Bakan Şimşek: Enflasyonu düşürmek için kararlı adımlar atacağız
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında bir konuşma yaptı. Şimşek enflasyonu düşürmek için kararlı adımlar atılacağını söyledi. Öte yandan Şimşek "Tasarruf konusunda çalışmalarımızı nihai bir noktaya getirdik, yakında bazı hususları paylaşacağız ve gereken adımları atacağız" açıklamasında bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Bizim gibi ülkelere fon akışına daha destekleyici bir sürece girme ihtimalleri yüksek. IMF'nin öngörüsü reel olarak emtia fiyatlarının istikrarlı bir şekilde deva medeceği yönünde. Jeopolitk gelişmeler önemli ama bu gelişmeler bölgede Türkiye'nin stratejik önemini ortaya çıkaracak.
Küresel dezenflasyon devam ediyor. Muhtemelen devamında Fed ve ECB faiz indirimlerini öngörüyor.
Piyasalar jeopolitik gelişmeleri fiyatlamıyor. Önümüzdeki 5 yılda küresel büyüme yavaşlayacak. Ama orta vadede büyümeyi olumlu yönde etkileyecek yapay zeka faktörü var. Yapısal reformlar esas belirleyici olacak. Bu iki faktör büyümeyi etkileyebilir.
OVP'yi güçlü bir şekilde uyguluyoruz, program çalışıyor, arzulanan sonuçları veriyor, programı güçlendireceğiz, Türkiye'nin makroekonomik sorunlarını çözmekte son derece kararlıyız.
OVP'de en büyük önceliğimiz fiyat istikrarı. Fiyat istikrarını destekleyici olarak mali disiplin ve bunun bir yan ürünü olarak da daha sürdürülebilir bir cari açık öngörüyoruz. Ön plana çıkan, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sanayi dönüşümü. Sanayide dönüşümden kastımız ekonomideki kompleksiteyi artırıpi katma değer zincirinde yukarıya çıkıp, Türkiye'nin bu sanayide dönüşümden zenginleşmesini sağlamak. Ama Türkiye'nin amacı sağlıklı büyümedir.
Fiyat istikrarı önemli. Firmalarımızın uzun vadeli finansmana erişmesinin tek yolu fiyat istikrarından geçiyor. Sürdürülebilir büyüme fiyat istikrarından geçiyor.
Dezenflasyon bu yılın ikinci yarısında başlayacak. Dezenflasyona geçiş için para politikasında bir geçiş süreci gerekiyordu. Şu an bunu başarmış durumdayız. Para politikasının aktarım mekanizması gecikmeli çalışıyor. Dezenflasyonu önümüzdeki dönem destekleyecek ilave adımlar atacağız.
ENFLASYON İÇİN KARARLI ADIMLAR ATACAĞIZ
Dezenflasyon zaman alıyor. Enflasyonu düşürmek bütün dünyada bir süreç işidir. Geçen sene yayınlanan bir çalışmada enflasyonun şok öncesi döneme dönmesi 3,4 yıl alıyor. Bu bir süreç. para politikası gecikmeli bir şekilde etkide bulunduğunu hatırlamak lazım. Enflasyon için kararlı adımlar atacağız.
Önümüzdeki seneden itibaren deprem harcamaları dahil bütçe açığını yüzde 3'ün altına çekeceğiz.
Harcamaların gözden geçirilmesi bir süreç işi, tasarruf konusunda çalışmalarımızı nihai bir noktaya getirdik, yakında bazı hususları paylaşacağız ve gereken adımları atacağız.
Biz OVP'de vergi muafiyet ve istisnaları gözden geçireceğimizi söyledik.
Kayıtdışı ile mücadele eylem planı açıklamayacağız sadece uygulayacağız. Hazine ve Maliye Bakanlığı çok güçlü bir şekilde sahada olacak.
BÜYÜME PERFORMANSI ÇOK GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE SEYRETMEYE DEVAM EDECEK
Önümüzdeki seneden itibaren hedeflerimiz çok basit. Bütçe açığı milli gelire oran olarak yüzde 3'ü geçmeyecek. Borcun milli gelire oranı deprem etkisi dahil yüzde 35'i geçmeyecek.
Önümüzdeki dönem şokları ve reformlar için mali alan oluşturacağız. Merkez Bankası'na dezenflasyon için destek vereceğiz.
Türkiye'de kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 29,5. Bizim gibi ülkelerde ise yüzde 70. Mali politikanın tek hedefi var dezenflasyona yardımcı olmak. Ama orta vadede yapısal alan için mali alan oluşturacağız.
Türkiye'nin toplam borçluluğuna baktığımız zaman gelişmekte olan ülkelerin yarısında az. Toplam borcun milli gelire oranı geçen sene yüzde 108. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 255, dünyada ortalama yüzde 331. Küresel ekonomide en önemli sorunlardan biri yüksek borçluluk. Aşırı borçlanma büyüme önünde önemli bir engel. Türkiye'nin burda önemli avantajları var.
Bizde büyüme potansiyeli gelişecek ve büyüme performansı çok güçlü bir şekilde seyretmeye devam edecek.
CARİ AÇIĞI YÜZDE 2,5'UN ALTINA ÇEKECEĞİZ
Sürdürülebilir cari açık aslında dezenflasyon programımızın bir çıktı. Cari açığın milli gelire oran olarak yüzde 2,5'un altına çekilmesidir. Sıkı maliye, sıkı para politikası kalıcı düşük cari açığı getirecek.
Altın ithalatında normalleşmeye doğru gideceğiz. Yurt içi doğalgaz ve petrol ve doğalgaz üretiminde artış var. Yeni bir sanayi programı ile birlikte Türkiye'nin cari açığını kalıcı bir şekilde sürdürülebilir patikada gerçekleştireceğiz.
Cari açık yüzde 4 civarında. Altının katkısı 2,3 puan. Cari açığın yarısından fazlası altın ithalatından kaynaklı. Çok büyük ihtimalle cari açık 2,5'un altında olacak.
Bütçede de 2024 yılı için OVP yaptığımızda temkinliydik. Hedefimiz yüzde 5'in altı. İlave tedbirler alıyoruz.
Enerjide dönüşüm önemli bir alan. Türkiye için bir zaruret. Türkiye 2022 yılında doğalgaz ve petrol ithalatına 97 milyar dolar bir fatura ödedi. Geçen seçen sene 70 milyar dolar ödedi. Dolayısıyla ciddi bir şekilde dışarıdan petrol ve doğal gaz alıyoruz. Bunu düşürdüğümüz ölçüde cari açık kaynaklı makro finans kaynaklı riskleri de daha iyi yönetecebileceğiz.
Önümüzdeki 10 yıl içinde yenilebilir enerjiye 100 milyar dolarlık bir yatırım olacak. Nükleer de devreye girecek. Nükleer santralin devreye girmesiyle dışa bağımlılık azalmış olacak.
Türkiye'de Karadeniz'de doğal gaz, Gabar'da petrol var. Önümüzde yıllarda petrol ve doğal gazın yüzde 25'ini Türkiye'den temin edeceğiz. OVP programda cari açıktaki iyileşme tamamen makro ekonomik alanlarladi iyileşme ile ilgili.
YATIRIMLAR SONUÇ VERMEYE BAŞLADI
Sanayide dönüşüm önemli bir alan. İmalat sanayinin milli gelire olan oranına baktığınız zaman Türkiye çok iyi bir durumda. Almanya'dan yüksek bir orana sahibiz ancak onlar kadar zengin değiliz. Yüksek teknoloji üretiminde arzuladığımıız yerde değiliz. O yüzden son 20 yıldır Türkiye'de çok güçlü bir ekosistem inşa ettik. Bu ekosistem sonuç vermeye başladı. Endüstri bölgelerinden teknoloji geliştirme bölgelerine kadar Türkiye'de son 20 yılda muazzam bir gelişme var. Bu yatırımlar sonuç vermeye başladı.
Savunma Sanayi'nin katkısı çok büyük. Türkiye şu anda çok güçlü şekilde savunma sanayinde yüksek teknolojili ürünler üretiyor. Dünyada savunma sanayi ihracatında geçen yıl 11'inci sıraya yükseldik. İlk 5'e girmeyi düşünüyoruz.
Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 1,1 civarı. Katma değer zincirinde bir miktar daha yükselmemiz gerekiyor. AR-GE'ye öncelik vereceğiz. AR-GE harcamalarının milli gelire oranı yüzde 1,3-1,4 arası. Bunu yüzde 2 üzerine taşımakta kararlıyız.
Büyüme sorunumuz yok ama büyümenin kompozisyonunu değiştirmeye kararlıyız. Kısa vadede dezenflasyon sürecinde büyüme biraz yavaşlayabilir ama dezenflasyon yüksek sürdürülebilir büyümenin ön koşulu. O yüzden biz bunu geçici bir durum olarak görüyoruz.
Son 20 yıla baktığımızda büyüme yüzde 5,5 olmuş fakat net ihracatın katkısı yüzde 0,1. Geçen sene iç talebin büyümeye katkısı 7,6 olurken net ihracat büyümeyi 3,6 puan aşağı çekmiş ve ortalama yüzde 4,5 büyüdük. Bu dünya ortalamasının üzerinde.
Çok kapsamlı bir yapısal reform planımız var. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi. Yani bütün çalışanlarımızın niteliklendirilmesi. Yatırım ortamının iyileştirilmesi. Kayıt dışılıkla mücadele, yeşil ve dijital dönüşüm. Bütün bunlar büyümeyı artıracak ve dezenflasyona yardımcı olacak.
Program tam bizim planladığımız şekilde çalışıyor. Bazı alanlarda öngürlerimizden çok daha iyi çalışıyor. Rasyonel politikalar ve yapısal reformlar beraberinde yatırımcı güvenini etkileyecek. Bu portfoy tercihlerini etkileyecek. Reel kurda istikrar getirecek. Beraberinde bu döngü dezenflansyonu getirecek. 2024'ün ikinci yarısında net olarak sonuçlar ortada olacak.
Türkiye'nin risk primi 600-700 baz puandan hızlı bir şekilde 300 baz puan seviyesine düştü. Biz bunu 150 puana düşürmeyi planlıyoruz. Bunu piyasa belirliyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİNE ÇOK BÜYÜK BİR GÜVEN VAR
Türkiye geçen Ağustos'tan itibaren gelişmekte olan ülkelere oranla çok daha iyi bir performans yüklendi. Türkiye'nin risk primi gelişmekte olan ülkelere olanla daha hızlı düşüyor. Kur oynaklığı azaldı. Çok büyük bir ihtimalle bu senenin ilk çeyreğinde net ihracatın katkısı pozitide döndü.
Geçen Mayıs ayında 12 aylık zamanda 60 milyar dolara çıktı. Bu yıl 25 milyar doların altına inecek. Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacı azalıyor.
Türkiye'de Ocak-Mayıs döneminde dış finansmana erişimi dramatik bir şekilde artmış durumda. Bugün roll-over rasyosu bankalar için yüzde 150, reel sektör için yüzde 120 oranına çıktı. Bunlar programın çalıştığını gösteriyor.
Net portföy girişinde de artış var. Haziran 2023 - Şubat 2024 17 milyar dolar portföy girişi var. Türkiye'nin kaynak girişi bol. Uluslararası bankalardan kaynak da net bazı artıda. Uzun bir aradan sonra bankalarımız ilk defa uzun vadeli kaynağı küresel piyasalardan devşirmeye başladılar. Bankalarımız 3 ayda toplamda 3,5 milyar dolarlık sermaye benzeri dışardan kaynak buldular. Türkiye ekonomisine dünyaya çok büyük bir güven var.
Rezervlerde bir toparlanma var. Bir süreç işi. Brüt rezervler 126 milyar dolara çıktı. Arzuladığımız yerde değiliz. Ama KKM'deki düşüş ile değerlendirirseniz rezervlerdeki artışın çok daha dramatik olduğunu göreceksiniz. KKM'deki düşül 70 milyar dolar civarında.
Ekim ayında 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 45'ti. Bugün yüzde 35. Yaz aylarında enfasyon çok hızlı düşecek. Piyasa enflasyon beklentileriyle bizim hedeflerimiz arasındaki fark kapanacak.
Pazartesi günü kredi derecelendirme kuruluşu yöneticileri ile toplantılar yaptım. İnanıyorum ki Türkiye'ye kredi notu artışları gelecek. Türk varlıklarını izliyorsanız eğer piyasalar bize mevcut piyasa koşullarının iki katı fiyatlama yapıyor.
Türkiye'nin orta uzun vadeli perspektifte kötümserliğe yer yok.