Hissedip Getir’di vurdu gol oldu
Getir son 1 yılda 5 kat büyüdü. BiTaksi’den sonra Getir girişimi ile dikkati çeken Nazım Salur, “Girişimcinin çok akıllı insanlar olduğu zannedilir. 3 çeyrek akıllı 1 delidir girişimci. Orta sahadan gol atmak gibidir. Antrenör ‘Vur’ demez. Hissedersin vurursun. Gol olursa stat ayağa kalkar, olmazsa laf yersin” dedi
Sandviçten dondurmaya, bebek bezinden suya kadar 1.000 çeşit ürünü ortalama 10 dakika içinde İstanbul’da istediğiniz yere getiren mobil alışveriş platformu Getir, 3’üncü yaşını doldurdu. BiTaksi’nin kurucusu Nazım Salur’un, GittiGidiyor’un kurucu ortaklarından Serkan Borançılı ve girişimci Tuncay Tütek ile kurduğu Getir, sadece 2017 yılında 5 kat büyümeyi başardı. BiTaksi’nin ardından Getir, onun ardından da Kuzeyden su markasını kuran Salur ile girişimciliğin inceliklerini ve Getir’in gelecek planlarını konuştuk.
‘İş çapkınıyız’
Girişimciler için, “Biz iş çapkınıyız” diyen Salur, araştırma yapılarak, kurslara gidilerek girişimci olunamayacağını söyledi. İşin araştırma ile başlamayacağının altını çizen Salur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Getir’i biz bir iş yapalım diye düşünmedik. Fikir aklımıza geldi ve konuya odaklandık. 5 yıl evvel BiTaksi’yi kurarken çok araştırmıştık, Getir’de öyle olmadı. 3-5 dosta sordum. ‘Siparişlerin eve gelse, biraz fazla para ödeyerek almayı ister misin?’ diye. ‘Evet’ de diyen oldu, ‘Hayır’ da... Danışmanlık şirketi ile anlaşsaydık, araştırma yapsaydık muhtemelen raporda ‘Yapma’ derlerdi. Futbolda, basketbolda antrenör ‘Orta sahadan şut at’ demez. Oyuncu hisseder ve atar. Gol olursa stat ayağa kalkar, olmazsa laf yersin. Girişimcilik kabına sığmayanların işidir. Girişimcinin çok akıllı insanlar olduğunu zannederler. Aslında 3 çeyrek akıllı 1 delidir girişimci. Tam akıllı olsa yapamaz o girişimi.”
Girişimciliği herkese tavsiye etmediğini de söyleyen Salur, “Herkesin kaldırabileceği bir risk yapısı var. Sonuç olumsuz olursa çok da etkilenmeden hayatına devam edebilmeli. Girişimcilik bir iş kolu değil. Bu yüzden kurslarda da öğretilemez” dedi.
En işlek cadde İstiklal değil telefon ekranı
Mobil telefonların yayılması ile doğru fikirlerin kısa sürede milyonlarca kişiye ulaşma imkanı sağladığını anlatan Nazım Salur, şunları kaydetti: “Klasik yöntemlerle milyonlarca kişiye ulaşmak belki de 30 yılınızı alır. Telefonların akıllı telefona dönüşmesi son 10 yılda, aplikasyonların günlük hayatta yer alması son 5 yılda oldu. Ve gerçek hayatta etkileri görülmeye başladı. Aynı kitleye 1-2 yılda ulaşmak mümkün oldu. Getir’in mesela ilk sattığı şey zaman. Vakit kazanmak için alternatif. Avrupa’daki gençlerin telefona günlük bakma ve işlem sayısı 200. Yüzde 1’e inmiş ‘Alo’ demek. Bunun getirdiği büyük fırsatlar var. İstanbul’un en işlek caddesi neresi mesela İstiklal Caddesi. Hayır. En işlek cep telefonunun ekranı. Çok daha kalabalık burası. Orada insanların dikkatini çekebilecek bir iş yapabiliyorsanız İstiklal Caddesi’nden daha işlek bir yerde dükkan açmışsınız demektir. Herkesin dükkanı da 1 santimetrekare. Mobilden alışveriş yüzde 60-70’lere kadar çıktı. Biz artık bunlara ‘Mobil’ demeyeceğiz e-ticaret de demeyeceğiz. Direk ‘Ticaret’ diyeceğiz, ticaret burada dönecek. Diğerine ‘Klasik ticaret’ diyeceğiz.”
69 dağıtım merkezi’nde 1.200 kişi çalışıyor
- 2017’DE 6 milyon litre su, 1.6 milyon paket dondurma, 760 bin adet kahvaltılık, 680 bin adet çikolata, 135 bin adet evcil hayvan ürünü, 43 bin adet bebek bakım ürünü satıldı.
- Sepet ortalaması 6-7 ürün oldu.
- Zamanla yarışan 700 bin İstanbullu’nu bugüne kadar Getir’den 5 milyon sipariş verdi.
- Şile, Çatalca gibi dış ilçeler haricinde İstanbul’un yüzde 95’inden fazlasına hizmet veriyor.
- 1.200 kişi çalışıyor. 2018 sonunda 3 bine çıkması hedefleniyor.
- Sonbahar’a doğru taze ürünlerle ilgili süprizler olacak.
- Getir kullanıcıları siparişlerini verdikten sonra kuryenin gelişini haritadan izleyebiliyor, ürünlerinin kaç dakikada ellerinde olacağını görebiliyor.
- Ödemelerin dijital ortamda gerçekleştiği Getir’de bir sefer kredi kartını sisteme tanımlandıktan sonra cüzdana ya da kredi kartına ihtiyaç olmuyor.
- Getir, İstanbul’da 69 adet dağıtım merkezi, 450 motosiklet ve 200’ü aşkın araç filosuyla ile hizmet veriyor.
- Getir’in şu an 700 bine yakın aktif kullanıcısı var, indirilme sayısı da 2.7 milyona ulaştı.
Taksiciye ‘Neden otobüs fiyatına değil?’ denilmez
Getir’in yarattığı rahatlığa göre ucuz bir sistem olduğunu da ifade eden Nazım Salur, “Bizim moto kuryelerimiz ve araç kuryemiz var. 3’te 2’si motorlu ve gerisi araçlı kurye. Tüm kuryeler eğitim alıyor. Ekonomik olarak her şey resmi. Tüm kurallara uyunca haliyle maliyet unsuru da oluyor. O maliyetten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. 20-30 liralık alışverişte müşterinin cebinden çıkan 3-5 lira. Müşteri gece evinde otururken telefonundan siparişini veriyor. Biri depoda siparişi hazırlıyor, diğeri götürüyor. Verilen hizmete göre bu parayı hak ettiğimizi düşünüyorum” dedi. Salur, fiyat konusundaki yorumların taksiye binerek, “Neden otobüs fiyatına değil?” demekle aynı olduğunu söyledi. 10 dakikada sipariş götürmeyi ilk kendilerinin yaptıklarını bu yüzden Türkiye’de başka şehirlere açılmadan önce yurt dışına bu sistemi Türkçe ismi ‘Getir’ olarak götürmek istediklerini belirten Salur, “Önce Getir bayrağını yurt dışına dikelim, sonra Türkiye’de başka şehirlere gideriz” dedi. Şirketi satmayı düşünmediklerini de anlatan Salur, “İlgi genelde yabancıdan oluyor. Yerli yatırımcı sayısı ve kaynakları az. Türkiye’de 2017’de tüm ekosistemin teknolojik girişimlerin aldığı toplamda para 50-60 milyon dolar. Maslak’ta tek bir bina 300 milyon euro. Böyle bir dünya burda yok dışarda var. Dışarda olmasının nedeni bu işlerden para kazananlar kazandıklarını yine bu tür işlere yatırmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de tek başarı işi büyütüp satmak ve çıkmak gibi görünüyor. Buna katılmıyorum. Bu yöntemlerden biri. Kurucuların zengin olduğu ama şirketin başka birinin eline geçtiği bir duruma dönüşüyor. Türkiye’nin bu topraklarda doğmuş büyümüş teknolojik girişimlere ihtiyacı var. Her şey satılık olmamalı” ifadelerini kullandı. Salur, gerçek girişimcinin paranın peşinde olmadığını, bu işin biraz da ticaretin sanatı gibi olduğunu söyledi.