Sabancı Üniversitesi Rektörü Terzioğlu: Okumak için yurtdışına gidenlerin sayısı azaldı
“ABD’de 4 bin üniversite var, dünyanın en iyileri, en kötüleri de orada” diyen Prof. Terzioğlu, Türkiye’deki üniversitelerin kalitesinin yükseldiğine dikkat çekti
Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyetiyle Sabancı Üniversitesi 3 yıldır ’Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’veriyor. 20’si yabancı toplam 41 akademisyenin katıldığı araştırma ödülü 9 Haziran’da yapılacak törenle sahibini bulacak. Sabancı Üniversitesi 3 yıldır Amerika’nın en eski ve prestijli düşünce, araştırma merkezlerinden Brookings Enstitüsü işbirliği ile “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü” veriyor.
Ödül Türkiye kültürü, toplumu ve siyasetine dair araştırmaları teşvik etmek, Türkiye’nin çağdaş dünyadaki rolüyle ilgili entelektüel merak uyandırmak amacıyla veriliyor. 9 Haziran’da Sabancı Üniversitesi’nde yapılacak törende ödül sahibini bulacak. Bu yılın teması “Bugünkü Türkiye’nin Kültürü, Kurumları ve Değerlerinde Osmanlı Mirası” idi. 21’i Türkiye’den ve 20’si yurtdışından toplam 41 katılımcı yarışmaya katıldı. Tören öncesinde Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu ile görüştük.
* Yabancı katılımcılara açık bir araştırma ödülü veriyorsunuz. Bu yıl üçüncüsü veriliyor. Türkiye’nin imajına yönelik bir ödül desem doğru olur mu?
İlk defa Türkiye’de bir üniversite böyle bir çalışma yapıyor. Çok geniş bir çerçevesi var. Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine böyle bir araştırma ödülü veriyoruz. Yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmaması da Sakıp Bey’in fikri. Bu yılın teması ’Kurumlarda Osmanlı Mirasının Etkisi’. Hangi kurumlarda, nasıl bir etki olduğuyla ilgili araştırmacılar özgür bırakılıyor.
* Yabancı araştırmacıların
ilgisi?
20 yabancı akademisyen bu yıl başvuruda bulundu. Osmanlı tarihi dışarıda çok araştırılıyor. Akademik çevrelerde aktüel bir konu.
Türkiye’de de çok iyi çalışmalar yapan tarihçiler var. Ama toplumumuzun tarihi algılamasında çarpıklıklar var. Yurtdışında da Türkiye’de de Osmanlılarla ilgili yüzeysel bilgiler ortaya atanlar var. Osmanlılar yağmacıydı, talan ederlerdi, .askeri güçleri vardı onu kaybedince bittiler gibi... Bunlar gibi bir sürü örnek sayabiliriz.
* Bizlerin de okul hayatı her sorun karşısında bir dış mihrak bulmakla geçti...
Ne yazık ki öyle. ’Kendimizi yeterince tanıtamıyoruz’diyorlar. Tanıtma bir beceridir. Peki biz kendimizi tanıyor muyuz? Biz herhangi bir konuda hemen kendi içimizde ayrışıyoruz. Biz Sabancı Üniversitesi’ni kurarken, kendi tarihimizi üniversite dersi olarak okutacağımızı söyledik. Bunu bir basın toplantısında anlattık. Genç bir gazeteci arkadaş bize, ’Hocam zaten okula başladığımızdan beri tarih okuyoruz, ne gerek var üniversitede de okumaya?’ diye sordu. Ben de ona, ’Abdülhamit nasıl bir padişahtı’diye sordum. Ortalık karıştı. Biri vatan haini dedi, biri ilericiydi dedi. Biri de dönüp bana, ’sizce?’ diye sordu. Ben de, ’Tarih bunla ilgilenmez. Abdülhamit ülkeyi nasıl yönetti, devlet kurumlarında neler yaptı, dış dünyayla ilişkisi nasıldı?, ona bakar dedim. Efsaneleri değil de gerçekleri okuyunca tarih zevklidir.
* ’Özel üniversitelerin artmasıyla birlikte yurtdışına giden öğrenci sayısı düştü’ deniliyor, doğru mu?
Eğer çok özel bir dalda okumayacaksanız yurtdışına gitmenin bence çok değeri yok. Birçok dalda çok iyi eğitim veren üniversiteler var. Yurtdışına lisans üstü eğitim için gitmelerini öneririm. Türkiye’deki tüm üniversiteler çok iyi demem ama dünyanın en iyi üniversitelerini yakalamış 6-7 üniversitemiz var. Amerika’da yaklaşık 4000 üniversite ve kolej var. En iyi üniversiteler de orada, en kötüler de orada. Çocuğunuz Amerika’da okuyor ama nerede ne okuyor? Son yıllarda biz ve bizim gibi üniversitelerin artması yurtdışına giden öğrenci sayısını düşürdü.
ÖĞRENCİ BAŞINA 1.13 BİLGİSAYAR
*Sabancı Üniversitesi’nde öğrencilerin yaklaşık yüzde 40’ı burslu. Burs almanın temel koşulu “başarı”.
* Sabancı Üniversitesi’nde her öğrencinin kullanımına dizüstü bilgisayar veriliyor. Bilgisayarlar, her iki yılda bir değiştiriliyor. Sabancı Üniversitesi’nde öğrenci başına 1,13 adet bilgisayar düşüyor.
Babalarını artık pek dinlemiyorlar
*Tarih kitabı deyince aklımıza bir savaş başlığı gelir ...
Bir ölçüde değişti kitaplar. Savaş ve barış dışında impatorlukta kaç kişi yaşarmış, yaşam süresi ne kadarmış, mahkemeler nasılmış, kaç doktor varmış, hangi para kullanılırmış, ne yenilip ne içilirmiş, bunlar anlatılmıyordu kitaplarda.
* Gençlerle ilgili gözlemlerinizi öğrenebilir miyiz?
Bizim üniversitedeki gençleri yakından izliyorum. Heyecanlılar, farklı kariyer çizgileri var. ’Bunu yapıcam babam böyle dedi’ diyen az. Kendileri karar veriyor ne olacaklarına. Muhazakar, milliyetçi, diye baktığınızda bence çok şey ifade etmiyor. 90’lardan bugüne çok değişim var. Aynı yönde değil.
Ekonomiyi anlamaya başladılar
*İyi bir eğitim geleceğin garantisi olarak görülüyor ancak genç işsizliği de çok yüksek Türkiye’de. Üniversite mezunu olmak iş bulmayı garantilemiyor...
Eğitim talebi çok yüksek. 1990’lara göre ekonomik konular öncelikli. Bir ara sıkıntı ve sorunların başında terör vardı, şimdi ekonomi var. Ve artık gençler ekonomiyi anlamaya başladılar.
*Yine yapılan araştırmalara göre gençlerin yüzde 56’sının ailesinin geliri 700 YTL ya da bunun da altında. Ekonomik sıkıntılar gençlerin bir numaralı sorunu. Bunu değiştirecek bir gençlik politikası var mı Türkiye’nin?
Yok ve gençlik politikasına ihtiyaç var. Eğitim sistemimiz sistem bütünlüğü içinde değişmeli. Kesintisiz zorunlu eğitim çok şey değiştirdi. Okullaşma oranı arttı. Ama hala kız öğrenciler konusunda sorun var. Sadece erkeklerin okullaşmasına baktığımızda Avrupa’daki hiçbir okuldan geri değiliz. Ama kızlarda oran çok düşük. Türkiye’de 60’a yakın lise türü var. Liselerin bu kadar çeşitlenmesinin ne anlamı var? 15 yaşında gidiyorlar bu okullara birinden birine geçmek çok zor ve herkes üniversiteye gitmek istiyor.
İlk yıl aynı dersleri okuyorlar
*Sabancı Üniversitesi’nde ilk yıl kimse ne okuyacağını bilmiyor. Tüm öğrenciler aynı dersleri okuyor, seçimlerini sonra yapıyor. Neden böyle?
Üniversitemiz öyle planlandı. Aldığı puana göre 15 gün içinde çevre baskısıyla meslek kararı vermeye inanmıyoruz. Bölüm zaten idari bir yapı. Biz de program var. Birinci seneden sonra herkes programını seçiyor.