Mirasın kim, ne kadarını alabiliyor? Miras devlete nasıl geçiyor? Bazı kişiler kendilerine miras kaldığından bile habersiz! Dikkat çeken detaylar...
Miras bu durumda devlete geçebilir. Detaylarıyla miras ve mirasçıya ilişkin tüm merak edilenler açıklandı. Miras hukuku çok sayıda kişi tarafından araştırılıyor. Miras anayasal bir hak. Gerçek kişiler öldüklerinde özel mülkiyetlerinde bulunan haklar ve malvarlıkları akrabalarına geçiyor. Yasal mirasçılık için kan bağını esas alınıyor. Bazı ulaşılamama gibi durumlarda kişiler kendilerine miras kaldığından bile habersiz olabiliyor. Bazı durumlarda ise mirasçı hem anne hem de baba tarafından iki pay miras alabiliyor. Peki yasal mirasçılar kimlerdir? Evlilik dışı çocukların ve evlatlığın mirasçılığı nasıldır? Boşanma davası açılan eşler birbirine mirasçı olabilir mi? Mirasçılık belgesi nasıl alınır? Vasiyetname iptal edilebilir mi? İşte miras hukuku ile ilgili dikkat çeken bilgiler...
Miras hukuku, bir kişinin gaiplik ya da ölmesi halinde bulunan mal varlıklarının kime ve nasıl verilmesi gerektiğini inceleyen ve düzenleyen hukuk dalı olarak biliniyor. Medeni kanunlarda düzenlenen bu hukuk dalı, bazı ülkelerde mahkeme tarafından, bazı ülkelerde de noterlik tarafından belgeler halinde sonuç buluyor. Miras konusu ile ilgili önemli bilgilere yer verildi.
Yasal mirasçılar kimlerdir? Evlilik dışı çocukların ve evlatlığın mirasçılığı nasıldır? Boşanma davası açılan eşler birbirine mirasçı olabilir mi? Suni döllenmeyle doğan çocukların mirasçılık durumu nedir? Yabancıların mirasçılığı nasıl işler? Mirasçılık belgesi nasıl alınır? İşte mirasla ilgili tüm merak edilenler...
Anayasa md 35’e göre miras anayasal bir haktır... Gerçek kişiler öldüklerinde, özel mülkiyetlerinde bulunan hakların ve malvarlığının, ailenin korunması düşüncesiyle akrabalarına geçmesi, ama yine de ölümünden sonra malvarlığının ne olacağı konusunda da tasarruf yetkisi verilmesi düşünceleriyle miras hukukunun sınırları çizilmiştir. Her ölüm miras hukukunu gündeme getirir. Ölüme bağlı sonuçların doğduğu ölüm karinesi (Türk Medeni Kanunu md 31) ve gaiplik kararında da (TMK md 32 vd) kişi gerçekten ölmüş gibi, mirası mirasçılarına geçer.
İŞTE YASAL MİRASÇILAR
Milliyet'ten Prof. Dr. Erol Ulusoy'un yazısına göre yasal mirasçılar, zümre sınıfına göre oluşturulmuş kan bağı bulunan akrabalar, sağ kalan eş ve evlatlıktır.
Birinci zümredeki yasal mirasçılar, mirasbırakanın çocukları, çocuklarının çocukları yani torunlar ve torunların çocukları diye devam edip giden mirasbırakanın kendi altsoyudur, TMK md 495. Bu zümrede hiçbir mirasçı yoksa, miras ikinci zümreye geçer.
İkinci zümre yasal mirasçılar, mirasbırakanın üstsoyu olan anne ve babası ile anne ve babasının altsoyudur, yani mirasbırakanın kardeşleri ve kardeşlerinin çocukları ve onların çocukları diye giden kişilerdir.
İkinci zümrede hiçbir mirasçı yoksa, miras üçüncü zümreye geçer. Üçüncü zümre yasal mirasçılar ise mirasbırakanın anne veya baba tarafından üstsoyu olan büyükana ve büyükbabası ile onların altsoyu olan amca, hala, teyze ve dayılar ile onların çocukları ile çocuklarının çocukları diye giden kişilerdir.
DEVLETE GEÇEBİLİR...
Üçüncü zümre dahil eğer hiçbir yasal mirasçı yoksa, mirasçı da tayin edilmemişse, kısaca kişi mirasçı bırakmadan ölürse, TMK md 501’e göre miras devlete geçer.
Hemen belirteyim ki, ülkemizde bazı yörelerde yaygın olan amca, hala, dayı - teyze çocuklarının birbiriyle evlenmeleri hâlinde, duruma göre mirasçı hem anne tarafından hem de baba tarafından iki pay miras alabilir.
EVLİLİK DIŞI ÇOCUK VE EVLATLIK...
Mirasçılık bakımından çocuğun evlilik içi mi, evlilik dışımı doğduğuna bakılmaz. Yeter ki evlilik dışında doğmuş olan çocuğun, tanıma veya hâkim hükmüne dayanarak babası ile soybağı kurulmuş olsun. Anne ile zaten doğumla soybağı kurulmuştur.
Baba ile soybağı tanıma yoluyla kurulmamışsa, babalık davası ile kurulur. Bu sebeple de basında sık sık DNA testi ile ilgili haberleri okuruz. Babası ile soybağı kurulmuş olan çocuklar, babalarından kalan ve babalarına kalan mirasta, evlilik için doğan kardeşleri gibi eşit mirasçıdırlar.
Bir kimse öz anne ve babası dışında bir başkasına evlatlık olunca, kendi öz anne ve babasına bağlı olan mirasçılığını kaybetmez, bir de evlat edinenin mirasçısı olur.
Evlatlık ve çocukları olan ve altsoyu, evlât edinen kişinin kan hısımıymış gibi evlatlık edinenin mirasçısı olurlar. Buna karşılık evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar. Kısaca, evlatlık hem öz anne ve babasının mirasçısıdır, hem de evlat edinenin. Evlatlık, evlatlık olduğu ailedeki kardeşleri ile eşit payda mirasçıdır.
KİM, MİRASIN NE KADARINI ALABİLİYOR?
Sağ kalan eş de TMK md 499 hükmüne göre yasal mirasçıdır. Sağ kalan eş, ölen eşinin altsoyu, yani çocukları, torunları vs. ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte birini; eşinin anne ve babası ya da eşinin kardeşleri veya çocukları vs ile mirasçı olursa, mirasın yarısını; eşinin büyükana ve büyükbabaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçünü alır.
Bu mirasçılardan hiç birisi hayatta değilse, sağ kalan eş, mirasının tamamını alır.
Miras hakkı olan eş, resmi nikahlı olan eştir. İmam nikahlı eşin ya da evli gibi birlikte ortak hayat yaşayan kişilerin miras hakkı yoktur.
YA BOŞANMA OLDUYSA...
Mirasbırakanın ölümünde TMK md 170 gereği mahkeme kararı ile eşler hakkında ayrılık kararı verilmiş olsa bile, evlilik hukuken sona ermediği ve taraflar evli oldukları için, sağ kalan eşin miras hakkı vardır.
Boşanan eşler, “eş” sıfatıyla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar. Hatta boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla, örneğin bir vasiyetname ile kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Yani vasiyetnamede sağlanan hakları da kaybeder. Elbette, vasiyetnamede boşanma olsa bile bir mal vasiyet edilmişse, boşanan eş bunu alır.
Boşanma davası açıldıktan fakat henüz dava bitmeden davacı eş ölürse, ölen davacının mirasçılarından birisi davaya devam edebilir. Boşanma davası sonucunda boşanma davası açıldıktan sonra ölen eşin haklı olduğuna, sağ kalan davalı eşin kusurlu olduğuna karar verilirse, boşanmada kusurlu olan eş, ölen eşinin mirasçısı olamaz.
SUNİ DÖLLENMEYLE DOĞAN ÇOCUKLARIN MİRASÇILIĞI
Medeni Kanunumuz yasal mirasçılık için kan bağını esas almıştır. Gerçek bir olaydan bahsetmek isterim. Baba yabancı bir ülkede sperm bankasına saklanmak üzere sperm verir. Birkaç yıl sonra da kaza sonucu çocuksuz vefat eder. Geride mirasçı olarak eşini bırakır. Sağ kalan eş, eşinin kardeşi ile mirasçı olduğundan mirasın yarısını alır. Eğer hayatta çocukları olsaydı, mirasın dörtte üçü çocuğun, dörtte biri sağ kalan eşin olacaktı.
Sağ kalan eş ile kayını arasında sorunlar baş gösterir. Birden bire eşinin sperm bankasındaki spermi aklına gelir. Yabancı ülkeye gider, suni döllenme yoluyla hamile kalıp, çocuk doğurur. Çocuğu nüfusa kaydettirir. Mahkemeye başvurarak, vefat eşinin bir çocuğu olduğunu, bu sebeple eşinin kardeşinin artık mirasçı olmayacağını ileri sürer. Baba öldükten yıllar sonra suni döllenme yoluyla doğan çocuk, babanın mirasçısı olabilir mi?
TAŞIYICI ANNELİK DURUMUNDA MİRAS
Maalesef mevcut yasal düzenleme, mirasbırakan öldükten sonra suni döllenme yoluyla doğan çocuğu mirasçı kabul etmiyor. Çünkü, mirasbırakanın ölümü anında sağ olanlar mirasçı olabilir. Ancak, TMK md 583 hükmü, ileride doğacak çocuğa tereke malı bırakılmasına olanak vermektedir. Bu duruma giren erkeklere, ileride doğacak çocuklarını düşünerek vasiyetname hazırlamalarını tavsiye ederim.
Taşıyıcı anneye gelince, o aslında doğuracağı çocuğun annesi değildir. Kan bağı, döllenmede yumurtasını veren annededir. O halde çocuk, taşıyıcı annenin değil, yumurtasını veren annenin mirasçısı olacaktır.
MİRASÇILIK BELGESİ NEREDEN ALINIR?
Mirasçılık durumunun en kolay ispatı, bir mirasçılık belgesi, eski adıyla veraset ilamı alarak olur.
Mirasçılık belgesi TMK’nın 598/1 hükmü uyarınca sulh hukuk mahkemelerinden veya noterlerden alınabilmektedir.
Bir kimse vefat eden birisinin mirasçısı olduğunu düşünüyorsa, miras payının da gösterileceği bir miras belgesi verilmesini isteyebilir. Mahkemeye başvuruya göre daha pratik bir yol olduğundan istem notere yapılırsa, noter de sistem üzerinden gerekli incelemeleri yaparak, miras bırakanı ve mirasçılarını, pay oranlarını tespit edip, mirasçılık belgesini düzenler.
Tabi ki bunun için soy bağının veya yasal mirasçılığın tespitinde bir güçlük görünmemesi, nüfus kayıtlarında çelişkiler bulunmaması, açık olmaması gerekir. Miras bırakanın bir vasiyetnamesi varsa, mirasçılar arasında gaip olan, evlatlık olan varsa, sulh hukuk mahkemesine başvurulmalıdır. Yabancıların da mirasçılık belgesini mahkemeden alması gerekir.
Mirasçılık belgesinin iptali genellikle, ya mirasçı olmasına rağmen belgede mirasçı olarak gözükmeyen, ya da pay oranının hatalı olduğunu ileri süren birisi, yani mağdur olan her mirasçı tarafından istenebilir. Dava ölen kişinin son veya mirasçılardan her birinin yerleşim yerinde açılabilir. Zorluk, davanın bütün mirasçılara karşı açılması gereğidir.
VASİYETNAME NASIL HAZIRLANIR?
15 yaşını tamamlamış herkes, ayırt etme gücüne sahip olması koşuluyla vasiyetname düzenleyebilir. Vasiyet, resmî şekilde veya miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir.
Resmi vasiyet; iki tanığın huzurunda noterde veya sulh hukuk mahkemelerine başvurularak ya da kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli önünde düzenlenebilir. Miras bırakan arzu ve isteklerini resmi memura sözlü olarak bildirir. Resmi memur, miras bırakanın arzu ve isteklerine uygun olarak bu hususları yazar veya yazdırır, okuması için miras bırakana verir. Miras bırakan vasiyetnamenin isteklerine uygun biçimde yazıldığını anlarsa, imzalar. Daha sonra ise memur tarafından da tarih konularak, tanıklarla birlikte imzalanır. Tanıklara vasiyetnamenin içeriği açıklanmak zorunda değildir. Onlar, miras bırakanın vasiyetnamenin içeriğini okuduğunu ve arzusuna uygun olduğunu beyan ettiğine ve vasiyetname düzenlemeye ehil olduğuna tanıklık ederler. Ama miras bırakan okuyamıyor ve imzalayamıyorsa, o zaman vasiyetnamenin içeriği iki tanığa da okunur.
EL YAZISIYLA...
El yazılı vasiyetname ise; miras bırakan tamamını kendi el yazısı ile yazarak düzenlendiği tarihi de yıl ay gün şeklinde belirttiği vasiyetname türüdür. Tarih açık bir şekilde yazılmamış olsa bile yazılan metinden tarihin ne olduğu kesin olarak bilinebilmelidir. El yazılı vasiyetnamenin mutlaka bir kağıt üzerine yazılması gerekmez. Gerçek bir olayda, bir hastanede son saatlerini geçiren birisinin, dolabın çekmecesine el ile yazdığı vasiyetname geçerli kabul edilmişti. El ile yazılan vasiyetnamenin nereye, ne üzerine yazıldığı değil, gerçekten el ile yazılı olup olmadığı ve tarihinin net bir şekilde tespit edilebilmesidir.
Elektronik ortamlara bilgisayarla yazılan vasiyetnameler, Whatsapp, Twitter gibi mesajların içeriği vasiyet olsa da geçerli değillerdir. Bu anlamda bir babanın çocuklarına Whatsapp mesajı atarak mallarını paylaştırması vasiyetname olarak geçersizdir.
SÖZLÜ VASİYET
Vasiyetnamenin bir başka türü ise sözlü vasiyetnamedir. Resmi veya el yazılı şekilde yapılmasının mümkün olmadığı olağanüstü hallerde sözlü vasiyetname yapılabilir. Örneğin dağda kar fırtınasına yakalan kimse, bir trafik kazasında ağır yaralanan kimse sözlü vasiyetname yapabilir. Sözlü vasiyetnamenin de iki tanık huzurunda yapılması gerekir. Bu iki tanık zaman kaybedilmeksizin sözlü vasiyeti kağıda geçirmeli ve sulh veya asliye hukuk mahkemesine bildirmelidir. Kağıda geçirmeye fırsatı olmamışsa, miras bırakanın sözlü vasiyetini hakime anlatarak tutanağa geçirilmesini sağlarlar.
Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi kaptan veya kaptan pilot, sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer.
WHATSAPP MESAJIYLA
Her ne kadar yasada düzenleme olmasa da, örneğin bir ormanda tek başına kaybolan kimse, denizde tek başına fırtınaya yakalan kimsenin Whatsapp, Telegram, Messenger, Youtube gibi elektronik mesaj platformlarıyla vasiyetini açıklaması da mümkündür. Bu kişinin yanında iki tanık yoktur ama son arzusunu, vasiyetini kendi serbest iradesiyle bildirebileceği elektronik iletişim olanağı vardır. Yasanın bu yönüyle yeniden göden geçirilmesi ve teknolojiye uyum sağlanması gerekir.
Asliye hukuk mahkemesinde vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi istenebilir. Vasiyetnamenin içeriğinin miras bırakanın isteklerine göre düzenlenmediği, bazı mirasçıların yasal haklarının ihlal edildiği, açık ve bariz bir hata, yanılma, ehliyet eksikliği, miras bırakanın korkutma, zorlama, aldatma, baskılarla vasiyet ettiği iddiaları gerekçeleri arasındadır.
MİRAS SÖZLEŞMESİ
Miras sözleşmesi hem yasal mirasçılarla hem de yasal mirasçı olmayanlarla yapılabilir. Ağır şekil şartlarına bağlandığı için pek tercih edilmez. Resmi vasiyetname şeklinde yapılmalıdır. Mirasbırakan tam ehliyetli olmalıdır.
Miras sözleşmesi ile kişiye ya bir mal bırakılır ya da mirasçı olarak tayin edilir. Kişi mirasbırakandan önce ölürse, sözleşme geçersiz hale gelir.
Mirasbırakanın vefatından sonra mirasçılara intikal eden terekeye giren malların mirasçılar arasında yapılacak
yazılı bir sözleşme ile paylaşılması mümkündür. Miras paylaşım sözleşmesi bütün mirasçıların onayı ve imzası ile tamamlandığından ileride çıkması muhtemel uyuşmazlıkları da ortadan kaldırır.
Maalesef ülkemizde bir çok tereke, mirasçılar arasında çeşitli sebeplerle, örneğin “tamahkar” gözükmemek, “uyumlu” olma güdüsüyle yıllarca paylaşılmamakta, bu durum ilerde paylaşımı daha da zor hale getirmektedir. Şöyle ki, bir mirasçı vefat ettiğinde bazen ardında 5-6 mirasçı, bunlardan da bazısı vefat ettiğinde yine fazla sayıda mirasçı bırakmaktadır. Başlangıçta 2-3 mirasçının kolayca paylaşabileceği bir tereke, yıllar sonra bir araya gelmeleri fiilen imkansız hale gelmiş yüzlerce mirasçısının paylaşımına konu olmaktadır.
FERAGAT SÖZLEŞMESİ
Kural olarak henüz doğmamış bir haktan feragat edilemez. Ama mirastan feragat sözleşmesi bunun açık bir istisnasıdır. Çünkü TMK md 528 hükmüne göre mirastan feragat sözleşmesi ile mirasçı ileride doğacak olan mirasçılık sıfatını ve buna bağlı haklarından vaz geçmektedir. Mirastan feragat sözleşmesi mirasbırakan ile mirasçısı arasında yapılır.
Mirastan feragat bir karşılık alınarak yapılabileceği gibi, karşılıksız da mirastan feragat edilebilir. Örneğin, deniz kıyısındaki yazlık evi alarak, tüm mirasçılık haklarımdan feragat ediyorum gibi. Eğer böyle bir karşılık alınarak mirastan feragat edilirse, mirastan feragat edenin altsoyu da mirasçılık sıfatını yitirmiş olur. Elbette aksi kararlaştırılabilir.
Mirastan feragat, belirli bir kişi lehine de yapılabilir. O zaman, lehine mirastan feragat edilen kişi mirasçılık haklarından yararlanır. Medeni Kanunumuz md 530 ile alacaklıları korumaktadır, tekenin borçları daha fazla ise ve kimse bu borçları ödemiyorsa, feragat için son beş yılda alınan şeylerden zenginleşme tutarı kadar sorumluluk doğar.