Babamın bu kadar üzüleceğini bilsem Beşiktaşlı olurdum
Bizden Haberler, son sayısını Mustafa V. Koç’a ayırdı. Ailenin özel fotoğraf ve anılarına yer verilen dergide Fenerbahçeli Koç’un, “Fenerbahçe başarılı olunca babam üzülürdü. Beşiktaş başarılı olunca ben üzülüyorum diye üzülürdü. Böyle etkileneceğini düşünebilsem küçükken Beşiktaşlı olabilirdim” sözleri de var.
Koç Holding’in kurumsal dergisi Bizden Haberler, son sayısını 21 Ocak’ta hayata veda eden Mustafa V. Koç’a ayırdı. Koç’un hayatının dönemlere ayrılarak anlatıldığı dergide bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan Koç Ailesi’nin ve Mustafa V. Koç’un özel fotoğrafları da yer aldı. Koç’un futbol sevgisiyle ilgili anısı şöyle anlatılıyor:
“Çocukluğundan itibaren akla gelecek her türlü sporla ilgilendi. En sevdiği spor futboldu. Beşiktaşlı Rahmi M. Koç’un yanında çalışan Kamer Kaya, Mustafa’yı gizli gizli Fenerbahçe maçlarına götürerek onun Fenerbahçeli olmasına sebep olmuştu. O da kendi ifadesiyle son derece demokratik bir biçimde ‘Oğlum başka seçeneğin yok. Sen de Fenerbahçeli olacaksın’ diyerek 5 yaşındaki Ali Y. Koç’un da Fenerbahçeli olmasını sağlamıştı. Mustafa V. Koç yıllar sonra, “Babamın yaşı ilerledikçe, enerjisi artıyor, günü 36 saat gibi yaşıyor. İçindeki Beşiktaş sevgisi iyice su yüzüne çıkıyor. Fenerbahçe başarılı olunca, babamın üzüldüğünü görüyorum, ben de üzülüyorum. Beşiktaş başarılı olunca, babam seviniyor ama benim üzüldüğümü görünce yine üzülüyor. Onun böyle etkileneceğini küçükken düşünebilsem Beşiktaşlı olabilirdim” dedi.”
Vur gözüne karakolu görmesin, hızlı vur!
Çocukken sürekli birbirleriyle dövüşerek oyunlar oynadıklarını söyleyen Ömer M. Koç, aralarında 18 ay gibi kısa bir süre olduğu için belli bir yaşa kadar ikiz gibi büyüdüklerini, aynı odada kaldıklarını anlatıyor. Ömer M. Koç, Mustafa V. Koç ile geçen çocukluk anılarını şöyle aktarıyordu: “Emektar şoförümüz bizi Mecidiyeköy’den alır, Maçka İlkokulu’na götürürdü. Okula giderken ve bilhassa okul dönüşü arabada çok kavga ederdik. Şoförümüz de bizi yatıştırıp sakinleştireceğine ‘Vur gözüne karakolu görmesin, daha hızlı vur’ diyerek ortalığı büsbütün kızıştırırdı.”
Parmağını müren kaptı
Mustafa V. Koç’la birlikte birçok dalış gerçekleştiren bir başka isim de Cem Boyner’di. O da ilginç bir anısını şöyle anlatmıştı: “Mustafa’nın eli, kolu, üstü, başı hep yara bere içindeydi. Kendini hiç sakınmazdı. Bir kere yaptığımız bir dalışta 25 metrede yaprak kurbağa balığı adı verilen, iskorpite benzeyen, çok nadir görülen minicik bir balık gördüm. İşaret ettim geldi baktı, video çekmek zorunda ama hem çok dipteyiz hem de akıntılar var. Kamerasını sabit tutmak zorunda. Destek almak için bir eliyle mercana tutundu fakat bir müren bu sırada Mustafa’nın parmağını kaptı. O derinlikte kan kırmızı çıkmıyor yeşil çıkıyor. Başladı elinden yeşil kanlar süzülmeye. Cebimde kullanmadığım bir dalış eldiveniyle Mustafa’nın parmağını bağladım. Köpek balığı gelebilir diye de ‘Gidelim’ dedim. ‘Yok yok’ dedi bu sefer kamerayı sol eline alıp sağ eliyle bir mercana tutundu, yine müthiş canı acıdı. Bu kez de sağ elinin parmağını bir müren kapmıştı. Eldivenin diğer tekiyle de o parmağını bağladım. İnat etti çıkmadı 3-4 dakika o balığı kaydetti ve sonra çıktık.”
Aslanım diyenin kalbini kırarım
2006 yılında Caroline Koç, Mustafa V. Koç’a bir Afrika seyahati önermişti. Bu seyahat ona yepyeni bir hobi kazandıracaktı. 30 yıl amatör olarak ilgilendiği fotoğrafçılık, bu seyahat sonrası vahşi yaşam fotoğrafları çekme tutkusuna dönüşecekti. Sergi için 4 yıl en az 3 bin kare fotoğraf çekmişti. Sergi için çektiği fotoğraflarda uzun süre vahşi hayvanların yaşamlarını yakından izleme fırsatı bulmuş ve erkek aslanın tüm gün yatıp, bütün işleri dişi aslanların yaptığını görünce, “Artık bana aslanım diyenin kalbini kırarım” diye espri yapmıştı.
Boyu kısa kalacak diye endişe ettim
Mustafa V. Koç, 1960 yılının 29 Ekim’inde dünyaya geldi. Baba Rahmi M. Koç yıllar sonra onun doğduğu ilk günü mutlu bir tebessümle şu şekilde anlatıyordu: “Doğduğu ilk günü daha dün gibi hatırlıyorum. Hemşireler kucaklarında Mustafa ile gelerek ‘Bir oğlunuz oldu’ dediklerinde, bir baba olarak fevkalade sevinmiştim.”
Mustafa V. Koç’un bebekliği zorluydu., çok ağlıyordu. Rahmi M. Koç’un endişesi ise başkaydı: “Hep boyu kısa olacak diye endişe ederdim. İhsan Bey’e anlattım. Ben bunu söyler söylemez İhsan Doğramacı, Mustafa’yı bizim çarşaf koyduğumuz çekmeceye yatırdı ve ölçüm yaparak bana; ‘Merak etmeyin, bu çocuk uzun boylu olacak’ dedi. Keza dediği gibi de oldu.”
Ali’yi soğuk odaya kapattılar üzerinden bisikletle atladılar
Ali Y. Koç, küçük yaşında iki ağabeyinin zorlu oyunlarına maruz kalırdı. Ali Y. Koç, çocukluğunda yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:
“Aramızdaki yaş farkı nedeniyle ben şamar oğlanı gibiydim. Evimizde Çin işkenceleri söz konusuydu. Işıkları kapatıp beni telefon kablolarıyla bağlarlardı ve biri fener tutup diğeri de kaşlarımı çekerdi. Ancak ben yine de onların yanından hiç ayrılmazdım ve hiç de şikayet etmezdim.”
Rahmi M. Koç; Mustafa ve Ömer’in bir defasında Ali’yi soğuk odaya kapattığını, anne Çiğdem Simavi ise Ali Y. Koç’un üstünden bisikletle atladıklarını anlatıyordu.
Okulunu bitir hemen evlenelim
Mustafa V. Koç, hayatının en önemli adımlarından birini atmaya ve İzmir’in en önemli ailelerinden birine mensup olan Caroline Giraud ile evlenmeye karar verdi. Boston’da işletme okuyan Caroline ile mutlu bir beraberlik yaşayan Koç, yılbaşı tatilini bitirip Amerika’ya dönmek üzere olan Caroline’e şu sözlerle evlenme teklif etmişti: “Dön okulunu bitir, ama bir an evvel gel evlenelim.” Bu direkt teklife Caroline’in cevabı da aynı şekilde oldu: “Tamam!”
350 dolarlık araba alabildi
Mustafa V. Koç, eğitimi için Washington’a giderken, az denebilecek miktarda parayla gitmiş, orada kendisine 350 dolara bir araba alabilmişti. Ancak düşük bütçeyle alınan bu arabanın bazı eksikleri vardı: Mesela kapı menteşesi… Bu eksik nedeniyle kapı ancak itildiğinde açılıyor, çıkan kapı kenara konulup araca bindikten sonra tekrar yerine takılıyordu. Rahmi M. Koç, oğlunun yanına yaptığı ilk ziyaretten aklında kalan bu detayı gülümseyerek anlatıyordu.