Gaziantepliler bile duymamıştır! Kutsal kitaplarda geçiyor: Antep fıstığı ve biberi efsanesi can yakıyor
Antep fıstığı sadece Türkiye'nin değil dünyanın tadına doyamadığı bir lezzettir. Karadeniz için fındık ne ifade ediyorsa Gaziantep için fıstık odur. Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan antep fıstığının efsanesi de duyanları şaşırtıyor. Hitit Uygarlığı döneminden bu yana üretimi yapıldığı düşünülen antep fıstığının kutsal kitaplarda geçen hikayesini okuyunca şaşıracaksınız.
Antep fıstığının isminin nereden geldiği aşikardır: Türkiye'deki ilk fıstık işletmelerinin burada kurulması ve tüm Türkiye'ye buradan dağıtılması nedeniyledir. Sadece ülkemiz değil elbette tüm dünyada bu isimle anılır. Sakız ağacıgiller familyasından olan bu kabuklu mucizenin bir de efsanesi vardır. Öyle zannediyoruz ki antep fıstığının bu hikayesini Gaziantepliler bile daha önce duymamıştır. Gelin birlikte antep fıstığının kutsal kitaplarda geçen hikayesine bakalım.
ANTEP FISTIĞI'NIN EFSANESİ
Hikayeye göre fıstığın hikayesi Kitab-ı Mukaddes'te geçen Hz. Yusuf bölümünde dile getirilir. Antep fıstığı, Kenan diyarından Mısır'a gönderilen en özel meyvelerden biri olmuştur. Diğer bir anlatıya göre Saba melikesi Belkıs'ın en gözde yiyeceği de yine fıstıktır.
Babil'in asma bahçelerini süslediği düşünülen antep fıstığı, Hz. Havva'nın rüyasında görüp de tadamadığı daha sonra da Hz. Adem'den istediği meyvedir.
Hz. Havva'nın gözyaşlarına dayanamayan Adem, yollara düşer. Allah'a dua eder ve göklerden bir ışık huzmesi içinde bir ağaç görünür. Yaklaşıp ağaçtan meyveleri koparır. Ağzına attığında kabuğu nedeniyle aradığı şeyin bu olmadığını düşünse de cennetteki meyveleri hatırlayıp hemen kabuğunu ayıklar.
İşte Antep fıstığı ve biberinin efsanesi
Bir gün Antepli iki kız kardeş, bahçelerinde çapa yaparken tanımadıkları yoksul bir adam yaklaşır. Kızlardan büyük olanına yaklaşan adam, karnını doyuracak yiyecek istemiş. Büyük kız, adamın eşine bir ekmekle soğan tutuşturup göndermiş. Adam da, "Ektiğini biçesin" diyerek uzaklaşmış.
Bu kez küçük kız kardeşin yanına yaklaşan yoksul adam, ondan da biraz yiyecek istemiş. Kız, "Hoş geldin, konuk kısmetiyle gelir. Helva yapmıştım, gel ye" diyerek adamı ağırlar. Adam, sağ ol kızım, sen de ektiğini biçesin" demiş.
Bir süre sonra büyük kızın ektiği tohumlar yeşil biber olmuş. Bunlar da kuruyarak kızarmış ve kırmızı bibere dönüşmüş. Küçük kızın tohumlarında da fıstık ağaçları boy vermiş.
Antep fıstığı ilk ne zaman bulundu?
Arkeologlar tarafından, kuzeydoğu Irak yakınların- daki Jerome bölgesinde yapılan kazı çalışmalarında, MÖ 6750 öncelerinde antepfıstığının yaygın bir gıda olduğuna dair kalıntılar bulunmuştur.
