Yunanistan Kültür Bakanı haftaya rakı içmeye geliyor
Yabancı Damat dizisi sonrası Yunanistan Turizm Bakanı Avramopoulos'un "Politikacıların yıllardır yapamadığını yaptınız" dediği Türker İnanoğlu, "50 yıldır halka hitap ettiğim için varım" diyor
Lakabı Bay Sinema... Türk sinemasının efsane ismi. 1959 yılında kurduğu Erler Film'le herkesin
hafızalarında yer eden filmlere imza attı. Sinema onun en büyük tutkusuydu, ''beyazcam"daki ivmeyi de zamanında yakalayan o oldu.
Ulusal Video 1979'da onun tarafından kuruldu. Türkiye video kasetlerle onun sayesinde tanıştı. Tek kanallı dönemde ekranlarda başarılı yapımlara imza atti, özel TV'ler kurulduğunda da onun yapımları hemen hemen her kanalda izleyiciyle buluştu. Özel TV ekranlarına gelen 10 binin üzerinde program VP yapımda onun imzası var.
Türker İnanoğlu Sinema Vakfı'nı 1997'de kurdu.
Türkiye'nin ilk sinema müzesi, TÜRVAK çatısı altında açıldı. "Sinema Televizyon Müzesi" ve "Görüntülü ve Yazılı Sinema Kütüphanesi" Türkiye'de yedinci sanatla uğraşanların durağı oldu.
Sinema Televizyon Okulu'nu kurdu, yeni iletişimciler yetiştirdi. 2005 yılında çıkan 5225 sayılı kanunla Türkiye'de ilk kez kültür ve sanata yatırım yapanlara kültür belgesi verilmeye başlandı ve geçtiğimiz Perşembe bu belge ilk sahibini buldu. Türker înanoğlu...
Sinemadan kazandıklarım sinemaya yatıran isim înanoğlu, bu belgeyi hem TURSAK Vakfı Müzesi hem de Kasım ayında açılan Türker înanoğlu Kültür Merkezi (HM) için aldı. Sinemanın patronu demek yeterli olmayacak onun için. Son aylarda İstanbul'un kültür ve sanat etkinliklerine vurduğu damgayı görmezden gelmek mümkün değil. Bill Gates üniversiteli öğrencilerle HM'de buluşuyor, yeni filmlerin galaları TİM'de yapılıyor, starlar TİM'de sahneye çıkıyor.
Türker înanoğlu, Perşembe günü gerçekleştirdiğimiz buluşmadan bir hafta önce Atina'ydı. Yabana Damat dizisiyle kurduğu köprü onu Atina'ya götürmüştü. Yunanistan Turizm Bakam Dimitri L. Avramopoulos'un "Politikacıların yıllardır yapamadığını yaptınız" diyerek karşıladığı Türker înanoğlu'yla TÜRVAK'ta buluştuk.
* Türkiye'de ilk kez verilen "kültür belgesini" aldınız. Bakan Atilla Koç'un da dediği gibi siz sanattan, sinemadan kazandıklarımızı sanata yaüran, bu alanda yetişmek isteyenlere olanak tanıyan birisiniz. 50 yıllık bir emek söz konusu olan. Ne hissettiniz belgeyi alırken?
Çok onur duydum. Kültüre ve sanata katkının önemsenmesi beni memnun etti.
* Turizm yatırımcılarına tanınan olanaklara benzer bir durum söz konusu değil mi? 5225 Sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu kültüre yatırım yapanlan teşvik etme amaçlı...
Evet. Bakanlık bu kanunu kültüre yatırımı özendirmek için çıkardı, iyi sonuçlar almasını dilerim. Su ve elektrikten indirim alacağız, ayrıca sigorta primi işveren payında da indirim sağlandı bize. Yabana sanatçı ve uzman da çalıştırabileceğiz. Bu da çok önemli. Bildiğin gibi yurtdışı bağlantılı birçok etkinlik de yapmaya başladık, yapacağız.
* Sizin aklınıza TİM'i açma fikri ne zaman düştü?
2000 senesinde. Bazı fikirler oluşmuştu ama 2003 senesine kadar önemli bir gelişme kaydedemedim. 2003'te Darüşafaka Cemiyeti'yle görüştüm. Bu yer üzerinde anlaştık ve TİM'i hazırladık.
Bu yaşta bu iş zor
* Kültür merkezi işletmek Türkiye'de belediyeler ya da devlet tarafından yapılan bir iştir yıllardır. Ve Türkiye'de çok uzun zamandan beri önemli etkinlikler için yer bulmakta zorlanılıyor. Böyle merkezleri açmak, işletmek özel sektör için cazip görünmüyor. Siz nasıl cesaret ettiniz?
Bu Türkiye'de gerçekten de zor. Bir defa özel sektörün pek de yapabileceği bir iş gibi görünmüyor. Teşvik alırsanız tamam ama olmadan büyük zorlukları var. Benim gibi hiçbir şey almadan yapmak için idealist ve sanata düşkün olmak, kafayı da bu işlerle bozmuş olmak lazım. İleriye yönelik düşündüm.
Böyle bir merkezi Türkiye'nin hakettiğine inanıyorum, gençlere, çocuklara bırakacağımız bir yer olsun istedim. Biliyorsun müzem var, okulum var. Bunlar çok f arklı.
* Kurmak, işletmek anlamında mı?
Evet. Zaten yıllardır kültür merkezi işletmeciliğine hiçbir işadamı soyunmadı. Ve aslına bakarsan benim yaşımda çok zor böyle bir merkezi işletmek. Yurtdışından gelen gruplar, diğerleri... Hepsi büyük emek istiyor, iyi planlama istiyor.
* Kısa zaman olmasına rağmen İstanbul'da en önemli etkinliklerin merkezi oldunuz... TlM'de etkinlik yapmak, sahneye çıkmak için kapınızı günde kaç kişi çalıyor?
Aralık ayından beri yoğun bir tempo var. Türkiye'de bu kadar çok vakıf ve dernek olduğunu, ben bu merkezi açtıktan sonra öğrendim. Her gün bir vakıf veya dernek arıyor etkinlik yapmak için. Ben bu merkezi hiçkimseden para almadan yaptım. Kimseden yardım görmedim. Kendi alın terimi koydum bu işe. Burslu öğrencilerim var, sinema sektöründeki emekçilere yardımlarım oluyor. Bu merkezin kendini amorti etmesi lazım. Lütfen bıraksınlar da bu merkezin iyi şekilde yaşaması için çalışalım. Bir vakfa ya da derneğe karşılık almadan bir etkinlik için evet desem, sırada 100 vakıf var.
Eski kurt geri döndü
* Türker Bey peki pazar büyüyor mu? Siz Yabancı Damat dizisini ihraç ettiniz. Türkiye dizilerini ihraç eden bir ülke olup, bu işlerden iyi para kazanır mı?
Benim sinema yaşamıma baktığımızda yalnızca Türkiye'de yaptıklarımla karnımı doyuramazdım. İtalya, İran'la koprodüksiyon filmler yaptim. Hatta karate filmleri döneminde Hong Kong'a kadar uzandım. 1970'li yıllarda, Türk filmciliğinin tepe noktası olduğu dönemde 7 sene en çok ihracat yapan Türk filmcisi oldum.
* Hangi ülkelere satıyordunuz filmleri?
Güney Amerika, Ortadoğu ülkeleri, Kore başlıca müşterilerimdi. Almanya'ya da gurbetçilerden dolayı çok film gönderiyordum. 40 yıl önce Yunanistan'a da film satıyordum. Ertem Eğilmez ve Arzu Film'le birlikte Atina'da ofis kurmuştuk. Piyasadan aldığımız filmleri Yunanistan'a götürüyorduk.
* Yabancı Damat'la dönüş yaptınız, Yunan gazeteleri de yazdılar...
"Eski Kurt geri döndü" diye yazdılar. Yabancı Damat'la Yunanistan'a çıkartma yaptim.
* Yunanistan'la bu şekilde kurulan bir ilişki yıllardır politikacıların yapamadığım yaptırıyor değil mi? Suyun öte yanındaki kültür bize yakın, biz birbirimize benziyoruz...
Yunanistan'ın Turizm Bakanı Avramopoulos da bunu söyledi. "Bizim yıllardır uğraştığımız şeyi sen bir yılda yaptın" dedi. Atina'daydım geçen hafta, bakanla görüştük, ayın 23'ünde o buraya rakı içmeye geliyor.
Özal '' O uyanık sinemacıyı bulun'' dedi, İcraatın İçinden' i çektirdi
'Amerika'dan film alıyorduk. Film seçmeye gitmiştim, hep perdede izler öyle seçerdik filmleri. O gidişimizde filmi TV ekranından izlettiler.
O dönemde Avrupa'da da video kaset yoktu. Cihaza baktım, meraklandım, düşün ilk kez sinema filmini televizyonda izliyorsun. Sanyo markaydı. Bir kağıt vardı orada, cebime koyup geldim. Birkaç uzmana başvurdum "Bu nedir?" diye, Türkiye'de üniversitelerde bu işi bilen pek yoktu. Eskişehir Üniversitesi'nde Yılmaz Büyükerşen vardı, o yol gösterdi. Japonya'ya adam gönderdik. Bu konuda firmaların çalıştığını öğrendik. Sanyo, Sony, Grundig yakında video çıkaracakta. O dönemde DPT'deydi rahmetli Turgut özal. Ben kendisinden randevu alıp gittim. Bu işi anlattım.
Bir dosya çıkardı...
Bana dolabından bir dosya çıkardı. Video olayıyla ilgili tüm ayrıntılar vardı dosyada. Bana, "Bu işi Türkiye'ye getir ama bir şartım var, işe Almanya'daki gurbetçilerimizden başla. Oradaki gurbetçilerimiz kimliklerini kaybediyor, Türk filmlerini ilk önce onlar izlesinler" dedi.
Ben Türk filmlerini video kasetlere aktarmak için gereken tahsisleri aldım. Özal büyük kolaylık gösterdi. Sonra Ulusal Video bir anda büyüdü, her yerde kulüpler açıldı, üyelikler yapıldı. 80'li yıllarda video rüzgarı Avrupa'dan önce Türkiye'deydi. Yıllar geçti. Özal başbakan oldu. Biz kendisiyle o günden sonra hiç görüşmedik. Benim adımı unutmuş. Başbakan olduğu dönemde çalışma arkadaşlarına 'Uyanık bir sinemacı vardı, onu bana bulun' demiş. Rahmetli Adnan Kahveci beni buldu, özal'la yeniden görüştük ve uzun yıllar İcraatın İçinden programlarını ben yaptim. Özal vizyonu çok geniş, ileriyi iyi gören bir siyasetçiydi, ülkesini çok seviyordu.'
Ünlü Broadway ve Lido şovlarını TİM'e getirecek
* 8 Kasım'da açılan Türker înanoğlu Maslak Show Center'ın (HM) 2010 kişilik ana salonu, bir tiyatro salonu, 5 sinema, toplantı salonları ve kafe/barı var.
* 2010 kişilik salonun 250 metrekarelik sahnesinin ortasında 50 metrekarelik bir döner ve yükselen sahne daha var.
* Sahneye inebilen araç asansörü araç lansmanları ve şovlar için düşünülmüş.
* Önümüzdeki günlerde TlM'de 24 sanatçının konseri yapılacak, Yılmaz Erdoğan-Cem Yılmaz şov, Fransa'nın ünlü Lido şovu ve Amerika'dan da Broadway ve Paradise şov HM'e gelecek.
Kurtlar Vadisi neden bu kadar ilgi gördü anlamadım
* Siz Gurbet Kadını dizisini yaptığınızda ağalıkla ilgili dizi furyası yeni başlıyordu. Birden her kanalda ağalık dizileri oldu. Şimdilerde aşk masalları, karışık aile ilişkileri... Bu işlerin de bir modası mı var?
Gurbet Kadını başladığında boştu kanallar. Biz 3 dönem devam ettik diziye. Bir şey tutup ilgi görünce benzerleri yapılıyor. Bazı işler iyi olsa
da çok seçenek olduğu için eleniyor. Bu yüzden zamanlama önemli.
* Kurtlar Vadisi son dönemlerin en çok izlenen dizisi. Siz bu dizinin böylesine ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?
Bu kadar yıllık sinemacıyım, bunu anlamadım ben. Bakıyorum neden bu kadar tuttu gerçekten de çok anlamadım. Artık mafyaya hayranlık mıdır, bilemem.
Türkiye' nin yeni starları Hülya Avşar, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan' dır
* Siz bir ara "son çıkan star Hülya Avşar'dır" dediniz, hala öyle mi?
Hülya Avşar her anlamda baktığınızda Türkiye'de çıkan son kadın stardır. Bakıyorum bu söze gençler biraz baş kaldırıyor ama tepeye çıkmış star yok ondan başka.
* Ya erkeklerden?
Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan var. Onlar kesinlikle star. Müzik alanında da Tarkan stardır. Tarkan'ın star olmadığım düşünenler Rusya'ya gidip Tarkan'ın şarkılarını duysunlar.
TV karşısında insanlar oyalanıyorsa o iş çıkmıştır
* Çocukluk hafızamda yer eden örneklerden biri Gırgıriye'den. Perran Kutman mahallenin orta yerine merdaneli çamaşır makinesini kurar ve komşulanna hava atar. Görmemişlik, sonra komşu kavgaları, kız verme, damat alma çekişmeleri. Siz şimdi Cennet Mahallesi dizisini yapıyorsunuz. Temelde aynı hikaye. Yıllardır izleyicinin beğenileri aslında çok değişmedi mi?
Bir kere halka hitap eden eserler üretirsen kalıyor. Benim 50 sene kalmamın nedeni de bu. Cennet Mahallesi aynısı Gırgıriye'nin. Halk seviyor. Bak çocukluğumdan hoş bir hatıra diyorsun, senin çocuğun da izleyecek bunu. Yarın öbür gün bunu yaşayacaksın. Cennet Mahallesi'ni çocuklar çok seviyor. O renklilik, oyunlar, müzikler hoşlarına gidiyor. Televizyon karşısında insanlar oyalanıyorsa o iş çıktı demektir.