Koç Holding neden neden Ömer Koç'u seçti?
İş dünyasında konuşulanlar, bundan böyle bu köşede. Koç’un yeni büyük patron seçimini ele aldık. Yönetim Kurulu Başkanı ilan edilen Ömer Koç’la ilgili kulisleri iletiyoruz
Koç Ailesi ve Koç Topluluğu, yeni “Yönetim Kurulu Başkanı”nı seçti ve “Ömer Koç” dedi. Kamuoyunda daha çok tanınıp bilindiği için küçük kardeş “ Ali Koç” öne çıkıyordu. İbre de onu gösteriyordu. Fenerbahçe ile ilgili çalışmaları da popülaritesini artıran bir unsurdu. Ömer Koç ise pek tanımıyordu. Aile ve özellikle baba Rahmi Koç sırayı bozmadı, Mustafa Koç’a yıllardır başkanvekilliğini yapan Ömer Koç’a görevi verdi. İş dünyası ve bazı ilgili çevrelere göre “Koç Topluluğu’nun yüzde 60’ını “enerji” yani Tüpraş, Aygaz ve Opet oluşturur, gerisi de Arçelik, Ford Otosan, Tofaş ve diğer şirketlerdir. Ömer Koç, Enerji Grubu’nun dümeninde olduğuna göre yeni patronun kendisi olması da doğal.” Kimileri de, “Ömer Koç, eğer görevinde sıkılırsa bayrağı Ali Koç’a devredebilir” diyorlar. KAP’a gönderilen açıklamadaki “genel kurul’a kadar Ömer Koç başkan” ifadesinin tereddütten çok “prosedürü” ifade ettiği söyleniyor. Henüz tarih belli olmasa da Ömer Bey’in genel kurulda seçilmemesi diye bir şey olmadığı belirtiliyor. Aslında daha önce TÜSİAD etkinliklerinde hiç görünmeyen Ömer Koç, TÜSİAD Genel Kurulu’na gelmesi, grubun başına geçmek istediği mesajını vermişti. Onu görünce doğrusu şaşırmıştık. Ali Koç, her zamanki gibi ilgi odağı olsa da Ömer Bey’in “İşte buradayım ve bu işte varım” işaretini de aldık.
Koç’tan eski bir yönetici, şu notları iletti: “Ömer Bey, çok donanımlı ve ciddi birisidir. Farsça, Arapça dahil 4 –5 lisan bilir. İslam sanatı başta olmak üzere sanatın her türüyle ilgilenir. Dünyanın en büyük kitap koleksiyonuna sahiptir. İşlerinde de çok başarılıdır.” Bize de hayırlı olsun demek düşüyor. Ankara’nın zor kararı Salona girdiğimde TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes konuşuyor, yan yana dizilen büyükelçiler, konsoloslar, çevre uzmanları dinliyordu. Konu, “Üç boyutuyla Paris İklim Anlaşması” ya da “COP21” meselesiydi. İngiliz Başkonsolos Yardımcısı Rafe Courage ülkesinden örnek verdi, bugüne kadar yeşil ekonomi ve karbon ekonomisi sayesinde 1 milyon kişiye istihdam yanında 122 milyon poundluk katkı sağlandığını anlattı. Fransa Büyükelçisi Charles Fries, 195 ülkenin üzerinde uzlaştığı ve en az 55 ülkenin 22 Nisan’da kararı meclislerinden geçirip New York’ta BM’ye “taahhüt” vermesi gereken anlaşmanın dünyaya neler getireceğini anlattı. İklim Değişikliğiyle Mücadeleden Sorumlu AB Komisyonu eski Üyesi ve Danimarka eski Çevre Bakanı Connie Hedegaard, derinlemesine daldı meseleye. Çünkü, 2020’ye kadar küresel ısınmanın “1.5-2 derece”de sınırlanması çok önemliydi. Ya, başarılamazsa! Ya, ABD, Çin, Hindistan yani en büyük sera gazı salımcıları, geri adım atarsa. Büyük kaygısı buydu. Ona göre Suriye’deki iç savaşın bir nedeni de 4 yıl süren büyük kuraklıktan sonra şehirlere olan göçtü. Başkan Symes, ‘döngüsel ekonomi’den söz etti, 2030’da net 1.8 trilyon dolar euro’luk kardan bahsetti.
Peki, mesele Türkiye’yi nasıl ve ne kadar ilgilendiriyor?”
Biz, Paris’te ülke beyanını yapsak da henüz “taraf” olup olmamaya karar vermedik. Çünkü çok sayıda alanda hazır değiliz. 22 Nisan’da “Biz varız” diyemiyoruz. Başta TÜSİAD, iş dünyasının büyükleri, Paris için taraf olmaktan yana. KOBİ’ler ise korkuyor. AB’nin Türkiye’ye “finans” konusunda yardımı gerekiyor. O toplantıda gözlemlediğim, İngiltere ve Fransa “yeşil ekonomi”ye destek ve katkı sağlamaya hazır gibiler. Anadolu tarihini araştırma modası Son zamanlarda Anadolu ve İstanbul tarihini araştırma konusu yapan master ve doktora öğrencilerinin sayısı giderek artıyor. 10’uncu yaşını dolduran Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi Direktörü Doç. Dr. Chris Roosevelt, kültür mirasını araştıran öğrenci sayısında artış olduğunu ve burslar verildiğini söylüyor. Bu bence çok iyi haber, geçmişini araştıran geleceğini daha iyi kurar değil mi? (PERİHAN ÇAKIROĞLU- BUGÜN GAZETESİ)