Gazete Vatan Logo

Hükümete göre 'muazzam' bir kriz var

İstenen zam oranının verilmesi mümkün değil!

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, kamu toplu
sözleşme görüşmeleriyle ilgili, "Refah artışı olursa elbette ki buna katkısı
olanlara bu artışın yansımasını sağlayacağız ama refah olarak niteleyebileceğimiz
bir büyüme yoksa neyi, nasıl dağıtacaksınız? Bu anlamda da çalışanlarımızın
gerçekten anlayış içerisinde olacaklarını umuyoruz" dedi.

Bakan Yazıcı, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında,
kamuda çalışan işçilere yönelik toplu sözleşme sürecinde gelinen noktayı
değerlendirdi.

Bu yılki toplu sözleşme görüşmelerinin Ocak ayında başladığını anımsatan
Yazıcı, Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ve
Türk-İş arasında devam eden görüşmelerin zaman zaman kendi koordinasyonunda da
yapıldığını anlattı.

Kamuda çalışan işçilerle yapılan toplu sözleşmelerin 2 yıllık bir
periyodu kapsadığına dikkati çeken Yazıcı, şu anda görüşmeleri devam eden toplu
sözleşmelerin 2009 ve 2010 yılı maaşlarını kapsadığını ifade etti. Yazıcı,
"Yapılan müzakereler sonucu biz arkadaşlarımıza hep şunu ifade ettik, Sayın
Başbakanımızın da talimatı buydu: 'Biz çalışanlarımızı, işçilerimizi enflasyona
ezdirmeyeceğiz'. Dolayısıyla enflasyon kadar bir zam vereceğiz. Bu 2003'te de
2004'te de 2009'da da 2010 yılında da geçerli" diye konuştu.

Bu düşünceden hareketle yapılacak zamların gerçekleşecek enflasyon oranı
dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini söyleyen Yazıcı, buna göre sözleşme
yapılması gerektiğini ifade etti.

"Biz önerimizi bu çerçevede yaptık" diyen Yazıcı, sözlerine şöyle devam
etti:
"Daha sonra Başbakanımız ile de Türk-İş'in yöneticileri görüştüler ama
sonuca varılamamıştı henüz. Hal böyleyken, yani müzakere süreci kesilmemişken,
Türk-İş bir eylem planı açıkladı. Önce parti binalarının önünde, bugün de bir
saatlik iş bırakma şeklinde eylemi oldu. Elbette ki Türkiye demokratik bir
ülkedir. Çalışanlar, hizmet üretenler ve bu toplumun her bireyi Anayasa'da yazılı
hak ve özgürlükleri kullanma hakkına sahiptir.

Çalışanlarımız, işçilerimiz de kendi haklarını elde etmek için birtakım
eylemler ortaya koyacaklardır. Ancak her hak ve özgürlüğün elbette ki Anayasa'da
ve yasalarda tanımlanmış sınırı vardır. 'Ben hakkımı arıyorum, bunun için eylem
yapıyorum' diyerek kamu güvenliğini bozamazsınız, başkasının hakkını ve hukukunu
ihlal edemezsiniz. Yasaların suç saydığı eylem türünü hak arama vesilesi
yapamazsınız. Bu konuda da arkadaşlarımızın duyarlı olması gerekli diye
düşünüyorum."

-"SÜRECİ FAZLA GECİKMEDEN, SAĞLIKLI ŞEKİLDE SONA ERDİRECEĞİZ"-

Sözleşme görüşmelerinde, enflasyonun önerdikleri ücret zammının üzerinde
gerçekleşmesi durumunda aradaki farkı da vermeyi taahhüt ettiklerini ifade eden
Yazıcı, tüm bu konuşmaların dünyada yaşanan "muazzam bir kriz ortamında"
yapıldığına dikkati çekti. Ekonomiye ilişkin rakamların açıklandığını ve işsizlik
oranının da hiç beklenmedik bir seviyede çıktığını kaydeden Yazıcı, "Ekonomik
gerçekliğin böyle olduğu bir ortamda, elbette ki bir kesime hazine alabildiğine
kaynak aktarmak, birtakım insanları bana göre mağdur etmek anlamına gelir"
dedi.

Türkiye'nin, çalışanıyla, işçisiyle, işvereniyle herkesin olduğunu
vurgulayan Yazıcı, "Refah artışı olursa elbette ki buna katkısı olanlara bu
artışın yansımasını sağlayacağız ama refah olarak niteleyebileceğimiz bir büyüme
yoksa neyi, nasıl dağıtacaksınız? Bu anlamda da çalışanlarımızın gerçekten
anlayış içerisinde olacaklarını umuyoruz" şeklinde konuştu.

Toplu sözleşme müzakerelerinin yürütüldüğü Türk-İş'e bağlı Ereğli'deki
sendikanın, ücretlerde yüzde 30 oranında indirim yaparak sözleşme anlamında
protokol imzaladığını anımsatan Yazıcı, şunları kaydetti:
"Almakta oldukları ücrette yüzde 30 indirimi kabul ederek bunu
yapmışlardır. Biz kamunun diğer kesiminde çalışan işçilerimizden böyle bir
fedakarlık da beklemiyoruz ama verebileceğimiz miktar neyse o çerçevede bunu
vermeyi teklif ettik. Gerçekten Başbakanımız çok büyük hassasiyet gösteriyor.

Başbakanımızın bu sürece dönük beyanı, bu konuda çok derinlemesine hassasiyet
içerisinde bulunulmamasından kaynaklanan duruma yöneliktir.

Hükümet olarak bu arkadaşlarımızla diyaloğumuz devam ediyor. Elbette bu
diyaloğumuzu sürdüreceğiz. Hükümet adına, Başbakan adına yürütüyoruz. Dolayısıyla
belki başka şeyler de söyleyecektim ama bu konunun sağlıklı bir şekilde sona
erdirilmesine yönelik ümitlerimizin varlığı içerisinde başka konulara girmek
istemiyorum. Dolayısıyla işçilerimizin ifade ettiği tarzdaki grev girişimlerini
destekleme çabası içerisinde olanların, bu süreci doğru değerlendirmeyen bazı
siyasetçilerimizin adeta alkış tutarcasına tavır sergilemelerini de burada
yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. İnşallah bu müzakere sürecini çok fazla
gecikmeden sağlıklı bir biçimde sona erdireceğiz. Tabii ki bunu böyle olması
Türk-İş yöneticilerinin basiretli tutumuna bağlı."

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, "Grev hakkını
kullanmanın elbette ki sendikalara yüklediği maliyet var. 'Onu da herkesin hesap
etmesi gerekir' diye düşünüyorum" dedi.

Yazıcı, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında, Türk-İş
ile yürütülen kamu toplu sözleşme görüşmelerinde gelinen noktayı değerlendirdi.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yazıcı, grevin çalışanın hakkı
olduğunu, ancak bunu arzu etmediklerini söyledi. Yazıcı, "Ama grev hakkını
kullanmanın elbette ki sendikalara yüklediği maliyet var. 'Onu da herkesin hesap
etmesi gerekir' diye düşünüyorum. Biz grev yapmalarından mutlu olmayız. Aksine,
grev ortamında kamunun ücret ödeme açısından bir tasarrufu da olur ama bunu
hiçbir zaman arzu etmeyiz. Çünkü hepimiz bu ülkenin insanlarıyız ve sorunlarımızı
birlikte konuşarak çözeceğiz" diye konuştu.

"İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılan yüzde 1,83'lük zammın
kamuoyunda büyük bir tepki çekmesine nedeniyle Hükümetin bu konuyu gündemine alıp
almadığı" yönündeki soruya Yazıcı, "Ben sadece kamuda çalışan işçilerin toplu
sözleşmelerinin koordinasyonunu üstleniyorum. Basın toplantımın konusu da bu. O
konuyla alakalı; ilgili, görevli arkadaşlarımıza sorunuzu sorarsanız daha
sağlıklı yanıt alırsınız" karşılığını verdi.

Küresel krizin Türkiye'yi de etkilediğine işaret eden Yazıcı, şunları
kaydetti:
"Çok yakın zamanda işsizlik oranları, ekonomik göstergelere ilişkin
rakamlar ve enflasyon rakamları açıklandı. Şu anda 2009 enflasyonunun 5,73
olacağı tahmin ediliyor. Yıl sonunda göreceğiz, büyük ihtimalle daha da aşağıya
düşecek. Erdemir'i örnek verdim. Telekom'da yapılan sözleşme var, yüzde 3 ve
3,5'la bağıtlanmış, bu da ayrı bir örnek. Bu sene yapılmış bunlar. Bütün bu
örnekler, ekonomik göstergeler ortadayken, bu ülkede yaşayan çalışan kesimin de
bunları dikkate alması gerekiyor, önerilerini ona göre yanması gerekiyor.

Kabullerini veya retlerini ifade ederken, herkesi etkileyen bu verileri dikkate
almaları gerekiyor diye düşünüyorum. Siz bunları hiç dikkate almadan hemen bir
eylem planı ortaya koyuyorsanız, 'biz grev yapacağız' diyorsanız, Sayın
Başbakanımız da bunun yanlış olduğunu öz sözcüklerle ifade etmiş, kamuoyuyla
paylaşmıştır. Buna böyle bakmak lazım."

-"TÜRK-İŞ'İN ÖNERİSİNİN ORTALAMASI YÜZDE 22-23"-

Düşük ücretlilerin durumunu iyileştirmek istediklerini anlatan Yazıcı,
ülkede gerçekleşen büyüme ve enflasyonu dikkate alarak, bir öneride
bulunduklarını vurguladı. Türk-İş'in masaya getirdiği ilk öneriler toplanıp
ortalaması bulunduğunda, yüzde 22, yüzde 23 oranında bir zam ortaya çıktığını
belirten Hayati Yazıcı, "Gelin bu tarafa hesaplayın, verebiliyorsanız verin"
dedi.

Bakan Yazıcı, "grevin sendikalara maliyetiyle" ilgili sözlerinin
anımsatılması üzerine, bunu, her hakkı kullanmanın bir getirisi ve maliyeti
olduğunu ortaya koymak için söylediğini belirtti. Bunun kendilerini mutlu
etmeyeceğini vurgulayan Yazıcı, sendikalara ve işçilere de bunu önermediklerini
dile getirdi.

Yazıcı, bir başka soru üzerine, "büyüme olduğunda çalışanların bundan
pay alamadığı" açıklamalarının doğru olmadığını, önceki yıllarda çalışanların
hep enflasyonun üzerinde pay aldıklarını kaydetti.

Haberin Devamı