Bakan Bilgin açıkladı! EYT'de tüm süreci tek tek anlattı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin, ekonomi gündemine ilişkin tüm detayları TRT Haber canlı yayınında değerlendirdi. Bilgin, "EYT düzenlemesini ocak ayı içerisinde Meclis'e takdim edeceğiz" dedi. Emekli olacakların ağırlıklı yaş ortalamasının 50'nin üzerinde olduğunu belirtti. EYT'nin maliyetinin 100 milyar liranın üzerinde olduğunu söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT ile ilgili sorulara cevap verdi. EYT’de sürecin nasıl işlediğini açıklayan Bilgin, “Süreç aşama aşama ilerleyecek. Meclis kararını verecek. Ocak ayı içinde Meclis'e ileteceğiz. Üzerimize düşen görev sorumluluğunu tamamladık” ifadelerini kullandı.
“EYT'lilerin yaş ortalaması 49,9"
EYT’lilerin yaş ortalamasının 49.9 olduğunu belirten Bakan Bilgin, “Şu anda EYT'lilerin yaş ortalaması 49,9 yani neredeyse 50. Yani artık 38 yaşında 42 yaşında kimseyi emekli yapmıyoruz. Bunların içinde hemen emekli olacakların ağırlıklı ortalaması 50 yaşın üzerinde. Dolayısıyla Türkiye'nin bunu yapması doğru bir zaman” şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin SGK'sı borçlu değil"
SGK’nın borcu olmadığını söyleyen Bilgin, “SGK'nın borcu yok. Açıklar var ama onlar prim desteğiyle ilgili kısımlar. Bunların bir kısmını Maliye veriyor bir kısmını da biz karşılıyoruz. Sağlık harcamalarını her ay biz finanse ediyoruz. Kapsam altına alınan ilaçlar da bile biz insanlarımızın sağlığı için bunları karşılıyoruz. Türkiye'nin SGK'sı borçlu değil, gelir-gider oranı ise yüzde 97” ifadelerini yer verdi.
"SGK kuyruğuna gerek yok, başvurular e-Devlet'ten"
Kuyrukların oluşmasına gerek olmadığını söyleyen Bilgin, “Kuyrukların oluşmasına ihtiyaç yok henüz. Yasalaştıktan sonra başvurular kabul edilecek. Yasal süreç tamamlandıktan sonra başvuru süreci başlayacak. e-Devlet üzerinden gerekli tüm hazırlıklar yapıldı zaten başvurular için” ifadelerini kullandı.
“Sözleşmelilerin kadroya geçişi Meclis'te”
Sözleşmeli personellerin kadroya geçişi için çalışmanın Meclis’te olduğunu söyleyen Bilgin, “Sözleşmeli personelin kadroya geçiş süreci Meclis'e intikal etti. 500 binden fazla çalışanı kapsayan bir düzenleme bu” dedi.
“Kıdem tazminatı doğrudan verilmesi yönünde görüşümüz var”
Kıdem tazminatlarının ödenmesi için Maliye Bakanı ile görüştüğünü ve doğrudan işçiye verilmesi yönünde görüşü olduğunu belirten Bakan Bilgin, “İşverenler biz bu yükü nasıl kaldıracağız diye sordular. Kurumsal şirketler bu konuyu çözmüşler. Küçük ve orta ölçekli şirketlerde bu sorun yaşanabiliyor. Talepleri değerlendirdik, konuyu Maliye Bakanımızla da görüştüm. Kredi garanti fonundan bir destek istedik. Doğrudan işçiye verilmesi yönünde bir görüşümüz vardı” ifadelerini kullandı.
"EYT'nin maliyeti 100 milyar lira"
EYT’nin maliyeti hakkında konuşan Bilgin, “100 milyarın üzerinde bir maliyet var ama bizim bütçe imkanlarımız içerisinde karşılanabilecek bir maliyet bu” şeklinde konuştu.
"Eksik prim günü borçlanması yok"
Eksik prim günü için doğum, askerlik gibi istisnai durumlar haricinde borçlanma olmayacağını ifade eden Bilgin, “Borçlanma konusunda büyük bir yanlışlık var. Mevcut yasal durumda 8 Eylül 1999 öncesi çekilecek istisnalar doğum, askerlik gibi durumlar. Eksik prim günü borçlanması gibi bir durum söz konusu değil. Bin lira eksikse bin lira yatacak öyle olacak” ifadeleri kullandı.
Sözleşmeliye kadro
3600'le uğraştık, bitirdik. Onu çözdük. Kamu çalışanları emeklilerine nefes aldıran bir çalışma oldu. 2. asgari ücret meseleleri. Sözleşmeli personel sorununu çözdük. Sözleşmeliye kadro düzenlemesi bugün Meclis'e intikal etti. Bugün Meclis'te. 28 Şubat sürecinde birçok öğrenci üzerinde baskı oluşturdu bu. Asistanların üzerinden bu baskıyı kaldırıp kadroya geçiriyoruz. Haksızlıkların önüne geçecek düzenlemeler yaptık. Ben çalışanın sağcı solcusuna bakmam. Emeğin karşısında siyasal görüşlerimin önemi yoktur.
İş yasaları, şunun için çıkmıştır. Emek sermaye karşısında güçsüzdür. Eşit hale getirelim. Sermayenin karşısında değiliz. Sermayenin emek düşmanlığı yapmasının önüne geçiyoruz.
Enflasyon
Dolar bazında asgari ücret 455 doların üzerinde. Bu Cumhuriyet tarihinin en yükseğinde. 460 dolar Türkiye'de harcanacak bir para. Yaptığımız düzenleme tarihsel bir düzenlemedir. Üstelik enflasyonun düşme eğilimine girdiği bir ortamda. Muhtemelen Nisan Mayıs'ta enflasyonun yüzde 30'-35 arasında olması bekleniyor. Sadece baz etkisiyle değil. Birçok sebebi var. Kur belli bir süredir belli aralıkta gidip geliyor. Faizler düştü. Bir de şöyle bir iddia var. Faiz düşük ama krediye ulaşılamıyor. Yatırım yapacaksınız da krediye ulaşılamıyor. Hangi yatırımı yapacaktınız krediye ulaşamıyorsunuz. Bu tür iş adamları yıllardır süren bir şey vardı. Faaliyet dışı karları faaliyet içi karlarından fazlaydı. Kaybettiler. Soracağımız soru bu. Hangi reel yatırımı yapıyordun ki krediye ulaşamadın?
Faizler yatırımları finanse etmek için düştü. Türkiye'nin yürüttüğü politikaların cendereden kurtaracak politikalar olduğunu düşünmeliyiz. EYT başlangıçta hesaplamaları yaparken kendi maliyetlerimize baktık. Fakat iş uygulamaya gelince odalardan derneklerden sendikalardan işveren kesiminin kuruluşlarından kıdem tazminatı ne olacak sorusu geldi.
Prim desteği
Yükümüz çok olur gibi şeyle sordular. Birçok şirket düzenlemiş. Ama bazı şirketlerde bu sorun sık sık yaşanıyor. 'Bunu nasıl çözeriz diye' talepler geldi.Değerlendirdik. Maliye Bakanımızla formül üzerinde çalıştık. Fondan destek vererek, direk işçiye verilmesini önerdik. İşveren 20 yıllık ustamı atıp, yeni yetiştirmem zor diyor. EYT'den dolayı ayrılan ama devam etmek isteyen işçiye 5 puanlık prim desteği verilecek. Teknik işçilikler var. 20 yılda kazanılan işler. İşletmeler haklı olarak kaybetmek istemiyorlar. Onu görmemiz lazımdı gördük.
EYT'nin maliyeti
EYT'nin maliyeti 100 milyarın üzerinde maliyeti var. Bütçe imkanlarımız içerisinde karşılanabilecek bir maliyet. Sanayi hala yüzde 2.5 büyüdü. Sanayide çarklar dönüyor. Türkiye bu sene dünyadaki dalgalanmalara ve enerji fiyatlarındaki artışa 60 milyar dolar ilave para ödedi. Türkiye bunları ödeyebiliyor.
Kamu çalışanları, esnaf Bağkur-lu tüccarlar var. Ne kadarının emekli olacağını bilmiyoruz. Varsayımlar içerinde tahminlerimizi söylüyoruz. Hemen olacak bir şey değil. Yaşlı olduğu için iş bulamayan emeklilikte yaşa takılanların sayısı 274 bin kişi.
İtiraz eden bir gerekçe üretir, ben bahsettim az önce. Birisi diyor ki SGK'nın borcu var. Üstelik ekonomi programı yapanlar... 'Asgari ücret yüzde 100 arttı ama enflasyon yüzde 84...' ama asgari ücret gelecek yıl için verilir. 2023 için. Adam ekonomi programı yapıyor, biliyormuş gibi. Bu konuda konuşanların, önce mevzuyu anlamaları lazım. Maaşları ödeyebilecek mi? diyorlar. Mali yapıyı bozacak bir sorun yaşanmayacak. Ukrayna-Rusya savaşı çıkacağını biliyor muyduk? Tahıl krizi yaşanacağını biliyor muydunuz? Olağandışı şeyler yaşanabiliyor.
Bizim toplu sözleşmemiz açık. Kamuoyunda 'Asgari ücrete yüzde 100 zam yapıldı, memura yüzde 55 yapılır mı?' tartışmaları var. Onları saçma buluyorum. Memurlar yılda 2 defa alıyor. En düşük memur maaşı zamla birlikte asgari ücret düzeyinde. Ama dediğim gibi enflasyon belli olduktan sonra memur maaşları da belli olacak. Biz çalışanlarımızı enflasyonun tahribatından koruyacak bir düzenleme yapacağız.
Asgari ücret
Kamu çalışanlarını ayıralım. Asgari ücret alanların listesi var. Ne kadar yüzde 38... Peki bir kademe üzerinde var mı var? Biz enflasyon karşısında asgari ücreti gelir düzeyini düzenleyen bir mekanizma olarak düzenledik. Bütün ücret seviyeleri geçen seneki zamma göre düzenlendi. İşverenler diyor ki, asgari ücreti verdiğime onun üzerindeki elemanlara veremem. Asgari ücret arttığı için yukarıdakilerle arasındaki fark azaldı. O bizim yapacağımız değil iş verenlerin yapabileceği bir iş. O iş verenin ücret politikası ile düzenlenebilecek bir şey. Asgari ücret diyoruz ama... Biz bir sorunu çözdük. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması tarihi bir adımdır. Son ayın enflasyon oranlarını bekliyoruz. O zaman açıklayacağız.
O meclise gönderilecek hale gelecek, teknik çalışmaları yapıyoruz. O sorunun çözülmesine hassasiyet gösteriyoruz. O arkadaşlarımızın bütün haklarından istifade etmesini sağlayacak bir düzenleme yapıyoruz. Taşeronla karıştırılıyor, onunla aynı değil. O ayrı bir konu.
Bir defa Türkiye'de sendikalaşma çok düşük. Bu sorunu çözmemiz lazım. Bunun yasal sebepleri var. İş kolu-işletme ayrımı var. Bu çok saçma bir durum, bunun düzeltilmesi gerekiyor. Çok dile getirilmediği için dikkate alınmamış. O düzenlemeleri yapacağız. Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için yasal düzenlemeler yapacağız. Yasal tedbirlere ihtiyaç var. Akademisyen arkadaşlarımızla bir çalışma yaptık. O çalışmayı tamamladıktan sonra bir yasal değişikliği mutlaka yapmamız lazım. Sendikaların da sorunları var. Buralarda düzenlemeler yapılması lazım. Benim yıllardır savunduğum düzenlemeler... Yapılacak çok şey var.
Şahsımla ilgili değil, sosyal devlet anlayışıyla bakan işçilerin hukukunu savunan bir bakanlığız. Bir sorumluluğumuz var. O bizi elbette sendikalarla daha yakınlaştırıyor. Bu çalışmalarda ben sosyal diyalogu ve uzlaşmayı esas alıyorum. TÜRK-İŞ müzakere sürecinde vardı, sadece imzada yoktu.. 9 binde ısrar ettiler. Sorun şu idi, sadece TÜRK-İŞ değil. Açlık ve yoksulluk sınırı araştırmaları ile gelmişlerdi. Ben de 'Onlara sendikalarınızda yoksulluk sınırında çalışan kaç işçiniz var?' diye soruyorum. Marketten bakkaldan fiyat alarak bunlar belirlenmez. Gerçekçi olun... Mesele şu, toplumdaki gerçeklik algısını yok ediyorlar. O zaman Türkiye'de 25 bin liranın altındaki herkes yoksul. Böyle bir şey olabilir mi?
Türkiye 25 yıldır, köylü toplumdan endüstriyel topluma dönüşüyor. Tarımsal toplum örgütsüz toplumdur. Darbelerin olduğu bir toplumdur... Sendikalar emeğe dayandığı için, üretim gücünün bir parçası olduğu için vazgeçilmezdir. Demokratikleşme için örgütsel toplum önemlidir. Türkiye örgütlü bir toplum olursa, orada demokrasi kök salar. Emek örgütsüz olursa, sermaye ezer. İnsanları yoksuzluğa mahkum eder ve eşitsizlikler istikrarı ortadan kaldırır. Sendikal mücadeleler içinde olanların buna sahip çıkması lazım.
Doğum ve askerlik borçlanması
Borçlanma konusunda bir yanlış var. 8 Eylül 1998'in önüne çıkacak konular bellidir. Askerlik, doğum gibi. Ama 'Eksik prim günüm var' bunların dışında. 1000 gün eksikse ödeyecekler, emekli olacaklar. 'Seçimden önce şunu yapacaklar.' diye bir derdimiz yok. Bunlar popülist çalışmalar değil. Sorunları ele alıyoruz.
Çıraklık ve stajda bir iş akdi yok. Çıraklık ve staj için sosyal devlet bir sağlık güvencesi altına alıyor. Ama iş akdi yok. Prim ödenmiyor, patron yok. Onların bu konuyla alakası yok.
1. dereceye gelebilen her kamu personeli bundan yararlanabilir prensibi konuşulabilir. Böyle bir talep gelirse mantıklı bulunabilir.