Sözleşmeyi imzalayan o parayı ödemek zorunda!
Ev satın alırken ya da kiralarken emlak komisyoncusuyla bir sözleşme imzalayanlar komisyoncu ücretini mutlaka ödemek zorunda. Emlakçıyı devre dışı bırakarak komisyon ödemekten kaçınmak mümkün değil. Mahkemelerin kararı da bu yönde.
Ev alacak, satacak veya kiralayacak iseniz, ilk yapacağınız iş bir emlakçıya başvurmaktır. Milliyet'ten Prof.Dr. Erol Ulusoy'ın yazısına göre eskiden kiralık veya satılık ev arayanlar, aradıkları semti cadde cadde, sokak sokak gezer, evlerin camlarına bakarlar, “kiralık” veya “satılık” yazısı var mı diye bakarlardı.
Artık modern toplumda mesleklerin etkisi, uzmanlık geliştikçe gelişti. Şimdi ev sahiplerinin kendi evlerini satma veya kiralama için ayıracakları ne zamanları var ne de enerjileri. Kaldı ki artık, sokak sokak gezerek kiralık ev arayanlar da yok. Evlerin camında “kiralık” yazılı asılı olsa da, irtibat adresi olarak bir emlak komisyoncusunun adı ve iletişim bilgileri yazılı.
Emlak komisyonculuğu artık uzmanlık isteyen bir meslek. Aslında emlak komisyoncuları hukuken “komisyoncu” olarak çalışmıyor. Yani müşterileri ile aralarında bir komisyonculuk sözleşmesi yapılmıyor. Bir aracılık sözleşmesi, teknik adıyla, eskiden “tellallık sözleşmesi” denilen, yeni adıyla “simsarlık sözleşmesi” yapılıyor. Emlak komisyoncusu aslında komisyonculuk değil, “tellallık”, yani “simsarlık” yapıyor.
140 bin komisyoncu
Kafa karışıklığı olmasın diye ben de “emlak simsarı”na “emlak komisyoncusu” diyeceğim.
Türkiye’de 100 bin civarı emlak komisyoncu ofisi, 140 bine yakın da çalışanı var. Konutların % 40’ı emlak komisyoncuları aracılığıyla, % 60’ı ise doğrudan malikleri tarafından satılıyor. Ama bu rakama inşaat şirketleri ve müteahhitler doğrudan sattıkları sıfır konutları da dâhil.
İşin doğrusu
O zaman neden mi meslek adı olarak yanlış biçimde “emlak komisyoncusu” deniyor? Çünkü uygulamada, yaptıkları işe göre değil, aldıkları ücrete göre adlandırılmışlar.
Onlar, meslek olarak simsarlık yapıyor ama ücret olarak “komisyon” ücreti alıyorlar. Meslek adları da hatalı olarak, aldıkları ücrete göre “komisyoncu” kullanılıyor, meslekleri olan “simsarlık” değil. Doğrusu, “emlak komisyoncusu” değil, “emlak simsarı” olacak.
Henüz özel bir kanunları yok ama 2015 yılından beri gündemde. Şimdi gelelim senin Adana’daki akraban ile emlak komisyoncusu arasındaki uyuşmazlığa İhsan Amca... İhsan Amca’nın Adana’daki bir akrabası, Serpil Hanım, 07.03.2011’de bir emlak komisyoncusuyla “tellallık sözleşmesi” niteliğinde “Yer Gösterme ve Danışmanlık Komisyon Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalar. Seyhan Baraj Gölü manzaralı, değeri 450 bin TL olan bir villa satın alacaktır. Sözleşmeye villanın değerinin %3’ü kadar komisyon ücreti alacağı yazılır.
Serpil Hanım bu villayı sonradan bir başka emlak komisyoncusu aracılığıyla aldığını iddia ederek, komisyon ücreti ödemez. Aralarında uyuşmazlık çıkar, iş mahkemeye gider. Emlakçı, villayı Serpil Hanım’a gezdirdiğini, Serpil Hanım’ın villayı satın aldığını ileri sürer. Serpil Hanım’dan %3 değil, %6 komisyon ücreti+KDV ister. Çünkü aralarındaki sözleşmede şöyle yazmaktadır:
Eğer bu villa, Serpil Hanım’ın bağlantılı olduğu şirketler, kuruluşlar, kan ve sıhri hısımlarına satılır, kiralanır ya da tapu akdine bir başka emlakçı aracılık etse veya emlakçı dışında doğrudan kendisi işlem yapsa dahi, villanın sözleşmede belirlenen gerçek bedeli üzerinden satış karşılığında alıcı ve satıcı tarafın da ödeyeceği %6+KDV danışmanlık ve hizmet bedelini Serpil Hanım işlem en geç üç gün içinde ödeyecektir.
Davalık oldular
Kısaca, Serpil Hanım emlakçıyı devre dışı bırakarak bu villayı doğrudan veya bir başka emlakçı aracılığıyla kendisi veya bağlantılı şirketleri, akrabaları satın alsa dahi, %6 komisyon+KDV ödeyecektir.
Duruşma duruşmayı, karar kararı takip eder, olay Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na kadar gider. Serpil Hanım, her ne kadar yer Gösterme Sözleşmesi’ni yanıltılarak imzaladığını söylese de, mahkeme Serpil Hanım’ın bu savunmasına itibar etmez.
Çünkü emlakçının villayı Serpil Hanım’a gösterdiği, fiyatı konusunda bilgilendirdiği ve bütün soruları cevaplandırdığı konusunda Serpil Hanımın itirazı olmamıştır.
Cezada indirim talebi
Cevaplanması gereken soru burada şudur: Normalde o zamanlar %3 olması (şimdi %2) gereken emlak komisyoncusu ücretinin %6 (şimdi %4)+KDV olarak yazılması ne anlama gelir? Devre dışı bırakılan emlakçı %6 komisyon ücreti isteyebilir mi?
İşte Yargıtay buradan hareket ederek, her ne kadar yer Gösterme Sözleşmesi’nde toplam %6 komisyon ücreti alınacağı yazılı olsa da, villayı satın alan Serpil Hanım’ın bunun yarısını ödeyeceği, diğer yarısının ise cezai şart olduğuna karar verir.
Ama %3 cezai şartın da yüksek olduğuna, mahkemenin indirim yapması gerektiğine karar verir. Ama alıcı Serpil Hanım değil de bir şirket olsaydı, cezai şartta indirime gidilmeyecekti.
Yönetmelikte açıkça yazıyor
Sonuçta, varılacak ders şudur İhsan Amca: Bir emlak komisyoncusu ile yer gösterme, danışmanlık, aracılık sözleşmesi yapıldıktan ve hizmet alındıktan sonra, emlakçı devre dışı bırakılarak taşınmaz hangi şekilde satın alınırsa alınsın, emlakçı komisyon ücretine hak kazanır. Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik’in 20’nci maddesinde emlakçıya bu hak açıkça tanınıyor. Serpil Hanım’ın villayı satın aldığı 2011 yılında emlak komisyoncusu ücreti toplam %6 idi.
Satış bedeli üzerinden %4
Şu anda bu ücret Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik ile satış bedelinin %4’ü olarak uygulanıyor, %4’ten fazla ücret yasak. Sözleşmeye %4 komisyon ücretinin kim tarafından ödeneceği yazılı değilse, satıcı ve alıcı eşit olarak, yani %2 olarak öderler. Eğer sözleşmeye kimin ne oranda ücret ödeyeceği yazılı değilse, emlakçı devre dışı bırakıldığında alıcının mesela %5 komisyon ödeyeceği yazılmışsa, alıcı sadece %2 komisyon ücreti, artanını ise cezai şart olarak öder. Tabii ki hâkimin cezai şartta indirim yapması istenebilir.
Plakaya yazılan trafik cezası
İhsan Amca diyor ki “Hocam, geçenlerde eşim pazara gitmek için arabayı aldı. Bir hafta sonra bir baktım, bana hatalı park etmekten 134 TL ceza geldi. Hatalı park eden eşim ama cezayı ödeyecek olan ben! Haksızlık değil mi?”
Sevgili İhsan Amcacığım, olaya şöyle bakmak gerek; aslında trafik cezası arabanın kendisine, arabanın plakasına kesilmiyor. Trafik cezası, trafik suçunu işleyenin, arabayı o anda kullananın, arabanın sahibi olduğu varsayımından hareket ederek ceza arabanın sahibi adına kesiliyor.
Ama arabayı süren, trafik cezasına konu olan hatalı parkı yapan başkası ise, arabanın sahibinin buna itiraz etmesi mümkün. Tabii ki ispatlaması şartıyla. Mesela sen, sevgili İhsan Amcacığım, araç benim ama hatalı park etmeyi eşim Zeynep yaptı diyebilirsin.
Aman gözünü seveyim, bu aklı sana benim verdiğimi Zeynep Teyze’ye söyleme lütfen! Zeynep Teyze’nin o güzelim böreklerinden mahrum kalmaya hiç niyetim yok!