Şahmaran hikayesi nedir? Anadolu efsanesi Şahmeran efsanesi gerçek mi, nereden geliyor? Şahmaran kimdir, nasıl öldü, neyi temsil ediyor?
Şahmaran efsanesi nedir, Şahmaran kimdir? Şahmaran hikayesi gündemde merak edilen konu başlıklarından biri oldu. Anadolu mitolojilerinde rastlanılan, pek çok Anadolu evinde resimleriyle duvarları süsleyen Şahmeran’ın günümüzde de yaşadığına inanılır. Peki, Şahmaran hikayesi nedir, Şahmeran (Şahmaran) hikayesi nereden geliyor?

Şahmaran, Anadolu topraklarının en önemli efsanelerinden bir tanesi olan Şahmaran hikayesi yeniden gündeme geldi. Güney Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yoğun olarak anlatılan Şahmaran efsanesi günümüzdeki etkisini sürdürüyor. Şahmaran, kelime anlamı olarak 'yılanların başı, şahı' demektir. Peki, Şahmaran hikayesi nedir? Şahmaran efsanesi gerçek mi, Şahmeran (Şahmaran) hikayesi nereden geliyor? Şahmaran ve Şahmaran efsanesi…

ŞAHMARAN NEDİR, ŞAHMARAN SÖZCÜĞÜNÜN ANLAMI NE DEMEK?
Şahmeran sözcüğü, Farsça şâh ve mârân; yılanlar kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Her ne kadar "şah", erkekler için kullanılan bir unvansa da Şahmeran'a ilişkin tüm efsanevi kayıtlarda ve Şahmeran efsanelerine özgü tüm betimlemelerde varlık dişidir.

ŞAHMERAN HİKAYEDİ NEDİR, ŞAHMARAN EFSANESİ NEREDEN GELİYOR?
Tarsus'ta binlerce yıl önce yedi katlı yeraltında yaşayan yılanlar varmış. Meran adı verilen bu yılanlar, akıllı, şefkatli ve barış içinde yaşarlarmış. Meranların kraliçesine de Şahmeran denirmiş. Şahmeran genç ve güzel bir kadınmış. Efsaneye göre, Şahmeranı gören ilk insan Cemşab'mış. Cemşab geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluymuş. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfetmişler. Balı çıkarmak için Cemşab'ı aşağıya indiren arkadaşları paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçmışlar. Cemşab mağarada bir delik görmüş ve buradan ışık sızdığını fark etmiş. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçe görmüş. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler, havuz ve pek çok yılan görmüş. Uzun yıllar burada yaşamış ve Şahmeran'ın güvenini kazanmış.

Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarmış. Bunun üzerine Şahmeran kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Şahmeran'a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran'ın yerini kimseye söylememiş. Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Ülkenin veziri hastalığın çaresinin Şahmeran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Cemşab kuyunun yerini söylemeye zorlanmış. Cemşab mecbur kalıp kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılmış. Şahmeran Cemşab'a; "Beni toprak çanakta kaynatıp suyumu Vezire içir, etimi de Padişaha yedir" demiş. Böylece vezir ölmüş padişah da iyileşip Cemşab'ı veziri yapmış.

Efsaneye göre Şahmeran'ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus'un, Şahmeran'ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir.