Gazete Vatan Logo

İtiraz etmeyin işsizlik düşüyor!

Bazı meslektaşlarımız da dahil birçok kişi işsizliğin düşebileceğini kabul etmek istemiyor. Ancak son verilere göre işsizlik oranı ve işsiz sayısı azalıyor

İşsizliğin düşebileceğini pek çok vatandaş nedense bir türlü kabul etmek istemiyor. Geçen hafta yayınlanan Nisan-Mayıs-Haziran rakamları hem işsizlik oranının, hem de işsiz sayısının az da olsa düştüğünü gösterdi. Ben de her zaman yaptığım gibi rakamları eğip bükmeden sonuçları yazdım.

Sen misin “işsizliğin azaldığını” söyleyen? Bazı okurlarım elektronik posta ile tepkilerini ilettiler. Yazılı tepki vermeyen ama aynı yönde düşünen epey okur olduğunu tahmin ediyorum.

Ekonomik gelişmelere nesnel yaklaşamıyoruz. Eğer iktidara muhalif isek, ekonominin kötü gitmesi gerektiğini peşinen kabul ediyoruz. İyi giden işler olursa da bunlara inanmak istemiyoruz. Sorun konunun uzmanı olmayan vatandaşlarla sınırlı olsa yine iyi. Kimi meslektaşlarım da işsizliğin düşmediğini ispatlamak için yoğun çaba harcıyorlar.

İŞSİZLİĞİN TANIMI
Önce birkaç noktayı açıklığa kavuşturalım. İşsizlik halen çok yüksek, ve vatandaşlar tarafından haklı olarak bir numaralı toplumsal-siyasal sorun olarak görülmeye devam ediyor.

Bu konuda herkes görüş birliği içinde. İşsizliği nasıl ölçeceğiz? Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tanımları var. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) dahil tüm istatistik kurumları işsizliği bu tanımlara göre ölçüyor. “İşsiz” iş arayan ama bulamayan kişiye deniyor. Her işi olmayana işsiz demek abes.

Ev kadınlığı, öğrencilik, özürlülük, emeklilik gibi nedenlerle çalışmayı düşünmeyenler işgücü dışında kabul ediliyor. İşgücü tanım icabı, işi olanlarla (istihdam) işi olmayıp iş arayanların (işsizler) toplamından ibaret. İşsizliğin ölçümünde kullanılan işsizlik oranı da, işsiz sayısının, işgücü sayısına (istihdam + işsizler) bölünmesi yoluyla hesaplanıyor.

İşgücünün dışındaki grupların içinde özel bir grup dikkat çekiyor. Bu özel gruba mensup olanlar, “iş aramıyorlar ama bulsalar çalışacaklar”. En azından böyle diyorlar. TUİK bunları ikiye ayırıyor: “İş bulma umudu olmayanlar” ve “Diğer”. Birinci alt grup gerçek “umutsuzlar”. Çok isteniyorsa işsizliğe eklenebilirler.

İŞ OLSA ÇALIŞIR MISINIZ?
Diğerleri ise, ev kadını, emekli türünden vatandaşlar. Kendilerine iş arayıp aramadıkları sorulduğunda araladıklarını söylüyorlar. “İş olsa çalışır mısınız?” diye sorulduğunda ise, “çalışırız” diyorlar. Bu kişiler iş aramayan “işsizlerin” üçte ikisini oluşturuyor. Bu alt grubu işsiz saymanın doğru olduğu kanaatinde değilim. Yine de gereksiz polemik olmasın diye hesaba katıyorum.

YANLIŞ HESAP
Bizde son moda bu özel grubu işsizlik rakamlarına dahil etmek. Böylelikle işsizliğin arttığı kanıtlanmaya çalışılıyor. Eğer yeni bir işsizlik oranı tanımlamak istiyorsanız bunu elbette yapabilirsiniz. Ama bir koşulla:

Hesabı doğru yapacaksınız. Yeni bir işsizlik oranı hesaplamak amacıyla, “iş aramayan ama çalışmaya hazır olanları” işsiz sayısına yani paya eklemek istiyorsanız, paydada yer alan işsiz sayısına da eklemeniz gerekir. Ama maalesef işsizliğin ille de arttığını ispatlamak isteyen meslektaşlarım ekstra “işsizleri” paydaya eklemeyerek hesabı yanlış yapıyorlar. Böylelikle geniş anlamda işsizlik oranı 3-4 puan daha yüksek gösterilmiş oluyor. Yanlışın sehven yapıldığından eminim. Neyse, doğru hesap tabloda yer alıyor.

İŞSİZLİĞİN ÖLÇÜMÜNÜ DOĞRU YAPMAK
Tabloda istihdam, işsizlik, işgücü verileri ile işsizlik oranları, tanım farklılıkları itibarıyla yer alıyorlar. Son olarak 2006 2. çeyrek yayınlandığından, 2000-2006 döneminin ikinci çeyrek rakamlarını kullanıyorum. 2000’de genel işsizlik oranı oldukça düşük: Yüzde 6,1. Buna karşılık tarım dışı işsizlik oranı yüzde 8,7 ile AB’nin ortalaması civarında. Genel işsizlik rakamının Türkiye’nin işsizlik koşullarını

yansıtmadığı çok açık. Bu nedenle tarım dışı işsizlik oranlarını tercih ediyorum. Ayrıca, genel işsizlik oranları büyüme ile istihdam ilişkisini yansıtmaktan uzaklar. Büyüme tarım dışında, doğal olarak istihdam da tarım dışında gelişiyor. İş aramayan “işsizlerin” seyri de büyüme ile doğrudan ilişkili değil. Ayrıca, bu özel grubun ağırlığının artmasını, işsizliğin arttığı şeklinde yorumlamak da pek doğru değil.

TARIMDIŞI İSDİHTAM 3 YILDA 2.4 MİLYON ARTTI
2001’de Türkiye en derin ekonomik krizini yaşıyor, ama geniş işsizlik oranı hemen hemen kıpırdamıyor: Yüzde 10,4-10,5. Genel işsizlik oranı da ancak yüzde 10 kadar artıyor: Yüzde 6,1’den 6,7’ye. Neden? Çünkü kriz tarımdan göçü durduruyor, artı bir miktar tarıma geri dönüş oluyor. Sonuçta tarım istihdamı 683 bin artıyor. Buna karşılık tarım dışı istihdamda büyük gerileme meydana geliyor, istihdam 799.000 azalıyor; tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 8,7’den 10,7 ye sıçrıyor. Krizin gelirleri düşürmesiyle işgücünde büyük artışlar oluyor. Aynı zamanda tarımda yapay istihdam çözülmeye başlıyor. 2003’te büyüme tamamen verimlilik artışlarından kaynaklanıyor. Sonuçta işsiz sayısında büyük artış meydana geliyor, işsizler 2 milyonun üzerine çıkıyor. Ama bu arada, iş aramayan “işsizler”in sayısı azalıyor. 2000’de 1 milyon 138 bin olan sayı 827 bine geriliyor.

TREND 2003’TE DEĞİŞTİ
2004’ten itibaren tarım dışı sektörlerde yüksek büyümenin etkisiyle istihdam artışı başlıyor ve üç yılda (2003-06) 2.407.000 net istihdam yaratılıyor. Tarım istihdamı ise gerilemeye devam ediyor. Bu nedenle toplam istihdamda artış düşük kalıyor. 2005’te tarım dışı işsizlik oranı sadece 0.1 puan azalırken, tarım dışı işsizlik oranın da 0,8 puanlık gerileme oluyor. 13,3’ten 12,5’e. 2006’da genel işsizlik oranı tarım istihdamındaki gerileme nedeniyle yüzde 9,2’den 8,8’e düşerken, yüksek büyüme-istihdam artışı koşullarında tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,5’ten 11,’e tam bir puan geriliyor.

İş aramayan ‘işsizler’deki düşüş eğilimi 2003 sonrası tersine dönüyor. Sonuçta bu kesimin sayısı büyük artışla 3 yılda 827.000’den 1.912.000’e çıkıyor. Daha önce çalışmayı düşünmeyen çok sayıda insan “iş olsa çalışırım” demeye başlıyor. Bu gelişmenin sonucunda da geniş anlamda işsizlik oranı yüzde 15,3’e çıkıyor. Tarım dışı istihdamın hızla arttığı bir ortamda bu gelişmeyi sizce nasıl yorumlamalıyız?

Benim yorumum belli. İşgücü piyasasındaki gelişmeleri esas olarak tarım dışı verilerle izlemeye devam edeceğim.

Haberin Devamı