Bakan Yıldız'dan benzin indirimi müjdesi
ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, petrol fiyatlarının arz-talep dengesinden kaynaklanmadığını, Türkiye'nin çevresinde bulunan ve Arap Baharı diye nitelendirdikleri ülkelerde oluşturulan siyasi istikrarsızlıklarla beraber bu fiyatların tahrik edildiğini söyledi.
Türkiye'nin dış dünyasında olan siyasi istikrarsızlıkların yükünü zaman zaman çektiğini belirten Bakan yıldız, "petrol fiyatları 90 dolarların altında seyrederse, Türkiye'deki fiyatlar da istediğimiz seviyelere daha rahat gelecektir. Sanayileşmede şu anki bulunduğumuz yerin en az 2 kat performansını rahat yakalarız. Nükleer güç santrallerini yapmaya başladıktan, bir kısmını ürettikten, bir kısmını da üretmeye hedef koyduktan sonra artık Türkiye, sanayisinde çok ciddi bir aşamaya gelecektir" dedi.
Yıldız, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, 'St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu' kapsamında yaptığı ikili görüşmelere ilişkin bilgi verdi. Petrol fiyatlarının 90 doların altına inmesinin benzine indirim olarak yansıyıp yansımayacağına ilişkin bir soruya Bakan Yıldız, "Petrol fiyatları 124-125 dolarlar civarında seyrederken, uluslararası bazı sivil toplum örgütleri 'Artık bu 150-200 doları görür' diye tahminlerde bulunurken, biz, 'bu fiyatlar hangi gerekçeyle çıktı da, daha da yükselecek' diye bir açıklama yapmıştık. Arz ve talep dengesizliğinden kaynaklanan sebepler yüzünden mi çıktı bunlar? Hayır. Tamamen Türkiye'nin çevresinde bulunan ve Arap Baharı diye nitelendirdiğimiz ülkelerde oluşturulan siyasi istikrarsızlıklarla beraber bu fiyatlar tahrik edildi. Gerekçeleri arz ve talepten kaynaklanmıyor. Tekrar eski fiyatlara ulaşacaktır demiştik. Nitekim de öyle oldu. 90 dolar bandında olmasını, eğer olabiliyorsa daha da aşağı çekilmesini -makul bir seviyeye kadar- çünkü makul bir seviyeden sonrası üreticileri tehdit ediyor. Bunlar Türkiye açısından, hele hele ithalat yapan ülkemiz açısından iyi gelişmeler" dedi.
Motorine yansıyan fiyatların benzinin de takip edeceğini belirten Bakan Yıldız, "Ama bunlardan daha önemli olan bu fiyatın kalıcılığı. Dünyadaki küçülen ekonomileri dikkate aldığımızda, yine arz ve talep dengesizliğinden kaynaklanan bir yapı çıkmayacağına inanıyorum. Ama Hürmüz Boğazı tehdidinde gördük. Ortada herhangi bir hareket yok ama söz var. Bu sözler, spekülatif hatta manüpülatif yönlendirmeye doğru gidiyor. Bunlar Türkiye açısından olumsuzdur. Türkiye, dış dünyasında olan bu tür siyasi istikrarsızlıkların yükünü zaman zaman çekmektedir. Bu fiyat ne kadar kalıcıysa, ne kadar 90 dolarların altında seyrederse, Türkiye'deki fiyatlar da istediğimiz seviyelere daha rahat gelecektir" dedi.
Bakan Yıldız, nükleer santralin yapımına ilişkin bir tarih belirlenmediğini de belirtirken, "Çünkü bu işin sondaj kısmı var, fizibiliteyle alakalı izinler kısmı var. Bunların süreci biraz uzun. Bu manada biraz doğalgazdan ürettiğimiz elektriğin yerine nükleeri koymayı düşünüyoruz" dedi. Türkiye'nin Rusya'ya bağımlılığı ile ilgili yorum ve iddiaya katılmadıklarını da ifade eden Bakan Yıldız, "Çok önemli ve ciddi bir gerekçemiz var. Siz yaptığınız nükleer santrali neyin yerine koyuyorsunuz, o önemli. Biz doğalgazdan ürettiğimiz elektriğin yerine nükleeri koymayı düşünüyoruz veya Türkiye'nin büyüme hızını karşılayacak yapıyı, en azından bu kısmını nükleerle telafi etmeyi düşünüyoruz. Bunun çok önemli bir olgu olduğunu gördük ve Rusya'ya olan bağımlılığımız, ithalata olan bağımlılığımız azalıyor. Bizim Akdeniz'e kurduğumuz nükleer santral yaklaşık 3,6 milyar dolarlık doğalgaz ithalatını engelliyor. Bir ülkeye yatırım yaptığınızda, 20-25 milyar dolar para yatırdığınızda siz mi oraya bağımlı olursunuz, yoksa o mu size bağımlı olur? Biz karşılıklı bağımlılığı esas alıyoruz Rusya Federasyonu ile. Çünkü biz stratejik işbirliğimizi dostluk üzerine ve işbirliğini geliştirmek üzere kurguluyoruz. Birbirine galip gelme, birbirini yenme üzerine değil. Son derece şeffaf olarak görüştüğümüz Rusya Federasyonu yetkilileri ile karşılıklı bağımlılığı ön plana çıkartan ve esas alan bir yapı üzerindeyiz" diye konuştu.
Yıldız, zararlı olduğu gerekçesiyle nükleerden vazgeçtiğini söyleyen ülkeler bulunduğuna ve santrali kapatma tarihini 2031 yılı olarak açıkladığına değinerek, "Zararlıysa, niçin 2031 yılına kadar bekliyoruz? Hemen bunu yapmamız lazım değil mi? Yaşını doldurmuş santrallerin işletme süresinin o ülke için 2031 yılında dolduğunu görüyoruz. Biz de Akkuyu'daki nükleer santrali 2071 yılında kapatmayı düşünüyoruz dedik. Biraz ironik bir yaklaşım ama özellikle bu manadaki kararlığımızı belirtmek açısından söylüyorum" dedi.
Japonya için nükleer santrallerin yerli kaynaklar anlamına geldiğini de belirten Bakan Yıldız, "Bizim için de bir müddet sonra öyle olacak. Dolayısıyla yerli kaynaktan kopmak, vazgeçmek kolay bir politika değildir. Fukuşima'nın vereceği dersleri çok iyi takip etmemiz lazım. Ancak nükleer santralden vazgeçmek Japonya için uç bir karardır. Japonya başbakanı açıkladı; santrallerin güvenlik testlerinden geçtikten sonra tekrar devreye alınma kararını verdiler. Japonya'nın tekrar bu santralleri açmaya başlaması, nükleer enerjinin yerli üretim olarak bu ülkenin önemli bir paya sahip olduğunu ve mutlaka vazgeçilmez bir enerji kaynağı olduğunu gösterdi. Her ülkenin yapısı, coğrafyası farklı. Türkiye'nin çok hızlı büyüyen yanıyla, hem sanayileşme açısından hem de elektrik üretimi açısından bu santrallere ihtiyacı vardır. Sanayileşmede şu anki bulunduğumuz yerin en az 2 kat performansını rahat yakalarız; nükleer güç santrallerini yapmaya başladıktan sonra, bir kısmını ürettikten sonra, bir kısmını üretmeye hedef koyduktan sonra artık Türkiye sanayisinde çok ciddi bir aşamaya gelecektir" dedi.