Ekonomiye ağır eleştiri!
Türkiye'yi ele alan The Economist: 'Problemi görmek için Galata'ya çıkmaya gerek yok'
Economist dergisi, “sıcak paraya fazla dayandığı”nı belirterek Türkiye’nin “Hızlı büyümesi, ekonomisini kırılgan kılan yan etkileriyle birlikte geliyor” görüşünü öne sürdü.
Türk ekonomisinin canlılığı ve yüksek büyüme verilerine dikkat çekilirken ekonominin “sıcak paraya fazla dayanması”nın yarattığı sıkıntıların altı çiziliyor. Economist dergisi, 7 Nisan'da yayınlanacak yeni sayısında Türkiye’deki hızlı büyümenin “ekonomiyi kırılgan kılan yan etkileriyle birlikte geldiği” uyarısını yaptığı geniş analize yer verdi. Dergi “Merkez Bankası’nın, lirayı idare etme çabaları ve Türkiye’nin otokratik Başbakanı Erdoğan’ın baskısı nedeniyle enflasyon hedefini gözden kaybettiği” iddiasının bulunduğunu ancak bu suçlamanın Merkez Bankası'nca reddedildiğini yazdı.
İngiliz haftalık dergisi The Economist, “Türkiye, dünyanın en canlı ekonomilerinden birine sahip ancak sıcak paraya fazla dayanıyor” spotunu kullandığı Türk ekonomisine ilişkin geniş analizine İstanbul’daki Galata Külesi’nin 1348 yılında Cenovalı tüccarların yeniden inşa edildiğini anımsatarak “Türkiye’ye yabancı sermayenin sağladığı yararların kalıcı bir simgesidir” ifadelerini kullandı.
“HIZLI BÜYÜME, EKONOMİYİ KIRILGAN KILAN YAN ETKİLERİYLE BİRLİKTE GELİYOR”
Galata Külesi’nin altında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birinin merkezindeki 15 milyonluk kentin bulunduğuna işaret eden Economist, Türk ekonomisinin, 2010 yılındaki yüzde 9’luk genişlemenin ardından 2011 yılında yüzde 8.2 büyüdüğüne vurgu yaptı. Dergi, bu oranların, “güçlü Çin’in sevineceği türden olduğunu” belirttikten sonra “Ancak Türkiye’nin hızlı büyümesi, ekonomisini kırılgan kılan yan etkileriyle birlikte geliyor” diye yazdı. Analizde şöyle devam edildi:
"CARİ AÇIKTA TÜRKİYE AMERİKA’DAN SONRA İKİNCİ"
“Bir kaygı, Mart ayında, Merkez Bankası’nın hedefini ve çoğu yükselen piyasalardaki enflasyon oranlarını aşan yüzde 10.4'luk enflasyondur. Daha büyük bir kaygı ise, Türkiye’nin, ekonomisine güç katmak için yabancı sermayeye artan bağımlılığıdır. Ortalama cari işlemler açığı, geçen yıl GSYH’nın yüzde 10’u düzeyinde oldu. Dolar ile ölçüldüğünde Türkiye’nin açığı, Amerika’nınkinden sonra ikinci büyük açık.”
Ancak Economist “daha büyük bir kaygıyı Türkiye’nin cari açığını finanse eden yabancı sermayenin önemli kısmı, çok hızlı ülkeyi terk edebilin türden olmasıdır” değerlendirmesini yaptığı haberinde, “hevesli olanlar”ın ise, bütün bunları bir kenara iterek bankacılık sistemi ve kamu finansmanındaki iyi durumuna işaret ettiklerini belirtti.
2001 krizinden sonra uygulamaya konulan reformaların ekonomiyi güçlendirdiğini de belirten dergi, Türkiye’de verimlilik, kişi başına gelir, iç pazardaki büyüklüğü gibi alanlardaki olumlu gelişmelere dikkat çekti.
İngiliz dergi, Türkiye’nin coğrafi konumunun ekonomi açısından taşıdığı öneme de vurgu yaptığı analizinde yine tüm “yadsınamaz” güçlü yönlerine rağmen Türkiye’nin “dış finansmana bağımlılığının, yabancıların iştahı ve korkularının yön verdiği oynak devrelere yatkın yaptığı” yorumunu da yaptı.
“MERKEZ, ERDOĞAN’IN BASKISIYLA ENFLASYON HEDEFİNİ GÖZDEN KAYBETTİ”
Bu bağlamda Merkez Bankası’nın, para politikasına ve buna yönelik eleştirilere de değinen dergi, “Bankalar, Merkez Bankası parasının fiyatının ne olacağından emin olamıyorlar. Bu da, kredileri fiyatlandırma ve mevduat faizlerini belirlemeyi zorlaştırıyor” diye yazdıktan sonra şu savlara da yer verdi:
“Daha ciddi bir suçlama, Merkez Bankası’nın, lirayı idare etme çabaları ve Türkiye’nin otokratik Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baskısı nedeniyle enflasyon hedefini gözden kaybettiğidir. Merkez Bankası, bunu reddediyor. Başkan Yardımcısı Turalay Kenç, ‘liranın bir düzeyini hedeflemiyoruz ancak hızlı bir değer kaybını gördüğümüzde likidiyeyi sağlamayı durduruyoruz’ diyor. Kenç, de bugünkü enflasyonun büyük bir bölümünün, daha zayıf lira, gıda fiyatlarındaki hızlı artış ve daha yüksek dolaylı vergiler gibi geçici faktörlerden kaynaklandığını söyledi.”
Economist, Kenç’in, hedefin hala yüzde 5’lik enflasyon olmayı sürdürdüğünü, buna da 2013 yılının ortasında ulaşılacağını söylediğine de işaret ettiği analizinde “Hem Türkiye’ye sıcak parayı çeken yüksek faiz oranlarının, hem de yabancı sermaye ihtiyacını yaratan büyük cari açığın derin nedenlerinin iç tasarrufların eksikliğidir” diye yazdı. Dergi, analizine şu uyarı ile son verdi:
“Şimdi tehlike, büyük cari işlemler açıkları ve onları finanse eden ve borç yaratan sermaye akımları birkaç yıl daha sürerse Türkiye’yi daha az dirençli bırakması, bela vurduğu zaman. Büyük dış açıkları olan ülkelerin çok azı, daha sonra izleyen gerginliklerden kaçınabildi. İlerideki problemleri görmek için Galata Külesi üstünde olmanız gerekmez.” (The Lira)