Kutsal emanete sahip olan Üveys ailesi, Irak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ikâmet ettikten sonra burada sık sık meydana gelen çarpışmalar nedeniyle Ziver el-Üveysî zamanında Kuşadası’na göç ederek burada Hacı Lolo mahalline yerleşmişlerdir. Aile uzun müddet ziraatla meşgul olmuş ve aşiret halinde yaşamıştır. Sahip oldukları emanet nedeniyle bu aileye saygı gösterilmiş ve kendilerine "hırka-i şerif şeyhleri" adı verilmiştir. Aile, 1600'lü yılların başlarında Sultan I. Ahmed’in isteği üzerine İstanbul'a gelmiş ve reisleri olan Şükrullah el-Üveysî'nin Fatih civarında kiraladığı evde Hırkâ-i Şerif halkın ziyaretine açılmıştır. Bu evin yetersiz kalması sebebiyle I. Abdülhamid, günümüzde Hırka-i Şerif Camii avlusunda kalan mekana bir oda inşa ettirmiştir ve Hırka-i Şerif, söz konusu odada 1780’den itibaren sergilenmeye başlanmıştır. Ziyaretlerin yoğunlaşması sebebiyle bu oda da yetersiz kalınca, 1811 yılında, zamanın padişahı Sultan Mahmudû Adli tarafından oda yeniden düzenlenmiştir. Daha sonra bu oda da yetersiz kalmış, Sultan Abdülmecid, 1847 yılında Hırka-i Şerif Camii’ni yaptırmıştır. Günümüzde halen Hırka-i Şerif Camii'nde sergilenmektedir ve 1500 yıllık bu kutsal emanetin sorumluluğu, Karani soyundan gelen şahıslara aittir. 1980'lerde, Fatih Müftüsünün emri ile hırka alınmak istenmiş fakat uzun uğraşlardan sonra aile tekrar Hırka-ı Şerife sahip olmuştur. Veysel Karani'nin 57. kuşaktan torunu olan Haşim Köprülü'nün eşi Nuriye Köprülü'nün 2005 yılı Kasım ayındaki vefatından sonra, kızı Gülay Köprülü bu görevi üstlenmiştir. Hırka-i Şerif, her yıl Ramazan ayının on beşinden Kadir gecesine kadar öğlen ve ikindi namazları arasında ziyarete açılır.