Bakan Pakdemirli'den flaş 'pide' açıklaması
Bakan Pakdemirli yaptığı açıklamada, "İçişleri Bakanlığının ramazan pidesiyle ilgili çalışmaları devam ediyor. Yakın zamanda bununla ilgili açıklama yapılacak." dedi.
Hasat veya ekim zamanında olunması sebebiyle mevsimlik işçilerin bir hareketi olduğunu ifade eden Pakdemirli, "Tarımsal iş gücünün mobilizasyonu ve özellikle tüketim noktalarına gıda ulaşımıyla ilgili gerekli tüm tedbirler alınmış durumda. Bunlarla ilgili problem yaşananlar il ve ilçe mülki idare amirliklerine veya bakanlıklarımızın müdürlüklerine başvurabilirler." diye konuştu.
Pakdemirli, il ve ilçe pandemi kurullarında da konuya ilişkin yapılan çalışmalara işaret ederek, alınan tedbirleri ve diğer ülkelerin alması gereken önlemleri bugün gerçekleştirilecek G20 toplantısında anlatacağını söyledi.
Hububat alım fiyatına ilişkin çalışma yaptıklarını aktaran Pakdemirli, "Mayısın ilk haftasında, kabine toplantımızın ardından Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak. Çiftçimizi üreticimizi doyuracak bir fiyat politikası oluşturma gayreti içindeyiz. Bu sene de çiftçimizi, üreticimizi memnun edeceğimize inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Gıda denetimleri aralıksız sürüyor"
Pakdemirli, Kovid-19 salgını sürecinde bile gıda işletmelerine yönelik denetimlerin aralıksız sürdüğüne dikkati çekerek, geçen hafta bakanlıkça "ifşa listesi"nin yayımlandığını hatırlattı.
Halkın sağlığıyla oynayan ve yanlış beyanla ürün sunan işletmeleri takipte olduklarını vurgulayan Pakdemirli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bal, sucuk, salam, yağda sahtekarlık yapanların hepsinin 'Canını okuyacağız' dedik, bunu da yapmaya devam ediyoruz. Biz sağlam duruşumuzu gösterdiğimiz takdirde Türkiye'deki ürünlerin kalitesinin artacağına eminim. Özellikle tüm işletmeler de buna riayet ettiği sürece daha çok para kazanacaklarına ve kazançlarının da bereketli olacağına eminim."
Pakdemirli, Türkiye'nin tarımsal üretim ve işlenmiş gıda konusunda avantajlı konumda olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin ürünleri son derece kaliteli. Kaliteyi bozarak değil kaliteyi artırarak, kaliteyle rekabet ederek gıda sektörümüzü bir noktaya getirmemiz lazım. GDO’lu üretim yapan bir ülke değiliz ama bunun yurt dışına pazarlanması konusunda yeterince başarılı değiliz. 'Türkiye sağlıklı ürünler üretilen bir coğrafya' ambalajıyla henüz bunları yurt dışına pazarlayamıyoruz ama o noktaya da geleceğiz."
İçişleri Bakanlığının ramazan pidesiyle ilgili çalışmalarına devam ettiğini dile getiren Pakdemirli, yakın zamanda bununla ilgili açıklama yapılacağını kaydetti.
Atık sulara Kovid-19 testi
Kovid-19 salgını süresince atık suyla ilgili yurt dışında yapılan çalışmalardan bahseden Pakdemirli, şöyle devam etti:
"Biz de Ankara'da atık sulardan numunelerimizi aldık, testlerimizi yaptık. Değişik yerlerden aldığımız numunelerde diğer tip virüsleri yakalayabildiğimiz halde koronavirüs tespit edemedik. Bunun fazla dezenfektan kullanılıyor olmasından kaynaklandığını tahmin ediyorum. Şu an İstanbul'dan ve çeşitli yerlerden numuneler alınıyor. Amacımız atık sularda belli mahallelerde koronavirüs yoğunlaşması görürsek, bunu ilgili kurumlarla paylaşarak ek tedbirlerin alınması konusunda yönlendirmeler yapabilmek. Bilginin değeri çok önemli, o sebeple toplayabildiğimiz tüm verileri, her türlü bilgiyi kullanıp, yorumlayıp ilgili kurumlara teslim etmemiz ve yönlendirici olmamız gerekiyor."
"Türkiye'nin hububatta, bakliyatta, ette, sütte, meyvede, sebzede bir eksiği yok"
Kovid-19 salgınının dünyada ve Türkiye'de etkili olduğu son günlerde Bakanlık olarak çalışmalarını aldıkları tedbirlerle hız kesmeden devam ettirdiklerini vurgulayan Pakdemirli, bu süreçte Bakanlık makamında çalışan kişi sayısının azaltıldığını ve salgına karşı maske kullanım önlemlerinin alındığını söyledi.
Pakdemirli, görüşmelerde video konferans sistemini kullandıklarını belirterek, "Bugün de G-20 Bakanlar Toplantımız var. Burada da video konferans sistemini kullanacağız. Bizim için çalışma tempomuzda bir eksiklik veya azalma olmadı, aksine yoğunluğumuz devam ediyor ama sadece şekli değişti." diye konuştu.
Kovid-19 salgınının yaşandığı bu dönemin aynı zamanda hasadın yaklaştığı süreç olduğuna işaret eden Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Bugün artık tarımsal üretimle ilgili alacağımız tedbirler yeni ekim, dikim ve sonbahar sezonuyla ilgili tedbirler. Türkiye'nin herhangi bir şekilde hububatta, bakliyatta, ette, sütte, meyvede, sebzede bir eksiği yok. Yer yer lojistik zincirinin kırılmasıyla ilgili bazı problemler yaşanabilir, onlar çok ufak tefek şeyler. Türkiye bu konuda çok iyi bir performans göstermiştir. Burada Türkiye'nin karnesi son derece iyidir. Perakende ve üretimde gıdanın tüketiciye sunulması konusunda karnemiz mükemmele yakın bir karne."
Pakdemirli, Kovid-19 nedeniyle uygulanan sokağa çıkma yasağı sonrasında dün marketlerin 2-2,5 misli taleple karşılaştığına dikkati çekerek, sistemin bunlara hazırlıklı olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de ne Çin ne de İtalya'daki gibi rafların boşaldığının görülmediğini, birkaç üründe eksiklikler olduğunu ancak Türkiye'nin rafların boşaldığı senaryo ve sahneleri izlemediğini ifade eden Pakdemirli, tarım ve gıda üretiminin kuvvetli olması, perakende sektörünün de çok çabuk adaptasyonu sayesinde tüketiciye herhangi bir problem yaşatılmadığını söyledi.
"Ramazan için gerekli hazırlıklar yapıldı"
Pakdemirli, ramazan ayına yaklaşıldığını hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Tüm Türkiye'deki gıda alışverişinin yüzde 25'i ramazan ayında gerçekleştirilir. Normalde gıda alışverişlerinin 3 misli talebe karşılık verecek şekilde sektör kendini ayarlar. Herkes ramazanda daha çok alışveriş yapar, sofralarına daha çok dikkat eder, sofralarını daha verimli ve bereketli hale getirmeye çalışır. Ramazan için zaten perakende sektörü ön hazırlık yapmıştı. Ramazan ayının ötesinde Kovid-19 ile ilgili ek talebe karşılık da gerekli hazırlıklar yapıldı. Ramazana bu hafta itibarıyla giriyoruz. Ramazan alışverişleri yapılacak, Kovid-19 ile ilgili yaşanılan bu süreç de bize bazı mecburiyet ve sınırlamaları getiriyor. Bunun perakende sektörünü etkilememesi için dün akşam saatlerinden itibaren İçişleri Bakanımız ile konuyu görüştük, perşembe ve cuma günlerinde sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen en yakın markete ulaşılabilmesi konusunda bir adım atılmasının çok faydalı olacağını kendilerine ilettik. İçişleri Bakanımız da bu konuyu olumlu karşıladı. Bugün ve yarın 08.00-23.00 saatlerinde vatandaşlarımız istedikleri gibi ramazan alışverişlerini yapsınlar ama bir eksikleri kaldıysa perşembe ve cuma günleri de marketler 09.00-14.00 saatlerinde açık olacak, yürüyerek gitmek kaydıyla en yakınlarındaki marketten eksiklerini karşılama imkanları bulunacak. Ramazan başlangıcı ve hassasiyeti açısından aşırı bir talep yaşanmaması için son derece olumlu bir gelişme oldu."
Türkiye'de kimsenin gıdanın az olacağı gerekesiyle stok yapmaya ihtiyacı bulunmadığını vurgulayan Pakdemirli, "Vatandaşlarımız günlük alışverişlerini yapsınlar, daha fazla stoğa ihtiyaç yok. Çünkü bunların da bir atığı doğuyor. Cumartesi, pazar gününe yetecek kadar ürünlerini buzdolabına koyarlarsa taze taze bunları yerler, pazartesi günü yine alışverişlerini yapabiliyor olacaklar." ifadelerini kullandı.
"Arz ve tüketim dengesine göre 50 kadar ürünü takip ediyoruz"
Bakan Pakdemirli, bu dönemde gıdada fiyat oluşumlarına ilişkin bir soru üzerine, tarladan sofraya kadar olan süreçte Ticaret, Sanayi ve Teknoloji, Hazine ve Maliye bakanlıklarıyla koordinasyon halinde çalışmalar yürüttüklerini, üreticiyi korumanın ve tüketiciyi kollamanın vazgeçmeyecekleri bir ilke olduğunu bildirdi.
Zaman zaman bazı ürünlerde, patates, soğan, biber ve limonun ihracatının izne bağlanması gibi müdahalelerde bulunduklarını belirten Pakdemirli, ülkelerin bu kadar sert tedbirler aldığı bu dönemlerde bazı ürünlerle ilgili ithalat ve ihracat düzenlemelerine gittiklerini hatırlattı.
Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Arz ve tüketim dengesine göre 50 kadar ürünü şu anda takip ediyoruz. Zaman zaman patateste soğanda ufak tefek fiyat artışları görüyoruz ama burada perakende sektörünün düzgün yürüdüğünü, toptan çıkışlarının da düzgün olduğunu ancak aradaki lojistik zincirinde bazı fırsatçıların da bulunduğunu görüyoruz. Bunlarla ilgili Ticaret Bakanlığımız ile gereğini yapmak üzere bir kanun maddesi Meclisimizden geçti. Böyle bir zamanda böyle bir fırsatçılık görülürse mutlaka gereği yapılacaktır. Şu anda biz birçok ürünün, limonun, patatesin soğanın depo çıkışlarını takip ediyoruz, buralarda da gereğini yapıyoruz. İzne bağladığımız ürünler oluyor, gerektiğinde ihracatına müsaade etmiyoruz. Limonu izne bağladık, izne bağlar bağlamaz depo çıkışları 10 liralardan 4 liralara düştü. Bu arada Rusya'da da limon 4-5 dolar oldu."
Dünya genelinde gıdada aslında arz fazlalığı olduğunu belirten Pakdemirli, ülkelerin aldığı sert tedbirlerden dolayı bazı ürünlerde bir sıkıntı olup olmayacağı hususunun çok iyi irdelenmesi gerektiğini söyledi. Pakdemirli, "Şu ana kadar Türkiye'de ne tarımsal ne emtia ürünlerinde ne de işlemiş gıdalarda bir sıkıntı yaşandı. İnşallah bu Kovid-19 musibeti geçene kadar da herhangi bir problem yaşanmayacak." dedi.
"Tarımsal destekleri geçen yıl yüzde 36 artırdık"
Tarımsal destekleri geçen yıl yüzde 36 artırdıklarını hatırlatan Pakdemirli, hiçbir bütçe kaleminin bu kadar artmadığını, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın desteğiyle bu artışı sağladıklarını söyledi.
Pakdemirli, bunun karşılığını da üreticilerin fazlasıyla verdiğini ifade ederek, "2018'de tarımsal gayrisafi milli hasılamız 215 milyar lira iken 2019'da 276 milyar liraya geldi ve tarımsal gayrisafi hasılamız yüzde 27 büyüdü. Üreticimiz için her zaman söylüyorum, destek bizden, gayret sizden, bereket Allah'tan. 3'ü bir araya gelince bereket oluyor. Biz mümkün mertebe desteklerimizi bütçe imkanları çerçevesinde en hızlı şekilde üreticimize ulaştırma konusunda gayret sarf ediyoruz." diye konuştu.
Destekler konusunda pamukla ilgili bir beklenti olduğunu aktaran Pakdemirli, bu alanda da neler yapılabileceği konusunda çalıştıklarını dile getirdi.
"Sürü büyütme desteğinde ödemeler cuma günü başlayacak"
Pakdemirli, böyle bir dönemde amaçlarının üreticiyi rahatlatmak olduğuna dikkati çekerek, çiftçinin moral ve motivasyonunu üst düzeyde tutmak için çalıştıklarını anlattı.
Geçen hafta sonu itibarıyla 2019 yılı birinci dönem buzağı destek ödemelerine başladıklarını anımsatan Pakdemirli, şöyle konuştu:
"700 bin yetiştiricimize 3,4 milyon baş buzağı için 1,4 milyar liralık desteğe 24 Nisan'da başlayacağımızı iletmiştik. Ayrıca küçükbaş hayvancılıkta, Türkiye'de yaşayan her bir vatandaşa bir tane küçükbaş, yani 83 milyon vatandaşa 83 milyon küçükbaş hayvan düşünceye kadar biz mücadele edeceğiz. Geçen yıl 46 milyondan alıp rakamı 50 milyona getirdik. Bu yıl 56 milyon gibi iddialı bir hedef koymuştuk. 2023'e kadar da 83 milyon hedefimiz var. Küçükbaş hayvancılıkta bir ilk olarak, sürü büyütmeyle alakalı bir ek destek planıyla yola çıkmıştık. Bu kapsamda 'Sürü Büyütme ve Yenileme Desteği'nin ödemelerine bu hafta başlatıyoruz. Koyun ve keçide 81 ilde yetiştiricilerimize 187 milyon lira destek vereceğiz. 24 Nisan Cuma günü saat 18.00'den sonra yetiştiricilerimizin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının son hanesine göre ödemeleri başlatıyoruz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çiftçinin sorunlarının çözümü için her zaman destek verdiğini vurgulayan Pakdemirli, bu sayede bugüne kadar çiftçilerin sorununun çözümü konusunda epey mesafe katettiklerini söyledi.
Pakdemirli, "2018'de Türkiye'ye karşı yapılmış kötü tuzak ve döviz atağından sonra 2019'da biz çiftçimize 'Sizi memnun edecek fiyatlarla karşınıza çıkacağız.' demiştik, çiftçimizi memnun ettik. Bugünkü Kovid-19 krizi de dahil, sahada çiftçimizin memnun olmadığı bir konu bırakmadık, bırakmamaya da gayret gösterdik. Etinden sütüne, buğdayından arpasına, fındığından çayına kadar hepsinde üreticimizi memnun ettik." değerlendirmesinde bulundu.
"Çayda müstahsili memnun edecek formül üzerinde çalışıyoruz"
Pakdemirli, çay kesimlerinin gelecek haftalarda başlayacağını anımsatarak, bununla ilgili çalışmaların da hızlı bir şekilde sürdüğünü dile getirdi.
Hazırlıkların Rize Valiliğinin koordinasyonunda 4 valilik tarafından sıkı şekilde takip edildiğini ve bir problem olmayacağını vurgulayan Pakdemirli, "Yaş çay alım fiyatlarıyla ilgili çalışmalarımız hızla sürüyor. Çay müstahsilini memnun edecek formül üzerinde çalışıyoruz." dedi.
Balıkta üçüncü kampanya "alabalık" için
Bakan Pakdemirli, balıkçılık sektörüne ve tüketimine yönelik başlatılan kampanyaya ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Burada 'Evde hayat, sofrada balık' sloganıyla yola çıktık. Balıkçılık sektörünün bir morale ihtiyacı vardı. Balıkta 1 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeyiz, bu alanda güçlüyüz. Avrupa'da ikinciyiz. Böyle bir ihracat varken ister istemez, donuk tarafta bir sıkıntı yok ama taze balığın ihracatı tarafında, Avrupa'daki otel restoranlarının kapalı olması nedeniyle talep daralması yaşandı. Bu ürünlerin havuzdan çıktıktan sonra satılması lazım. Türk milleti olarak biz yeterince balık yemiyoruz. Burada da kampanya yapalım dedik. Bir taraftan Kovid-19 ile mücadele ederken diğer taraftan sağlıklı beslenmemiz gerekiyor. Sağlıklı beslenmede en önemli anahtarlardan biri de balığın tüketilmesi. Bunun için peş peşe 3 kampanya yaptık. İlki 3-5 Nisan'da levrek ve çipura ile başladı. Bunların hepsi maliyetlerine satıldı ve büyük talep gördü. 15-17 Nisan'da Türk somonu ile kampanyayı yaptık. Norveç'ten gelen somonun kilosu 70 lirayken biz 30 liraya somon sattık. 3'üncü kampanyamız da 21-23 Nisan'da alabalıkta olacak, onun fiyatını da 18,90 lira yaptık. Bu da uygun fiyatla tüketicilerimizi sunuluyor olacak. Üreticimize bir mesaj, uygun fiyata tüketiciye gidildiği zaman demek ki tüketim artıyor."
"Hazineye ait olup da içinde tarım yapılabilecek alanları ekonomiye kazandırmak istiyoruz"
Hazineye ait tarım arazilerinin çiftçilere tahsisine ilişkin soru üzerine Pakdemirli, konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla görüştüklerini söyledi. Pakdemirli, Türkiye'de bugün itibarıyla sulu atıl arazinin olmadığını ancak kuru bir miktar alanın bulunduğu dile getirerek, tarım yapılabilecek alanları ekonomiye kazandırmak istediklerini vurguladı.
Bu kapsamda söz konusu arazilerin ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili çeşitli kesimlere öncelik tanındığını belirten Pakdemirli, "Çiftçilikle ilgilenen kesimler var, bu dönemde işsiz kalacak bir kesim, bir de şehirden kırsala yerleşmek isteyen bir kesim var. Onlara da bir fırsat olsun diye bir proje başlattık. Hazine arazileriyle ilgili başvurularımız il ve ilçe tarım müdürlüklerine yapılabilir. Başvuru kriterlerinde ise gençler, kadınlar ve arazinin bulunduğu köylerde yaşayanlar ile arazisi küçük olanlara pozitif ayrımcılık tanıyacağız. Yani bir puanlama sistemi oluşturduk." diye konuştu.
Pakdemirli, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının pilot olarak baştan 14 milyon metrekare hazine arazisi verdiğini ve bunun devamının da geleceğini ifade ederek, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un bu konuda pozitif bir yaklaşım içerisinde olduğunu aktardı.
Özellikle ekilebilecek ve dikilebilecek alanlar konusunda da bakanlıkla sürekli irtibat halinde olduklarına işaret eden Pakdemirli, "Fazladan olan taleplerimizi de karşılayacaklarını söylediler. Bugün hazineye ait olup da içinde tarım yapılabilecek olan alanları da artık ekonomiye kazandırmak istiyoruz." dedi.
"Gıda ürünleri uçakla taşınabilir"
Pakdemirli, Türkiye'nin 83 milyon vatandaşı, 5 milyon sığınmacısı ve 50 milyon turisti besleyen bir ekosisteme sahip olduğuna işaret ederek, Kovid-19 salgını nedeniyle turist ziyaretinde yaşanan düşüşün Türkiye'de bir gıda bolluğu yaşatacağını söyledi.
Bu konuyla ilgili tüm detayları Ticaret Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile çalıştıklarını belirten Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Özellikle ihracat teşviki olabilir mi veya kırılan ve bozulan lojistik zincire yönelik olarak bazı ürünler uçaklarla gönderilebilir mi? Mesela kiraz pahalı bir ürün olduğu için uçakla gönderilebiliyor. Bugün uçmayan uçaklarımızı yolcu transferinde değil de kargo transferinde kullanarak en azından onların da belli değişken maliyetlerini çıkartabilecek şekilde bir fiyatlandırma yapılabilir mi, bu çalışmaların hepsi çok etkin bir şekilde yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bugün sahaya çok daha yakınız. Bu iletişim imkanlarını işverenlerle ve birliklerle her alanda sağlıyoruz."
Gıda enflasyonuna ilişkin bir soru üzerine Pakdemirli, konunun Türkiye'de bu kadar konuşulmasının sebebinin, gıdanın, enflasyon sepetindeki 4'te 1'lik payı olduğunu söyledi. Pakdemirli, "Tarım ürünlerinde, gıdada, yediğimiz içtiğimiz ürünler üzerinden siyaset yapmayalım." değerlendirmesinde bulundu.
Yılın ilk çeyreğinde ister istemez mevsimsel şartlardan dolayı gıdada hararetli enflasyon olabileceğini ancak yaz döneminin bunu dengeleyebileceğini anlatan Pakdemirli, "Ticaret ile Hazine ve Maliye Bakanlığımızla burada gıda konusunda fırsatçıların üzerine gidiyor olmamız lazım. Ama fırsatçıların ötesinde çok iyi bir sistem kuruyor olmamız lazım. Gelecek hafta iki bakanlıkla Sözleşmeli Üretim Platformunun ön lansmanını yapacağız. Ürünler daha sağlıklı fiyatla tüketiciye ulaşacak." dedi.