Türkiye’de kendine ensesi kalın dedirtmeyen ‘otantik’ burjuvazi var
TÜSİAD, Görüş dergisinde burjuvaziyi ele aldı
Dergide dünyada ve Türkiye’de orta sınıfın güçlenmesine dikkat çekilirken en çarpıcı yorum Prof. Ahmet İnsel’den geldi: MÜSİAD veya TUSKON çevrelerinin burjuvadan anladıkları, otantik yerli burjuva sınıf kimliğini ele veriyor. Bunun arkasında Müslüman zengin kimliğini örtecek, ‘sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış kitle’ ideolojisini sürdürecek bir ‘Biz değiliz, onlar!’ tavrı var.
Ahmet İnsel, ‘otantik burjuvazi’nin kendini halk olarak, ‘ensesi kalın olmayan’, ‘Ankara’da, İstanbul’da oturmayan’ olarak tanımladığına dikkat çekerken TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ise “Sermaye çevrelerinin ayırt edici fay hattı kayıt içi/kayıt dışı olmak gerekirken ‘yeşil sermaye-İstanbul sermayesi’ türü bir ayrım kültürel ve siyasi çatışmaların lügatını oluşturuyor” dedi. İşte dergide yer alan çarpıcı değerlendirmeler:
Yeşil sermaye-İstanbul sermayesi çatışmaların lügatını oluşturuyor
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ‘Kültürel değil rasyonel kodlarla hareket etmek’ başlıklı makalesinde şu noktalara vurgu yaptı:
8Araştırmalara göre 2020’li yılların ortalarında dünyada orta sınıf kategorisine giren nüfus yoksul kategorisindeki nüfustan yüksek olacak.
8Giderek artan sayıda ülke küresel ekonomiye eklemlenir, sanayi üretimi artarken, gelirleri yükselen, piyasa ile ilişkileri bağlamında alım gücüne sahip, tüketicilikten hoşlanan bir orta sınıf şekilleniyor.
8Orta sınıfların burjuvalaşması demek kendilerini yalnızca ekonomik ilişkiler bağlamında tanımlamamaları demek. Yani iktisadi açıdan öne çıkan, değer üreten, dönüşümü gerçekleştiren, zenginliği getiren sınıf yaşadığı toplumun değerler sistemini belirliyor. İçinde yer aldığı yapının hukuksal yapısının hangi ilkelere yaslanması gerektiğini tanımlıyor. Mülkiyet hakkı, teşebbüs özgürlüğü, bireyin devlet karşısında kanunlarca korunması, vatandaşlık bağlamında eşitlik ilkesi bunlar arasında ön plana çıkıyor.
8Orta sınıfların en önemli talepleri siyasal yapıların daha şeffaf, hesap veren, katılımcılığa açık şekilde örgütlenmesi. Bu standartlara uymayan ülkelerde Hindistan’dan Rusya’ya, Çin’den Şili’ye kadar siyasi hareketler bu değerlerden ve taleplerden besleniyor. Tüm dünyayı şaşırtan Arap isyanlarında da, her ne kadar hasadı İslamcı partiler toplamış olsa da, değişimin itici gücü kentli, okumuş, dünyayla iletişim halindeki modern ve laik orta sınıflardı.
8Orta sınıf direnişinin gelişmiş bir ülkedeki en çarpıcı örneğini de ABD’deki ‘Biz yüzde 99’uz’ hareketi verdi diyebiliriz. Nitekim Barack Obama, son dönemde orta sınıfların değerler listesinde en üst sıralarda yer alan refah devleti uygulamalarını savunup bu hareketin desteğini alarak yeniden seçilmeyi başardı.
8Türkiye’de çıkarların çatışması kültürel çatışma olarak sunulabiliyor. Sermaye çevrelerinin asıl ayırt edici fay hattı kayıt içi/kayıt dışı olmak gerekirken ‘yeşil sermaye-İstanbul sermayesi’ türü bir ayrım hem kültürel hem de siyasi çatışmaların lügatını oluşturuyor.
8Türkiye modernleşmesini daha ileri merhalelere taşıdıkça tartışmalarını kültürel kodlarla değil rasyonel işleyiş, yönetim ve karar kodlarıyla yapmaya başlayacaktır. O zaman Türkiye demokrasisi açısından da şeffaflık, hesap verme, mülkiyet hakkına saygı, hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına/tarafsızlığına önem verme daha merkezi kavramlar haline gelecektir. TÜSİAD’ın bu konularda verdiği mücadelenin de değeri sanırım o zaman daha iyi anlaşılacaktır.
Fiilen iktidar bloğunun bir parçası
Görüş dergisindeki en çarpıcı değerlendirmeler Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Ahmet İnsel’e ait. İşte İnsel’in ‘Türkiye’de burjuvazinin serüveni’ başlıklı yazısı:
8MÜSİAD, nesnel olarak bakıldığında dört dörtlük bir burjuva örgütü. TUSKON da öyle. Bu ikisinin TÜSİAD’dan bu açıdan bir farkı yok.
8Sermayedarın, işverenin, sanayicinin, burjuvanın müstakili, cumhuriyetçisi, Doğulu veya Batılı’sına pek rastlanmaz. Türkiye’de bu örgütlerin bolluğu sınıf ilişkilerinin nasıl dini, kültürel ve etnik kimlikler tarafından belirlendiğini ele veriyor.
8MÜSİAD veya TUSKON çevrelerinin burjuvadan anladıkları, aslında otantik bir yerli burjuva sınıf kimliğini ele veriyor. Bunun arkasında kendi Müslüman zengin kimliğini örtecek, ‘sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış kitle’ ideolojisini sürdürecek bir ‘Biz değiliz, onlar!’ tavrı var. Bu tavrın beslendiği ideoloji katıksız bir burjuva ideolojisi. ‘Otantik burjuvazi’ kendini halk olarak, ‘ensesi kalın olmayan’, ‘Ankara’da, İstanbul’da oturmayan’ olarak tanımlıyor.
8Bugün TÜSİAD üyelerine burjuva olup olmadıkları sorulsa, büyük çoğunluğu kendisini burjuva sınıfının bir üyesi olarak gördüğünü ifade edecektir. Buna karşılık, fiilen iktidar bloğunun ve egemen sınıfın bir parçası olmasına rağmen, otantik Anadolu burjuvazisinin bu sıfatı kabullenmemesi, ‘Biz değil, onlar’ demeye devam etmesi, aşağıdan gelen muhafazakâr-liberal demokratikleşme dinamiğinin hedef tahtasında ‘üst sınıf’ olarak başka bir kesimin kalmasını sağlıyor.
8AKP’nin bugünkü hegemonik konumunun besleyen en önemli olgulardan biri de bu. TUSKON, MÜSİAD gibi örgütlerin, halk nezdinde TÜSİAD gibi burjuva örgütleri olarak tanımlanması, AKP’nin de burjuva partisi olarak adının konması, Türkiye toplumunda taşların yerli yerine oturmasının önemli bir adımı olacak.
Yeni orta sınıfın güçlenmesinde AK Parti’nin önemli rolü oldu
İstanbul Politikalar Merkezi ve Sabancı Üniversitesi’nden Prof. E. Fuat Keyman ise dergiye orta sınıfla ilgili tespitlerini yazdı.
81994’ten bugüne, orta sınıfın Anadolu’da ve çevrede giderek yaygınlaşmasına, hatta son dönemde, merkeze gelmesine şahit olduk. Orta sınıfın Türkiye modernleşmesi ve ekonomisinde son yıllarda yaygınlaşması ve derinleşmesi, statik ve geleneksel olarak ötekileştirilen Anadolu’nun gösterdiği ekonomik dinamizm, başarılı ve aktif girişimcilik ve hızlı kentleşmeyle birlikte ortaya çıktı ve bu bağlamda da, hem çevrede ‘Anadolu Kaplanları’ dediğimiz merkezlerin oluşmasına, hem de çevrenin merkeze gelmesine yol açtı.
8Yeni orta sınıflar, ağırlıklı olarak ekonomi alanında hareket ediyor. Belli bir siyasi aktörü, örneğin AK Parti’yi destekledikleri zaman, bu aktörün güçlenmesinde önemli rol oynayabiliyorlar.
8Yeni orta sınıflar, ekonomi alanında, belli kurumlar içinde örgütlenebiliyor. Bu kurumlar, MÜSİAD, TUSKON ya da TURKONFED gibi sanayi ve iş insanı dernekleri olabildiği gibi sanayi ve ticaret odaları, kadın girişimci dernekleri de olabiliyor.
8Yeni orta sınıfların yaygınlaşıp güçlenmesinin arkasında 5 unsurun önemli olduğunu söyleyebiliriz: Türkiye’nin küreselleşme ve AB’yle bütünleşme süreci, kentleşme ve Anadolu’nun kentsel dönüşüm süreci, AK Parti iktidarı ve aktif dış politikası.
8Yeni orta sınıfların güçlenmesinde 2002’den bugüne kadar Türkiye’yi yöneten AK Parti’nin ve izlenen aktif dış politikanın önemli bir rolü oldu. AK Parti’nin gücü ve bu güçte ekonominin belirleyici rolü parti ile yeni orta sınıflar arasında karşılıklı yarar ilişkisinin kurulmasına ve derinleşmesine yol açtı.
8Yeni orta sınıflar dini ya da muhafazakâr ilkeler temelinde hareket eden, çoğunlukla Sünni İslami kimliği taşıyan, üyeleri arasında güven ve dayanışma duyguları temelinde organik topluluk kurmaya çalışan hareket tarzı içinde.
8Yeni orta sınıfların kalkınmacı ve ahlaki devlet ve vatandaşlık anlayışı işçi haklarına, kadın haklarına, farklı cinsel, kültürel kimliklerin haklarına ve çevre haklarına bakışlarında, ciddi eksiklikler göstermektedir.
8Demokrasinin güçlenmesi, çoğulculuk ve farklılıklarımız içinde birlikte yaşama alanlarında henüz net bir duruş ortaya koymuş değiller. Bugün, muhafazakarlaşmayla demokratikleşme arasında yer alan yeni orta sınıfların yapacağı tercih, büyük ölçüde, Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir.