Finansbank’ı önünü açmak için sattım
Hüsnü Özyeğin, Finansbank’ın 2010’a kadar 4.5-5 milyar dolar ödenmiş sermayeye ihtiyacı olacağını belirterek, “Satmasam bankanın büyümesini engellemiş olurdum” dedi
Türkiye’nin dokuzuncu büyük bankası olan Finansbank’ın yüzde 46’sı, Nisan ayında Yunan NBG’ye 2.8 milyar dolarlık bedelle satıldı. Sıfırdan kurduğu bankayı bu kadar yüksek bedelle satan Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin’in aldığı parayla yapacakları, çok yazıldı, çok tartışıldı.
Bankanın satışının tamamlanmasına kadar geçen süre zarfında bu konularda konuşmamayı tercih eden Özyeğin, hem satış nedenlerini hem de satış sonrası yapmayı tasarladıklarını önceki gün bir basın sohbetiyle açıkladı. Satış sonrası aldığı parayla emekli olmayacağını belirten Özyeğin, kendisine örnek olarak Koç Holding’in kurucusu merhum Vehbi Koç’u aldığını söyledi. Özyeğin, “Bankayı ilk kurduğum gün davet ettiğim iki kişiden biri Vehbi Koç, diğeri Kazım Taşkent’ti. Hatta ilk uğur kredimi Vehbi Koç’a açtım. Vefat ettiği gün önce Migros’u sonra Antalya Talya Oteli’ni gezmişti. Ben de emekliliği düşünmüyorum” dedi.
GELİŞİMİ ENGELLER
Bankayı neden sattığı konusuna da açıklık getiren Hüsnü Özyeğin, yüzde 56 hissesini korumasının, bankanın geleceğini engelleyeceğini gördüğünü söyledi. Özyeğin, son beş yıldır bankacılık sektörününün her yıl ortalama yüzde 40 büyüdüğünü, Finansbank’ın bunun da yüzde 10-15 üzerinde büyüme kaydettiğini söyledi.
4 yıl sonra bankacılık sektörünün aktiflerinin 500 milyar dolara ulaşacağını öngören Özyeğin, “Bu da bizim geçen yıl 1.2 milyar dolar olan ödenmiş sermayemizin 2010’da 4.5-5 milyar dolara çıkmasını gerektirecek. Benim yüzde 56 hisse ile devam etmem, bankanın gelişmesinin önünde engel olacaktı. Banka gelişme potansiyeline erişemeyecekti veya hissemi düşürecektim” dedi.
2.6 MİLYAR DOLAR SERMAYE
Özyeğin, Finansbank’ın iştirakleri de dahil ödenmiş sermayesinin yıl sonunda 2.6 milyar YTL seviyesine geleceğini de aktardı. Özyeğin, gelen paranın 600 milyon dolarıyla İsviçre, Hollanda, Romanya ve Rusya’daki bankaları satın aldı. Özyeğin, bankalara 150 milyon dolar civarında sermaye takviyesi yapılacağını da ifade etti.
Satış öncesi büyük bankaların da içinde olduğu gruplarla görüştüklerini belirten Özyeğin, “Çok büyük bir bankaya satmış olsaydık, bir Avrupa bankasının yüzde 2-3 kadarını oluşturacaktı. NBG ise büyümekte olan bir banka ve piyasa değerinin üçte birini Finansbank oluşturacak” dedi. Finansbank isminin Türkiye dışında iki tarafça da kullanılmayacağını belirten Özyeğin, “Yurtdışı bankalara yeni bir isim arıyoruz” dedi.
Sadece 26 kredi kartı iade edildi
Yunan bankası NBG ile yapılan görüşmelerin sonuçlanmasının ardından Finansbank’tan mevduat çekilişi olmadığını belirten Hüsnü Özyeğin, “Herhangi bir tepkiyle karşılaşmadık” dedi. Özyeğin, “Bankamızın toplam 2 milyon 340 bin kredi kartı var. Bunlardan sadece 26 tanesi Yunan bankasına satış yaptığımız için iptal edildi” diye konuştu. Bunun dışında bir tepki görmediklerini söyleyen Özyeğin, “Yapılan araştırmalar da Türk halkının daha hoşgörülü olduğunu gösteriyor” dedi.
Garaja ilk giren ben oluyorum
Hüsnü Özyeğin, hissesi düşmesine rağmen banka için aynen çalışmaya devam edeceğini söyledi. KOBİ’lerin sıkça dile getirdiği Anadolu gezilerini sürdüreceğini belirten Özyeğin, “Herkes benim hâlâ bankayla nasıl ilgilendiğimi görsün diye, Ekim ayında Anadolu gezilerine yeniden başlayacağım” dedi. Bankadaki personelin de bankadan uzaklaştığını düşünmemesi için çalıştığını belirten Özyeğin, “Bankaya eskisinden de erken gidiyorum. Garajdaki ilk araba olmaya çalışıyorum. Her gün olmuyor, ama haftada iki gün bile önemli” dedi. Özyeğin, hissem yüzde 1 bile olsa aynı hisleri paylaşırım“ diye konuştu.
GELECEĞE DÖNÜK PROJELER
Küçük şirketlere sermaye desteği verecek
Fİnansbank satışından sonra en çok sorulan soruların başında, Hüsnü Özyeğin’in alacağı parayla ne yapacağıydı. Özyeğin, bu konudaki soruları ve geleceğe yönelik planlarını şu şekilde aktardı:
* Marks&Spencer: Fiba Holding bünyesinde 120 milyon dolarlık ciroya ulaşan Marks&Spencer’ın başarısı, Ukrayna ve Rusya franchise’larını da Fiba’ya getirdi. Türkiye’de 27 şubesi bulunan Marks&Spencer’ı, Rusya’da büyüteceğiz. 2008 sonunda 10 şube ile Türkiye’deki ciromuza ulaşacağız.
* İnşaat: 144 konutluk Fibalife projemizi bitiriyoruz. Romanya’da tesadüfen başladığımız bir alışveriş merkezi işimiz var. 30 bin metrekarelik bir iş merkezi yaptık, 25 bin metrekarelik bir merkez daha yapacağız. Romanya’da yaptığımız 501 konutluk bir inşaat projemiz var. Kartal, Konya, Adana ve Gaziantep’te de alışveriş merkezleri kuracağız.
* Turizm: Bu alanda büyümeye devam edeceğiz. Ancak turizm, bankanın kredi portföyünde çok önemli bir yer tutuyor. Dolayısıyla bankanın iş yaptığı tesislere ve şirketlere rakip olmak istemiyorum. Bunun için örneğin Antalya sahiline gitmeyeceğiz.
* Private equity: Ben Finansbank’ı kurduğumda ciddi bir sermaye açığım vardı. Bunu 21 işadamını biraraya getirerek kapattım. Faaliyet alanımızda olmayan, ama yaptığı işte belli bir yer edinmiş, belli bir yere gelmiş şirketlere sermaye vererek ortak olacağız. Burada yüzde 51 gibi bir şartımız yok. Ama yeni bir iş yapmak yerine belli bir yere gelmiş, yani örneğin 5 milyon dolar sermaye ile 50 milyon dolar ciroya ulaşmış kuruluşlara gireceğiz. Bunu holding bünyesinde yapıp sonra fona dönüştürebiliriz. Yabancılar arasında da ortaklık yapmak isteyenler, abi-kardeş ilişkisi kurmak isteyenler var. Bunu onlarla birlikte de gerçekleştirebiliriz.
* Eğitim: Maddi imkanlarımın ve mesaimin büyük bölümünü sosyal sorumluluk projelerine ayıracağım. 1990’larda kurmak istediğim ama kriz nedeniyle ertelediğim üniversite projesini hayata geçiriyorum. Seneye Eylül’de talebe almaya başlayacağım. Rusça, Çince gibi dillere önem veren, iş dünyasının ihtiyacına göre öğrenci yetiştiren bir okul olacak. Önce kiralık olarak bir binada başlayacağız. Kampüs kurmak için ise yer arıyorum.
* Vakıf: Türkiye’nin kültürel zenginliklerini ortaya çıkaracak bir vakıf kuracağım. 6 ay içinde planlayıp 1-1.5 sene içinde yapmayı düşünüyorum.
Felsefe tuttuğu için NBG
NBG’NİN çağrı dahil toplam 5 milyar dolarlık bir ödeme taahhüdünde bulunduğunu belirten Özyeğin, şöyle devam etti: “Diğer yabancılar, benim bankadaki tüm hisselerimi istiyordu. Ayrıca bankanın üst yönetiminde de değişiklikler gerekecekti. NBG ise her şeyi aynen korumak istediğini belirtti. KOBİ’lerin kredi ihtiyaçlarında bilançoların şeffaf olmaması dahi sorun olmadı. Çünkü orada da durum aynı” dedi.