‘MUĞLA, AYDIN VE ANTALYA’DAKİ MAKİ BULUNAN ORMANLARA DİKKAT!’
Prof. Dr. Tolunay, şu önemli bilgilerin altını çizdi:“Bu uyarılar günümüzde yapılıyor ama etkin değiller. Kamu kurumlarının web sayfalarından ya da sosyal medya hesaplarından yapılan uyarılar vatandaşlara pek ulaşmıyor. Bu konuda örneğin Muğla’ya tatile gittiğinizde cep telefonunuza yangın uyarısı gelmesi gerekir. Hatta köylerde camilerden duyuru yapılması dahi etkili bir önlemdir. En önemli yangın nedenleri arasındaki elektrik nakil hatlarının da bakımının yapılması ve altlarındaki kur otların temizlenmesi gerekir. Ama her şeyden önce Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün de katkılarıyla kritik meteorolojik koşullarda denetimler artırılmalı.”
Daha yaz sezonun başında olmamıza rağmen görülen yangınlar endişeleri de artırıyor. Durum böyle olunca akla şu soru geliyor: Bu sezon özelinde yangınlardan korumamız gereken birincil alanlarımız nereler?
“Özellikle Muğla, Aydın ve Antalya’da önceki yıllarda yangın geçirmemiş, sık ve altında maki bulunan ormanlara özel önlem almamız gerekiyor” diyen Prof. Dr. Tolunay, “Bunların bir kısmı korunan alan. Başka bir ifadeyle sadece insanlar için değil diğer canlılar için de önemliler. Ayrıca bu illerimizde ormanla iç içe yaşayan köylüler, yazlıkçılar ve turistler var. Buralardaki yangınların yol açacağı zarar çok daha büyük olacaktır. Bu özel önlemler arozözlerin 7/24 bu riskli bölgelerde konuşlandırılması, helikopterlerin sürekli havada dolaşması, vatandaşların bilinçlendirilmesi ve tahliye planları yapılması önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
‘BAZI BÜYÜK YANGINLARDA HORTUMLAR OLUŞABİLİYOR’
Mardin’deki anız yangının büyümesinde hortumun da etkili olduğuna dair detaylar vardı. Bu durum yangınlarda görülen bir şey mi?
Bu soruma Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Mardin ve Diyarbakır arasındaki anız ve ekili alanların zarar gördüğü yangında hortum oluştuğuna dair haberler çıktı ama resmi olarak açıklanmadı sanırım. Ancak yurt dışındaki bazı büyük yangınlarda hortumlar da dahil bazı meteorolojik olayların olduğunu biliyoruz” cevabını verdi.
Böyle bir durumda hortumun nasıl oluştuğuna değinen Prof. Dr. Tolunay, “Yangın sonucu ısınan havanın yükselmesi, buraya doğru daha serin havanın yönelmesiyle rüzgârların şiddetlenmesine ve yangınların pirokümülüs olarak adlandırılan bulut oluşmasına neden oluyor. Hatta bu durumlarda yıldırımlar ve sağanak yağışlar dahi oluşabiliyor” dedi.
Kamuoyu orman yangınlarına karşı çok hassas. Bu nedenle yangın sonrasında hemen ağaçlandırılması yönünde baskı yapılıyor. Ama yangınların en fazla görüldüğü Ege ve Akdeniz bölgelerindeki kızılçam ve makilikler yangın sonrasında kendini kolayca toparlayabilmektedir. Ama tamamen kendi haline bırakmak çok doğru değildir. Yangın sonrasında yapılan incelemelerle ormanların yaşı, ağaç türleri, yangın şiddeti gibi faktörlere göre yapılacak çalışmalara yön verilmelidir. Örneğin kızılçam ormanlarının yaşı 20’nin üzerindeyse ağaçlarda yeterince kozalak ve kozalakların içinde de tohum vardır. Yangın çok şiddetli değilse ve kozalaklar yanmamışsa yangın sonrasında tohumlar dökülerek sonbaharda çimlenirler. Hatta bazı yerlerde toprağın da yangından etkilenmesi nedeniyle tohumlar düşmeden önce el tırmığıyla işlenerek tohum yatağı hazırlanır. Ama genç kızılçam ormanlarıyla çok şiddetli yangın geçiren alanlarda yeterince tohum kalmadığı için yangın sonrasında yeni fidanların gelmesi güçleşir. Bu durumda da yakındaki yanmamış ormanlardan toplanan tohumlar elle yanan alanlara serpilir. Makiliklerde ise yangından birkaç hafta sonra toprak içindeki yangından korunmuş köklerden sürgünler gelişmeye başlar. Buraları korumak yeterli olur.