Yurtdışından talep yağıyor! AB standartlarında yapılıyor
Türkiye dünyada ikinci... Fiyatlar Çin ile aynı seviyelerdeyken, kalite AB standartlarına uygun.
Alanında dünyanın ikinci büyüğü olan Türk müteahhitlere yurtdışından adeta talep yağıyor. Bunun nedeni ise kaliteden ödün verilmeden, fiyatların makul seviyede tutulması.Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün Sabah gazetesinden Hülya Güler'e konuştu. Sektör ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Yenigün Türkiye'nin bögede sadece Çin ile rakabet halinde olduğunu, onların da kalite konusunda Türk müteahhitlere rakıp olamayacağını söyledi. İşte O röportaj...
1972 yılından bu yana gerçekleştirdikleri 10 binin üzerinde proje ile yurtdışı müteahhitlik pazarında önemli bir yer edinen Türk müteahhitlik firmaları şimdi ABD ve Avrupa gibi gelişmiş pazarlardan davet almaya başladı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, "Bölgemizde imajımız oldukça iyi. Halden anlayıp esneklik göstererek bitirdiğimiz işler ve işimizin kalitesi bize yeni kapılar açıyor. Bizim için 'Çin fiyatına Avrupa standardında iş yapıyorlar' deniyor. Bu algı işimize çok yarıyor. Öyle ki Kanada İnşaat Sendikası yeni altyapı yatırımları için bizi ziyarete geldi. Kanada'ya gelirseniz 40 bin göçmen hakkı vereceklerini söylediler. Görüşmelerimiz sürüyor. Aynı şekilde Endonezya'dan da bir davet var" dedi. Yenigün, gelişmiş pazarlardan gelen tekliflerin yanı sıra Türk müteahhitlerin Japonya ile Afrika pazarına yönelik planlarını, Libya'dan alınamayan alacakların durumunu ve bir de Sanayi Bakanlığı ile yürüttükleri 24 saat çalışan robot inşaat işçisi projesini Sabah'a anlattı.
Türkiye'nin güçlü olduğu alanlardan biri de yurtdışı müteahhitlik faaliyetleri. Rekabetin gittikçe arttığı bu alanda işler nasıl gidiyor?
Türk müteahhitler olarak uluslararası pazarda imajımız oldukça iyi. Bizim için uluslararası pazarda 'Çin fiyatına Avrupa standardında iş yapıyorlar' deniyor. Bu algı kesinlikle çok işimize yarıyor. Rusya, Türkmenistan, Kazakistan başta olmak üzere bölge ülkelerde, Ortadoğu'da ve Afrika'da uzun bir geçmişimiz ve pazarda bir ağırlığımız var. Geçmişten gelen ilişkilerimizle halden anlıyor, özellikle Afrika şartlarında iş yapmaya uyum sağlıyoruz, sıkıntılı süreçleri esneklik göstererek atlatıyoruz. Cumhurbaşkanımız bölge ülkeleri ziyaret ediyor ve bizi de çok güzel lanse ediyor. Bütün bunlar tabi bize yeni iş fırsatları açısından büyük avantaj sağlıyor. Ancak ticari ilişkilerin, siyasi gelişmelerden fazlasıyla etkilendiği bir dönemdeyiz ve Türkiye özellikle bölgesinde son derece aktif. Örneğin Libya'daki aktif politikamızın bize yeni iş imkanları yaratmasını bekliyoruz. Bazı ülkelerde ise geçmişe göre işlerimiz azaldı. Örneğin Suudi Arabistan. Ancak işin kalitesi ve tamamlanması konularında Türkiye bölgede kaçınılmaz olarak en çok tercih edilen ülke.
Bu bölgede rakiplerimiz kimler?
Finansman faktörünü saymazsak, Çin hariç rakibimiz yok. Ama işin içine finansman girince yani finansmanın müteahhit firma tarafından sağlanması gereken projelerde İngiliz, Fransız ve İtalyan firmaları da görüyoruz. Afrika'da Çinliler de var ancak onlar kendi işçilerini getiriyor. Kendi pirinçlerini bile kendileri getiriyorlar. Gittikleri ülkeye bir yararları olmuyor o yüzden biz birçok Afrika ülkesinin yöneticisinden 'bize de gelin' sözlerini duyuyoruz. Hatta bazı finansman açısından güçlü ülkeler Afrika'ya ve diğer üçüncü ülkelere bizimle girmek istiyorlar, işbirliği teklifleri yapıyorlar.
Hangi ülkeler bunlar, nasıl işbirlikleri teklif ediyorlar, örnek verebilir misiniz?
Örneğin Japonya bizimle Afrika pazarında işbirliği yapmayı istiyor. Geçen yıl Japonya Müteahttiler Birliği ile Sahra Altı Afrika pazarı için bir işbirliği protokolü imzaladık. Japon firmalarla birlikte Afrika'da iş fırsatlarını değerlendiriyoruz. Onlar finansman ve teknolojiyi getiriyor biz de girişimcilik ve sahadaki bilgi birikimimizi kullanarak birlikte iş yapacağız. Bunun dışında İngilizlerden de işbirliği teklifleri alıyoruz.
Peki, Türk müteahhitler olarak bölgede edindiğiniz deneyimle Avrupa ve Amerika gibi daha gelişmiş pazarlarda iş fırsatlarını değerlendirmeyi hiç planlamıyor musunuz?
Elbette, istiyoruz ve bunu planlıyoruz. bunu hatta bazı firmalarımız tek tük Avrupa'da, ABD'de çeşitli işbirlikleri yaparak bazı projeler aldı. Şu an bu projeler devam ediyor. İngiltere'de konut projesi yapan firmalarımız da var. Avrupa'da da, ABD'de de altyapıda çok büyük yenilenme ihtiyacı var. ABD'nin önümüzdeki 10 yılda 1.3 trilyon dolarlık altyapı yenileme iş hacmi var. Biz de elbette bundan payımızı almak istiyoruz. Kanada da radarımızda olan bir Pazar. Orda da önümüzdeki 10 yılda 350 milyar dolarlık bir altyapı yenileme fırsatı var ve bu konuda güzel gelişmeler de oldu.
Kanada özelin de mi güzel gelişmeler oldu?
Evet, kısa süre önce Kanada'nın inşaat işçileri sendikasından bir heyet Türkiye'ye geldi. Bizimle işbirliği olanaklarını görüştüler. Bizden de bir heyet Kanada'ya gitti, incelemelerde bulundu. Bu yenileme projelerini bizimle yapmak istiyorlar. Bize birlikte yapalım diye teklifte bulundular. Hatta bizi ziyaret ettiklerinde 40 bin işçilik göçmen hakkı vereceğiz dediler bize. Bunun gibi bir teklif de Endonezya'dan geldi. Bölgemizde ciddi bir markayız, burada etkin bir oyuncu olarak faaliyet yürütürken bir yandan da gelişmiş pazarlara göz diktik artık oralardaki fırsatları da değerlendirebilme olgunluğuna geldik.
Endonezya'dan gelen teklif nedir, onu da biraz açar mısınız?
Endonezya başkenti Jakarta'yı başka bir kente taşıyor. Daha doğrusu farklı bir kenti yeni altyapı projeleriyle güçlendirerek başkenti yapacak. Bu proje kapsamında da 35 milyar dolarlık bir altyapı iş hacmi söz konusu. Geçtiğimiz günlerde Endonezya Bayındırlık Bakanı ve bizim Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan'ın da katıldığı bir webinar düzenlendi. Orada da Endonezya tarafı bizi bu altyapı projelerini yapmak üzere ülkelerine davet ettiler. Bu ve benzeri birçok gelişme oluyor. Özetle ülkemiz yurtdışı müteahhitlik faaliyetlerinde bugüne kadar elde ettiği birikimle önümüzdeki dönemde dünyanın gelişen ve gelişmekte olan tüm pazarlarında daha etkili bir oyuncu olmak yolunda ilerliyor.
24 SAAT ÇALIŞAN 'ROBOT' İNŞAAT İŞÇİLERİ GELİYOR
İnşaat, teknoloji ile yakın ilişki içinde olan bir alan. Var mı bu anlamda yeni projeleriniz?
Sanayi Bakanlığı ile inşaatta yapay zeka teknolojisini kullanmak üzere yeni bir proje üzerinde çalışıyoruz. Dünyada örnekleri var ve biz de Türk müteahhitler olarak 24 saat çalışan 'robot' inşaat işçileri geliştirmek istiyoruz. Kendimizin geliştirdiği bu robot işçiler inşaatın kabası yapıyorlar. Daha sonra kaliteli işçilik çıkaran yerli işçilerimiz de ince işleri yapacaklar. Şu an bu konuda Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, DEİK ve Türkiye Müteahhitler Birliği ortak bir proje yürütüyoruz.
YILI 14 MİLYAR DOLARLA KAPATIRIZ
Pandemi şartları sizin faaliyetlerinizi nasıl etkiledi?
Yurtdışı müteahhitlik faaliyetlerimiz 1972'de Libya'da başlamış. O günden bu yana 127 ülkede iş yapmışız. Bu yılın ağustos ayı itibariyle toplam 10 bin 500 kadar proje gerçekleştirmiş ve 409 milyar dolar ciro elde etmişiz. Bu rakamın yüzde 20'si Rusya'dan. Sonra Türkmenistan ve Kazakistan geliyor. 2004 yılında yurtdışı müteahhitlik faaliyetlerimiz 4 milyar dolar civarındayken 2014'te 30 milyar dolar seviyelerine geldik. Müthiş bir sıçrama yaptık bu süreçte. Ancak daha sonra doğalgaz-petrol fiyatlarındaki düşüş ve Rusya ile uçak krizi işlerde bir kırılma oldu. 2014'ten sonra 14 milyar dolarlara kadar indik ama şimdi yine işler toparlandı ve geçen yıl 19 milyar dolarlara ulaştık. Bu yıl için hedefimiz 20 milyar dolardı ama pandemi dolayısıyla yakalayamayacağız. Bu yıl ağustos sonu itibariyle 8 milyar dolar ciro yaptık. Yılsonuna kadar 14 milyar doları buluruz. Önümüzdeki yılı kestirmek zor. Pandemi bambaşka bir yönde ilerlemezse yine 20 milyar dolar hedef koyduk.
YILLIK 50 MİLYAR DOLARLIK PROJE HEDEFLİYORUZ
Türkiye olarak global pazarda etkili bir oyuncu olmak yönünde adımlar attığınızı söylediniz. Hedefleriniz neler, ne kadarlık pay almayı planlıyorsunuz?
10 yıl içinde 50 milyar dolar hedef koymuş durumdayız. Biz Türkiye olarak şu an global pazardan yüzde 4.5-5 pay alıyoruz. Eğer pandemi dolayısıyla pazar şimdiye kadar geldiğimiz noktadan çok daha farklı bir noktaya gelmezse şu an yıllık 500-550 milyar dolarlık bir yurtdışı müteahhitlik iş hacmi var. 10 yıl içinde bunun 750 milyar dolara çıkacağını öngörüyoruz. Neden çünkü kentleşme artıyor, altyapı yenileme ihtiyaçları artıyor. Dolayısıyla biz de pazar payımızı yüzde 7'ye çıkararak yıllık 50 milyar dolar iş hacmi yakalamayı hedefliyoruz.
KONUTTA BALON YOK TALEP DÜŞTÜ
İnşatta iç piyasaya ilişkin değerlendirmeleriniz neler?
İnşaat denince akla hemen konut sektörü akla geliyor. Yılda bizim 1.2-1.3 milyon konut ihtiyacımız var. Pandemi sürecinde sağlanan düşük faizli kredi imkanı sektöre çok ciddi bir destek sağladı. Bir yandan da yastık altındaki önemli bir paranın ekonomiye kazandırılması açısından da çok iyi oldu. Zaman zaman dile getirildiği gibi ben konutta bir balon olduğunu düşünmüyorum. Zaten bizim ülke olarak yıllık konut ihtiyacımız kadar konut stoğumuz var. Sadece ekonomik belirsizlikler nedeniyle talepte bir düşüş var.
LİBYA'DAN GÜZEL HABERLER GELEBİLİR
Yurtdışı müteahhitlik denilince akla Libya ve ödenmeyen alacaklarımız geliyor. Bu konuda ne durumdayız?
Bildiğiniz gibi 1.5 yıldır uğraştığımız Libya ile Mutabakat Zaptını 13 Ağustosta imzaladık. Bu bir kılavuz şeklinde bir belgedir, anlaşmazlık durumlarında izlenecek yolu tanımlıyor. Libya Hükümeti Bakanlar Kurulu tarafından da imzalanan bu belgenin yürürlüğe girmesiyle alacaklı firmalarımız tek tek muhatap oldukları kurumlarla masaya oturacaklar. Ödemelerin nasıl yapılacağı ya da işin bundan sonra nasıl yürüyeceğini görüşecekler. Önümüzdeki günlerde bu konularda iyi haberler alacağımızı düşünüyorum. Bizim Türkiye olarak yurtdışındaki alacaklarımız ciddi sorun yaratacak düzeyde değil. İşlerimizi esneklik göstererek yürütüyoruz. Bu konuda sorun olarak ifade edebileceğimiz bir büyüklük yok.
YURTDIŞINDA İSTİHDAM DESTEĞİNE İHTİYAÇ VAR
Yurtdışında sağladığınız istihdam ne kadar?
Yurtdışında Türk işçiliğinin sağladığı önemli avantajlar var ancak bu konuda yaşadığımız bazı sıkıntılar da var. Türkiye'de bazı mevzuat değişiklikleri talep ediyoruz. 2004 yılında 4 milyar dolar ciro varken biz yurtdışına 50 bin Türk işçisi götürmüşüz. Şimdi çıktık 20 milyar dolara işçi sayısı düştü 35 bine. Neden, bir takım yükleri fazla. Öyle olunca Rusya'da Özbek, Kazak, Kırgız işçiler çalıştırıyoruz. Ortadoğu'da Filipinli, Bangladeşli işçi çalıştırıyoruz. Oysa kendi işçilerimizle çalışmayı tercih ederiz daha randımanlı ve aynı lisanı konuşuyoruz. Yabancı işçide fiyat düşük ama verimlilik de düşük kalite aynı olmayabiliyor. O nedenle geçen yıl yurtdışı istihdam teşviği çıkarıldı. Her götürdüğümüz işçi için iş boyunca kullanılmak üzere 200 bin TL ucuz kredi çıkarıldı. Bu çok güzel bir imkan. Ancak bazı müteahhitlerimiz yurtdışına götürdüğü işçilerin açtığı davalarla büyük yükler altına girmek zorunda kaldı. Bu konudaki boşlukların giderilmesi önemli. Bizim hedefimiz yine yurtdışında Türk işçilerle çalışabilmek.