Gazete Vatan Logo

'Seyretmeyin tedbir alın'

TOBB Başkanı '6 ayda 45 bin bakkal kapandı' diyerek ortadireğin sıkıntısına acilen çare bulunmasını istedi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisaroklıoğlu, orta direğin sıkıntılarını değerlendirirken çok önemli tespitlerde bulundu. İlk 6 ayda 45 bin bakkalın kapandığını belirterek, "Bu büyük sosyolojik hadise. Hükümet bunu seyretmemeli, tedbir almalı" dedi. Hisarcıklıoğlu, sorularımızı şöyle yanıtladı:

• Orta direğin şikayetleri konusunda bir tespitiniz var mı?
Var. Bu yıl enflasyon yüzde 8. Senet protestolarında değer olarak yüzde 80'in üstünde artış var. Bu, piyasalardaki sıkıntının en bariz göstergesidir. İkincisi, perakende sektörünü, geleneksel bakkal ile süpermarketleri ele alalım. 1995'te bakkalların toplam cirodaki oranı yüzde 80, süpermarketlerin yüzde 20 imiş. 2005'te bakkallar yüzde 60'a inmiş. İlk 6 ayda 45 bin bakkal kapandı. Bu kadar orta yaş grubu esnaf işsiz kaldı. Bu büyük bir sosyolojik hadise, sosyal olarak da büyük problem. Çünkü bu, ev geçindirmek durumunda, hanımı olan, çocuğu olan, çarkının dönmeye devam etmesi gereken grup. Bizim bu hadiseyle karşılaşacağımız yük devam edecek. Çünkü bu bir trend, bu trend devam edecek, buna tedbir almamız lazım... Hükümetin bu tedbirleri alıyor olması lazım. 'Ne yapalım, dünyanın trendi, tüketici alışkanlığı böyledir, böyle devam edecektir' diye seyretmemesi lazım.

• Asaf Savaş Akat yazdı, Türkiye ürettiğinden çok tüketmeye başladı, borçla tüketiyor. Bu gidişle biz duvara çarparız. Siz böyle bir ihtimal görüyor musunuz?
Görüyoruz, rakamlarla görüyoruz. Dış ticaret açığı 41 milyar dolar olmuş. Yani ithalat ile ihracat arasında 10'uncu ay itibarıyla 41 milyar dolar dış ticaret açığımız var. Bir önceki yıla göre yüzde 30 artmış. Burada bu tehdit var. Bu dış ticaret açığının 15 milyar dolarını turizmle kapatıyoruz. 15 milyar dolarını da yurtdışı müteahhitlik ve navlunla kapatıyoruz. Ama cari açık da bu sefer yüzde 50 arttı. Bunu finanse ettiğimiz sürece problem değil, doğru. Ama bunun finansmanının karşılığında ne maliyet ödüyoruz dışarıya, o çok önemli. Bakın, portföy yatırımı olarak 13 milyar dolar geliyor. Bunun 1 yıllık götürüşü dolar bazında yüzde 20 ile yüzde 70 arasında. Yani adam 100 dolarını 120 dolar olarak da 170 dolar olarak da alıp gidebiliyor. Bunun bedelini de yine biz ödüyoruz, cari açığı finanse edeceğiz diye.

• Sıcak parayla büyümek bizi zenginleştirmiyor aksine fakirleştiriyor mu?
Tabii fakirleştiriyor. Biz neyi savunuyoruz, sıcak para yerine doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak kalıcı sermaye olarak Türkiye'de yatırım yapılmasını savunuyoruz. Ama sıcak parayla gelen rakam, bizi zenginleştirmek yerine fakirleştiriyor, yarınımızdan çalıyor...

Sosyal açık problem

• Peki burada kusur nerede?
Burada esas problem, devletin kendi kara deliklerini kapatmasına bağlı, israf etmemesine bağlı. En önemli problem, sosyal güvenlik açığı. 3 yıldır Sosyal Güvenlik Reformu yapılamadı. Bize son 3 yıllık maliyeti 30 milyar dolar. Bu yılki maliyeti 15 milyar dolar. Seneye yapılmadığı zaman yine 15 milyar dolar daha gelecek. En önemlisi bu. Cari harcamalarınıza dikkat edeceksiniz, yani devlet faiz dışındaki harcamalarını artırmayacak artı açık verdiği yerleri kapatacak. Şu anda ödemeler faizden sonraki en büyük kara deliğimiz olan sosyal güvenlik açığına gidiyor. Ki bizim iktidara eleştirimiz şu; 'Sen bunu 3 Kasım seçimleri öncesi vaad ettin, acil eylem programına koydun. 3 yıldır bunu niye yapmadın?' Bunun ülkeye üç yıllık maliyeti 30 milyar dolar.

• Siz hep ara malları ithalatındaki artışı tehlike olarak gördüğünüzü söylüyorsunuz. Neden tehlike?
İhracatımız ilk 9 ayda yüzde 18 artarken, yatırım malı ithalatımız yüzde 16 artmış, tüketim malı
ithalata yüzde 10 artmış, sanayi ara malı ithalata yüzde 24 artmış, esas problem burada. Türk sanayii rekabet edemiyor. Çünkü, elektriği en pahalı biz kullanıyoruz dünyada. En yüksek istihdam vergisini biz ödüyoruz. En adaletsiz ve en yüksek vergiyi biz ödüyoruz. Şu anda Türk özel sektörü dünyadaki en pahalı ve en kısa vadeli krediyi kullanıyor. Biz devletten para pul istemiyoruz. Diyoruz ki, yapısal olarak bu 4 ana problemi çöz, gerisim bize bırak.

Eleman ilanlarına bakın

• Vergilerin yüksek oluşu işsizliğin hafifletilmesinde ve kayıtdışının önlenememesinde bir faktör mü?
Doğrudur. Gazeteyi açın, 'eleman aranıyor' sütununa bakın, orada cevabı var. Dünkü gazetede diyor ki, 'Şoför aranıyor, asgari ücret, yemek, SSK'. Devlet bunu nasıl farketmiyor? Yani sistem diyor ki, "Ben iflas ettim arkadaş". Gazetelere düşmüş bu. Bütün seri ilanlara bakın. 'Yemek+SSK' diyor. 'SSK'lı yapıyorum' demiyor. Bu bir gerçeği ortaya çıkartıyor, kayıtdışı işsizliği sen burada pompalıyorsun, zaten ekonominin kuralı da bu. Şen vergi oranını artırdığın zaman otomatikman kayıtdışı piyasayı destekliyorsun demektir.

• Türkiye ekonomisinde bir kriz riski görüyor musunuz?
Kriz olacak dersek, en başta kendi ayağımızı kendimiz vurmuş oluruz. Ama risk unsurları var. En büyük risk unsuru da cari açıkta. İlk günden beri biz söylüyoruz. Bunu bazıları var-yok dediler, bugün yavaş yavaş herkes bu noktaya gelmeye başladı. Çünkü 2001 Şubat krizine girdiğimizde bizim cari açığımız 7 milyar dolardı. O gün onu finanse edemedik. Bugün 21 milyar doları finanse ediyoruz. Bunun çözümü dış ticaret açığının azaltılmasıdır. İthalat ile ihracat arasındaki makasın, ihracat lehine gelişiyor olması lazım.

• Bunu da en kolay çözecek olan kur mekanizması mı?
Bu en kolaycılığı. Ama bu kolaycılığın bedelini sonra yine biz ödüyoruz. Esas yapısal problem var. Yapısal problemi çözmeden kurla bu işler kalıcı olarak düzelmez. Yapısal reform dediğimizde batıdaki iş görme biçimiyle eşit konuma gelmek istiyoruz. Bugün futbolda dünya kupasında, Avrupa kupasında FIFA kurallarını kabul ederek ancak FIFA sarflarına göre oynama hakkını elde ediyorsak, ekonomide, yaşantı biçimimizde dünyanın kabul ettiği normların aynısını kabul edelim ve ekonomiyi dünya liginde oynatalım. Dediğimiz bu. Kendimize uygun bir model çıkartırsak, o zaman da dünyada futbol oynamaya müsaade etmiyorlar. İş bu.

• Yapısal reformlar gerçekleştirilse, kur tartışmaları da biter mi sizce?
Bunları yaptığınız zaman otomatikman zaten devletin açıklan da azalacak. Devletin açığı azaldığı zaman sıcak para girişi getiri düştüğü için azalacak. Benim açığım 21 milyar dolar. Bize gelen para 34 milyar dolar. Dolar bundan dolayı fışkırıyor, ihtiyacımızdan fazla geliyor, ihtiyacımızdan fazla geldiği için doların fiyatını yukarı doğru çıkartamıyoruz. Merkez Bankası 13 milyar dolar döviz almış. Diyoruz ki, 'Eski kötü alışkanlıklar var ya, talimat ver Merkez Bankası hepsini alsın, faizi indirsin, düdük çalsın, şunu, bunu yapsın'. Düdük çalarak yapılan ekonomideki her türlü müdahale 6 ay sonra 1 sene sonra daha büyük tehdit olarak bize dönüyor.

Haberin Devamı