Kimler yararlanacak?
'Kısa çalışma ödeneği' ile ilgili tüm detaylar...
2004 yılında uygulanmaya başlayan kısa çalışma ödeneği için teknik heyetin önerisi 'yüzde 50 zam', süre de '6 ay' oldu.
DİSK, Türk-İş, Hak- İş, TİSK temsilcileri ile sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel’in konuyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:
BAŞBAKAN ERDOĞAN: HAYATİ DERECEDE YARARLI
Recep Tayyip Erdoğan, Salı günü gerçekleşen grup toplantısındaki konuşmasında kısa çalışma ödeneği ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu’nda aldıkları kararı şöyle açıkladı:
Bakanlar Kurulumuz’da dün bu konuyu ele aldık. Krizin istihdam üzerindeki etkilerini daha da hafifletmek amacıyla 2009 yılına münhasır olmak üzere kısa çalışma ödeneğinin miktarını ve süresini artırmayı Hükümet olarak kararlaştırdık. İstihdamı rahatlatmak, işveren üzerindeki istihdam yükünü rahatlatmak ve işsizliğin daha da artmasını önlemek amacıyla bu uygulamanın hayati derecede yararlı olacağına inanıyor, çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyoruz.
Sendikalar, Bakanlar Kurulu’nda kararlaştırıldığı söylenen kısa çalışma ödeneğiyle ilgili Hükümet’in önerilerinin ne olduğunu bilmemekten şikayetçi.
Kısa çalışma ödeneğinden nasıl yararlanılır?
Süleyman Çelebi (DİSK Genel Başkanı):
GÖRÜŞLERİMİZ ALINMIŞ GİBİ DAVRANILIYOR
Başbakan, “Hayırlı olsun, Bakanlar Kurulu’nda kararlaştırdık” dedi ve kısa çalışma ödeneğinin uygulanacağını söyledi. İçeriği konusunda ayrıntılı bir bilgimiz yok. Bu üçlü yapının, yani hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinin ortak bir iradeleri yokken, hükümet, kendi başına bu sonucu üretiyor ve bizim önümüze koyuyor. “Biz yaptık ama sizin de görüşlerinizi alıyoruz” diyorlar. Burada toplumu bir yanıltma var. Sanki bizim görüşlerimiz alınmış gibi davranılıyor. Böyle bir şey yok ama... Bunu doğru ve etik bulmuyoruz. Birinci eleştirimiz bu noktada. Ayrıntılı olarak önümüze ne konacağı hakkında yeterli bilgimiz yok.
Kısa çalışma ödeneğinin nasıl ödeneceği konusundaki koşulları net olarak bilmek gerekiyor. Kaynak aktarımı, borçlanma esasına göre mi olacak, başka bir önerileri mi olacak, bunları bilemiyoruz. Ancak bu yalnız kaynak aktarımına yönelikse, bu kriz fırsatçılığından yararlanma olmamalı. Bizim bu konuda önem verdiğimiz nokta işsizlik sigortasının şu andaki yararlanma koşullarıyla ilgili sorunlar. Bunlar giderilmeden, alınacak bu tip önlemlerin temel olarak bir yarar sağlamayacağını düşünüyoruz.
Sendikalar ne istiyor?
Türk-İş:
HÜKÜMET’İN ÖNERİLERİNİ BİLMİYORUZ
Türk-İş yetkilileri, henüz ellerinde taslak olmadığını ve Hükümet’in önerilerini bilmedikleri bildirdi. Türk-İş, kısa çalışma ödeneği ile ilgili görüşlerini Hükümet’le yapacakları toplantıdan sonra açıklayacağını belirtti.
Yusuf Engin (Hak- İş Genel Başkan Yardımcısı):
YARAYA MERHEM OLMAYACAK
Bu haliyle kısa çalışma ödeneği yaraya merhem olacak mı? Hayır olmayacak. Kısa çalışma ödeneği, işsizlik ödeneği kriterleriyle eş anlamlı tutuluyor. Bu yanlıştır. Kısa çalışma ödeneğinin amaca hizmet edecek, çalışana, çalıştıranlara nefes verecek şekilde yeniden süratle düzenlenmesi gerekir. Kısa işsizlik ödeneği yeniden ele alınıp düzenlenmelidir. Süresi 3 ay. Azami süre 3 ay. Bu yanlış bir süre. Hiç olmazsa işsizlik ödeneğinde olduğu gibi 10 aya çıkarılması lâzım. Bir yerde 20 aydan kısa bir süre çalıştıysanız, bugün zor durumdaysanız, iş yeriniz üretime ara verdiyse, bu ödenekten yararlanamıyorsunuz. O nedenle sürelerin esnetilmesi ve amaca uygun hale getirilmesi lâzım. Ücret artırılmalıdır. Mevcut haliyle ücret seviyesine göre asgari 264, azami 528 lira işsizlik ödeneği alınabiliyor. Bu çözüm değildir. Asgari ücretin brütünün üzerine çıkarmak hatta asgari ücreti katlayan bir orana çıkarmak gereklidir.
Bülent Pirler (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri):
DAYAK YİYEREK ÖĞRENİYORUZ
Buradaki önemli hadise şu: Siyasi iradenin, burada bir kriz var mı, yok mu, bunu kabul etmesi gerek. Ama duyduğumuz kadarıyla 500’ün üzerinde iş yerimiz başvurmuş şu anda ve 30 kadar iş yerine de bunu kullandırmışlar. Yani demek ki siyasi irade de bunu kabul etmiş ki 30 iş yerinde kısa çalışma ödeneği kullanılmış. Esasında şunu söylemem gerek. Bizim ayarımızda ülkelere baktığımızda böyle kriz dönemlerinde işçi işveren ve hükümet kesimin bir araya gelerek yaptığı bir çok toplantı var. Gelişmiş yapı içinde hiçbir işveren gelişmiş elemanını çıkarmak istemez. O kadar masraf edip yetiştirdiği kişinin elinden çıkmasını istemez. Mesela kanunlarımızda ‘telafi çalışması’ diye bir müessese var. Bugüne kadar uygulayan bir yer yok. Çünkü o kadar sınırlandırımış ki, uygulamak mümkün değil. Üzgün olduğum taraf ekonomi iyi durumdayken bunlar önerildiğinde yani esneklik uygulamaları hep itelendi. Biz hep bunları kriz dönemlerinde dayak yiyerek öğreniyoruz.
Sosyal Güvenlik Müşavirleri Derneği Başkanı Ali Tezel, NTVMSNBC’nin kısa çalışma ödeneğiyle ilgili sorularını ayrıntılı olarak yanıtladı:
Ali Tezel (Sosyal Güvenlik Müşavirleri Derneği Başkanı):
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ İŞÇİ İÇİN YARARLI DİYEMEYİZ
İşçinin işten çıkartılmayıp 3 ay süreyle kısa çalışma ödeneği alması lehine mi aleyhine mi oluyor?
İşçi işten çıkartılırsa kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kullanmadığı yıllık izin ücretlerini alacak. İşten çıkarıldığı için işe iade davası da açabilir ve kazanma şansı da yüksek. İşçi, işyerinde kısa çalışma ödeneği kabul görür ve 3 ay boyunca kısa çalışma ödeneği alırsa, bu işyerinde kriz olduğu artık tescillenmiş olur. Bu anlamda işçi 3 ay sonra eğer para varsa yine kıdem tazminatı alabilir, işe iade davası açtığında kazanma şansı hemen hem yok gibidir. Çünkü işyerinde resmi makamlarca kabul edilmiş bir krizin varlığı nedeniyle, kısa çalışma ödeneğinin olması işçi için olumlu, kendisine yararlı bir durum diyemeyiz. Burada kısa çalışma ödeneğinden yararlanan işverendir. İşveren 3 ay boyunca, para, prim, gelir vergisi ödemeyeceği için, giderlerini azaltmış olacak. Bu arada da gerçekten ekonomik kriz nedeniyle işçilerini işten çıkartırsa, işe iade davalarını da kaybetmemiş olacak.
BAKANLAR KURULU’NUN AMACI FARKLI
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada kısa çalışma ödeneği ile ilgili olarak harekete geçildiğini söyledi. Sosyal taraflar toplanıyor. Ne beklenmeli?
2005’te kısa çalışma ödeneğinden 21 işçi yararlanmış. 2006’da 217, 2007’de 40 işçiye, 2008’in sadece Aralık ayında ise 650 işçiye verilmiş. İş-Kur kriz etkisiyle talepleri kabulde daha gevşek davranmış. Ancak Bakanlar Kurulu’nun amacı farklı. Normal şartlarda genel ekonomik krize uğradığını iddia eden veya işyerinde zorlayıcı bir sebebin olduğunu iddia eden işveren, İş-Kur’a başvurur ve işçilerin hepsine veya bir kısmına kısa çalışma ödeneği verilmesini talep eder.
Bakanlar Kurulu’nun son açıklamasına, temennisine gelirsek: Eğer işveren genel ekonomik krize dayanarak kısa çalışma ödeneği talebinde bulunmuşsa, bu durumda kısa çalışma ödeneği talebinde bulununca; “Talep daralması oldu, nakit sıkıntım var, stoklarım artıyor”, diyerek kendisine kısa çalışma ödeneğinin verilmesini sağlayamıyor. Eğer nakit darlığı, ödeme güçlüğü, talep daralması veya stok artışını gösterip genel ekonomik krize uğradım derse ve sendikalardan ve Çalışma Bakanlığı’ndan ekonomik kirizin varlığı kabul edilmemişse, işverenin talebi reddediliyor.
DÖRT NEDEN...
Şu anda ekonomik krizin varlığını kabul etmemek mümkün değil herhalde?
Bakanlar Kurulu sosyal taraflarla işveren ve işçi konfederasyonlarını çağırıp kendisi de masaya oturup, ülkede genel ekonomik kirizin varlığını kabul edecek. Eğer kabul ettirirse, nakit darlığı, ödeme güçlüğü, pazar daralması ve stok artışı gibi dört nedenden dolayı kısa çalışma ödeneği verilmesi geçerli hale gelecek.
Kısa çalışma ödeneğinde işverenin lehine ve işçinin lehine olan neler var?
Bu toplantıdan ülkede kriz olduğu kararı çıkarsa, bu durumda işverenlerin saydığımız dört nedenle kısa çalışma ödeneği talepleri İş-Kur tarafından kabul görecek; araştırmaya gerek olmaksızın kabul görecek... İşveren üçte bir oranında nakit darlığı olduğunu gösterecek. Bunu gösterdiği anda İş-Kur ikinci bir incelemeye gerek olmadan kendisine kısa çalışma ödeneğinden para ödenmesini sağlayacak. Bu durumda sosyal tarafların görüşü çok önemli. Sosyal taraflardan olumlu görüş çıkmazsa bu dört sebep, kısa çalışma ödeneği için yeterli hale gelmeyecek.
Kısa çalışma ödeneği işyerinde uygulanıyorsa;
1) İşveren kısa çalışma ödeneği süresi boyunca işçilere para ödeme yükümlülüğünden kurtuluyor.
2) İşveren sigorta primi ödeme yükümlülüğünden kurtuluyor. 3) Gelir vergisi ödeme yükümlülüğünden kurtuluyor. Yani üç ay boyunca işverenin cebinden bir kuruş para çıkmıyor.
Kısa çalışma ödeneği şimdiye kadar hangi kriterlere göre veriliyordu?
Sosyal tarafların ve Çalışma Bakanı’nın uygun görüşüyle, ülkede genel ekonomik kriz olduğu resmi olarak kabul edilirse, bu durumda işverenlerin nakit darlığı, ödeme güçlüğü, pazar daralması ve stok artışı gibi nedenler kısa çalışma ödeneği için geçerli hale gelecek.
Kısa çalışma olduğunda işveren ne kadar ödüyor?
Çalışma kadar veriyor ama kriterler farklı. Diyelim işçinin 3 bin YTL ücreti var. Eğer günde 2 saat çalışıyorsa, iki saati 3 bin TL üzerinden hesaplanıyor. Geri kalan 6 saat çalışmıyorsa; altı saati de asgari ücretin brüt rakamının yüzde 80’i olan 266. Çünkü kısa çalışma ödeneğinin aylık tavanı 532 TL. Yani 532 TL’den çok brüt kısa çalışma ödeneği ödenemez. Ama ayda 2 bin TL alan işçinin kazancı birdenbire 532 TL’ye düşmüş oluyor. Bir anlamda bu para ileride işsiz kalırsa, işsizlik ödeneği alma süresinden de düşülüyor.
3 ay neyi geciktirmiş oluyor?
İşçinin işyerinden çıkarılmasını üç ay daha geciktirmiş oluyor o kadar. Ama 3 ay boyunca düşük ücret almış oluyor.
İŞSİZLİK ÖDENEĞİNDEN DÜŞÜLÜYOR
Daha sonra 3 aylık sürenin uzatılması söz konusu olabiliyor mu?
3 ay sonra kriz hâla devam ediyorsa o işyerinde, artık işveren işçileri çıkarmak zorundaysa, işçiler daha sonra alacakları işsizlik ödeneğinden 3 aylık süreyi eksik alıyorlar.
KIDEM TAZMİNATI FONU GÜNDEME GETİRİLEBİLİR
Sonuç olarak, bu toplantıdan ne çıkabilir?
Olay şu; 37 milyar lira var işsizlik fonunda. Bu paranın bir şekilde dağıtılmasına karar verildi. Nasıl dağıtılacağına da Hükümet karar verecek. İşveren tarafı, “Bu parayı bize ver veya 3 ay boyunca işçi ücreti ödememiş olayım” diyor. Ama krizin esas sebebi talep darlığı değil mi? Bu para işverene giderse yine talebi artırmayacak ki. Sadece işverinin krizden etkilenmesi daha aza indirgenecek. Şu anda işsiz olan, işsiz kalan 10 milyon kişi var. Bu parayı bu kişilere meslek edindirmek için kullansak; hem de meslek edinmeye gelen kişilere aylık belirli bir miktar para verilse, talep yaratsak, meslek kazandırsak... Öte yandan işsizlik ödeneği alanlara da 266 TL, 532 TL değil de, 500-1500 TL’ye çıkartarak 37 milyar lirayı talep yaratmak için kullanmak daha doğru olur. Ama burada geniş halk yığınlarının örgütlü bir yapısı yok. Bu nedenle talepleri iletilemiyor. İşveren kesimi örgütlü olduğu için taleplerini yüksek sesle dile getirebiliyorlar.
Sosyal tarafların görüşmelerinde bana göre büyük ihtimalle Hükümet kıdem tazminatı fonunu da gündeme getirecektir. İşçi tarafı, “Hayır, onu görüşmeyelim” derse de; “Tamam onu geri çektik ama kısa çalışma ödeneğini de kabul edin” denilecek. İşverenler açısından krizi fırsata çevirmek gibi bir durum.
(NTVMSNBC)