Dolar krizi
Dünyanın en sağlam parası olarak bilinen dolar kan kaybediyor. İhracatı duraklayan AB ülkelerinde büyük tedirginlik yaşanıyor
Geçen yüzyılın en güçlü para birimi olan, hatta dünya merkez bankalarının çok uzun bir süre altın yerine rezerv olarak tercih ettikleri doların önlenemeyen düşüşü sürüyor. Euro, dün dolar karşısında tüm zamanların en yüksek değerine çıkarak 1.3045 seviyelerini gördü. Dünkü ani sıçramanın altında, 1.3010 seviyesindeki desteğin kırılması ve özellikle Asya'daki bankaların dolar satarak Asya para birimlerine yönelmesi etkili oldu. ABD Hazine Bakanı John Snow'un, "Biz güçlü dolardan yanayız" demesine rağmen, bu sözlerin samimi bulunmaması ve piyasalarca kuvvetli bir mesaj olarak algılanmaması doların düşüşünü hızlandırdı.
Savaşın faturası ekonomiyi zorluyor
Düşüşün iki önemli nedeni var. Bush yönetimindeki ABD'nin hem bütçesi hem de dış ticareti çok ciddi açıklar veriyor. ABD, Clinton döneminde dış ticaret açığı verse de, bütçesini denkleştirmeyi başarmış, hatta fazla verdiği yıllar da olmuştu.
Nitekim son 2 başkanın dönemindeki istatistikler, doları üzerindeki felaketin Bush'la başladığını gösteriyor.
Financial Times'ın dünkü sayısında Darryl Thomson tarafından yazılan bir makaleye göre Clinton döneminde "dış ticaret ağırlıklı dolar endeksi" yüzde 24 yükselirken, aynı endeks Bush'un göreve başladığı 2001 Ocak ayından bu yana yüzde 21 geriledi.
Şimdi gelelim düşüşün iki ana nedenine: Birincisi bütçe açığı...
Son verilere göre ABD'nin yıllık bütçe açığı 413 milyar dolar. 11 Eylül'den sonra savunma ve iç güvenlik harcamalarının artması bu açığın en önemli nedenleri. Irak savaşıyla kamçılanan savunma harcamaları (aslında savaş harcamaları demek gerekir ama uluslararası literatür böyle) yaklaşık 11.8 trilyon dolar olan milli gelirin yüzde 4'üne ulaştı. Savunma harcamaları bu seviyede sürerse, birikimli bütçe açığının 2010 yılında 5.5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.
Cari açık 660 milyar dolara çıktı
Doların düşüşündeki daha etkin olan ikinci neden ise ABD'nin dış ticaret ve cari açığı. 2004 yılının ikinci yarısı itibariyle ABD'nin yıllık cari açığı tam 660 milyar dolar. 2003 yılı sonunda bu rakam 530 milyar dolar seviyesindeydi. Dolayısıyla ABD'nin cari açık rakamında tehlikeli bir artış var. 660 milyar dolarlık cari açık ABD'nin 11.8 trilyon dolar seviyesindeki GSMH'sinin yüzde 5.5'ine denk geliyor.
"Türkiye'de de uzun süre cari açığın tehlikesinden söz edilmişti" diyenler için bir hatırlatma: Türkiye'nin 2004 sonu itibariyle GSMH'si 293 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Yıl sonu cari açık tahmini ise 14.4 milyar dolar. Yani cari açığın GSMH'ye oranı yüzde 4.9 civarında. ABD'de bu rakam yüzde 5.5. Yani onların durumu bizden vahim. Zaten onların parası değer kaybediyor, bizimki ise istikrarını koruyor.
ABD'nin cari açığının büyük bölümü dış ticaret açığından kaynaklanıyor. 2003 sonunda dış ticaret açığı 490 milyar dolar. ABD'nin dış ticaretteki en büyük belası ise Çin. Sadece bu ülkeyle olan dış ticaret açığı tam 124 milyar dolar. ABD, bu nedenle Çin'e "para biriminin değerini yükselt" baskısı yapıyor. ABD'li bazı uzmanlar göre Çin para birimi yuan olması gereken değerinin yaklaşık yüzde 40 altında işlem görüyor.
Paritede 1.35 seviyesi konuşuluyor
Tahminler dolardaki düşüşün süreceğini, en iyi ihtimalle ancak bu seviyelerini koruyacağını gösteriyor. Önceki günkü New York Times'da yayınlanan bir makalede çok basit ama çarpıcı bir anlatım vardı:
"Amerikalılar bir yıl içinde yaptıkları üretimden, 600 milyar dolar daha fazla harcama yapıyorlar (Dış ticaret açığı). Bu açık özellikle Asya ülkelerinin satın aldığı kısa vadeli Hazine bonolarıyla kapatılıyordu. Asyalılar yılda 1 trilyon dolarlık Hazine bonosu alıyorlardı. Asya ülkelerinin amacı doların güçlü kalmasını sağlayarak, ihracatlarını güçlü tutmaktı."
Ama artık bu trend tersine dönmüş görünüyor. Çünkü çok önemli iki kalemde açık veren ABD ekonomisi güven vermiyor. ABD'nin cari açığını finanse etmek için ayda 55 milyar dolara ihtiyacı var. Bu açığın Hazine bonosu satışıyla finanse edilmesi "sürdürülebilir" görülmüyor.
Gelelim doların seyri ile ilgili tahminlere. Dünkü Herald Tribune'de yayınlanan bir habere göre Uluslararası Ekonomi Enstitüsü uzmanları Fred Bergsten ve John Williamson ABD'nin açıklarını sürdürülebilir hale getirebilmesi için doların yüzde 20 daha değer kaybetmesi gerektiğini savunuyor. Bu sözler paritenin 1.56'ya gelmesi demek.
Biraz da piyasaya kulak verelim. Reuters'in dün aralarında JP Morgan, Merrill Lynch, Citibank, Deutsche Bank gibi uluslararası bankaların stratejistleriyle yaptığı anketin en can alıcı sorusu şuydu: Euro dolar karşısındaki zirve noktası ne olur? 15 stratej istin verdiği cevapların ortalaması 1.35. En düşük tahmin 1.32, en yüksek tahmin ise 1.41.
Reuters stratejistlere "Euro dolar karşısında hangi tarihe kadar 1.30'un üzerinde seyreder" sorusunu sordu. Stratejistlerden 9'u "12 ay veya daha fazla", 6'sı "2005'in ilk üç ayı içindeki herhangi bir zamana kadar", 3'ü "2005'in üçüncü çeyreğine kadar" cevabını verdi.
Avrupa ekonomisinde sıkıntı başladı
Doların yükselişi tabii ki en çok Euro Bölgesi'ni yani Avrupa'yı rahatsız ediyor. Özelikle Almanya ve Fransa'yı. Almanya milli gelirinin yüzde 33'ünü ihracattan sağlayan bir ülke ve Almanya'da yılın üçüncü çeyreğinde büyüme hızı yüzde 0.1'e indi. Milli gelirinin yüzde 29'unu ihracattan sağlayan Fransa'da da üçüncü çeyrek büyümesi aynı, yüzde 0.1. Şimdi gözler bu hafta sonu Berlin'de toplanacak G-20 zirvesinde. Uzmanlar, zirveden doların güçlenmesi konusunda kuvvetli mesajların çıkmasını, bu da yetmezse "gerekirse doları lehine piyasalara kuvvetli müdahale edilmesi" için ilke kararı alınmasını bekliyorlar. Bu hafta sonunun çok ilginç bir etkinliği de Frankfurt'ta ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan ile Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean Claude Trichet'nin katılacağı panel. Dünya ekonomisine yön veren bu iki ismin mesajları piyasaya ışık tutacak.
Altın 440.5 dolarla son 16 yılın zirvesine çıktı
Dolardaki hızlı zayıflama altın fiyatlarını rekor düzeye çıkarttı. Uluslararası piyasalarda altının ons fiyatı 440.5 dolarla son 16 yılın zirvesine tırmandı. Altın iç piyasada ise Cuma gününe göre yükseldi. Cumhuriyet altınının fiyatı 2 milyon lira artarak 138'den, 140 milyon liraya çıktı. Uzmanlar altın fiyatlarında yaşanan hızlı tırmanışta dolardaki değer kaybı dışında Ortadoğu'daki gerilim, yüksek petrol fiyatları, Irak'taki çatışmalar ve Yaser Arafat'ın ölümünün ardından artan jeopolitik istikrarsızlığı gösteriyorlar. İşlemciler artan gerilimin güven aracı olarak görülen külçe altın piyasasındaki yükselişi desteklediğini belirtiyor.