Sanat hayatında 50 yılı geride bırakan Selami Şahin yaşadığı zorlukları Hürriyet'ten Hakan Gence'ye anlamıştı;
* Antakya’nın Yayladağ’ında, Suriye hududuna yakın bir köyde doğdum. Rahmetli anne-babam çok fakirdi. Babam inşaat işçisiydi. Annem Mısırlıydı, hiç Türkçe bilmezdi. Ben de Türkçeyi ilkokula giderken öğrendim.
* Öğretmenlerim “Senin sesin çok güzel. Günün birinde şarkıcı olabilirsin” derdi. Ama nota, Müzik nedir bilmiyordum ki. Sadece köyde kendi kendime kaval çalardım. Ben de “Şarkıcı olacağım” diye ailemin gönlünü alıp köyden yola çıktım. 15 yaşında üstü kapalı bir kamyona bindim, cebimde beş kuruş para olmadan Antakya’ya gittim. Hemen iş aradım. Bir lokantada komilik yapmaya başladım. Adana, İskenderun... Gezdim, çalıştım. Ama baktım ki oralarda şarkıcı olunmaz. İstanbul’un yolunu tuttum.
* Elimde tahtadan bir bavul, başladım iş aramaya... Bulamadım. İlk gece Taksim Parkı’nda yattım. Ertesi gün Beyoğlu’nda Şato Hotel’de çalışmaya başladım. Müşteri gömleği yıkadım, ütü yaptım, tuvaletleri temizledim. Otelin en üst katında halılar, kilimler vardı, onların üzerine bir yorgan koyup orada yatıyordum. Ama param azdı. Daha rahat yiyecek bulurum diye düşünüp Tarlabaşı’nda Lades tavukçusunda komilik yapmaya başladım. Bir süre sonra işten çıkardılar.