Savaş hali piyasaları nasıl etkileyecek? Bakan Şimşek merak edilen soruları yanıtladı
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İsrail- Filistin savaşının Türkiye’ye etkisi ne olur? sorusuna cevap verdi. Bakan Şimşek Türkiye ekonomisine yönelik de önemli açıklamalarda bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Türkiye’nin potansiyeli büyük. Türkiye kişi başı milli geliri 10 bin doların üzerinde olan dünyadaki 7 ülkeden bir tanesi. Güçlü bir ekonomi, dolayısıyla ilgi büyük. Uzun bir süredir çeşitli nedenlerle özellikle portföy yatırımcılarının uzak durduğu bir piyasa. İlgi büyük, peki algıda değişiklik var mı? Ciddi bir iyileşme var.
"ENFLASYONU ÇIPALAYACAK EŞİKLERE DOĞRU GELİYORUZ"
Bizim programın ana hedefi sürdürülebilir yüksek büyüme, bu hedefe ulaşırken fiyat istikrarı yani enflasyonun düşük tek haneye indirilmesi bunu destekleyecek maliye politikası, yine rezerv birikimi ve kur korumalıdan çıkış gibi entegre, birbirini besleyen bir bütüncül yaklaşım var.
Bu çerçevede bir program var. Bu program önemli bir fırsat sunuyor. Yani yapısal dönüşüm var. Burada yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm bunların hepsi ciddi fırsat içeren alanlar.
Bütün yatırımcılardan ilgi çok yoğun. Bu bir miktar fon akışına dönüştü. Önümüzdeki dönemde bunun yoğunlaşmasını bekliyoruz. Uygulama anlamında programın erken aşamasındayız. Para politikasında güçlü adımlar attık. Enflasyonu çıpalayacak eşiklere doğru geliyoruz.
Potansiyel büyük. Bizim program tutarlılığı olan program. İnanıyorum ki özellikle bu ülkemize kalıcı, uzun vadeli, kaynak noktasında çözüm üretecek bir program.
TEMASLAR SONUNDA TÜRKİYE’YE YÖNELİK ŞÜPHENİN AZALMAKTA OLDUĞU İZLENİMİNE KAPILDINIZ MI?
Tabi ki, burada kararlılık önemli, öngörülebilirlik önemli, en önemli kural uygulama. İlk 3 ayda çok konuşmadık. İlk 3 ayda biz uygulama yaptık. Para politikasında enflasyonu nasıl çıpalarız o hususta hem parasal sıkılaşmaya gittik. Hem miktarsal sıkılaşmaya gittik hem seçici kredi sıkılaşmasına gittik. Buna uygun da gelir politikalarını ortaya koyduk.
Maliye politikasında önden yüklemeli tedbirleri aldık. Deprem hariç bütçe açığının milli gelire oranla yüzde 3’ün altına çekeceğiz dedik.
Yatırımcıları ikna edecek bir para politikası duruşuna geçeceğiz dedik. Gerekeni yaptık. Yapısal reformları konuştuk. İzlenebilir, öngörülebilir, neyi ne zaman yapacağız, bu hususlarda hep uluslararası normlara uygun kaldık. Bu güven artırdı.
DOLAR VE EURO HAKKINDA
Küresel konjonktür rüzgarın arkadan estiği konjonktür değil. Bizim ticaret ortaklarımızda büyüme cılız. Avrupa bölgesinde yüzde 1’in altında. Küresel finansal koşullar sıkışık, ABD’de bile 10 yıl vadeli kağıtların getirisi yüzde 4.50-5 aralığında bu ciddi bir sıkılaşmayı ima ediyor. Piyasalar şunu öngörüyorlar: Faizler yüksek ve yüksek kalacak. Tabi bu bizim gibi ülkeler için karşıdan esen bir rüzgar. Doların güçlenmesi aleyhimize biz euro bazında mal satıyoruz. En büyük pazarımız Avrupa bölgesi, ham maddeleri dolar cinsinden alıyoruz.
Petrol fiyatlarındaki yükseliş karşı rüzgar. Bütün bunlara rağmen iyi bir hikayeniz varsa o zaman rağbet oluyor. Biz bu programın geçiş dönemindeyiz, biz hep şeffaf olduk, net olduk. Dezenflasyonist programa güçlü geçiş için bir geçiş öngörüyoruz dedik. Önümüzdeki sene ikinci yarısında. Bugün aldığımız tedbirlerin kalıcı etkileri zaman alıyor. Para politikası gecikmeli devreye giriyor. Bugün aldığınız tedbirlerin etkisi aylar sonra etkisini gösteriyor. Sonuçlarını almamız zaman alacak.
İŞTE ENFLASYONUN DÜŞECEĞİ TARİH
Yıllık bazda enflasyon düşüşü önümüzdeki senenin ikinci yarısı. Ama aylık bazda enflasyonda ciddi momentum kaybı başlayacak.
İsrail-Filistin gerginliğinin Türkiye’ye etkisi ne olur?
Bölgemizdeki çatışma ortamı olumlu olamaz, biz bunun geçici olmasını ve sınırlı olmasını en azından temenni ediyoruz. Çatışmanın başka yerlere sirayet etmemesi önemli, petrol fiyatlarında, enerji fiyatlarındaki yükseklik yakın dönemde arz kısıntılarından kaynaklanıyor. Dünya ekonomisi güçlü büyüme ivmesine sahip değil. Küresel ekonomide yüzde 3 civarında büyüme öngörülüyor. Bu büyüme yüzde 3’ün altında bile olabilir.
OPEC+ içinde olan bazı ülkelerin arz kısıntısına gitmesinden kaynaklandı. Bu çatışmaların geçici olumsuz etkisi olabilir. Esas belirleyici olan büyümedir, taleptir.
‘KISA VADELİ TEDİRGİNLİĞE YOL AÇIYOR’
Ben kalıcı 70’li yıllar tarzı bir petrol şoku öngörmüyorum. Etkisi sınırlı olur, kısa vadeli baktığınız zaman tedirginliğe yol açıyor.
"KKM'DEN ASLINDA TABİRİ CAİZSE ÇIKIŞ BAŞLADI"
Biz ülkemizin bünyesini güçlendirmeye çalışıyoruz. Dış şoklara karşı dayanıklılığını artırmaya çalışıyoruz. Dikkat ederseniz tek boyutlu değil para politikasında rasyonelleşme var. Maliye politikasında disiplinin tesisi var. Bunları destekleyecek dış kaynak var. Buradaki amaç orta, uzun vadede yüksek sürdürülebilir büyüme.
KKM'den aslında tabiri caizse çıkış başladı. MB'nin uygulamaya koyduğu tedbirler var. Rezerv birikimi devam ediyor. Mayıs ayından bu yana rezervlerde ciddi artış var. Dolayısıyla rezerv birikimi önemli, o devam edecek. Piyasa koşulları el verdiği sürece. Burada öyle bir koşullar sağlayacağız ki fon akışı güçlü olacak, dış kaynak güçlü şekilde akacak. Cari açık daralacak, büyümede yeniden dengelenme sürecindeyiz.
"SAKARYA'DAKİ DOĞAL GAZ ÜRETİMİ BAŞLADI"
Büyüme şu ana kadar çok güçlü şekilde iç talep kaynaklı. İhracatı destekleyerek bu dengelemeye çalışıyoruz. İhracat reeskont kredilerini 10 kat artırdık, artırmaya devam edeceğiz. Biz bankacılık sektöründeki ve kamunun kaynaklarını biz ihracat için seferber edeceğiz. Şu an dış talep güçlü değil ama biz bunu önceliklendiriyoruz. Bu sene altın ithalatı 30 milyar doların üzerinde, bu negatif reel faizlerden kaynaklanıyor. Altına olan talebin düşeceğini öngörüyoruz. Gabar'daki petrol günlük yüzde 10'unu karşılayacak. Sakarya'daki doğal gaz üretimi başladı. Petrol doğal gaz üretimiyle bu alanda dışa bağımlılığımız azalacak."