Gazete Vatan Logo

Efe, CNN'e reklam verip rakıyı dünyaya tanıtacak

İzmirli işadamı Ekrem Demirtaş'ın yarattığı Türkiye'nin ilk özel rakısı Efe, ayda ortalama 1 milyon 250 bin şişe satılıyor. İzmir Ticaret Odası Başkanı da olan Demirtaş, "rakı" işindeki sorumluluğu, 28 yaşındaki oğlu Egemen Demirtaş'a devretti

Efe Rakı Türkiye'nin ilk özel rakısı, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş'ın 480 ortakla birlikte kurduğu Elda A.Ş. rakı üretmek için elektrik dağıtımı işinden vazgeçmiş ve Efe Rakı adıyla ilk rakısını geçtiğimiz yıl üretmişti. Piyasada yüzde 17'lik bir paya sahip olan Efe Rakı'nın ardından Çilingir Rakı'yı çıkaran Elda A. Ş bir ay sonra Atatürk'ün rakısı Sarı Zeybek'le "lüks rakı" damgasını Türkiye'ye vurmaya hazırlanıyor.

Efe Rakı tesisleri, adından da anlaşılacağı üzere Efeler diyarı İzmir'de. Ekrem Demirtaş'ın rakı işindeki sorumluluğu 28 yaşındaki oğlu Egemen Demirtaş'a bıraktığını öğrendik. Şirketin genel koordinatörlüğünü üstlenen Egemen Demirtaş'la röportaj için İzmir'e gittik. Elda A.Ş'nin İzmir Sanayi Sitesi'ndeki tesisine sabah saatlerinde girdik. Foto muhabiri arkadaşım Burak Kara da, ben de hayatımızda ilk defa rakı fabrikası gördük. Şaşırmadık diyemeyeceğim. Tesise adım attığımızda burnumuza anason kokusu gelmese, ben "Fabrikaları karıştırdık!" diyebilirdim.

Rafineri mi fabrika mı?

Rakı fabrikası dışarıdan bakıldığında rafineriye benziyor. Fabrikayı gezmeden önce Egemen Demirtaş'ın odasına çıktık ve önce sohbet edip, sonra tesisi birlikte gezdik, röportajın bir kısmını da fabrikayı gezerek yaptık. Siz röportajı okumadan ben fabrikayı yazmak istedim.

Fabrika denildiğinde ilk akla işçi gelir, değil mi? Ben bu fabrikada toplam 12 işçi gördüm. Rakı üretimi yeni teknolojiyle makinelere emanet edilmiş.

Fabrikadaki ilk durağımız üzümlerin fabrikaya ulaştığı yer oldu... Egemen Demirtaş, "Fabrikayı gezerken çok farklı kokular duyacaksınız" dedi, gerçekten de üzümlerin geldiği bölümde kuru üzüm kokusu burnumuzun direğini sızlattı.

Fabrikaya üzüm daha çok Ege Bölgesi'nin farklı yerlerindeki bağlardan geliyor. Dev kazanlara dökülüyor üzümler hoş kokular bırakarak. Üzümlerin daha sonra çöpleri ayıklanıyor. Anasonlar çuvallarda kapalı bir depoda bekliyor. Anasonla üzümler birleşiyor, işin sırrı bakır imbiklerde bu karışımın beklemesinde.

Yaş üzüm rakısı için, Efe Rakı ve Çilingir Rakı için farklı bekleme süreleri var. Sarı Zeybek rakısı ise meşe fıçılarda bekliyor, sarı renkli, suyla karışınca kar beyaz oluyor. Önümüzdeki yıl votka üretim işine de girmeyi planlayan Elda A.Ş'de biz de Şan Zeybek rakısını deneme fırsatı bulduk. Atatürk'ün rakısı Şan Zeybek'in üretim çalışmalarında bulunan isimlerden biri de Prof. Dr. Nihat Aktan.

Aktan, Atatürk'ün meşe fıçısında bekleyen rakısından tatmış bir isim. Rakıdaki rekabet önümüzdeki aylarda daha da artacak gibi görünüyor.

* Türkiye'de 60 yıl rakı üretimi konusunda devlet tekeli vardı. Tekel kalktı. Özel sektör rakı işine girdi, çeşitlilik geldi. Başlarda kimse rakıda farklılık yaratılabileceğini düşünmüyordu, şimdi herkes rakının yumuşaklığından tutun da bıraktığı tada kadar farklı yorumlar yapabiliyor. Sizin aileniz bu işe girmeye nasıl karar verdi? Rakı işi size neden cazip geldi?

Özel girişimcilerin alkollü içki imalatı yapmalarına olanak tanınınca babam rakı işine girmek istedi. 2001 yılında içki ithalatına başlamıştık ama üretimi düşünmemiştik. Üretimin bir anda fikir olarak ortaya atılması babamın öngörüsüdür. Bizim o güne kadar gıda ile ilgili bir işimiz yoktu.

* Siz gıda mühendisi olmak için okuyordunuz...

Kısmet, ben üniversiteyi kazandığımda aklımızda böyle bir iş yoktu.

Almanya'da Efe değil Enfes rakı adıyla satılıyor

* Geçtiğimiz sene sahte rakı krizi sizi etkiledi mi?


Bizim bilyalı kapaklarımız o zaman da vardı, biz risk alanda değildik. Ancak insanlar genel olarak rakıdan söğüdü. Biz o dönemde tam kapasite çalıştık, sattık. Ama artı üretimimiz de yoktu.

* Yurtdışında satışlarınız nasıl?

En çok Almanya'da satıyoruz. Yalnız
orada bir isim problemimiz var, Enfes adıyla satıyoruz. Orada Efe ismini kullanan bir yatırıma varmış daha önce.

* Türk rakısını dünyaya tanıtmak için ne yapıyorsunuz?

Belki görmüşsünüzdür, sinemalarda dönen bir Efe reklamı var. Serdar Erener ve ekibi ile İsrailli bir yönetmen hazırladı. Fashion TV'de de çıkmaya başladı. Türk rakısının reklamı CNN International'da Aralık ayından itibaren çıkacak.

Rakının fiyatı arttı tüketim 40 milyon litreye düştü


* Türkiye'de yıllık rakı tüketimi 60 milyon litre mi?


1998 yıllarında 70 milyon litreye yaklaşmıştı. Şimdi 40 milyon litreye düştü.

* Neden?

Fiyatlar nedeniyle. Rakının fiyatı çok arttı. Bu yüzden de tüketici tercihini ucuz şarap ve biradan, ucuz votkalardan yana kullanmaya başladı. Milli içkimiz pazar kaybına uğradı.

* Efe ismini kim koydu?

Yönetim kurulunda çok konuşuldu. Yöresel bir isim olması konusu aramızda çok tartışıldı ama siz de biliyorsunuz, İzmirli'siniz, İzmir'den bir marka çıkması İstanbul'dan bir marka çıkması gibi olmuyor. İzmir'in markalara ihtiyacı var. Efe Ege Bölgesi'ni sembolize ediyor, İzmir'e yakışıyor. Sonuçta ilk özel rakımız Efe'nin sloganı, Türkiye'nin rakısı. Gerçekten de Efe Türkiye'de her yerde satılıyor. Bizim yılda bir milyon litre diye başladığımız proje 5 milyon litre kapasiteye yükseldi. 5 milyon litre yetmezse 10 milyona çıkaralım diye de gerekli yatırımları yaptık.

* Bir yıl geçti, kapasitenizin ne kadarı kullanıldı?

İlk yıl 5 milyon litre kapasiteyi yüzde yüz kullandık. Zaten Temmuz 2005'te kapasiteyi 15 milyon litreye yükselttik. Pazar payımız Efe Rakı'da yüzde 17.

* Siz Yeni Rakı'ya rakip olarak çıktınız. Farklılık yaratmak için neler yaptınız?

Farklılık yaratamazsanız satamazsınız. Vasat olursunuz. Biz ilk ürettiğimiz rakımızla farklı olduğumuzu gösterdik. Kolay içimlik, yumuşak bir rakı Efe.

Atatürk'ün rakısı Sarı Zeybek Aralık'ta çıkıyor

* Bu nasıl oluyor?


Kullanılan teknikle ilgili. Bizim kullandığımız alkolün kalitesi yüksek. En iyi votka markalarının üretiminde kullanılan alkolden kullanıyoruz, alkolün geçtiği teknoloji en ileri teknoloji, fabrikamızda kullandığımız kolonlar en iyi votka tesislerinde kullanılanlardan. Üzümlere özen gösteriyoruz. En önemli farkımız da bölgenin su kaynağı Şaşal suyunun havzasında olmamız. Tüm rakılarımızda şaşal suyu kullanılıyor. Yumuşak, kaliteli bir su Şaşal. Üstelik bizim bulunduğumuz bölge baraj bölgesi. Burada tarım ilacı kullanılmıyor, katkılardan uzağız. Dolayısıyla organik tarımın yapıldığı bir arazide bulunmamız da avantaj. Şuyumuza herhangi bir kimyasal karışmıyor.

* Efe Rakı'dan sonra Çilingir Rakı'yı çıkardınız. Efe kolay içimlik bir rakı, yumuşak, Çilingir ise sloganında söylendiğiniz gibi "sert içimi sevenlere, gönlü zengin olanlara..."

Doğru. Efe Rakı'yı piyasaya çıkardıktan sonra müşterilerimizin tepkilerini de ölçtük. Daha sert bir rakıya yönelik talebin olduğunu gördük. Çilingir Rakı'yı ürettik.

* Sırada Sarı Zeybek var...

Evet. Atatürk, meşe fıçısında beklemiş rakı içermiş. Biz de meşe fıçısında beklemiş rakı üretmeye karar verdik. Uzun süre çalıştık bu konuda. Şu anda Sarı Zeybekler bekliyor fıçılarda. Şişe dizaynları yapıldı. Aralık ayında piyasaya süreceğiz.

* Nesi farklı Sarı Zeybek'in?

Meşe fıçısında beklediği için farklı bir tadı ve rengi var. Lüks rakı Sarı Zeybek. Diğer rakılara göre bekleme süresi de uzun, 6 ay.

Bir şişe rakıya nerdeyse 4.5 kilo üzüm gidiyor


* Efe'nin yaş üzüm rakısı var, yeşil etiketli. Bunu üretmek nasıl akla geldi?


Babam bir gün fabrikayı gezerken işletme müdürüyle yaş üzümleri görüyor. "Bir şişe rakıya kaç kilo üzüm giriyor" diye soruyor. "4.5 kilo" cevabı alıyor. Etkileyici bir rakam. "Yaş üzümden özel üretim yapalım, daha üst kalite olsun" diyorlar. 100 bin şişe ilk parti üretiliyor. Hemen dağıttık, çok ilgi gördü. Yaş üzümün içinde daha zengin anason aroması var. İçimi son derece yumuşak, boğazı tırmalamıyor.


Rakının üzümden yapıldığını bilen az


* Üzümlerin kalitesi rakının kalitesinde ne kadar belirleyici?


İnanın, rakının üzümden yapıldığım bilen azdır. Bana hep "rakının içinde ne var?" diye soruyorlar. Herkesin aklına ilk gelen anason. Oysa özü üzümdür rakının. Rakıda aşçılık önemlidir.

* Bize bu aşçılığı anlatır mısınız?

Hem çekirdekli hem de çekirdeksiz üzüm kullanıyoruz. Bu açıdan Ege Bölgesi çok zengin. Yaş üzümün beklemeden üretime girmesi lazım çünkü bekledikçe kimyasal maddeler oluşuyor, kalite aşağı doğru gidiyor. Türk rakısının tanımında bakır imbik vardık. Damıtmanın izlediği süreç bu işin belirleyicisidir. Fark ve kalite bu damıtmada esas ortaya olarak ortaya çıkar.

* Üzümden aslan sütüne ulaşmanın seyri kaç gün sürer?

Üzümün gelişinden rakı olması 7 gün. Bir ay da bekleme süresi vardır.

Seneye daha çok şarap içeceğiz

* "Rakı üretiyorum" dediğinizde insanlar size ne soruyor?


En çok nasıl üretildiğini merak ediyorlar. Anlatıyorum.

* Tepki verenler oluyor mu?

Yoo. Bizim rakımızda da yazıyor, "Kararında içiniz" diyoruz. Herkes içerken kendi kararını bilir.

* Sizin de tercihiniz hep rakı mı olur?

Rakı içerim, şarap tercihini daha az kullanırım. Seneye şarap üreteceğiz. Şu anda İtalyan uzmanlar bağlarda denemeler yapıyor, seneye daha çok şarap içeceğiz!

Ben hazıra kondum, şimdi hedefim dünya markası olmak

* Kaç yaşındasınız?


1977 doğumluyum.

* Babanız memur bir ailenin çocuğu olarak doğdu, girişimci ruhla birçok iş başardı. Siz 28 yaşında dev bir şirketin başına geçtiniz. Şimdi işi büyütebilir, babanızın getirdiği noktayı koruyabilir ya da gerileyebilirsiniz. İçinizde neler yaşıyorsunuz?

Dediğiniz gibi babam ormancı bir babanın oğlu. Babam iş hayatına tamamıyla kendi çabasıyla girdi. Oysa ben hazıra kondum! Babam önce profesyonel olarak çalışmış, sonra işini kurmuş, ben işe babamın yaranda başladım. Başladığım nokta babamdan çok ileride. Bu yüzden bu bana artı bir sorumluluk veriyor.

* Ne hedefliyorsunuz?

Yeni yatırım planlarımız var. Benim hedefim tabii ki işlerimizi çok daha iyi noktaya getirmek, büyütmek. Türk rakısını dünya markası yapmak.

* Babanızdan öğrendiğiniz en önemli şey ne?

"Arkasında duramayacağın, hesabını veremeyeceğin hiçbir şey yapma" sözü. Bu prensip bence de çok önemli. Özenli, dikkatli, disiplinli olmak gerek.

* Babanıza ne kadar danışıyorsunuz? Bir karar alırken "alo baba" diye sorar mısınız? Ne kadar inisiyatif kullanıyorsunuz?

Babama soru sormaktan çekinmem. Öğreniyorum işleri. Genelde pazar günleri babamla çakşırız.

Aklım İstanbul'da kaldı

Daha çok yeniyim herhalde, zor günüm olmadı. Zorluklan babam yaşamış. Ben askerden hemen sonra işe başladım, bu zordu. İspanya'ya gidip İspanyolca öğrenmek istiyordum. Babam "Hemen gel" dedi, geldim, işin başına geçtim. Ben de zaman kaybetmek istemedim. Aklım İstanbul'da biraz daha yaşamakta ve İspanya'da kaldı.

Haberin Devamı