Akıllı telefonların artık her yaş grubundan bireyin yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini, özellikle gençler için kritik bir noktada konumlandığını söyleyen Nurluoğlu, “Genç nesil, gününün ortalama dört saatini akıllı telefonlarla geçiriyor. Bu durum tek bir sebebe bağlı değil. Çünkü akıllı telefonlar, yeni neslin hayatına farklı şekillerde entegre oluyor. Örneğin bazıları telefonlarından eğitim alıyor, dizi, film izliyor ya da müzik dinliyor bazıları da sosyal medyayı takip ediyor ve sosyalleşiyor.Ancak akıllı telefonların etki dozu, yalnızca aktif kullanım süresiyle kısıtlı kalmıyor. Gün içinde işte, derste ya da herhangi bir aktivede bulunurken bildirime maruz kalınıyor ve gençlerin bu uyarılmaya karşı bağışıklık kazanması FOMO (Fear of missing out) Türkçe karşılığıyla fırsatı kaçırma etkisi ile yeni bir bağımlılık türünü doğuruyor ve dijital obeziteye yol açıyor. Dijital obeziteyi ise bugün kişilerin dijital ortamlarda zihinsel, bedensel ve ruhsal sağlıklarını olumsuz etkileyebilecek şekilde aşırı, düzensiz ve birbiriyle ilişkisiz bilgi, içerik ve bildirimlerle karşı karşıya kalması olarak tanımlıyoruz" dedi.