‘Güçlü gruplara izin veririz!'
Sektöre katkı sağlayacak güçlü gruplara müsaade
BDDK Başkanı Mukim Öztekin, Türk bankacılık sektörüne katkı sağlayacak güçlü gruplara müsaade edeceklerini belirterek, “Şu an 49 olan banka sayısı 60’a ulaşabilir” dedi. Mukim Öztekin, bankacılık sektörünün 2012 yılını yüzde 15 civarında kâr artışı ile kapatacağını beklediklerini söyledi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin artarak devam ettiğini, kriterleri sağlayan bankalara verilecek yeni lisanslarla şu an 49 olan banka sayısının 60’a ulaşabileceğini söyledi. Ayrıca, sektörde yabancı payının şu anda yüzde 16.7 olduğunu, borsadaki paylarla bunun yüzde 43’e yakın olduğunu belirten Mukim Öztekin, bu oranı riskleri artırmayacak seviyede tutacaklarını ifade etti.
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) toplantısına katılan Öztekin, sektördeki son gelişmeleri değerlendirdi. Bir dönem Garanti Bankası’yla ilgilenen Intesa Bank’ın şube açma başvurusu ve Mitsubishi Bank’ın lisans başvurusu yaptığını aktaran Öztekin, Standard Chartered Bank ve Rabobank’ın da yüksek ilgisi olduğunu ifade etti. Öztekin, “Niyetlerini beyan eden Çin, Güney Kore ve Hollanda gibi ülkelerden bankalardan görüşmelerimiz var ama resmi başvuruya dönüşmüş bir şey yok” dedi ve ekledi:
“Türk bankacılık sektörüne katkı sağlayacak sermayesi güçlü gruplara müsaade edeceğiz. Ancak, ülkemize yönelik bankacılık sektöründeki her yabancı yatırım girişimine de kolaylıkla izin vermediğimizi, başvuruları titizlikle incelediğimizi, Adabank örneği göstermektedir.”
Kurum en son, ortakları arasında Audi Saradar Grubuna ait Bank Audi’ye lisans vermişti. BDDK Başkanı Öztekin, bir soru üzerine mevduat toplama izni bekleyen bankalarla ilgili de olumlu mesajlar verdi. Çalık Grubu’nun sahibi olduğu Aktifbank, İsrailli Bank Pozitif, Nurol Grubuna ait Nurol Yatırım Bankası ve Diler Yatırım Bankası mevduat toplamak için uzun zamandır Üst Kurul’dan çıkacak kararı bekliyor. BDDK Başkanı Öztekin, “Grupların güçlerine göre yeniden değerlendirme yapabiliriz” dedi.
Sektörde kâr artışı % 15 olur
Bankacılık sektörünün, 2012 yılını yüzde 15 civarında bir kâr artışı ile kapatacağını beklediklerini ifade eden Öztekin, “2013 yılında da sektör kârının istikrarlı artış trendini sürdüreceğini ve kredilerin artış hızının yüzde 14-16 bandında olacağını öngörüyoruz” dedi.
BDDK verilerine göre, Türk bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü ise 1.3 trilyon lira seviyesinde iken, özkaynak kârlılığı yüzde 15.7’ye yükseldi. Eylül itibarıyla sektör kârı da 17.1 milyar lira seviyesinde.
Kriz nasılsa bitecek
BDDK Başkanı Mukim Öztekin, ne kadar sürerse sürsün krizin biteceğini belirterek, ”Türkiye kendisini kriz psikolojisine kaptırmamalı, Merkez Bankası’nın jargonuyla, temkinli de olsa iyimser olmalı” dedi.
Öztekin, ”Bizim travmamız 2001 yılında yaşandı ve bitti. Bugün, Türk bankacılık sektörü büyük bir fırtınanın içinden sapasağlam çıkmış ve yoluna devam etmektedir” diye konuştu. Öztekin, Türk bankacılık sektörünün, ABD ve Avrupa’da halen etkisini yoğun bir şekilde hissettiren krizde son derece ciddi bir testten geçtiğini ve bu sınavı başarıyla verdiğini söyledi. Öztekin, şöyle konuştu:
“Türk bankacılık sektörü, sektör oyuncuları ve kurumsal oyuncularıyla önümüzdeki dönemde doğabilecek herhangi bir riski göğüsleyebilecek ve üstesinden gelebilecek tecrübe, bilgi birikimi ve olgunluğa sahip. Bugün itibariyle, Avrupa ve ABD krizin ilk şokunu atlatmıştır. Bundan sonra olabilecek riskleri daha soğukkanlı biçimde ele alacaklardır, ve kriz ne kadar sürerse sürsün bitecektir. Türkiye de kendisini kriz psikolojisine kaptırmamalıdır. Merkez Bankası’nın jargonuyla, temkinli de olsa iyimser olmalıdır. Bizim travmamız 2001 yılında yaşanmıştır ve bitmiştir.”
Üretmeden tüketiyoruz
Ülke olarak tasarruf eğiliminin tarihin en düşük düzeyine gerilediğine dikkat çeken Öztekin, “Bir bakıma kazanmadan harcar duruma geldik’’ dedi. Öztekin, “Bu eğilimin artması, krizlerde Amerika ve Avrupa’da olduğu gibi bizi de zor durumda bırakabilir. Yakın geçmişte yaşanmışböyle bir örnek varken, bizim de aynı yöne doğru tedbir almadan gitmemiz uygun olmaz. Bu nedenle tasarrufları özendirmemiz gerekiyor. Biz bankalarımızın sağlığını koruyarak, finansal sisteme güvenin sürdürülmesi noktasında konuya yönelik katkımızı veriyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya paralel olarak takipteki krediler ve karşılıksız çeklerde de bir miktar artış yaşandığını kaydeden Öztekin, bu eğilimin protestolu senetlere de yansıdığını söyledi. Öztekin’in verdiği bilgilere göre, sektörde sorunlu krediler yüzde 3’ler seviyesinde bulunuyor.
Adabank’ta işbirliği lazım
BDDK Başkanı Mukim Öztekin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından daha önce 3 kez satışa çıkarılan ancak bir türlü satılamayan Adabank’a ilişkin gelişmeleri de değerlendirdi. Adabank’ın satışına karar veren TMSF Kurul üyesi olduğunu, sonrasında ise satışına onay vermeyen BDDK Başkanı olduğunu hatırlatan Öztekin, mali güç kriterinin iyi anlatılamaması nedeniyle sürecin uzadığını kaydederek, ‘’Doğru alıcıyı bulursak bu işi sonlandırırız’’ dedi.
Vadeler uzayacak
MUKİM Öztekin, mevduatın vadesinin uzatılması konusunda çalışmaların yapıldığını, ve Merkez Bankası ile bu konuda beraber çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Zorunlu karşılıklarda makas açılmalı. Uzun vadede daha düşük zorunlu karşılık olmalı ya da bu konuda vergi teşviki olmalı. Ekonomi yönetimi harıl harıl çalışıyor. Mevduatın vadesi gittikçe uzuyor ama daha da uzaması hedefimiz. Şimdi 3-6 ay arasında. Vadesinden önce bozulan mevduata vadesiz mevduat faizi veriliyor. Bununla ilgili bir düzenleme isteği oldu. Bunu da TCMB’ye ilettik makul karşıladılar. Merkez’in bu konuyla ilgili çalışması sürüyor.”
İran’la ticaret usule uygun
BDDK Başkanı Mukim Öztekin, ayrıca, Halkbank’ın İran’la ticaretin finansmanına yönelik işlemlerde yer almasına yönelik bir soru üzerine, bankanın bu işleri usulüne uygun yaptığını söyledi. Öztekin, burada kontrollü ve sorunsuz bir işleyiş olduğunu ifade etti.
ABD, İran’ın nükleer çalışmaları nedeniyle uyguladığı finansal yaptırımlar kapsamında bu ülkeye yapılacak ödemelerin bankacılık sistemi üzerinden gerçekleştirilmesini kısıtlayan bir dizi uygulamayı hayata geçirmişti.