Borsa İstanbul’da tarihi zirve! Yüzde 15'in üzerine çıktı
TCMB geçen haftaki toplantısında sürpriz bir karar alarak politika faiz oranını yüzde 14’ten yüzde 13 seviyesine çekti. Bu karar Borsa İstanbul’da dalgalanmaya neden olsa da, borsa tarihinin en verimli ağustos aylarından biri kayda geçti. Hisse senetlerinde yabancı payı cuma günü itibarıyla yüzde 34’ün üzerinde çıktı.
Borsa İstanbul’da son yılların en coşkulu yazı yaşanıyor. İyimserliğin kaynağında para girişleri var. Kapanış ve işlem hacmi rekorları kırıldı. Cuma itibarıyla ağustos ayının getirisi yüzde15’i geçerken borsa tarihinin en verimli ağustos aylarından biri olarak kayda geçiyor. Uzun sayılabilecek bir aradan sonra geçtiğimiz iki haftadır yabancı yatırımcılar alım da yapmaya başladı. Hisse senetlerinde yabancı payı cuma günü itibarıyla yüzde 34’ün üzerinde çıktı. Ağustos ayının ilk günlerinde yüzde 32.70 idi. Ama ağırlık halen yerli yatırımcıda. Hürriyet yazarı Zeynel Balcı borsa ile ilgili detayları köşesine taşıdı.İşte Balcı'nın o yazısı...
Borsayı yukarıya taşıyan etkenlere bakıldığında;
Olumlu gelen yılın ilk yarısına ait bilançolar ve düşük seyrini koruyan fiyat kazanç oranları, enflasyona karşı getiri arayışı, bu aşamada piyasa bozucu haber akışlarının olmaması gibi bazı gelişmeleri saymak mümkün. Tavsiye olarak görülmemesi şartıyla; BIST100 Endeksi hisselerinde fiyat kazanç oranı ortalaması 5.6 civarında. Lokomotif banka, holding ve sanayi hisselerinde bu oranlar 2 ile 4 arasında. Bazı banka hisselerinde 2’nin altında olanlar bile var. İlk 6 aylık bilançolar çok iyi gelince hisselerdeki primlere rağmen fiyat kazanç oranları yerinde saydı veya düştü. Kısaca fiyat kazanç oranının açılımına bakacak olursak; Şirketin piyasa değerinin bir yıllık kârına bölünmesiyle bulunur ve düşük olması tercih sebebidir. Ucuz olarak değerlendirilen hisselere talep de artınca haliyle yükseliş ivme kazandı. Bu açıdan dış piyasalar, gündem, beklenti gibi piyasa parametrelerine bu ara pek duyarlılık yok. Para akışı izleniyor. Borsa İstanbul’da temel açıdan ucuz konumu sürüyor olsa da teknik açıdan primli diyebileceğimiz bir görünüm var. Çıkışın devamı için para girişlerinin sürmesi gerekecek. BIST100 Endeksi’nin dışarıdan olumlu yönde ayrışması sürüyor. Dış borsalarda çıkış eğilimi devam etmekle birlikte daha zayıf ve temkinli bir görünüm var. Borsa İstanbul’da iyimserlik korunuyor. Ancak olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlara dahil olduğunu dikkate almakta yarar var.
TCMB’DEN SÜRPRİZ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçen haftaki toplantısında sürpriz bir karar alarak politika faiz oranını yüzde 14’ten yüzde 13 seviyesine çekti. Piyasa beklentisi faizin sabit bırakılacağı yönündeydi. ABD ve Avrupa Merkez Bankaları öncülüğünde Çin ve Rusya gibi birkaç ülke hariç dış dünyada faiz artırım süreci devam ederken, yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki yükselişe rağmen faiz indirimi beklenmiyordu. Ekonomi yönetiminin yüksek enflasyon ile mücadeleden çok ekonomideki büyümeye öncelik verdiği anlaşılıyor. Ayrıca son haftalarda Türkiye’ye giren dövizin TCMB’nin elini rahatlattığı ilk akla gelen nedenlerden bir oldu. Son üç haftada TCMB brüt rezervlerinde 15 milyar doları aşkın artış var. 98 milyar dolardan 113 milyar dolara çıktı. 12 Ağustos ile biten haftada brüt rezervlerde 5 milyar dolarlık bir artış söz konusu. Bankalardaki yabancı para mevduatı ise 300 milyon dolarlık artış ile 217 milyar doları geçti. Toplantı sonrası yayınlanan metinin geneliyle karar arasında çok paralellik kurulmasa da “küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağı, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret ettiği” yönündeki ifadeler TCMB açısından bir gerekçe veriyor. Ayrıca TCMB’nin “politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir” vurgusu da yeni faiz indirimleri olmayacağı gibi bir görüş veriyor.
BORSA DALGALANDI
Faiz indirimi Borsa İstanbul’da kısa süreli bir dalgalanmaya neden olsa da etkileri kısa sürdü ve toparlanma geldi. Ancak döviz kurlarına yükseliş olarak yansıdı ve dolar/TL kuru 18.00 seviyesinin üzerinde işlem görmeye başladı. Bir süredir bu seviyeyi geçmekte zorlanıyordu. Faiz düşüşünün kurları yukarı çekmesi piyasa işleyişi gereği olağan bir durum. TCMB rezervlerindeki artış döviz kurlarını baskılamakta kullanılacak mı? Kur artışının enflasyon üzerindeki etkisi ne kadar olacak? Hatırlanırsa temmuz enflasyonu biraz ivme kaybetmişti. Ayrıca TCMB’nin faiz kararının kredi faiz oranlarına ve ekonomideki büyümeye ne ölçüde yansıyacağı konusu önümüzdeki dönem izlenecek konular arasında olacak. Yakından takip edilen diğer parametreler ise Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi ve eurobond faiz oranları. CDS primi 900 seviyesinden 650 seviyesine çekildikten sonra tekrar 770 seviyelerine yükselirken 10 yıllık eurobond faizi %9.2 seviyesini gördükten sonra tekrar %10 seviyesine ulaştı. Dalgalı seyir devam ediyor. Ancak iç piyasaların bu yöndeki gelişmelere tepkisi oldukça zayıf.
BORSADA RALLİ DEVAM EDİYOR
İLK destek 3.000 seviyesinde bulunurken sonraki destek noktaları 2.930 ve 2.850-2.770 seviyelerinde. İlk dirençler ise 3.050-3.100 noktalarında. Çıkış kanal dirençleri olması nedeniyle önemli görülen bu noktalarda kâr satışları gelebilir. 3.100 seviyesinin üzerinde kalınması durumunda ise çıkışın devamıyla birlikte sonraki dirençler 3.200-3.250 ve 3.500 seviyelerinde. Endekste çıkış trendi gücünü korumakla birlikte kâr satışları görülebilir.
FED TEMKİNİ ELDEN BIRAKMIYOR
ABD Merkez Bankası (Fed), 26-27 Temmuz 2022 tarihli son toplantısına ilişkin tutanaklarında üyeler, enflasyonun düştüğüne dair hiçbir kanıt olmadığını ve gelecekteki faiz artırım hızının verilere bağlı olduğunu, enflasyon önemli ölçüde düşene kadar faiz artırımına devam edilmesi gerektiği görüşündeler. Tutanaklarda, “enflasyonun düşüşünün beklenenden daha uzun sürebileceği belirtilirken para politikası duruşu daha da sıkılaştıkça, ekonomik aktivite ve enflasyon üzerindeki etkileri nedeniyle, politika faiz artışlarının hızını yavaşlatmak uygun olabilir.” denildi. Hatırlanırsa temmuz ayında ABD enflasyonu (TÜFE) yüzde 8.6 ile hem beklentilerin hem de haziran ayının altında kalmıştı. Fed para politikasına ilişkin değerlendirmeler de gelmeye devam ediyor. St. Louis Fed Başkanı James Bullard, “Önümüzdeki ay yüzde 0.75 puanlık bir faiz artışından yana olduğunu” söylerken Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari, ABD merkez bankasının muhtemel bir resesyonu tetikleme pahasına bile “çok çok” yüksek enflasyonu mümkün olan en kısa sürede düşürmesi gerektiği görüşünde. Açıklamalara bakıldığında Fed’e göre önceliğin enflasyonun kontrol altına alınmasında olduğu görülüyor.
ALTIN FİYATINDA BASKI SÜRÜYOR
ABD’de temmuz enflasyonun beklentilerin altında kalmasıyla Fed’in faiz artırımlarını yavaşlatması olasılığı ve daha az şahin politika uygulayacağı algısı öne çıkmış, bu durum altının ons fiyatını 1.800 doların üzerine taşımıştı. Bu çerçevede ABD doları zayıflamış ve ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 2.52 seviyesine kadar çekilmişti. Ancak bu görünüm daha sonra değişmeye başladı. ABD doları tekrar değer kazanırken Dolar Endeksi 108 seviyesinin üzerine çıktı, ABD 10 yıllık bono faizi yükselerek tekrar yüzde 3.00 seviyesine yaklaştı. Bu görünüm doğal olarak altının ons fiyatını baskıladı ve 1.750 dolar seviyesinin altına kadar gevşetti. Petrol fiyatında ise görülen çıkış denemeleri zayıf kaldı. Temelde ekonomik yavaşlama sinyalleri dışında İran petrolünün piyasaya gelmesi olasılığının dillendirilmesi fiyatlamaya konu olan etkenler. Önümüzdeki hafta veri akışları çok yoğun olmamakla birlikte ABD GSYH ve konut satışları, Çin Merkez Bankası faiz kararı var. Özellikle konut verileri yakından izleniyor. Çin, İngiltere ve Türkiye’de konut satışlarında bir zayıflama söz konusu. Konut sektörü ekonomik görünüm hakkında görüş veren en önemli sektörlerden. İç piyasaların bu dönem dışarıdaki gelişmelere duyarlılığı zayıf görülüyor. Bunun geçici bir durum olduğu unutulmamalı.