bu kişileri örnek alarak illegal yöntemlere başvurabilir. Bu da toplumumuz için ciddi bir yara olabilir.”

‘ÖFKE VE NEFRETLE İZLEYENLER DE VAR’
*Sosyal Bilimci Dr. Tuğba Aydın Öztürk: “Dilan Polat ve çok sayıda fenomenin hayatı aslında Amerika’daki Reality Show’ların bir uzantısı. Bu insanlar ne yapıyor, ne yiyor, içiyor, nereye gidiyorsa, 24 saat canlı olarak ekran aracılığıyla hayatımızın içindeler.

Bu münferit olayın hukuki boyutunu uzmanlarına bırakıp, neden toplum olarak fenomenlerin peşinden gideriz sorusunu sormak lazım. Bu sorunun ilk yanıtı, bu yaşam tarzının insanlarda büyük bir merak uyandırması. Takipçilerin hepsi de hayran değil elbette, dediğim gibi insanlar sadece meraktan ya da bazen öfkeden veya nefretten bile bu hesapları takip edebiliyor.”