Rezervlerin yüzde 11'i Türkiye'de!
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) Bilim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Saleh Sultansoy, "yeşil nükleer enerji" olarak adlandırılan toryumun, dünyanın enerji problemini çözebilecek en önemli kaynaklar arasında bulunduğunu söyledi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde de öğretim üyesi olan Sultansoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin cari açığının en önemli iki nedeninin enerji kaynakları ve ileri teknoloji ürünlerin ithalatı olduğunu söyledi.
Sultansoy, 2030 yılında gelişmiş ülkeleri seviyesine çıkabilmek için en az 100 gigavatlık ek güç kurulması gerektiğini belirtti. Yılda 50 ton toryum ile 50 gigavat enerji üretilebileceğini belirten Sultansoy, bu miktarın Türkiye'nin toryum rezervinin onbinde birinden daha az olduğunu ifade etti.
Gelecek 20 yıl içerisinde dünyanın enerji haritasının toryum ile değişeceğini savunan Sultansoy, şunları kaydetti: "Gelişmiş ülkeler, enerjilerinin büyük kısmını nükleer santrallerden sağlamaktadır. Fransa, enerjisinin yüzde 85'ini nükleer santralden karşılarken, biz yıllardır bu santrallerin kurulup kurulmamasını tartışıyoruz. Şu anki bilimsel verilere göre, Türkiye toryum rezervinde dünyada ikinci sırada bulunuyor. Türkiye'nin gelişmesini istiyorsak toryumdan enerji üreten santraller kurmalıyız. 1 gigavatlık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekiyor. Aslında 1 ton toryumdan da bu enerji elde edilebilir. Toryum yakıtlı reaktörlerin 2020'li yıllarda ticarileşmesi öngörülüyor. 2030'larda ise elektrik enerjimizin yüzde 50'sini yerli kaynağımız toryumdan üretebiliriz. Türkiye enerji devi olabilir, yeter ki biz bu teknolojiye sahip çıkalım ve uluslararası işbirliklerine katılabilelim."
"Dünyanın toryum yerine uranyuma yönelmesinin nedeni nükleer silahlanma yarışı"
Toryumla çalışan santraller konusunda dünyada en büyük ilerlemeyi sağlayan ülkenin Hindistan olduğunu belirten Sultansoy, ABD, Norveç, Kanada, Japonya ve Çin gibi ülkelerin toryumu elektrik santrallerinde kullanmak üzere proje ürettiklerini söyledi. Türkiye'nin elektrik enerjisi üretimini OECD ortalamasına yükseltebilmesi için mevcut kapasitesini üç katına çıkarması gerektiğine dikkati çeken Sultansoy, ülkedeki toryum rezervlerinin bin yıllar boyunca enerji gereksinimini karşılayacak kapasitede olduğunu vurguladı.
Sultansoy, toryumun tabiatta şu anki nükleer santrallerde kullanılan uranyumdan yaklaşık üç kat fazla bulunduğu belirterek, dünyanın toryum yerine uranyuma yönelmesinin tek nedeninin nükleer silahlanma yarışı olduğunu savundu.
"Türkiye'nin bu işten karlı çıkması bazı güç odaklarının işine gelmiyor"
Dünyada toryum rezervi açısından üç ülkenin başı çektiğini ifade eden Sultansoy, şöyle devam etti:
"Bilinen toryum miktarı açısından Hindistan ilk sırada bulunuyor. Onun hemen ardından Türkiye ve Brezilya geliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve OECD verilerine göre 880 bin ton ile dünyadaki toryum rezervinin yüzde 11'i Türkiye'de bulunuyor. Diğer bağımsız kaynaklar ise ülkedeki rezervlerin bundan 3-4 kat daha fazla olduğunu ve Türkiye topraklarındaki toryumun değerinin 120 trilyon dolar olabileceğini tahmin ediyor. Isparta'da bulunan Çanaklı Madeni'nde kolay işlenebilen torit minerali şeklinde 20 bin ton rezerv var ve sadece bu rezerv 100 yıl boyunca elektrik enerjimizi karşılayabilir. Toryumla beraber atom bombası yapılamayan bir enerji üretilecek. Daha da önemlisi, hızlandırıcı sürümlü toryum yakıtlı sistemler nükleer atık problemini çözmeye imkan sağlayacak. Yüksek miktarda toryum rezervine sahip olan Türkiye'nin bu işten karlı çıkması bazı güç odaklarının işine gelmiyor. Toryumu enerjide kullanmaya başladığımızda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alabiliriz."
Sultansoy, Türkiye'nin yakın gelecekte kalıcı bir stratejik değer oluşturabilmek için toryumla ilgili ulusal yol haritasını belirlemesi, gerekli insan kaynağını yetiştirmek amacıyla nükleer teknoloji üniversitesinin ve laboratuarların kurulması gerektiğine dikkati çekti.
Eskişehir'de 2003'te yaklaşık 100 bilim insanının katılımıyla toryum çalıştayı düzenlediğini anımsatan Sultansoy, uzun vadeli bir program hazırlandığını ancak sürecin devam etmediğini sözlerine ekledi.