Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'dan 2021 bütçesi hakkında açıklama
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, ''Yeni Ekonomi Programı (2021-2023) dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 1 milyon 336 bin kişi artması ve işsizlik oranının kademeli olarak gerileyerek 2023 yılında yüzde 10,9 seviyesine gerilemesi beklenmektedir'' dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2021 yılı bütçesini sunmak üzere Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısına katıldı. Oktay, bütçenin her zaman olduğu gibi zamanında teslim edildiğini söyleyerek, bütçenin 17 Ekim tarihinde 21.54'te teslim edildiğini aktardı. Oktay, bütçenin sahibi olup olmadığına yönelik iddialara, ''Bütçenin sahibi Sayın Cumhurbaşkanı'nın kendisidir'' cevabını verdi.
Oktay daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda 2021 bütçesi hakkında milletvekillerine bilgi verdi. Oktay, bütçenin temel hareket noktasının salgın etkisiyle yeniden şekillenen küresel dünya düzeninde Türkiye'nin hak ettiği yeri alması olduğunu söyleyerek, ''2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifleri; salgın tüm dünyada hayatı, üretimi ve ulaşımı durdurmuşken hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerin imdadına yetişen Türkiye'nin bütçesidir. 2021 bütçesi salgına rağmen bir taraftan esnafımızın ve işçilerimizin emeklerinin karşılığını alabilecekleri, bir taraftan da iş dünyasının çarklarını aksamadan döndürebilecekleri bir temele sahiptir. 2021 bütçesi, dünyanın en güçlü olarak sayılan ülkeleri şartelleri indirmiş, maske savaşı derdine düşmüşken, şehir hastanelerinden otoyollara, fabrikalardan barajlara kadar pek çok eseri hizmete açmaya devam eden dirayetli hükümetimizin bütçesidir. 2021 bütçesi en büyük ekonomiler derinden etkilenirken, OECD ve Avrupa Birliği ortalamalarından pozitif ayrışarak güçlü şekilde toparlanmaya başlayan Türkiye'nin bütçesidir'' ifadelerini kullandı.
Oktay, bütçenin Covid-19 salgınının gölgesinde küresel ekonomik aktivitenin baskılandığı, bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerde toparlanma sinyallerinin olduğu bir ortamda Meclise sunduklarını belirterek, ''Salgının etkisi ile küresel büyümeye ilişkin tahminler de aşağı yönlü güncellenmiştir. Uluslararası Para Fonunun 2020 Ekim Dünya Ekonomik Görünüm Raporuna göre, 2020 yılında dünya ekonomisinin yüzde 4,4 oranında daralması beklenmektedir. Bu oran, dünya ekonomisinde 2009 küresel krizinden bu yana görülen en derin daralmaya işaret etmektedir. Dünya ekonomisinin 2021 yılında ise yüzde 5,2 oranında büyümesi beklenmektedir. Salgın nedeniyle oldukça büyük ekonomik teşvik paketleri uygulamaya koyan gelişmiş ülkeler ekonomilerini hem para hem maliye politikalarıyla desteklemeye çalışmaktadırlar. Alınan tüm tedbirlere rağmen 2020 yılının özellikle ikinci çeyreğinde gelişmiş ekonomiler önemli ölçüde daralmış, işsizlik oranlarında büyük sıçramalar görülmüştür. Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre gelişmiş ülkelerin 2020 yılında yüzde 5,8 daralacağı, 2021 yılında ise yüzde 3,9 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Rapora göre ABD ve Avro Bölgesi'nin 2020 yılında sırasıyla yüzde 4,3 ve yüzde 8,3 daralması, 2021 yılında ise sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 5,2 büyümesi beklenmektedir'' şeklinde konuştu.
Küresel ölçekte işsizlik oranının sınırlı artış gösterdiğini ifade eden Oktay, ''Özellikle sosyal temas gerektiren, dolayısıyla tedbirlerden son derece etkilenen hizmet sektöründe çalışanlar; düşük nitelikli, kayıt dışı ve düşük ücretli çalışanlar ile kadınlar krizden en olumsuz etkilenen grup olmuştur. Küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı en önemli risk, salgının uzaması, yeniden yükselmesi ve tedavi imkânlarının yaygın kullanımının gecikmesidir. Salgın nedeniyle ekonomik aktivitede yaşanan durgunluk gelirler yönüyle, sağlık harcamaları ve uygulamaya konulan tedbirler ise giderler yönüyle ülkelerin kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Artan borç yükü kamu maliyesinde sürdürülebilirliğe ilişkin endişeleri artırmaktadır'' diye konuştu.
Oktay, Türkiye ekonomisine yönelik bilgi vererek, ''Özel tüketim ve kamu tüketiminin güçlü desteğiyle ekonomimiz 2020 yılının ilk çeyreğinde yıllık yüzde 4,4 oranında büyümüştür Bu gelişmelere rağmen, Mart ayından itibaren görülmeye başlanan ve Nisan ayında etkisi belirginleşen Kovid-19 salgını hayatın tüm alanlarında olduğu gibi ekonomide de kuralları değiştirmiştir. Salgın tüm dünya ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de şok etkisi getirmiş; sosyal hayatı etkileyen kısıtlayıcı tedbirler, kısmi karantina uygulamaları, firmaların daha düşük kapasite ile çalışmalarına yol açan çeşitli önlemler kademeli ve ölçülü biçimde uygulamaya konmuşsa da iç talep ve üretim olumsuz yönde etkilenmiştir. Başta en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği'nin ekonomik durgunluğa girmesinin etkisiyle dış talepteki daralma ve turizm gelirlerindeki düşüş, salgının Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin belirginleşmesine sebep olmuştur. Bu gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 oranında daralmıştır. Daralma oranımız, aynı dönemde yüzde 14,1 daralma yaşayan AB ve yüzde 10,9 daralma yaşayan OECD ortalamasının altında kalmıştır. Uygulamaya koyduğumuz Normalleşme Planıyla ekonomideki toparlanma eğilimi Haziran ayından itibaren güçlenmiştir. Salgının zirve yaptığı dönemde uygulanmaya başlanan genişlemeci ekonomi politikaları Ağustos ayı ile birlikte kademeli olarak terkedilmeye başlanmış ve “Yeni Dengelenme” süreci aşamasına geçilmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü veriler, ikinci çeyrekteki daralmanın ardından, V-tipi güçlü bir toparlanmaya işaret etmektedir. Böylelikle, ekonominin 2020 yılında yüzde 0,3 oranında büyüme kaydetmesi beklenmektedir.2021 yılında büyümenin yurt içi ve yurt dışı talep arasında dengeli bir görünüm sergilemesi beklenmekte ve ekonomimizin yüzde 5,8 oranında büyümesi hedeflenmektedir. Salgının piyasalarda oluşturduğu durgunluk etkisi sebebiyle gerileyen işgücüne katılım oranı, işsizlik oranının da düşmesine sebep olmuş; 2020 yılı Nisan ayında işsizlik oranı yüzde 12,8 olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılı Haziran ayında başlayan normalleşme süreciyle birlikte işgücüne katılım toparlanmış; ancak istihdam artışının aynı hızda iyileşememesi sebebiyle Temmuz döneminde işsizlik oranı yüzde 13,4 olarak gerçekleşmiştir. Yılın geri kalanında ekonomik aktivitedeki toparlanmaya bağlı olarak işgücüne katılımın ve istihdamın iyileşmesi öngörülmektedir. Yeni Ekonomi Programı (2021-2023) dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 1 milyon 336 bin kişi artması ve işsizlik oranının kademeli olarak gerileyerek 2023 yılında yüzde 10,9 seviyesine gerilemesi beklenmektedir'' dedi.
Oktay, enflasyon verilerine değinerek, ''2018 yılı Ekim ayında yüzde 25,2 seviyesine kadar yükselen enflasyon oranı, kararlılıkla uyguladığımız politikalar neticesinde Türk lirasının istikrarlı görünüm kazanmasının, ılımlı seyreden talep koşullarının, işlenmemiş gıda ve ithalat fiyatlarının ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin katkısı ile 2019 yılı Eylül ve Ekim aylarında tek haneli seviyelere gerilemiş, 2019 yılsonunda ise YEP tahmininin altında yüzde 11,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Tüketici enflasyonunda kaydedilen düşüş eğilimi, 2020 yılı ilk çeyreğinde ortaya çıkan Kovid-19 salgını nedeniyle sekteye uğramıştır. Özellikle salgın kaynaklı birim maliyet artışları ve döviz kuru gelişmeleri fiyatlara yansımıştır. Bu çerçevede, yıllık tüketici enflasyon oranı, 2020 yılı Eylül ayında yüzde 11,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde enflasyonun kalıcı biçimde tek haneli seviyelere düşürülmesine yönelik çalışmalar, ilgili tüm kurumların eşgüdümü ile yürütülmeye devam etmektedir'' dedi.
Oktay şöyle devam etti:
"Eylül ayında ihracatın salgın öncesi seviyelerini de aşarak, 2020 yılının en yüksek ihracat değerine ve tüm yıllar içerisinde de en yüksek Eylül ayı ihracat seviyesine ulaşmış. Böylece 2020 yılının üçüncü çeyreğinde ihracat ikinci çeyreğe göre yüzde 34 oranında artış göstermiştir. Altın hariç bakıldığında ise Eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90,9 gibi oldukça yüksek bir seviyeye çıktığı görülmektedir. İhracatın yılın son çeyreğinde de bu artışı sürdürerek 2020 yılında 165,9 milyar dolar, program dönemi sonunda ise 214 milyar dolar olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Kovid-19 salgınından en fazla etkilenen sektörlerden biri turizm sektörü olmuştur. Bu kapsamda 2019 yılında yüzde 18,3 oranında artış gösteren seyahat gelirleri 2020 yılının ilk sekiz ayında zayıf bir görünüm sergilemiştir.''
Oktay, ''Salgına yönelik küresel belirsizliklerin devam etmesi nedeniyle cari işlemler açığının 2020 yılında 24,4 milyar dolar olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Küresel ekonomideki normalleşmenin ihracat ve turizmi desteklemesi ve altın talebindeki normalleşme ile cari açığın 2021 yılında ılımlı seyretmesini öngörüyoruz. Diğer taraftan, ülkemizin yüksek katma değerli üretimini artırmasına ve bilgiye dayalı sürdürülebilir büyüme eğilimini devam ettirmesine önem vermekteyiz. Yeni normalde yapısal değişime uğrayan küresel tedarik zincirinde ülkemizin uluslararası rekabetçiliğinin artırılması, yurt içi üretim kapasitesinin yükseltilerek ithalata olan bağımlılığın azaltılması ve turizm sektörünün artan önemiyle birlikte cari açığın kalıcı olarak düşürülmesini hedeflemekteyiz. Öte yandan, Karadeniz'deki doğal gaz keşfi kaynaklı olarak yeni doğal gaz kontratlarında fiyatların daha rekabetçi yapılması ve 2023 yılında yerli doğalgazın kullanılmaya başlanacak olması, cari dengemizin uzun vadede kalıcı şekilde iyileşmesine önemli katkı yapacaktır. Bu doğrultuda cari işlemler dengesinin GSYH'ye oranının 2021 ve 2022 yıllarında sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 0,7 olarak açık vereceği, Program dönemi sonunda ise sınırlı fazlaya döneceği tahmin edilmektedir'' dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, ''Eğitime ayırdığımız kaynağı 2021 yılında 211,4 milyar liraya çıkarıyoruz. Böylelikle bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 15,7'sini tek başına eğitime ayırıyoruz'' dedi.
Oktay, 2021 yılı bütçesini sunmak üzere Plan ve Bütçe Komisyonuna katıldı. Oktay, hükümetin kamu maliyesi alanındaki en büyük kazanımının faiz ödemelerinde olduğunu belirterek, ''2002 yılında faiz harcamalarının bütçe giderleri içerisindeki payı yüzde 43,2 iken, 2021 yılı bütçesinde bu oranın yüzde 13,3 seviyesinde kalması öngörülmektedir. Uyguladığımız kamu mali disiplini sayesinde son 18 yılda kamu borç stoku oldukça düşük seviyelere çekilirken önemli altyapı projeleri hayata geçirilmiş ve eğitim, sağlık ve sosyal refah alanlarında önemli kazanımlar elde edilmiştir. Nitekim, son 18 yılda faize değil kamusal hizmete ayırdığımız kaynak sayesinde inşa ettiğimiz güçlü sağlık altyapısı, salgın döneminde diğer ülkelerde gördüğümüz acı tabloların ülkemizde yaşanmasını engellemiştir. Diğer yandan vergi gelirleriyle faiz giderleri karşılaştırıldığında da benzer bir tablo söz konusudur. 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 85,7 lirası faiz harcamalarına gitmekteydi. 2021 yılı bütçesinde ise her 100 liralık verginin sadece 19,5 lirasının faiz harcamalarına ayrılacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılı gelir performansımızın tüm olumsuz koşullara rağmen beklentilerimizin üzerinde gerçekleşmesini bekliyoruz. 2019'un son döneminde ekonomide yakaladığımız güçlü seyrin katkısıyla gelir performansımızda önemli bir ivmelenme yaşanmaktaydı. 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında vergi gelirlerimiz bir önceki yılın aynı dönemine göre ortalama yüzde 22,9 oranında artmıştı'. Ancak Kovid-19 salgını nedeniyle Mart, Nisan ve Mayıs aylarında vergi gelirleri ortalama yüzde 5,6 oranında azalmıştır. Bununla birlikte, 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,3 oranında artmıştır. Vergi gelirlerinin yılsonunda ise, yıllık yüzde 17,3 oranında artarak 790,7 milyar TL olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir'' ifadelerini kullandı.
Covid önlemlerine ilişkin de bilgi veren Oktay şöyle konuştu:
''Salgının etkilerini görmeye başladığımız Mart ayında açıkladığımız Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi ile başta istihdam ve üretimi destekleyen adımları hayata geçirdik. İlerleyen süreçte ihtiyaç görülen tüm alanları kapsayacak şekilde genişleyen desteklerimiz ihtiyaç sahibi ailelere nakit desteğinden en düşük emekli aylığının bin 500 lira olmasına kadar, sektörel vergi teşvik ve ertelemelerinden krediye ulaşma imkânlarına kadar artarak devam etmiştir. Bu süreçte gelir politikası araçlarını da etkin olarak kullandık. Bu kapsamda 29,4 milyar TL vergi ödemesini ve 40 milyar TL sosyal güvenlik prim ödemelerini erteleyerek işletmeleri destekledik. Kovid-19 salgının ekonomideki olumsuz etkilerini azaltmak için sektör odaklı birçok mal ve hizmetin KDV oranlarında ve işyeri kira stopaj oranında indirim yaptık. Kredi Garanti Fonu limitini artırarak teminat sıkıntısı yaşayan işletmelerin finansmana erişimini sağladık. Vatandaşlara, esnaf ve firmalara Hazine destekli Kredi Garanti Fonu ile 306 milyar TL'lik kredi paketleri oluşturduk ve bu kapsamda Eylül 2020 itibarıyla toplamda 267,4 milyar TL kredi ödemesi yapıldı. Aylık geliri 5 bin TL'nin altında olan 8 milyona yakın vatandaşımıza 47,5 milyar TL bireysel ihtiyaç desteği verdik. 787 bin esnafımıza 29,9 milyar TL'ye yakın esnaf destek finansmanı tahsis ettik. 198 bin işletmemize 143 milyar TL işe devam finansmanı kullandırdık. 122 milyar TL tutarında kurumsal ve bireysel kredinin ertelemesini sağladık.''
Oktay, Eylül 2020 itibarıyla Covid-19 salgını kapsamında ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların büyüklüğünün kredi ertelemeleri hariç 371,7 milyar TL'ye ulaştığına dikkat çekerek, ''Covid-19 ile mücadelede 'Sosyal Koruma Kalkanı' çerçevesinde 6,2 milyar TL “Sosyal Destek Programı” kapsamında ödeme, 18,7 milyar TL “Kısa Çalışma” kapsamında ödeme, 4,4 milyar TL “Nakdi Ücret Desteği”, 3,6 milyar TL işsizlik ödemesi yaptık. Ekonomik ve sosyal koruma kalkanı paketlerinin yanı sıra yatırımlarımıza, açılışlarımıza tüm hızımızla devam ettik. Bir taraftan salgınla başarılı bir mücadele verirken bir taraftan da durmadık; dev eserleri hizmete açtık. 45 günde tamamlayıp kullanıma sunduğumuz çok amaçlı acil durum hastaneleri dâhil olmak üzere 28 yeni hastane, 498 km bölünmüş yol ve 221 köprü ve 52 hidroelektrik santrali, Mart'tan bu yana ülkemize kazandırdığımız yatırımların sadece birkaç örneğidir. Salgınla mücadelede KKTC'nin de yanında olduk. KKTC'de ilk vakanın görüldüğü tarihin hemen akabinde Kuzey Kıbrıs'a 72 milyon liralık finansal destek sağladık ardından Kovid destek paketi kapsamında 66 milyon liralık hibeyi daha aktardık'' ifadelerini kullandı.
Oktay, 2021 yılı bütçesi hakkında bilgi vererek, 2021 yılı bütçesinin Yeni Ekonomi Programı'na uygun şekilde hazırlandığını aktardı. Oktay, ''2021 yılı bütçemizde bütçe giderleri 1 trilyon 346,1 milyar TL, faiz hariç giderleri 1 trilyon 166,6 milyar TL, bütçe gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar TL, vergi gelirleri 922,7 milyar TL, bütçe açığı 245 milyar TL öngörülmüştür. 2021 yılı bütçe ödenekleri 2020 yılına göre yüzde 22,9 artmaktadır. Bu artış yaklaşık 250,7 milyar TL'ye tekabül etmektedir. Temel harcama kalemleri ile yüksek artış olan harcama kalemleri şu şekildedir; sermaye giderleri 2020 yılına göre yüzde 83,3 oranında artarak 56,6 milyar TL'den 103,7 milyar TL'ye yükselmiştir. Başta kamu sermayeli kuruluşlara yapılan sermaye transferleri olmak üzere borç verme giderleri 2020 yılına göre yüzde 40,2 oranında artarak 27,1 milyar TL'den 38 milyar TL'ye yükselmiştir. Personel Giderleri ve Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri ile Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği'nin toplam bütçe giderleri içindeki payı yüzde 28,6'dır. Kamu personel giderleri enflasyon hedefleri ile kamuda istihdam edilecek yeni personel alımı kapsamında bir önceki yıla göre yüzde 15,3 oranında artarak 385 milyar 10 milyon TL'ye yükselmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler 2020 yılına göre yüzde 18,7 oranında artarak 259,7 milyar TL'ye yükselmiştir. Gelirden Ayrılan Payların toplam bütçe giderleri içindeki payı yüzde 10,4'tür'' şeklinde konuştu.
Oktay, Milli Eğitim Bakanlığına yüzde 15.7 pay ayrıldığını söyleyerek, ''Eğitime ayırdığımız kaynağı 2021 yılında 211,4 milyar liraya çıkarıyoruz. Böylelikle bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 15,7'sini tek başına eğitime ayırıyoruz. En temel kamu hizmetlerinden olan eğitim hizmetlerinin yaygın ve kolay erişilebilir olması noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Diğer taraftan, 2021 yılı bütçemizden öğrencilerimize doğrudan nakdi ve ayni olarak önemli destekler sağlamaya devam edeceğiz. Bu kapsamda tahsis edilen ödenek tutarı 30,1 milyar TL'dir. Bu çerçevede 2 milyon öğrencimizin faydalandığı burs ve öğrenim kredisi için 13,9 milyar lira, bir milyon 256 bin öğrencimizin faydalandığı taşımalı eğitim ve yemek yardım programı için 5,5 milyar lira, 411 bin engelli evladımızın faydalanacağı eğitim programları için yaklaşık 4,8 milyar lira, öğrencilerimize destekleme ve yetiştirme kursu çerçevesinde 1,9 milyar lira, pansiyonlarda barınan 328 bin öğrencimize barınma desteği olarak 1,3 milyar lira, ücretsiz kitap dağıtımı kapsamında 1 milyar lira destek, özel okul desteği kapsamında 891 milyon lira, üniversitelerde uygulanan harç desteği kapsamında 763 milyon lira destek verilecektir'' dedi.
Sağlık alanında harcamalarını arttırdıklarını kaydeden Oktay, "Ruhen ve bedenen sağlıklı nesillerin yetişmesi için sağlık alanında harcamalarımızı artırdık ve 2021 yılında Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına 78 milyar lira, yükseköğretim kurumları sağlık uygulama ve araştırma merkezlerine 5,1 milyar lira kaynak ayırdık. Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları döner sermayeleri ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları da düşünüldüğünde sağlık alanına ilişkin ayrılan kaynak 238 milyar liraya ulaşacaktır. 2002 yılında yüzde 11,3 olan sağlık harcamalarının bütçe içerisindeki payını 2021 yılında yüzde 17,7'ye çıkarıyoruz. Bu kapsamda 2021 yılında tedavi harcamaları için 123 milyar lira, ilaç harcamaları için 60 milyar lira, aile hekimliği için 11,4 milyar lira kaynak ayırdık'' diye konuştu.