Yabancı şirketler onları sömürecek ülkeye gitmez
The Economist dergisi, 5 yıl sonra ilk kez Türkiye ile ilgili bir rapor hazırladı. Tüm dünyada 4 milyon kişiye ulaşacak raporda yolsuzluğa dikkat çekildi. Editör Hindle, "Türkiye'deki yolsuzluk, yabancıların parasını dışarı transfer etmesine yol açıyor" dedi
Ekonomi çevrelerinin saygın dergisi The Economist, tüm dünyada yaklaşık 4 milyon kişiye ulaşacak bir Türkiye eki hazırladı. The Economist Dergisi'nin 19 Mart tarihli sayısında yer alacak 18 sayfalık raporda Türkiye ekonomisinden, azınlıklara, kadının yerinden, AB yolculuğuna ve yolsuzluğa kadar pek çok konu irdeleniyor.
Hırsızların sığınağı
Raporda "Hırsızların sığınağı" başlıklı bölümde, Tansu Çiller'in Florida'da nasıl bir ev alabildiği sorulduğunda, "Annemin odasında bulduğum para ile" demesinden, Cem Uzan skandahna, İlhamı Erdil Paşa ile ilgili soruşturmaya kadar birçok yolsuzluğa değiniliyor.
The Economist dergisinin Editörü Tim Hindle dün İstanbul'da rapor ile ilgili yapağı konuşmada, yolsuzluğun altını çizdi ve "Yabancı şirketler kendilerini sömürecek bir ülkeye gitmek istemiyor. Türkiye'deki yolsuzluk, yabancı şirketlerin paralarını başka ülkelere aktarmalarının nedeni" dedi.
The Economist dergisinin hazırladığı Türkiye Raporu, Prof. Soli Özel'in başkanlığını yaptığı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, TİM Genel Sekreteri Prof. Dr. Emre Alkin, Merkez Bankası Eski Başkam Gazi Erçel'in konuşmacı olarak katıldığı panelde açıklandı. Özince, konuşmasında "Kayıtdışılık en çok finans sektöründe var. Nerededir bu kayıtdışılık? Yastığın altındadır. Finansal kayıtdışılık, Türkiye ve Avrupalı partnerlerimizin lehine değerlendirilebilir. Kayıtdışılık azaltıldığında, Türkiye'nin finans merkezi olarak değerlendirilmesi daha kolay olacaktır" dedi. Gazi Erçel ise raporda Babacan'ın "Türkiye'de ekonominin yüzde 30'u kayıtdışı" sözlerinin yer aldığını ancak bu oranın Yunanistan'da yüzde 28.5, İtalya'da ise yüzde 27 olduğunun altını çizdi.
AB'nin en fakiri
Türkiye raporunda ekonomi ile ilgili gelişmeler ise "Umut veren başlangıç" başlıklı bölümde incelendi. "Eğer bugün Türkiye AB'ye üye olsaydı en fakir ülke olurdu ama çok da açık farkla değil" cümleleri ile başlayan bölümde ekonomideki gelişmelerin altı çizildi ve işsizlik vurgulandı. Ekonomiye neden 1.5 sayfa gibi az bir bölüm ayrıldığını ise editör Hindle, "Ekonomik sorunlar azaldığı için" diye yanıtladı.
"Ne mutlu Avrupalıyım diyene"
The Economist'in Türkiye raporunun sonuç bölümü ilginç cümlelerle tamamlanıyor: "Türkiye'de gelişmeler inanılması zor denecek kadar iyi. Abdullah Gül bunu 'sessiz devrim' olarak nitelendiriyor ve bu söz her yerde yankılanıyor. Türkler'in emir aldıklarında iyi yürüyüşe geçtikleri söylenir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan onları Avrupa'ya doğru bir yolculuğa çıkarmak üzere olabilir. Türkiye'de okullarda "Ne mutlu Türküm diyene" diye yazar. Belki bir gün tüm Türkiye'de "Ne mutlu Avrupalıyım diyene" diye yazacak. Atatürk bunu mutlaka onaylardı...
Türkiye'nin modern yüzü fotoğraflara yansımadı
The Economist'in raporunda kullanılan fotoğraflar tartışma yarattı. Raporun editörü Hindle, raporda yer alan fotoğrafların Türkiye gerçeğini yansıtmadığı ve sübjektif davranıldığı yönündeki eleştiriler üzerine şunları kaydetti: "Rapordaki türbanlı bayanlar, sizir Başbakanınız ve Dışişleri Bakanınızın eşlerinin fotoğrafları. Ayrıca o fotoğraflar bizim görüntülerimiz değil. Alem Dergisi'nin fotoğrafçısının görüntüleri. Orada çok zengin ve yakışıklı bir kişinin fotoğrafı da var. O kişi Cem Uzan."
Raporda bir başka bölümde ise şöyle deniliyor: "Erdoğan ve Gül diğer seleflerinden daha çok dinci. Eşleri başörtüsü takıyor ve halk arasında az görülüyor. Eskiden Emine Erdoğan erkeklerin elini bile sıkmazdı ama şimdi değişti."
Harita tartışma yarattı
Diyarbakır'dan 'Kürt şehri' diye bahsedilen raporda bir de 'Kürt bölgesinin' işaretlendiği Türkiye haritası bulunuyor. Hindle, harita konusunda yorum yapmadı.
Çiller İngilizce'yi Türkçe'den iyi konuşuyordu
* Çiller Başbakan olduğunda İngilizce'yi Türkçe'den iyi konuşuyordu. Derviş de paraşütle Türkiye'yi kurtarmak için getirildiğinde aynı durumdaydı.
* Türkiye merkeziyetçi yapısından hala kurtulamadı. Halen 2 milyon bürokrat bulunuyor. Valiler büyük
odalarında oturuyor ve Osmanlı zamanındaki gibi onların imzası olmadan çok az şey yapılabiliyor.
* Birçok Kemalist, Erdoğan'ın gerçek kimliğini sakladığını, AB üyeliğini, Türkiye'yi İran gibi İslam devletine dönüştürmeden önce, askerin gücünü azaltmak için kullandığını düşünüyor.
Avrupa'nın en yüksek noktası Ağrı Dağı olacak
Türkiye'nin doğu ve güney sınırları Gürcistan, İran, Irak ve Suriye'ye dokunuyor. Türkiye'nin AB'ye dahil olması durumunda Avrupa'nın yeni komşuları bu ülkeler olacak. Avrupa'nın en yüksek dağı ise Mont Blanc yerine Ağrı olacak. Böylece Avrupa Mezopotamya'nın kuzeyini kapsamış olacak.
Atatürk aktör Fiennes'e benziyor
The Economist, 3 ayrı bölümde Anıtkabir'den bahsettiği raporunda Atatürk'ün Türkiye için öneminin alüm çok sık çiziyor. Raporda, "Aktör Ralph Fiennes'in kırışıklı halini andıran, sert yakışıklı lider, 21'inci yüzyılda 70 milyonluk Türkiye'nin kaderini belirlemeye devam ediyor" demliyor.