Sabah ve atv nasıl satıldı?
Turgay Ciner Sabah'a ortak olmak için tam dört kez girişimde bulundu. Dinç Bilgin'den yüzde 20'lik hisse aldığında yıl 1998'di. Ardından Etibank'a el konmadan sadece bir hafta önce yönetim hisselerinin yarısına sahip oldu. Etibank olayından sonra M.Emin Karamehmet, Murat Vargı ile tekrar yönetime talip oldu. Tüm bu girişimleri yönetimde söz sahibi olmasına yetmedi...
Dinç Bilgin ile Turgay Ciner'in yolları ilk kez 1998 yılında kesişti. Turgay Ciner atv'ye yüzde 20 hisseyle ortak oldu. Ancak bu ortaklığın ömrü uzun sürmedi. İki işadamı sık sık görüşmeseler de aralarındaki ilişki sevgi ve saygı düzeyinde devam etti.
Dinç Bilgin'in Etibank'taki ortağı Cavit Çağlar'ın İnterbank'ının batmasıyla Etibank'ta çıkmaz içine girdiği dönemde Bilgin-Ciner dostluğu yeniden alevlendi. Bilgin, Etibank işinde her ne pahasına olursa olsun onurunu kurtarmak istiyordu ve yeni bir sermayeye yani yeni bir ortağa ihtiyacı vardı. Bu ortak Turgay Ciner olabilir miydi? Çok uzun süren görüşmelerden sonra 20 Ekim 2000'de Turgay Ciner, bu kez Bilgin'e ait tüm medya grubunun yüzde 50 ortağı oldu.
Dinç Bilgin, Turgay Ciner'in işadamlığı yönünde parayı kontrol etme becerisine, Ciner ise Bilgin'in yayındık vasıflarına hayrandı. Birlikte iyi bir ikili oluşturacaklarına inanıyorlardı.
Ancak umulan olmadı. Ortaklığın ilanından sadece l hafta sonra 27 Ekim 2000'de BDDK Etibank'a el koydu.
Etibank'ın getirdiği mali yük Turgay Ciner'in mali gücünün çok üzerindeydi. Bu nedenle Dinç Bilgin yeni bir arayışa girdi. Bu arayış Sabah ve atv'de yeni bir patron yapısının kurulmasıyla sonuçlandı. Bilgin Grubu'nun yeni patronu MTM adlı bir şirket oldu. MTM, Mehmet Emin Karamehmet, Turgay Ciner ve Murat Vargı'dan oluşuyor ve adını bu üç ortağın isimlerinin ilk harflerinden alıyordu.
Dinç Bilgin, bütün şirketlerini, kendisine ve ailesine ait tüm gayrimenkulleri, hatta oğlunun antika otomobil koleksiyonunu bile MTM'ye devretti. Sadece annesinin İzmir'de oturduğu ev anlaşma dışında tutuldu. İmzaların atılmasından sonra Dinç Bilgin ceketini alıp, Sabah ve atv'nin İstanbul Teşvikiye'deki binasını terk etti. O gece şehir baskılarında Sabah gazetesinin künyesi değişti. Gazetenin yayıncısı artık MTM'ydi.
Fiskobirlik tutumu bir dönemeç oldu
O dönemde Pamukbank'ın sorunlarıyla bunalan Karamehmet'in bu işteki temel beklentisi, bir yılan hikayesine dönen Fiskobirlik alacaklarının devlet tarafından bankaya ödenmesiydi. Çukurova Grubu'nun patronu Karamehmet, dönemin siyasi kadrolarıyla şöyle bir prensip anlaşmasına varmıştı: Hazine, Fiskobirlik'in Pamukbank'a olan borcunu, Karamehmet'in baştan beri direttiği ve Pamukbank'ın bilançolarında gösterdiği rakam üzerinden ödeyecek ancak Karamehmet bu paraya el sürmeden Dinç Bilgin'in Etibank borcu olarak tekrar devlete aktaracaktı. Böylece hem Pamukbank'ı batma noktasına getiren rasyolar düzelecek hem de Dinç Bilgin borçlarından kurtulacaktı.
Ancak bu da olmadı. Hazine bürokratları, Fiskobirlik için daha önce Akbank ve Garanti Bankası'na yaptıkları ödemelerdeki faiz oranını aşamayacaklarını, Karamehmet'in istediği paranın ödenmesinin imkansız olacağını siyasi otoriteye bildirdiler. Dönemin üst düzey bir bürokratı, "Bu paranın ödenmesi için benim cesedimi çiğnemeleri gerekir. Bu parayı Karamehmet'in istediği şartlarda ödeyen siyasiler de gelecekte Yüce Divan'da yargılanır" dedi.
Bilgin için ilk öncelik Etibank borçları
Karamehmet'in Fiskobirlik senaryosunda sorun çıktığını sezen Dinç Bilgin, tedbirini almaya başlamış ve çok gizli şekilde en büyük rakibi Aydın Doğan ile görüşmelere başlamıştı. Bilgin'in sadece mali işlerine bakan finansçısıyla yürüttüğü görüşmeler olumlu sonuçlanmış ve Bilgin ile Doğan birlikte hareket etme kararı almıştı. Bu kararın alındığı gün Bilgin, grubun en tepedeki profesyonel yöneticisi Zafer Mutlu'yu Alsit Sitesi'ndeki villasına çağırarak gelişmeleri aktardı. MTM ile olan yürürlükteki anlaşmayı bozup tekrar işinin başına dönme konusunda kendisiyle birlikte hareket edip etmeyeceğini sordu. Mutlu'nün cevabı çok netti. "Tabii ki birlikteyiz." (Bu konuşma aslında iki yıl sonraki ayrılığın temel nedenlerinden biriydi. Çünkü Dinç Bilgin Aydın Doğan üe görüşmelerini Zafer Muttu'dan gizlemiş ancak en son gün söylemişti)
Dinç Bilgin baskın şekilde Teşvikiye'deki Sabah-atv binasına gidip yönetimi devralmak istiyordu. Mutiu ise "Turgay Ciner'le görüşün, durumu anlatın. Haklı olduğunuz pek çok nokta var. Ondan sonra hamle yapın, gereksiz bir gerginlik olmasın" diye ısrar etti. Sonuçta Bilgin bu öneriyi kabul etti. Mutiu, Turgay Ciner'i cep telefonundan arayarak Bilgin'in evine davet etti.
Büyükdere'deki villada gerçekleşen görüşme kısa ama gergin geçti. Turgay Ciner, Bilgin'in şirketlerim üzerlerine devraldıklarını, şu ana kadar şirketiere 27 milyon dolar para koyduklarını anlattı. Ciner, Etibank'ın borçlarını kendilerinden kaynaklanmayan sorunlar nedeniyle devralamadıklarını, hal böyleyken Dinç Bilgin'in Aydın Doğan ile anlaşmasının 'ayıp' olduğunu söyledi.
Bilgin ise ısrarlıydı, "Bana hemen cevap verin. Etibank'tan doğan borçlarımı üstlenmezseniz, binaya gelir işe el koyarım" diye rest çekti. Turgay Ciner ise ısrarla 'bunun hukuksuz ve yakışıksız bir iş olacağını' söylüyordu. Tartışma 10 dakika kadar sürdükten sonra, Ciner, "Ben gidip Mehmet Emin Bey'le konuşayım. Sonra size telefonla bilgi veririm" diyerek villadan ayrıldı. Ciner'in cevabi telefonu 5 dakika sonra geldi: "Şu aşamada borçlan üstlenmemiz mümkün değil."
Aynı gece Dinç Bilgin'in villasının bir başka önemli konuğu Aydın Doğan'di. Eski kırgınlıklar unutulmuş, iki eski amansız rakip Sabah Grubu'nun Etibank'tan doğan borçlarından kurtulması için işbirliği yapmaya karar vermişlerdi. Gece geç vakte kadar oturuldu. Aydın Doğan, Dinç Bilgin'e vereceği destek karşılığında şu beklentiler içindeydi: Sabah Grubu ile Doğan Medya Grubu'nun dağıtim ve reklam pazarlama konularında yapacağı işbirliğinden ortaya 50 milyon dolarlık ekstra bir kazanç çıkacaktı. Daha doğrusu her iki gurubun toplam tasarrufu 50 milyon dolan bulacaktı. Bunun yarısından biraz fazlası Doğan Grubu'nun hanesine yazılacaktı. Dinç Bilgin de Aydın Doğan ile yapacağı işbirliği sayesinde TMSF ile hemen borç tasfiye protokolü yapacak ve bu sayede hapse girmekten kurtulacaktı. Ayrıca çoğunu yoktan varettiği şirketler de yaşayacaktı. Çok değil altı ay öncesinde birbirlerine karşı çok sert rekabet yürüten iki büyük medya patronu birlikte hareket etme karan alıyor ve uzun zamandır ara verdikleri iddialı tavla partileri yeniden başlıyordu.
Dinç Bilgin ertesi gün akşam saatlerinde Sabah ve atv'nin binasına geldi. O gün akşam saatlerine kadar binada bulunan Turgay Ciner ile MTM'nin büyük ortağı Mehmet Emin Karamehmet, çalışanların Dinç Bilgin'e gösterdiği büyük destek karşısında sorun çıkarmadan binayı terk ettiler. O gece Sabah'ın künyesi yeniden değişti. Ertesi günkü Sabah'ın manşeti şöyleydi: "Sabah ve atv'nin kurucusu Dinç Bilgin işinin başına döndü."
Ancak Dinç Bilgin için işler yine planladığı gibi gitmedi. Zekeriya Temizel'in başında bulunduğu BDDK, başta Bilgin olmak üzere Etibank yönetimini, 'çete kurarak bankanın içini boşaltmak' suçlamasıyla DGM'ye sevk etti. Her şey hızla olumsuza gidiyordu. DGM Savcısı, 30 Mart 2001 tarihinde Dinç Bilgin ve oğlu Onay Bilgin ile birlikte Etibank'ta çeşitli dönemlerde genel müdürlük yapmış olan Şükrü Karahasanoğlu, Zeki Ünal ve İsmail Hakkı Karakaya hakkında gözalb talimatı verdi. İki günlük gözaltı sonrasında İstanbul DGM Nöbetçi Hakimi Dinç Bilgin için tutuklama karan verirken, diğerleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. İstanbul DGM, Etibank İddianamesini 12 Temmuz 2001 tarihinde kamuoyuna açıkladı. Dinç Bilgin başta olmak üzere oğlu Onay Bilgin ve bankada genel müdürlük ve genel müdür yardımcılığı yapmış isimler için ağır cezalar isteniyordu. Aralarında ünlü reklamcı Nail Keçili de olmak üzere yedi işadamı hakkında da çete üyesi olarak Dinç Bilgin'e yardım ettikleri iddiasıyla dava açılıyordu.
DGM Hakimi, bankada yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış 9 kişi (Zafer Mutlu, Ercan Arıklı, Vural Beyazıt, Clifford Holmes Polley, Ercüment Gündem, Gültekin Karaşin, Osman Oy, Şenol Şankaya, Atilla Koksal) hakkında takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararı verilenler arasında Etibankla kredi ilişkisi bulunan Turgay Ciner de vardı. Bu takipsizlik kararı itiraz üzerine Ankara l numaralı DGM'de yeniden görüşüldü ve onaylanıp kesinlik kazandı.
Dinç Bilgin'in hapis yattığı dönemde Aydın Doğan'in Sabah Grubu'na mali desteği sürüyordu. Patronu hapse girmiş, bütün kredileri kesilmiş bir gazete ve televizyon kanalında işleri gerektiği gibi yürütmek mümkün değildi. Personelin maaşları düzenli şekilde ve tam olarak ödenemiyordu. Üstüne üstiük Türkiye'yi sarsan ekonomik kriz derinleştikçe grubun reklam gelirleri de dibe vuruyor, durum iyice zorlaşıyordu. Dinç Bilgin, 10.5 ay hapis yattığı Kartal Cezaevi'nden Şubat 2002 tarihinde tahliye oldu. Evinde iki gün dinlenen Bilgin, ilk ziyaretini Aydın Doğan'a yapti. Bilgin, hapiste yeni projeler üzerinde kafa yormuş, yepyeni planlarla işe başlamak istiyordu. Aydın Doğan, Dinç Bilgin'in her iki tarafa da büyük maddi imkanlar sağlayacak yeni projelerinden etkileniyor, iki işadamı hemen hemen her gün buluşuyordu.
Dinç Bilgin ile Turgay Ciner arasında hiçbir görüşme olmuyordu. Ciner ile temas kuran tek isim Zafer Mutlu'ydu. Ciner kendi adına gruba aktardığı paranın ödenmesini istiyor, Dinç Bilgin ise "Önce Etibank borçları" deyip, pek çok borcu gibi Ciner'e olan borçları da öteliyordu.
O dönemde, Zafer Mutlu'nun ısrarıyla Bilgin, Ciner'le görüşmeyi kabul etti. Ancak görüşmenin yeri konuşunda sorun çıkti. Ciner, görüşmenin Nakkaştepe'deki kendi ofisinde yapılmasını istiyordu. Bilgin ise "Teşvikiye'de, kendi ofisimde görüşürüm" diye ısrar ediyordu. Sonunda Ciner geri adım atti, görüşme Sabah-atv merkez binasında gerçekleşti.
Biz artık ağabey kardeşiz ortağız
Bilgin ve Ciner, binanın 7'nci katında Bilgin'in odasında başbaşa biraraya geldi. Zoraki yapılan ve tarağı olmayan bu görüşme sonunda iki işadamı odadan "Biz artik ağabey-kardeşiz" diyerek çıktılar.
Dinç Bilgin ertesi gün oğlu Onay Bilgin ve Zafer Mutiu'ya "artik yola Turgay Ciner ile devam edeceğini, kendisi ve şirketleri için en emniyetli ve en uygun yolun bu olduğunu" ısrarla savundu.
O gün ve daha sonra Bilgin'i çizdiği bu yeni rotaya karşı çıkan, Bilgin-Ciner görüşmesinin mimarı Zafer Mutiu, kendisi gibi düşünen çalışma arkadaşlarıyla birlikte Ağustos 2002'de Sabah Grubu'ndan ayrıldı. Turgay Ciner'in o görüşmede Dinç Bilgin'i birlikte hareket etmeye nasıl ikna ettiği hâlâ bilinmiyor. Ancak bugün bilinen iki şey var: Turgay Ciner, Sabah ve atv'nin sahibi. Binada odası bile bulunmayan Dinç Bilgin ise İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hakkında verdiği 14 yıl hapis kararının Yargıtay'daki akıbetini bekliyor.