Cenazeye teyemmüm nasıl aldırılır, teyemmüm abdesti nasıl alınır? Teyemmüm almayı gerektiren şartlar nelerdir?
Maraş merkezli deprem tüm Türkiye’yi yasa boğarken AFAD, AFAD, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden ve kimlik bilgisi tespit edilemeyen cansız bedenlerin 24 saatlik bekleme süresinden sonra DNA, parmak izi örneği ve fotoğrafı alınıp defnedileceğini duyurdu. Söz konusu açıklama sonrası depremde cenaze konusu gündeme gelince vatandaşlar “Cenazeye teyemmüm nasıl aldırılır, teyemmüm abdesti nasıl alınır? Teyemmüm almayı gerektiren şartlar nelerdir?” sorularına yanıt aramaya başladı.

AFET ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş merkezli 10 kentte yıkıma neden olan iki büyük depremde hayatını kaybedenler arasında kimlik tespiti yapılamayanların 24 saatlik bekleme süresinin ardından defnedileceğini açıkladı. AFAD'dan yapılan yazılı açıklamada, “Bu depremlerin ortaya çıkardığı yıkıcı etki nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın en hızlı şekilde kimliklendirilmesi ve naaşlarının yakınlarına ivedi bir şekilde teslim edilmesi büyük önem arz ettiğinden kimliklendirme ve defin hizmetleri konusunda” Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından kurum ve kuruluşların talimatlandırıldığı belirtildi. Talimata göre, naaşların, hangi bina ve enkazdan çıkarıldığının sağlık ya da kolluk görevlisine tutanak eşliğinde teslim edilerek hastaneye intikalinin sağlanacağı ifade edilen açıklamada, düzenlenecek tutanakta müteveffanın yakınlarının ya da tanıyan kişinin bulunup bulunmadığına ilişkin bilgiye yer verileceği belirtildi. Kimliklendirmeleri yapılamayan naaşların, 24 saatlik bekleme süresinin ardından DNA, parmak izi örneği ve fotoğrafı alındıktan sonra defnedileceği kaydedildi. Söz konusu açıklama gözleri afet durumunda cenazeye teyemmüm konusuna çevirdi. Peki, Cenazeye teyemmüm nasıl aldırılır, teyemmüm abdesti nasıl alınır? Teyemmüm almayı gerektiren şartlar nelerdir?

Teyemmüm abdesti nasıl alınır?
Suyun olmadığı ya da bazı zorunlu durumlarda teyemmüm abdesti ile namaza hazırlık yapılabilir.
Teyemmüm, su bulunmadığında, ya da var olan suyu kullanma imkânı olmadığında, abdestsizlik, cünüplük gibi hükmî kirliliği gidermek amacıyla temiz toprak veya toprak cinsinden bir şeye sürülen ellerle yüz ve iki kolun mesh edilmesi şeklinde yapılan hükmî temizlik demektir.
Kur’an-ı Kerim’de, “Eğer hasta iseniz, yolculukta bulunuyorsanız, tuvaletten gelmiş iseniz veya kadınlara yaklaşmışsanız da su bulamamışsanız temiz bir toprağa yönelip, onunla yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin (teyemmüm edin),” (Nisâ, 4/43; Mâide, 5/6) buyrulmaktadır.

Teyemmüm edecek kimse, ne için teyemmüm edeceğine (abdeste veya gusle) niyet eder. Parmakları açık olarak ellerini temiz bir toprağa veya toprak cinsinden bir şeye vurur, ileri ve geri hareket ettirerek kaldırır, hafifçe birbirine vurarak ellerini silkeler. Ellerinin içiyle yüzünün tamamını bir kere mesh eder. Sonra ikinci defa ellerini aynı şekilde toprağa vurur ve sol elin içiyle, dirseğiyle birlikte sağ kolunu mesh eder; daha sonra da sağ elinin içiyle sol kolunu aynı şekilde mesh eder.
Abdesti bozan şeyler teyemmümü de bozar. Ayrıca, abdest veya gusle yetecek suyun bulunması, hastalığın iyileşmesi, suyu kullanabilme imkânının elde edilmesi gibi, teyemmüm etmeyi mubah kılan mazeretlerin ortadan kalkması da teyemmümü bozar (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 86).

Teyemmüm abdest almayı gerektiren durumlar nelerdir?
Teyemmüm, bazı durumlarda abdest ve gusül yerine geçen istisnâî bir uygulama olup, ancak belli bir mazeretin bulunması hâlinde yapılabilir. Abdest ve gusül için su bulunmaz veya bulunur da kullanma imkânı olmazsa her ikisi yerine geçmek üzere teyemmüm yapılır.
Teyemmümün su bulunmadığında yapılabileceği âyet-i kerimelerde açıkça belirtilmiştir (Nisâ, 4/43; Mâide, 5/6). Teyemmümle ilgili hadisler de su bulunamadığında teyemmümün yapılabileceği yönündeki Kur’an hükmünü teyit etmektedir. Nitekim bir kenara çekilip duran, cemaatle namaza iştirak etmeyen birini gören Resûlullah, “Ey falan! Neden cemaate iştirak etmiyorsun?” diye sorduğunda adam, “Ey Allah’ın Resulü, cünüp oldum; su da yok” deyince Peygamber (s.a.s.), “Toprağı kullan, o sana yeterlidir” buyurdular (Buhârî, Teyemmüm, 9).

Teyemmüm şu hâllerde yapılır:
a) Abdest veya gusle yetecek miktarda su bulunamaması,
b) Su bulunduğu hâlde, suya ulaşma imkânının olmaması,
c) Su bulunduğu hâlde, havanın çok soğuk oluşu, banyo yapacak yerin bulunmayışı gibi engellerle suyu kullanma imkânının bulunmaması,
d) Sağlık açısından suyun kullanılmasının sakıncalı olması,
e) Yıkandığı veya abdest azalarını yıkadığı takdirde hastalanması, hastalığının artması veya iyileşme süresinin uzaması,
f) Vücudun veya abdest organlarının yarısından fazlasının yara, yanık vb. sebeplerle yıkanamaması.
Uzuvlarının yarısından azında yara olan bir kimse ise, sağlam olan organlarını yıkar, yaralı olanları mesh eder.
Konu ile ilgili bir rivayette ifade edildiğine göre, cünüp olan yaralı bir kişiye gusletmesi söylenmiş, o da yıkanmış ve bu sebeple ölmüştür.
Haber Resûlullah’a ulaşınca, “O’nu öldürmüşler! Hâlbuki ona, teyemmüm yeterliydi.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 128) buyurmuştur.

Cenazeye teyemmüm nasıl aldırılır?
Din İşleri Yüksek Kurulu, salgın hastalık riskinin bulunduğu durumlarda cenaze namazı ve defin işlemleriyle ilgili vatandaşlardan gelen sorulara cevap verdi.
Din İşleri yüksek Kurulunun verdiği cevap şu şekilde;
“Müslümanların, vefat eden din kardeşlerine karşı yerine getirmeleri gereken dini vecibelerinin başında cenazelerinin yıkanması, kefenlenmesi ve namazlarının kılınması gelmektedir. Yıkanıp kefenlendikten sonra cenaze namazının kılınması farz-ı kifayedir. Bu görev bazı Müslümanlar tarafından yerine getirildiği takdirde diğerleri sorumluluktan kurtulur. Cenaze namazının kılınması için belirli bir vakit yoktur. Hazırlanmış olan bir cenazenin bekletilmeden namazının kılınıp defnedilmesi esastır.
Salgın hastalık riskinin bulunduğu durumlarda cenaze namazının, olabildiğince az sayıda kişiyle ve bekletmeden kılınması tercih edilmelidir. Ayrıca hastalığın bulaşmaması için gerekli tedbirler alınmalı, bu bağlamda cenaze namazına iştirak edenler arasında yeterince mesafe bırakılmalıdır. Bu durumda birden fazla cenaze varsa hepsi için tek bir namaz kılınması yeterlidir. Hastalığı bulaştırma riski sebebiyle yetkililerce hemen defnedilmiş olan cenazenin namazı daha sonra kabrine karşı birkaç kişiyle kılınabilir.

Hastalığın bulaşma riskine karşı uzmanların tavsiyeleri doğrultusunda gerekli koruyucu tedbirler alındıktan sonra cenazenin usulüne uygun bir şekilde yıkanıp kefenlenmesi ve defnedilmesi gerekir. Alınacak bütün bu tedbirlere rağmen cenaze yıkandığı ve usulünce kefenlendiği takdirde bu hastalığın başkalarına da sirayet etme tehlikesi varsa:
Uzaktan cenaze üzerine su tutularak veya serpilerek yıkama işlemi gerçekleştirilir.
Bu uygulamanın da riskli olduğu durumlarda yetkililerin de talimatlarına uyularak koruyucu kıyafetlerle cenazeye teyemmüm aldırılır.
Cenazeye teyemmüm yaptırılmasının da hastalığın bulaşması açısından riskli olduğu hallerde zaruret sebebiyle teyemmüm de terkedilir ve o haliyle namazı kılınarak defni sağlanır.
Cenazelerin, geleneksel yöntemle açılan kabre kefenle defnedilmesinin de riskli olduğu durumlarda, ceset torbası veya tabutla defnedilmesi de caizdir.
Zaruretten kaynaklanan bütün bu uygulamalarda Müslüman kardeşimize karşı son dini vazifemizi yaptığımız bilinci ile hareket edilmelidir.”