Tüm çalışanları ilgilendiriyor! Rekabet etmeme sözleşmesi...
Yeni işe girmenin heyecanıyla çalışanların çoğu zaman okumadan imzaladığı rekabet etmeme sözleşmesi ile çalışanın işten ayrıldıktan sonra çalışamayacağını düşünerek işten ayrılmaktan vazgeçeceğini düşünüyor. Fakat her çalışanın imzaladığı rekabet etmeme sözleşmesi geçerli değil.
Birçok işveren çalışanların işten kolay ayrılmasını engellemek için rekabet etmeme sözleşmesi imzalatıyor. Rekabet yasağı ile ilgili tüm detayları Milliyet yazarı Cem Kılıç yazdı. İşte o yazı...
Günümüzde birçok işveren çalışanların kolaylıkla işten ayrılmasını engellemek adına çalışanlara rekabet etmeme sözleşmesi imzalattırma yoluna başvuruyor. Bu şekilde çalışanın işten ayrıldıktan sonra çalışamayacağını düşünerek işten ayrılmaktan vazgeçeceğini düşünüyor.
Ne anlama geliyor?
Fakat her çalışanın imzaladığı rekabet etmeme sözleşmesi geçerli değil. Sadece işverenin müşteri çevresi, üretim sırları veya yaptığı işler hakkında detaylı bilgi edinme imkanı bulunan çalışanların imzaladıkları rekabet etmeme sözleşmeleri belirli koşullarla geçerli.
Üst düzey yöneticiler için söz konusu olan rekabet yasağı, çalışanın iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverene rakip bir işletme açmasını, rakip bir işletmede işe girmesini veya bunların dışında rakip işletme ile herhangi bir menfaat ilişkisine girmesini yasaklayan hükümleri ifade ediyor.
Ayrı bir sözleşme olabileceği gibi, iş sözleşmesinin içinde bir madde de olabilir. Her ikisi için de şartları inceleyelim.
Ortada gerçek bir risk durumu olmalı
Rekabet yasağı sözleşmeleri ancak birtakım koşulların varlığı halinde geçerli kabul ediliyor.
Çalışanın öncelikle işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı bulunmalı. Bilgi edinme imkanı bulunmayan işçi ile rekabet yasağı sözleşmesi yapılsa da yasak geçerlilik taşımayacaktır.
Kanun bu yolla işverene gerçek anlamda rakip olamayacak kişilerin mağdur edilmesini engellemiştir.
Çalışanın müşteri çevresine veya üretim sırlarına erişiminin olması da tek başına yeterli değildir.
Bu bilgilerin kullanılmasının işverene ciddi zarar verecek olması gerekmektedir. Ciddi zarar için işverenin kazancını önemli ölçüde düşürecek, işverenin rekabet edebilirliğini sınırlandıracak yani telafisi güç zararlar doğuracak eylemler aranmaktadır. Çalışanın bahsedilen bilgilere ulaşma imkanı bulunsa da işverene ciddi zarar verme imkanı bulunmuyorsa yine rekabet yasağı geçerli olmayacaktır.
Yasak için ek menfaat sağlanması zorunlu değil
Rekabet yasağı karşılığında çalışana menfaat sağlanması zorunlu değil. Bununla birlikte kişinin rakip şirkette çalışmaya devam etmesinin işverene aşırı zarar vereceği düşünülerek, yasak boyunca doğabilecek ücretleri peşin ödenebilmekte, karşılığında rekabet etmemeleri şart koşulabilmektedir.
Böyle bir menfaatin sağlanması, sözleşmenin geçerli kabul edilmesine destek sağlayacaktır. Çalışana makul bir yarar sağlandığı gerekçesiyle, ilgili rekabet yasağı sözleşmesinin uygulanabilirliği güçlendirilmiş olacaktır.
Yargıtay incelemesine konu olan bir olayda, çalışana rekabet yasağı süresince ücret ödenmesi kararlaştırılmış fakat işverene de istediği zaman yasağı kaldırma hakkı getirilmiştir. Yargıtay işverenin yasaktan vazgeçme hakkını kullandığı tarihe kadarki sürenin karşılığı olan bedelin eski çalışana ödenmesi gerektiğine karar vermiştir.
Sınırlı yasak getirilebilir...
Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini sınırsız ve hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürmemeli, süre, yer ve konu bakımından sınırlandırılmış olmalıdır. Rekabet yasağı iki yılı aşamaz.
Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilir. Rekabet yasağı ayrıca işverenin tüm faaliyet alanını kapsamamalı ve işçinin somut göreviyle sınırlanmalı. Örneğin bir mesleğin kapsamına giren bütün işlerin yasak kapsamına alınması mümkün değildir.
Yargıtaya göre; özellikle şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde, işçinin bütün alanlarda çalışmasının sınırlandırılması mümkün olmaz.
İşçinin işverene ait işyerinde yaptığı işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımından böyle bir sınırlama getirilmelidir. Faaliyet kapsamı olarak çok geniş tutulan yasaklar ‘kelepçeleme’ olarak değerlendiriliyor. Rekabet yasağının uygulanacağı alan da coğrafi bölge, şehir ya da işverenin faaliyetinin etki alanı olarak sınırlandırılmalı. Her hâlükârda yasak, işverenin fiilen yürüttüğü faaliyet alanının sınırlarını aşamamalıdır.
Çok geniş alanlara yayılan, çalışanın Türkiye’nin neredeyse büyük çoğunluğunda çalışmasını engelleyen yasaklar geçerli kabul edilmiyor. Tüm Türkiye olarak getirilen rekabet yasakları baştan mahkeme tarafından reddedilmektedir. Yurt dışına ilişkin getirilen yasaklarsa tartışmalı durumda.
Bazı görüşler uluslararası bir şirket varsa ve kişinin işini şirketin diğer şehirlerinde yaparak şirkete zarar verme imkanı varsa uluslararası rekabet yasaklarını kabul ediyor. Bazı görüşler ise yasağın yurt dışına genişletilemeyeceğini savunuyor. Son sözü yargı söyleyecek.